Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmis. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar:
- Ne oldu, nereye gittin?
İngiliz vampir :
- Şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz Vampir :
- Onun yanındaki duvari gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz vampir :
- Onun yaninda uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
İngiliz vampir :
- İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim. Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de ayni şekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiginde onun da yüzü gözü kan icindedir. Yine sorarlar:
- Nereye gittin?
Fransiz Vampir:
- Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransiz Vampir:
- Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransiz Vampir:
- O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Fransız Vampir :
- İşte ben o adamın kanını içtim geldim. Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir ayni şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir.
Ona da sorarlar:
- Nereye gittin?
Temel Vampir:
- Şu aşağıdaki evi gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Temel Vampir:
- Peki onun yanındaki direği gördünüz mü?
Cevap:
- Gördük.
Temel Vampir:
- İşte ben o direği görmedim.........

Filler günde ortalama 2 saat uyurlar. - Amerika'da 58 milyondan fazla köpek vardir. - Hastalanmayan tek hayvan köpek baliklaridir. - Köpek baliklarının kansüre karşı bagışıkligi vardir. - Timsahlar derine batabilmek için tas yutarlar. - Bir istakoz 7 senede ancak yarim kilo alabilirler. - Penguen yüzebilen fakat uçamayan tek küstur. - Atların insanlardan 18 tane daha fazla kemigi vardir. - Büyükçe bir yunus günde 2 ton yiyecek tüketir. - Sivrisinek insanların ölümüne en fazla sebep olan hayvandir. - Bir inek hayatı boyunca yaklaşık 200. 000 bardak süt üretir. - Mavi balinanin agirligi 22 ayda 26 tona kadar ulasir. - En hızlı büyüyen hayvan mavi balinadir. - Bir karinca kendi agirliginin 50 kati agirligi kaldırabilir. - En hızlı kara hayvani çitadir. Hizi saatte 95 km'ye ulasabilir. - En hızlı balik yelken balığıdir. Hizi saatte 109 km'ye ulasabilir. - En hızlı kus bogazli kirlangiçtir. Hizi 3 saniyede saatte 128 km'ye çikabilir. - Mavi balinanin çikardiği ses 850 km öteden duyulur. - Mavi yunusların kalbi dakikada sadece 9 kere atar. - Suaygirlari su altında dogar ve dogar dogmaz yüzebilirler. - Hayvanlar alaminde sadece domuzlar günesten yanabilir. - Suaygirlari agizlarını 120 cm açabilirler. - Bir pire kendi boyunun 150 kati yükseklige ziplayabilir. - Son 4000 sene içinde herhangi bir yeni hayvan evcillesmemistir. - Karincaların koku alma kabiliyeti en az köpekler kadar gelismistir. - Insanlari parmak izinden, köpekleri ise burun izinden tanimak mümkündür. - aynı parmak izi gibi her insanin dil izi de farklidir. - Hİmamböcekleri yaklaşık 250 milyon yildir hiçbir degişime ugrİmamıslardir. - Balinanin derialtı yagindan sabun, güzellik kremi, margarin elde edilir. - Vampir yarasaları hayvanların kanini emer ve günde 1 çorba kasigi kanla doyar. - BilgisaYaşlı uğraşmak gözleri bozmaz, sadece yorar. - Dünyadaki işi 1900 yılından itibaren 0, 7 derece artti. - Yunusların beyni insanlarınkinden büyüktür. - Yanlis dereceli gözlük gözü bozmaz. - Insan, ömrü boyunca 20 kg toz yutar. - Kibrit kutusu kadar bir altın, bir tenis kortu büyüklügüne kadar inceltilebilir. - Peru'da hiç umumi tuvalet yoktur. - 600 tane bitki cinsi etyiyendir. - 60 yaşında, insanlar tat alma duyularının %50'sini kaybederler. - El tirnaklari ayak tirnaklarından 4 kaç daha hızlı büyürler. - Gülmek için 17, surat asmak için 43 adaleye ihtiyaç vardir. - Beynin %85'i sudur. - Dünyada en çok kullanılan isim Muhammed'dir. - Eskimolar buzdolaplarını yiyeceklerin dolmamasi için kullanırlar. - Fare bir deveden bile daha fazla süre susuz kalabilir. - Kendi dirseğini yalamanin imkansiz olduğunu - Ördeğin vakvaklamasının yankı yaratmadığını ve bunu kimsenin açıklayamadığını ? - Yaşamın boyunca uyku sırasında yaklaşık 70 böcek ve 10 örümcek yiyecegini - İdrarın zifiri kıranlıkta parladığını ? - Eğer çok şiddetli hapsirirsan, kaburgalarından birini kirabilecegini ? - Hapsirmayi engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yirtilabilecegini ve olebilecegini ? - Hapşırdığın sırada gözlerını açık tutmaya calışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini ? - Domuzların vucut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını? - Dünya nufusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını ? - Farelerin ve atların kusamadıklarını ? - 1 saat suşöyle kulaklikla birşey dinlemenin kulaktaki bakteri sayisini %700 arttirdiğini ? - Çakmagin kibritten önce bulunduğunu ? - Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu ? - bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasinin, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını - Hapşırdığınız Zaman Kalbinizde Dahil Olmak üzere Bütün Vücut Fonksiyonlarınız Bir An İçin Durur. - Filler Zıplayamayan Tek Memelilerdir. - Zürafaların Ses Telleri Yoktur. - Zürafalar 35 Cm Uzunluğunda Siyah Bir Dile Sahiptirler. - Kangurular Geri Geri Yürüyemezler. - Kelebekler Ayaklarıyla Tat Alırlar. - Kadınlar Erkeklere aranla 2 kaç Fazla Göz Kırpar. - İnsan Vücudundaki En Güçlü kaç Dildir.
