Български
English
Deutsch
Español
Русский
Français
Italiano
ελληνικά
Македонски
Türkçes
Українські
Portugal
Poland
Sweden
Şaka döngüleri:
Tüm Kategoriler
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Komik Şakalar
Asker Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Şaka döngüleri:
Şaka döngüleri:
Galleries
En son şakalar
Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa
Fizik dersinde öğretmen sordu:
- “Söyleyin bakalım çocuklar, elektrik nelerden geçmez?”
Sınıfı dolduran öğrenciler hep bir ağızadan bağırdılar:
- “Camdan, kehribardan, tahtadan...”
- “Başka?”
- “Lastikten.”
- “Başka?”
Arka sıraların birinde yalnız başına oturan şakacı bir öğrenci cevabı yapıştırdı:
- “Bir de kenar mahallelerden geçmez efendim.”
Brandi adında sarışın bir iş kadınının işleri çok kötü gidiyormuş. İflas edince yardım için Tanrıya başvurmaya karar vermiş. Gece yatmadan başlamış duaya; "Tanrım, iflas ettim ve işyerimi kaybettim. Eğer yakın zamanda elime para geçmezse evimi de laybedeceğim. Lütfen Lotoyu kazanmamı sağla." Ertesi gün o haftanın loto çekilişi yapılmış ve başka biri kazanmış. Yine bir loto çekilişi öncesinde kadın yine dua etmiş;"Tanrım, işyerimi kaybettim, evim, kaybettim, eğer yakın zamanda elime para geçmezse arabamı da kaybedeceğim. Lüften yarınki lotoyu kazanmamı sağla." Ertesi gün lotoyu yine bir başkası kazanmış. Sonraki loto arefesinde kadın yine dua etmeye başlamış;"Tanrım, beni neden unuttun? İşyerimi, evimi, arabamı kaybettim, çok zor durumdayım, lütfen, lütfen bu seferki lotoyu kazanmamı sağla da işlerimi yoluna koyayım."
Birdenbire ortalık ilahi bir beyaz ışıkla aydınlanırken gök aralanmış ve Tanrı seslenmiş:
- Brandi kızım, Lotoyu kazanmak için önce Loto bileti alman lazım...
Bir partinin van'a giden genel sekreteri elindeki kağıda bakarak durmadan konuşuyor :
" İktidara gelirsek ilk yapacağımız iş vergileri indirmektir. Hayvanlardan vergi almayacağız. Hele zeytin vergisini tümden kaldıracağız."
Dinleyenler önce kıkır kıkır, sonra da kahkaha ile gülmeye başlamışlar.
" Gülmeyin, size söz zeytin vergisini kaldıracağız."
Dinleyenlerden bir ses :
" Bizde zeytin de yok zeytin ağacı da..."
Meğer genel sekreter, ege için hazırladığı konuşmayı yanlışlıkla van'da okumuş.
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmis. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar:
- Ne oldu, nereye gittin?
İngiliz vampir :
- şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz Vampir :
- Onun yanındaki duvari gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz vampir :
- Onun yaninda uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz vampir :
- İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim. Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de ayni şekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiginde onun da yüzü gözü kan icindedir. Yine sorarlar:
- Nereye gittin?
Fransiz Vampir:
- Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransiz Vampir:
- Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransiz Vampir:
- O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransız Vampir :
- İşte ben o adamın kanını içtim geldim. Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir ayni şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir.
Ona da sorarlar:
- Nereye gittin?
Temel Vampir:
- Şu aşağıdaki evi gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Temel Vampir:
- Peki onun yanındaki direği gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Temel Vampir:
- İşte ben o direği görmedim.........
Bir gün bir adam, elinde bir mektup, hocayı tutup:
- "Hocam zahmet ya sana, şu mektubu bir okusana?"
Açar bakar ki Hoca mektup baştan sona arapça..
Şöyle bir iki evirir çevirir söktüremez çaresiz geri verir.
Der ki:
- "Başkasına okut bunu sen..
