Yıllar önce 8. sınıfta okuyan haylaz Ali, öğle arası evine geldiğinde, yapmış olduğu bir yaramazlıktan dolayı, annesinden yediği fırça nedeniyle yemeğini yemeden tekrar okuluna, canı sıkkın bir şekilde döner. Okula döner ama kendisinden zayıf ve boyu küçük Duran efendi kendisine takılıp elle şakalaşmak ister. Neşesi yerinde olamayan Ali, benden uzak dur. Canım sıkkın çarparım ha! Diyerek sürekli uyarırmış. Uyarıları dikkate almayan Duran efendi daha da iştahlanarak Ali'ye el şakalarına devam ediyor. Ali de Duran'a vurmamak için dişini sıkıp duruyor, ama bir türlü Duran'ı kendisinden uzaklaştıramıyor. Ali en son dayanamayıp Duran'ın gözünün üstüne yumruğu indiriyor. Nasıl yumruk attıysa, anında Duran'ın gözü morarıp şişiyor. Yumruğun cezasını Duran'ın babası ve sınıf öğretmeninden yediği dayakla ödüyor. Yıllar sonra çelimsiz, zayıf olan Duran, Boyu ve kilosuyla Ali'den Çok daha babayiğit biri oluyor. Bir gün Ali çarşı pazarda dolaşırken, Duran birden karşına dikiliveriyor. Kafasını indirip, haydi bir yumruk daha at da göreyim der. Ali duruma bakıyor ama, yumruk atması mümkün değil. Kaçsa, erkekliğe yakışmaz, yumruk atsa gözünü hastanede açacak. Kafasını kaldırıp Duran'a bakan Ali, Duran'cığım, dengeler değişti: bir yumruk atsam beni kim elinde alacak deyip, Duran'a sarılıp gözlerinden öpmekten başka çare bulamıyor.
0
0