Секретарка
Двама шефове си говорят.
Γιατί απέλυσα τη γραμματέα μου!
Миналата седмица беше рождения ми ден.
On his Birthday, a man named Peter was really upset because none of his family members or near and dear ones wished him.
Ho licenziato la mia giovane e bella segretaria, ora vi spiego perché. La settimana scorsa era il mio compleanno, raggiungevo una soglia importante, i 50 anni ed avevo un po
Warum ich meine Sekretärin feuerte... Vor zwei Wochen hatte ich meinen 45. Geburtstag und fühlte mich ohnehin nicht sehr wohl. Ich ging zum Frühstück. Meine Frau sagte nicht einmal "Guten Morgen", schon gar nicht "Alles Gute". Die Kinder sagten auch kein Wort und ließen mich völlig links...
Era meu aniversário. Acordei todo contente esperando os cumprimentos de minha esposa e nem sequer um bom dia recebi. Veio então meu filho do quarto e a mesma coisa! Minha mãe nem ao menos me telefonou. Fui para o trabalho e minha secretária veio...
Hoy es el día de mi cumpleaños ... Mis padres, mi esposa y mis hijos no me felicitaron. Fui al trabajo, llegando allí, mis colegas actuaron como si fuera un día normal y tampoco me felicitaron....
Pourquoi j
Perché ho licenziato la segretaria. Due settimane fa, in occasione del mio 45esimo compleanno, non mi sentivo troppo su. Scendo giu
Dlaczego zwolniłem swoją sekretarkę? - Posłuchaj! Dwa tygodnie temu były moje urodziny, ale jakby tego nikt nie zauważył. Miałem nadzieję, że rano przy śniadaniu żona złoży mi życzenia. Może nawet...
Jeg vågnede om morgenen den dag jeg fyldte 32 år. Jeg havde det ikke så godt, men håbede at min kone ville ønske mig tillykke med dagen. Til min store skuffelse sagde hun ikke engang godmorgen. Ved...
- İki hafta önce 48. yaş günümdü ve o sabah kendimi çok keyifsiz hissediyordum. Kahvaltı sırasında karımın doğum günümü kutlamasını ve hediyemi vermesini bekliyordum. Ancak o bana bir günaydın bile demedi. Karım unutmuşsa da çocuklarım hatırlar diye içimden geçirdim fakat onlar da tek bir söz etmediler. Ofisime girdiğimde Jessica, "Günaydın Patron, doğum gününüz kutlu olsun" dedi. En azından birinin hatırlıyor olması beni memnun etmişti. Öğlen yemek zamanı geldiğinde Jessica kapıya vurdu ve "Dışarıda hava çok güzel ve bugün sizin doğum gününüz, haydi yemeğe çıkalım, sadece siz ve ben" diyerek beni davet etti. "Bütün gün duyduğum en güzel şey bu. Haydi gidelim" dedim. Yemeğe çıktık. Normalde gittiğimiz bir yere gitmedik, şehirdışında özel bir lokantaya gittik. İki martini içtik ve yemekten sonsuz zevk aldık. İşyerine dönerken, "Hava çok güzel, ofise dönmemiz gerekmiyor değil mi? diye sordu. "Hayır, sanırım gerekmiyor" diye yanıtladım. "Benim evime gidelim ve size bir martini daha ikram edeyim" dedi. Evine gittik. Başka bir martininin daha tadını çıkardık ve Jessica dedi ki "Patron, izninizle, yatak odasına geçip üzerime daha rahat bir şeyler giyeyim." Ona memnuniyetle izin verdim. Yatak odasına gitti ve 5 dakika sonra yatak odasından çıktığında elinde kocaman bir pasta taşıyordu, arkasından karım ve çocuklarım geliyordu. Hepsi "İyi ki doğdun" şarkısını söylüyorlardı ve ben orada üstümde sadece çoraplarımla oturuyordum.