Home
Tüm Kategoriler
Popular
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Nasrettin Hoca Fıkraları
+18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
Asker Fıkraları, Askerlik Fıkraları
Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
Bakkal Fıkraları
Bayburt Fıkraları
Bektaşi Fıkraları
Belaltı Fıkraları
Büyük Fıkraları
Cimri Fıkraları
Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Çorum Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Doktor Fıkraları
Dursun Fıkraları
Duvar Yazıları
Elazığ Fıkraları
Erkek Fıkraları
Erzurum Fıkraları
Evlilik Fıkraları
Fıkra Gibi Komik Olaylar
Fıkralar - Corona (Covid-19)
Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İngiliz Alman Türk
Ingiliz-alman-turk-fikralari
Kadın Erkek Fıkraları
Kadın Fıkraları
Kamyon Yazıları
Kapak Edici Fıkralar
Karadeniz Fıkraları
Karı Koca Fıkraları
Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kısa Fıkralar
Komik Hikayeler
Komik Şakalar
Komik Sözler
Köylü Fıkraları
Kurban Fıkraları
Mardin Fıkraları
Matematik Fıkraları
Meslek Fıkraları
Mühendis Fıkraları
Nam-ı Kemal Fıkraları
Öğretmen Fıkralar
Okul Fıkraları, Okul Öğrenci
Polis Fıkraları
Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
Ramazan Fıkraları
Sarhoş Fıkraları
Sarışın Fıkraları
Seçim Fıkraları
Sekreter Fıkraları
Şoför Fıkraları
Soğuk Espiriler
Spor Fıkraları
Tarih Fıkraları
Temel Fıkraları
Trakya Fıkraları
Ünlülerden Fıkralar
Български
English
Deutsch
Español
Русский
Français
Italiano
ελληνικά
Македонски
Türkçes
Українські
Portugal
Poland
Sweden
Dutch
Danish
Norwegian
Finnish
Hungarian
Romanian
Czech
Lithuanian
Latvian
Croatian
My Jokes
Edit Profile
Logout
En son şakalar
Dini Fıkralar
Habib Baba, 4. Murad...
Habib Baba, 4. Murad devrinin gizli, kimsenin bilmediği Allah dostlarındandır. Yaşlıdır, fakirdir, gariptir. Fakat Rabbinin katında da alemlere denk bir değerin sahibidir.
Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider. Niyeti, şöyle iyice bir keselenip paklanmak, bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez ve:
- "Bugün Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz." der.
Habib baba üzülür. Rica, minnet eder, yalvarır:
- "Ne olursun, kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum. Bin bir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır dayanamaz ve kabul eder.
Hamamın en sonundaki odayı göstererek:
- "Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler senin farkına varmasınlar." der.
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar.
Bir süre sonra hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onun da görünümü fakirdir. Ama sadece görünümü. İkinci müşteri kılık değiştirmiş 4. Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir:
- "Hele bir bakalım, bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?" demiştir. Bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.
Hamamcı padişahı tanımadığından; bu fakir gence de Habib Baba’ya söylediğinin aynısını söylemiş:
- "Bugün Sultan 4. Murat'ın vezirleri hamamı kapattılar. Dışarıdan müşteri alamam."
Padişah da ısrar etmiş:
- "Ne olursun hamamcı? Kirli bedenle ibadetimi nasıl yaparım?"
Hamamcı yine dayanamamış ısrara. Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:
- "Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına. Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın. Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler."
Sonra 4. Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır.
Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona. Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir. Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
- "Evladım, sırtın fazlaca kirlenmiş, Müsaade edersen bir keseleyivereyim."
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşırır ve büyük bir haz duyar. Çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken:
- "'Buyur baba, ellerin dert görmesin."
Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4. Murad'ın sırtını bir güzel keseler. Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.
- "Baba, gel ben de senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım."
Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle:
- "Olur evlad" deyip sultanın önünde diz çöker.
Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar:
- "Baba, görüyor musun şu dünyayı. Şu hayatta Sultan Murad'a vezir olmak varmış. Bak adamlar içeride tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi.."
Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler:
- "Be evladım, Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını Sultan Murad'a bile keselettirir."
0
0
4
Önceki Sayfa
Dini Fıkralar
Sonraki Sayfa
Yaşlı Habib Baba, uzun bir kervan yolculuğunun sonunda İstanbul'a gelmiştir. Yolculuğun tozunu, yorgunluğunu atmak için bir hamama gider. Niyeti, şöyle iyice bir keselenip paklanmak, bedenini de ruhuna denk kılmaktır.
