Home
Tüm Kategoriler
Popular
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Nasrettin Hoca Fıkraları
+18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
Asker Fıkraları, Askerlik Fıkraları
Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
Bakkal Fıkraları
Bayburt Fıkraları
Bektaşi Fıkraları
Belaltı Fıkraları
Büyük Fıkraları
Cimri Fıkraları
Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Çorum Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Doktor Fıkraları
Dursun Fıkraları
Duvar Yazıları
Elazığ Fıkraları
Erkek Fıkraları
Erzurum Fıkraları
Evlilik Fıkraları
Fıkra Gibi Komik Olaylar
Fıkralar - Corona (Covid-19)
Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İngiliz Alman Türk
Ingiliz-alman-turk-fikralari
Kadın Erkek Fıkraları
Kadın Fıkraları
Kamyon Yazıları
Kapak Edici Fıkralar
Karadeniz Fıkraları
Karı Koca Fıkraları
Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kısa Fıkralar
Komik Hikayeler
Komik Şakalar
Komik Sözler
Köylü Fıkraları
Kurban Fıkraları
Mardin Fıkraları
Matematik Fıkraları
Meslek Fıkraları
Mühendis Fıkraları
Nam-ı Kemal Fıkraları
Öğretmen Fıkralar
Okul Fıkraları, Okul Öğrenci
Polis Fıkraları
Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
Ramazan Fıkraları
Sarhoş Fıkraları
Sarışın Fıkraları
Seçim Fıkraları
Sekreter Fıkraları
Şoför Fıkraları
Soğuk Espiriler
Spor Fıkraları
Tarih Fıkraları
Temel Fıkraları
Trakya Fıkraları
Ünlülerden Fıkralar
Български
English
Deutsch
Español
Русский
Français
Italiano
ελληνικά
Македонски
Türkçes
Українські
Portugal
Poland
Sweden
Dutch
Danish
Norwegian
Finnish
Hungarian
Romanian
Czech
Lithuanian
Latvian
Croatian
My Jokes
Edit Profile
Logout
En son şakalar
Yaşanmış Hikayeler
Hakan Özkahya, inşaat...
Hakan Özkahya, inşaat teknikeriydi.
İşsizdi. Sivaslıydı Hakan. Bekardı. 30 yaşındaydı. Para kazanıp bir hayat kurması gerekiyordu. Bir gün tesisat teknikerliği işi buldu.
- "Nerede?" diye sordu.
- "Sibirya'da" dediler.
Rusya'nın en doğusunda, buzlar üzerine kurulmuş Anadir'de ihale alan bir Türk firmasında çalışacaktı. Kabul etti. Anadir'de çalışma koşulları çok ağırdı. Isı - 40 dereceydi. Kış 9 ay sürüyor, 3 ay gece olmuyordu. Rus işçiler haftada 6 gün, günde 8 saat çalışarak 1000 dolar alırken, Türk işçiler o para için haftada 7 gün, günde 14 saat çalışmak zorundaydı. Ayda sadece 1 gün izin vardı. Yılmadı, çalıştı. Tekniker olarak işçilerden daha fazla kazanıyor, ayda 1500 dolar biriktirebiliyordu. Ama Sibirya'da, soğukta oksijensizlikten ciğerler büyüyor, ciddi sağlık sorunları baş gösteriyordu.
2 yılın sonunda Türkiye'ye döndü. Sivas'ta iş kurmak istiyordu. Olmadı. Biriktirdiği paranın bir kısmı hasta olan annesiyle babasının tedavisine gitti. O da İstanbul'a yerleşmeye karar verdi.
Orada bir ev alacak, iş bulacak ve aile kuracaktı. Lakin biriktirdiği para, İstanbul'da ev almaya da yetmedi. İş de yoktu. Yine bir gurbet işi bulabildi Hakan. Afganistan'daki Amerikan askeri kampında iş alan bir Türk şirketi eleman arıyordu. Bavulu toplayıp bu kez Afgan yollarına düştü. Kutuplardan çöllere savrulmuştu. Herat'ta kuruluydu şantiye.
Koşullar felaketti. Çalışanlar sobasız hangarlarda yerde yatıyordu.
Yetersiz besleniyor, üşüyorlardı. Ayda 700 dolar içindi bunca eziyet. 3 ayın sonunda tedavi için izin aldı Hakan. En ucuz hava yolu şirketinden Türkiye'ye kestirdi biletini. Uçağı geçen hafta Herat'tan havalandı.
