Karadenizlinin biri, köyden hiç dışarı çıkmamış. Bir gün Almanya'dan bir akrabası kendisini ziyarete geldiğinde, hediye olarak bir elektrikli testere bırakıp gitmiş. Karadenizli testerenin nasıl çalışacağını düşünürken fişi görüp prize takmış. Kucağındaki testereyi kurcalarken farkında olmadan bir düğmeye basmış ve testere adamın takımı kesip götürmüş. Adamı da, takımı da hemen hastaneye yetiştirmişler. Karadenizli doktora:
- "Ne olur bunu dik!" diye yalvarıp yakarmış. Ama doktor kopan parçayı eline alıp bakarak:
- "Bu mahvolmuş, bunun dikilmesi imkansız" demiş. Karadenizli doktora:
- "O zaman beni öldürün doktor!" demeye başlamış. Tam o sırada can çekişmekte olan genç bir hasta getirmişler. Doktor o hastanın umutsuz olduğunu anlayınca Karadenizliye:
- "Bak eğer bu hasta yaşamazsa belki bunun kini sana uydururuz." demiş. Bir süre sonra yeni gelen hasta ölmüş ve takımını bizim Karadenizliye dikmişler ve iyileşince taburcu etmişler. Aradan bir süre geçtikten sonra doktor bizim Karadenizliyi merak edip köyüne gitmeye karar vermiş. Karadenizlinin evini bulup kapıyı çalınca, karşısına Karadenizlinin karısı çıkmış. Doktor durumu izah edip operasyonun sonucunun nasıl olduğunu sormuş. Kadıncağız ağlamaya başlayıp dert yanmış:
- "Hiç sormayın doktor bey! Bizimki her gece bana sırtını dönüp yatıyor, o sizin yaptığınız hiç bir işe yaramadı, yaramıyor!" demiş. Doktor üzüntü ile evden ayrılıp köy meydanına geldiğinde bir bakmış ki Karadenizli neşe içinde arkadaşlarıyla kahvede tavla oynamakta. Doktoru görür görmez fırlamış ve doktora sarılıp:
- "Doktor bey hayatımı kurtardınız!" demiş. Doktor şaşkınlıkla:
- "Nasıl olur! Şimdi sizin evden geliyorum, karın sende hiç bir kıpırdanma olmadığını söyledi."  demiş. Karadenizli doktora dönüp cevap vermiş:
- "Aşk olsun Doktor Bey! El alemin şeyiyle kendi karımızı yapacak değiliz ya!"