Fakat hamamcı Habib babayı içeri sokmak istemez ve:
- "Bugün Sultan Murad'ın vezirleri hamamı kapattılar, dışarıdan müşteri alamıyoruz." der.
Habib baba üzülür. Rica, minnet eder, yalvarır:
- "Ne olursun, kimseye varlığımı belli etmem, aceleyle yıkanır çıkarım. Bu tozlu bedenle Rabbime ibadet ederken utanıyorum. Bin bir dil döker. Hamamcı ehl-i insaftır dayanamaz ve kabul eder.
Hamamın en sonundaki odayı göstererek:
- "Baba şu odada hızla yıkanıp çık, parada istemem. Yeter ki vezirler senin farkına varmasınlar." der.
Habib baba sevinerek kendine gösterilen yere girer. Yıkanmaya başlar.
Bir süre sonra hamamcının karşısında yeni bir müşteri belirir. Boylu poslu, genç, yakışıklı biridir bu gelen. Onun da görünümü fakirdir. Ama sadece görünümü. İkinci müşteri kılık değiştirmiş 4. Murad'dır. O gün vezirlerinin topluca hamam alemi yapacaklarından haberdar olan padişah merak etmiştir:
- "Hele bir bakalım, bizim vezirler, hamamda benden uzakta, kendi başlarına ne yaparlar, nasıl eğlenirler?" demiştir. Bu merak padişahı, tebdil-i kıyafet ettirerek, hamama getirmiştir.
Hamamcı padişahı tanımadığından; bu fakir gence de Habib Baba’ya söylediğinin aynısını söylemiş:
- "Bugün Sultan 4. Murat'ın vezirleri hamamı kapattılar. Dışarıdan müşteri alamam."
Padişah da ısrar etmiş:
- "Ne olursun hamamcı? Kirli bedenle ibadetimi nasıl yaparım?"
Hamamcı yine dayanamamış ısrara. Habib babanın yıkanmakta olduğu odayı göstererek, genç padişahın kulağına fısıldar:
- "Şu odada bir ihtiyar yıkanıyor. Sende sar peştemali beline gir yanına. Beraber sessizce yıkanın, bir an evvel çıkın. Aman ha! Vezirler varlığınızı bilmesinler."
Sonra 4. Murad da Habib babanın yanına süzülür. Beraber sessizce yıkanmaya başlarlar. Bu arada, hamamın büyük salonundan gelen tef, dümbelek, şarkı, türkü sesleri ortalığı çınlatmaktadır.
Habib babanın gözü, genç hamam arkadaşının sırtına takılır. Biraz kirlenmiş gibi gelir ona. Allah hikmeti gereği dostuna, o yanındakinin tedbil-i kıyafet etmiş padişah olduğunu ilham etmemiştir. Ve yanındakini, görüntüsüne uygun, kendi gibi fakir bir delikanlı zanneden Habib baba yumuşak bir sesle konuşur:
- "Evladım, sırtın fazlaca kirlenmiş, Müsaade edersen bir keseleyivereyim."
Padişah aldığı bu teklif karşısında şaşırır ve büyük bir haz duyar. Çünkü ömründe ilk defa biri ona, padişah olduğunu bilmeden, sırf bir insan olarak, karşılık beklemeksizin bir iyilik yapmayı teklif etmektedir.
Memnuniyetle Habib babanın önünde diz çökerken:
- "'Buyur baba, ellerin dert görmesin."
Bu arada içerideki alemin sesleri hamamı çınlatmaya devam etmektedir. Habib baba, 4. Murad'ın sırtını bir güzel keseler. Fakat padişah kuru bir teşekkürle yetinmek istemez. Ne de olsa insandır ve o da her insan gibi kendine yapılan iyiliklerin kölesidir.
- "Baba, gel ben de senin sırtını keseliyeyim de ödeşmiş olalım."
Habib baba, teklifin kimden geldiğinden habersiz, tebessümle:
- "Olur evlad" deyip sultanın önünde diz çöker.
Bu arada, Sultan Murad kese yaparken bir yandan da Habib babayı yoklar, ağzını arar:
- "Baba, görüyor musun şu dünyayı. Şu hayatta Sultan Murad'a vezir olmak varmış. Bak adamlar içeride tef, dümbelek hamamı inletiyorlar, sen ve ben ise burada iki hırsız gibi.."
Habib baba Sultan Murad'ın cümlesini tamamlamasına fırsat bile bırakmaz, kendi hükmünü söyler:
- "Be evladım, Sultan Murad dediğin kimdir? Sen asıl Alemlerin Sultanına kendini sevdirmeye bak ki, O seni sevince sırtını Sultan Murad'a bile keselettirir."