Kâbil'e yaklaşırken 104 yolcusuyla düştü. Hakan'ın cesedi Kâbil'in doğusundaki bir karlı dağda bulundu. Okuyup "Vah vah" deyip geçtiğimiz haberlerin arkasında yürek burkan insan hikayeleri gizli. Sadece insan hikayeleri de değil; "döviz geliyor" diye gurbette işçilerinin denetimsiz, sefil şartlarda çalışmasına göz yuman bir ülkenin, ucuz işçilik sayesinde ihale alıp hiç gidip görmediği coğrafyalarda çalışanlarını köle gibi çalıştıran şirket patronlarının, ucuza daha çok adam taşıyabilmek için bakım harcamalarından kısan "uçan tabutlar"ın, bu uçak firmalarını ve işçileri perişan eden şirketleri uyarmayan elçiliklerin, kendi canları pahasına kazanılmış başarı haberlerinde hiç adları geçmeyip ancak kazada can verdiklerinde haber olabilen, kurtulduğunda ise kazandığını sağlık harcamalarına döken "Allah'a emanet" yüz binlerce işçinin, mühendisin, teknisyenin ve Anadolu'da onları bekleyen acılı yüreklerin de hikayesi bu.
Bu ülkenin çocukları, yaban elde karın tokluğuna çalışan işçiler, ırkçılar tarafından linç edilmiş gurbetçiler, savaş bölgesinde katledilmiş kamyoncular, dönüş uçağında, ikinci sınıf yolcu olmaktan ne zaman kurtulacak?
0
0
4
Önceki Sayfa
Yaşanmış Hikayeler
Sonraki Sayfa
İşsizdi. Sivaslıydı Hakan. Bekardı. 30 yaşındaydı. Para kazanıp bir hayat kurması gerekiyordu. Bir gün tesisat teknikerliği işi buldu.
- "Nerede?" diye sordu.
- "Sibirya'da" dediler.
Rusya'nın en doğusunda, buzlar üzerine kurulmuş Anadir'de ihale alan bir Türk firmasında çalışacaktı. Kabul etti. Anadir'de çalışma koşulları çok ağırdı. Isı - 40 dereceydi. Kış 9 ay sürüyor, 3 ay gece olmuyordu. Rus işçiler haftada 6 gün, günde 8 saat çalışarak 1000 dolar alırken, Türk işçiler o para için haftada 7 gün, günde 14 saat çalışmak zorundaydı. Ayda sadece 1 gün izin vardı. Yılmadı, çalıştı. Tekniker olarak işçilerden daha fazla kazanıyor, ayda 1500 dolar biriktirebiliyordu. Ama Sibirya'da, soğukta oksijensizlikten ciğerler büyüyor, ciddi sağlık sorunları baş gösteriyordu.
2 yılın sonunda Türkiye'ye döndü. Sivas'ta iş kurmak istiyordu. Olmadı. Biriktirdiği paranın bir kısmı hasta olan annesiyle babasının tedavisine gitti. O da İstanbul'a yerleşmeye karar verdi.
Orada bir ev alacak, iş bulacak ve aile kuracaktı. Lakin biriktirdiği para, İstanbul'da ev almaya da yetmedi. İş de yoktu. Yine bir gurbet işi bulabildi Hakan. Afganistan'daki Amerikan askeri kampında iş alan bir Türk şirketi eleman arıyordu. Bavulu toplayıp bu kez Afgan yollarına düştü. Kutuplardan çöllere savrulmuştu. Herat'ta kuruluydu şantiye.
Koşullar felaketti. Çalışanlar sobasız hangarlarda yerde yatıyordu.
Yetersiz besleniyor, üşüyorlardı. Ayda 700 dolar içindi bunca eziyet. 3 ayın sonunda tedavi için izin aldı Hakan. En ucuz hava yolu şirketinden Türkiye'ye kestirdi biletini. Uçağı geçen hafta Herat'tan havalandı.
Kâbil'e yaklaşırken 104 yolcusuyla düştü. Hakan'ın cesedi Kâbil'in doğusundaki bir karlı dağda bulundu. Okuyup "Vah vah" deyip geçtiğimiz haberlerin arkasında yürek burkan insan hikayeleri gizli. Sadece insan hikayeleri de değil; "döviz geliyor" diye gurbette işçilerinin denetimsiz, sefil şartlarda çalışmasına göz yuman bir ülkenin, ucuz işçilik sayesinde ihale alıp hiç gidip görmediği coğrafyalarda çalışanlarını köle gibi çalıştıran şirket patronlarının, ucuza daha çok adam taşıyabilmek için bakım harcamalarından kısan "uçan tabutlar"ın, bu uçak firmalarını ve işçileri perişan eden şirketleri uyarmayan elçiliklerin, kendi canları pahasına kazanılmış başarı haberlerinde hiç adları geçmeyip ancak kazada can verdiklerinde haber olabilen, kurtulduğunda ise kazandığını sağlık harcamalarına döken "Allah'a emanet" yüz binlerce işçinin, mühendisin, teknisyenin ve Anadolu'da onları bekleyen acılı yüreklerin de hikayesi bu.
Bu ülkenin çocukları, yaban elde karın tokluğuna çalışan işçiler, ırkçılar tarafından linç edilmiş gurbetçiler, savaş bölgesinde katledilmiş kamyoncular, dönüş uçağında, ikinci sınıf yolcu olmaktan ne zaman kurtulacak?