- Gözleri Açık Tutarak Hapşırmak İmkansızdır - İnsan Elinde; En Yavaş Uzayan Tırnak Baş Parmağınki, En Hızlı Uzayan Tırnak İse Orta Parmağınkidir. - Eiffel Kulesinin Tepesine Çıkana Kadar 1792 Basamak Vardır. - İnsan Saçı 3 Kilo Ağırlık kaldırabiçecek Esnekliktedir. - Bir Erkek Hayatının Ortalama 3350 Saatini Tıraş Olmak İçin Harcar. - Yataktan Düşerek Ölme Olasılığı 2 Milyonda 1'dir. - İnsanlar Vücutlarında 300 Adet Kemikle Doğuyorlar Ama Yetişkin oldukçarında Bu Sayı 206'ya Düşüyor. - Bir Karınca Kendi Ağırlığının 50 Katı Ağırlığı kaldırabilir. - üzerinde barkot olan ilk ürün Wrigley cikletti. - Yilda 2500 solak sag elini kullananlar için yapilan ürünler yüzünden ölüyor. - Empire State binasinda 10 milyondan daha çok tugla var. - Canli gömülme korkusuna "Taphephobia" denir. - Timsahlar eski disleri yenilemek için yeni dis üretir. - kadınlarının goguslerinin yüzde 70 yagdir. - Günes Dünyadan 330, 330 kaç daha büyüktür. - Clinophobia yatak korkusudur. - Kirpiler suyun üzerinde batmadan kalırlar. - Kaydedilen en uzun Tavuk ucusu 13 saniyedir. - Kedi sidiği kıranlikta parlar. - Dünyadaki beyaz karincaların toplam agirligi insanların 10 katidir - Bir insan hayatında ortalama 6 örümcek yutar. - Elekrikli sandalye bir Disçi tarafından icat edildi. - Bütün Yeldegirmenleri saatin ters yonunde döner.
Irlanda'dökülür hariç - Cicekli bir bitki bir milyar polen sacabilir. - Ortalama bir kirpinin kalbi saatte 300 kere atar. - Develerin gözlerini kumdan korumak için 3 göz kapagi vardir. - Eseklerin gözleri dört ayaklarını da görebilecek şekildedir. - İnsan disleri kaya kadar serttir. - Eski Misir'lilar tastan yapilmis yastiklarda uyurlardi. - Bir hipopotam agzini 1. 2 metrelik bir cocugun sigacagi kadar acabilir. - Dünya yaklaşık 6, 600, 000, 000, 000, 000, 000, 000 tondur. - Hİmambocegi kafasi koptuktan sonra haftalarca yaşar, en sonunda açliktan ölür - Her pul yalayisinizda 0. 1 kalori alırsiniz. - Ortalama bir insan yilda 1460 rüya görür. - Her 4 Amerikalı'dan biri Tv de gözükmüstür. - Amerika'nin Omaha ve Nebraska eyaletlerinde kilisede yellenmek, gaz - çıkartmak ve hapsirmak kanuna aykiridir. - Dogduğunuzda 300 kemikle dogarsıniz daha sonra bu sayi 206 ya iner. - Insanlardaki legen kemikleri betondan daha sağlamdir. - Amerikalıların 7% si Amerikan milli marsınin ilk 9 kelimesini bilmezken Kanada milli marsınin ilk 7 kelimesini bilir. - Kanadaliların 5% i Kanada milli marsıninin ilk 7 kelimesini bilmezken Amerikan marsınin ilk 9 kelimesini bilir. - Yilda 10000 kus cama carptıktan sonra ölmektedir. - Florida eyaleti Ingiltere'den büyüktür. - Dünya üzerinde bir milyon hayvan türü Yaşamaktadir. - Bir zamanlar Izlanda'nin bir sehrinde köpek beslemek yasaktı. - Kalbiniz günde 100000 kere atmaktadir. - Thomas Edison, ampulun mucidi, kıranliktan korkardi.