" Adam şaşırır:
- "Neden?" -
"Türkçe değil bu mektup okuyamam." Yine anlamaz adam, Hoca'nın okuması yok zanneder:
- "Ayıp hoca, ayıp" der.
- "Benden utanmıyorsan şundan utan;
şu başındaki koca kavuğundan utan!"
Hoca, kavuğunu çıkarıp uzatır adama:
- "Madem ki" der, "iş kavuktadır; haydi bakalım, giy de şunu;
kendin oku bakalım
Bir avcı ormanda bir oduncuya rastlayıp sordu:
- Arslanın ayak izini gösterebilir misin bana? Avlayacağım da.
- Buralarda bir arslan gördüm. Çabuk ol, yetişirsin ona.
Zavallı avcının rengi uçtu yüzünden; titremeye başladı:
- Ben arslanın ayak izini sordum ; arslanı değil!
Askeri birlikte teftiş için hazırlık yapılıyormuş..Bu arada bütün erlere birer diş fırçası dağıtılmış.Er Mehmet'te fırçayı göğüs cebine yerleştirmiş.Kıtayı denetleyen komutan sıra Mehmet'e gelince,cepteki fırçayı göstererek sormuş;
-"Bu ne bu?..
-"Teftiş fırçası komutanım...
Adamin birinin papagani varmis. Ama cok içkiciymis.Bir gun sahibi eve iki sise viski getirmis ve papaganina demis ulan bunu icersen tuylerini diri diri yolarim demis gitmis arkadasini davet etmeye. Aksam geldiginde bakmis papagan sarhos kendi tuyunu kendi yoliyormus.
``Benim icin fark etmez`` diye
Zorunlu askerliğini yapmakta olan genç babaannesine koli içerisinde bir el bombası yollar, pimine yapıştırdığı kağıtta;
- Babaanneciğim, benim acilen izine gelmemi istiyorsan lütfen bu halkayı yerinden çekip çıkar!...
Zenginler kulübü özel bir yarışma düzenlemişti. Açık havada yapılacak olan bu yarışmanın etapları şu şekildeydi, ortada bir masa ve masanın üzerinde çok sert bir içki olacaktı, yarışmacı bu içkiyi bir dikişte içecek, ondan sonra koşarak karşıdaki mağaraya girecek, mağaranın içindeki çok vahşi bir ayının ensesine bir tokat vurup mağaranın diğer kapısından dışarı çıkacak ve dışarda bekleyen çok güzel bir kadınla sevişecekti. Bu etapları tamamlayabilen yarışmacı birinci olacaktı... İlk olarak Alman yarışmacı tezahüratlar içinde masanın yanına gelir, seyircileri selamladıktan sonra içkiyi kafasına diker. Fakat içki o kadar serttir ki Alman bunu içer içmez olduğu yere yığılıp kalır. İkinci olarak masanın başına Fransız gelir, o da seyircileri selamladıktan sonra kendinden gayet emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip mağaraya doğru fırlar, fakat tam mağaranın ağzına geldiğinde içkinin tesiriyle sızıp kalır. Onu da alıp götürürler. Son olarak Nam-ı Kemal masanın yanına gelir. Diğer yarışmacılar iri yarı izbandut gibi adamlar olduğu halde, Nam-ı Kemal ufak tefek, tok karnına 48 kg. gelen bir adamdır. Seyirciler epey gülüşürler fakat bizimki gayet kendinden emin bir şekilde içkiyi kafasına dikip gözlerini 15-20 saniye kapalı tuttuktan sonra yıldırım gibi fırlayıp mağaradan içeri girer. Biraz sonra içerden hırıltılar, gürültüler, bağrışmalar, feryatlar gelmeye başlar. Aradan 20 dakika geçer Kemal ortada yoktur, 30 dakika yok derken tam 45 dakika sonra diğer kapıdan kan-ter içinde çıkan Nam-ı Kemal, elinin tersiyle alnındaki teri silerek bağırır:
- "Nerede ensesine vurulacak kadın?"
Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa
×
Add a joke
Title
Text
Error Message will be displayed here!