Korkmaya ihtiyacı vardı. Yemeğini yemiş, suyunu içmiş ve uyumuştu. Artık filmler yetmiyor, insan yiyen böcekler, dinozorlar, vampirler, uzay yaratıkları ve zombiler heyecanlandırmıyordu onu. Mısırını yerken perdeden pençeler fırlıyor, gazozunu içerken kan fışkırıyordu. Zarar vermeyen korku, ne gÜzel korkuydu. İşte emniyet içinde koltuğunda oturuyordu. Birazdan film bitecek, sinema, kalabalığı damperli bir kamyon gibi caddeye boşaltacaktı. Korkmak için para ödüyordu sinemalara. Korkmaya ihtiyacı vardı. Yeni açılan bir lunaparktan sözetmişlerdi. Korku tüneli müthişmiş. Bayılanlar oluyormuş heyecandan. Abartıyorlardır, dedi kendi kendine. Seyrettiği filmlerdeki en korkunç sahneler bile kılını kıpırdatmıyordu. Alışkanlığın elleri boğuyordu heyecanını. Yine de denemeye değerdi. Yemeğini yemiş, suyunu içmiş ve uyumuştu. Korkmaya ihtiyacı vardı. Lunapark rengarenk ışıklarıyla şehrin ortasında devasa bir gecelambası gibi yanıyordu. Bir balerin kulak zarlarını titreten müziğin eşliğinde dansediyor, uçuşan eteklerinden çığlıklar yükseliyordu. Donuk gözleri döndükçe kah bir palyaçoya, kah çocuğunun elinden tutmuş bir babaya, kah bir baloncuya değiyordu. Aynı müziği dinlemekten, aynı şekilde dansetmekten bıkmış gibiydi. Yüzünde korkunç bir ifade vardı. Eteğindeki insanları silkelemek havalara fırlatmak geçiyordu içinden. Ama kumanda odasındaki adam izin vermiyordu ona. Bir düğmeye basınca hızlanıyor, bir düğmeye basınca yavaşlıyordu. Durması için bir düğme yetiyordu. ‘Bu kez dinlemeyeceğim, ' dedi balerin. ‘Yavaşla' düğmesine rağmen dönüşünü hızlandırdı. Kumanda odasındaki adam şaşırmıştı. Balerin gittikçe hızlanıyordu. ‚çığlıklar birbirine karıştı. ‘Yavaşla' düğmesi çalışmıyordu. Operatör bütün gücüyle basıyordu düğmeye. Balerin deli gibi eteklerini savuruyor, imdat sesleri yükseliyordu. Korkmaya ihtiyacı olan adam, bu işte bir tuhaflık olduğunu düşündü. Balerinin asit dolu gözleri üzerine değince yandığını farketti. Kendi etrafında bir tur daha atar atmaz gözünün içine bakmalı ve ‘Hadi ama yeter!' diye azarlamalıydı onu. Birden kumanda odasındaki ‘yavaşla' düğmesi Çalıştı. Balerin yavaşladı ve durdu. İnsanlar korku ve isyan içinde kumanda odasına doğru yürürken, balerinin dudaklarında hınzır bir gülümseme belirdi. Korkmaya ihtiyacı olan adam, ‘Bu lunaparkta bir gariplik var, ' dedi. Balerin ‘Hadi ama yeter!' sözüyle yavaşlamIş olabilir miydi? Tesadüftü elbette. Ya gülümseme. ‘Bu kadar Çok korku filmi izlersen böyle olur, ' dedi kendi kendine. Korku tüneline doğru giderken atlıkarınca çıktı karşısına. ‚çocuklar atlara binebilmek için sıra bekliyordu. Siyah, beyaz, kırmızı, mavi, yeşil, mor, rengarenk atlar yükselip alçalarak dönüyorlardı. Kalabalığın arasına karışıp çocukları seyretmeye başladı. Neşeyle atların kafalarını sallıyorlar, Çayırlarda dağlarda koşturuyorlardı. İnsanı yere atmayan at, ne güzel attı. ‚çocuklardan sadece biri gülmüyordu. Neredeyse ağlamak üzereydi. Dikkatle baktığında bir tek onun atının başını sallamadığını gördü. ‚çocuk başın iki yanındaki kulpları itmeye Çalışıyor, ama at inatla kafasını sallamıyordu. Başını sallamayan atı incelemeliydi. Döndüğü için sadece önünden geçtiği anlarda bunu yapabilirdi. Anneler, kendi Çocukları önlerinden geçtikçe el sallıyorlardı. işte onun atı da geliyordu. ‚çocuk hala başını sallamaya uğraşıyordu. Tam önünden geçerken atın başına eliyle hafifçe vurup ‘Aptal şey' dedi. At aniden başını çevirdi. Garip bir ses Çıkartarak elini ısırmaya çalıştı. Sonra dişlerini göstererek uzaklaştı. Adam ‘Abarttın' dedi kendi kendine ‘Abarttın'. O sırada bir palyaço yaklaştı yanına. Kocaman kırmızı burnu ‘Gondolu gördün mü, gel!' derken bir aşağı bir yukarı oynuyordu. Gondol şeklindeki bir salıncaktı bu. Kayığın uçları sırayla gökyüzünü yokluyordu. Her inişte yere bir parça karanlık indiriyor, her yükselişte göğe bir parça çığlık taşıyordu. Palyaço ‘Sen de bin!' dedi. O, lunaparka sadece korku tüneline girmek için gelmişti. Hesapta ‘gondol' yoktu. Palyaço ‘Hadi!' diye ısrar etti. Kıramadı. Gondol boşaldıktan sonra ucunda kaptan heykeli bulunan tarafa yerleşti. Bakalım yanına kimler oturacaktı. Hayret! Hiç kimse gondola binmek istemiyordu. Aşağıda biriken meraklı kalabalık, gondolun hareket etmesini bekliyordu. Tedirginlik içinde ‘Başka yolcu yok mu?' diye sordu. Palyaço ‘Hayır!' dedi. Gondol hareket etmeye başladı.. önce ağır ağır, sonra hızlı hızlı sallandı. Daha sonra uçarcasına gidip gelmeye başladı. Bir önceki seferde yolcular beraber çığlık atarak heyecanlarını bölşüyorlardı. Korkuyu bile paylaşmak güzeldi. Oysa şimdi. Palyaço aklından geçenleri anlamış gibi elini havaya kaldırdı. Bunun Üzerine aşağıda biriken kalabalık ‘Heey!' diye bağrıştılar. Artık kayığın her düşüşünde el kalkıyor, aşağıdakiler hep birlikte çığlık atıyordu. O kadar hızlanmıştı ki bir an yerinden fırlayacağını zannetti. Elleriyle yapışmıştı önündeki demire. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Palyaço elini artık kaldırmıyor, kalabalıktan çıt çıkmıyordu. Ay ışığı gondolu ve yüzünü yalıyordu. Sarı bir yüzdü bu. aniden sırtında bir şey hissetti. Sırtına dokunuluyordu. ‘Yok canım!' dedi. ‘Gondolda benden başka kimse yok'. Ancak arkadaki hareket Israrlıydı. Dürtükleme, neredeyse tekmeye dönüşecekti. Arkasına dönmeye cesaret edemiyordu. ‘Hey baksana buraya!' diye bir fısıltıyla ürperdi kulağı ve vücudu birden buz kesti. Arkaya hala bakamıyordu. ‘Kimsin sen!' dedi kendi kendine ‘Kaptan!' dedi arkadaki ses. ‘Gemimde ne işin var?' Bütün cesaretini toplayarak arkaya döndü. Tahtadan bir kaptan heykeli. Hiçbir hareket yoktu. ‘İnmeliyim!' diye bağırdı palyaçoya ‘İndir beni!'. Palyaço elini kaldırdı. Seyirciler son kez ‘Heey!' diye bağrdılar. Gondol durdu. Fena halde dönüyordu başı. Hemen eve gitmeliydi. Vakit geç olmuştu. Palyaço: ‘Ya korku tüneli, ' dedi. ‘Oraya girmeyecek misin?' ‘Nereden biliyorsun?' diye sordu Ürpererek. ‘Korku tüneli için geldiğimi nereden biliyorsun!' Palyaço bu soruyu; ‘Bildiğim bir şey yok. Lunaparka gelen herkes korku tünelini görmek ister. ' diye cevapladI. RaylarIn Üzerinde yürüyen arabalar, yolcusunu alır almaz hareket ediyor, korku tünelinin kapısına Çarpıp içeri dalıyordu. Sonunda sırası gelmiş, arabası hızla karanlığa karışmıştı. Hiçbir şey görünmüyordu. YağlanmamIş tekerleklerin raylar Üzerinde çIkardığı metalik ses sinir bozucuydu. ‚çok geçmeden sirenler çalmaya, çığlıklar yankılanmaya başladı. Kendisinden öncekilerin çığlıkları olmalıydı. Demek sürprizler yaklaşıyordu. Arabası tam bir virajı alıyordu ki aniden yavaşladı. Karşısına, ağzını açıp kapayan ve pençesini sallayan bir ayı Çıktı. Kırmızı ışıkla yüzü aydınlatılmıştı ve garip sesler çıkarıyordu. Klasik korku tüneli numaraları, diye düşündü. çok geçmeden kervana başka vahşi hayvanlar da katıldı. Peşi sıra mumyalar, başına balta, göğsüne bıçak saplanmış adamlar, cadılar, hortlaklar, cüzzamlılar sökün etti. İskeletler ona el sallarken, gülüyordu. Aman ne korkunç! Niye girmişti ki tünele? aniden boynuna sarkan yılan dışında, hiçbir şeyden ürpermemişti. Araba hızlanmaya başladı. Artık garip yaratıklar çıkmıyordu karşısına. Demek tünel yolculuğu bitiyordu. İşte kendinden önceki araba da tünelden Çıkıyordu. İçeriye sızan ışık çıkış kapısını aydınlatıyordu. Tam kapının önüne gelmişti ki araba aniden durdu. Elektrikler mi kesilmişti acaba? Hayır! Araba geri geri gitmeye başladı. Ne oluyordu? Sistemde bir arıza mı vardı? Ya kendisinden sonra tünele giren arabalarla Çarpışırsa! Belki onlar da geri geri gidiyordur, diye düşünürken, araba daha önce yanından geçtiği bir mağaranın içine dalıverdi. Korkunç bir hızla yokuş aşağI gidiyordu. Siren sesi kesilmişti. Sadece tekerleklerin gıcırtısı duyuluyordu. Zifiri karanlıkta hiçbir şey görünmüyordu. Gözlerini yumup tünelden Çıkıncaya kadar açmamaya karar verdi. Ancak şiddetli bir gökgürültüsü, bu kararını bozmakta gecikmedi. Şimşekler Çakıyor, mağaranın duvarını yer yer aydınlatıyordu. Aydınlanan yerlere fotoğraflar yapışıyor ve düşüyordu. Caddenin ortasında kan kaybediyordu adam. Görünürde ambülans yoktu. Bir başka adam tezgahta böbreğini satıyordu. Vitrin camlarIna gözler yapışmıştı. Adama bak! Evini yıkmasınlar diye elini doğruyordu. Ya mavi elbiseli kız, neden okula alınmıyordu? Bir dede torunlarını boğuyor, bir Çocuk babasını tokatlıyordu. Beyaz, kanı ne çabuk sarıyordu! İlanlar yapıştırılıyordu duvarlara. Kasap Çengelleri için kuzu aranıyordu. Kapsama alanı dışındaydı herkes. Bütün tuşlardan aynı ses geliyordu. Sonunda fotoğraflar düştü, gökgürültüsü kesildi, şimşekler söndü Karanlık hakim oldu mağaraya. Yine hiçbir şey görünmüyordu. Araba hızla devam ediyordu yoluna. Ya bu ıslaklık? Yağmur mu yağıyordu? Ellerine, başına, yüzüne damlalar düşmeye başladI. Sık sık eliyle yüzünü siliyordu. Araba uçuyor, rüzgarı yüzündeki ıslaklığı soğutuyordu. VE DURDU. EVET ARABA DURDU! Karşısındaki duvarda cılız bir ışık yandı. Aman Allah'Im! Bu nasıl bir adamdı? Elleri, yüzü, her tarafı kan içindeydi. Kolunun biri kopmuş, gözleri oyulmuş, kalbi sökülmüştü. Hayır, bu bir oyun olamazdı. Kan kokusu duyuyordu. Bu kadar doğal bir maket olamazdı! Olabilir miydi yoksa? Ona dokunmalıydI. Korkudan kalbi yerinden fırlayacaktı. Dokunmalıydı ona. Elini yaklaştırdı. Titriyordu. Loş ışıkta duran adama dokundu. Kanın sıcaklığını neden duymuyordu? Etin yumuşaklığını neden hissetmiyordu? Soğuk, parlak bir yüzeydi dokunduğu. Biraz daha dikkatli baktı: AYNA! AYNAYA DOKUNUYORDU.