Genç rahibelerden biri koşarak gelir ve bas rahibenin önünde diz çökerek;
"Değerli hemşire, sormayın başıma neler geldi ..."
"Neler geldi kızım ??"
"Arka bahçede çiçek topluyordum, nerden geldi bahçıvanın oğlu ortaya çıktı ve maalesef bana,,, "Tecavüz mü etti ?"
"Evet..."
"Himmmm, peki kızım sen simdi giт, mutfaktan bir limon al, kes ve suyunu iç.."
"Aaa, limon hamileliği önler mi ??"
"Hamileliği önlemez de, en azından sırıtmanı engeller..."
Peder john’un cumartesi gecesi banyo zamanı gelmiş, genç rahibe
Magdalene edwards, yaşlı rahibenin kendisine verdiği talimata uygun olarak banyo suyunu
Ve havluları hazırlamıştı.
Yaşlı rahibe, magdalene’ ye ayrıca, eğer kendine hâkim olabilirse,
Peder john’un çıplak bedenine bakmamasını fakat peder’in kendisine söylediği her şeyi
Yapması ve dua etmesi talimatını da almıştı.
Ertesi sabah, yaşlı rahibe magdalene’ye cumartesi gecesi banyosunun
Nasıl gittiğini sordu.
- "Ahh hemşire, rüyadaymışçasına kurtarıldım" dedi genç rahibe.
- "Kurtarıldın mı? nasıl yani? bu harika şey nasıl oldu ?’ diye sordu yaşlı rahibe.
- "Şey, peder john su dolu küvette yatıyordu. kendisini yıkamamı istedi.
O’nu yıkarken, tanrının cennetin anahtarını sakladığını söylediği, bacaklarının
Arasına doğru elimi itti.
- "Öyle mi yaptı?’ dedi yaşlı rahibe dümdüz bir sesle.
- "Ve peder john, eğer cennetin anahtarı benim kilidime uyarsa,
Cennetin kapılarının bana açılacağını ve kurtuluşumun ve ebedi huzura
Kavuşmamın temin edileceğini söyledi ve sonra peder john cennetin
Anahtarını kilidimin içine soktu."
- "Gerçekten mi ?’ dedi yaşlı rahibe daha da düz ve yavaş bir sesle.
- "Önce korkunç bir acı verdi, fakat peder john kurtuluşa giden yolun
Çoğunlukla ıstırapla dolu olduğunu, ama daha sonra tanrının
Güzelliğinin, içimi müthiş bir coşku ve zevkle dolduracağını söyledi.
Vee öyle oldu… kurtarılmak çok güzel bir duygu."
- "O namussuz şeytan!…. bana onun, cebrail’in borazanı olduğunu
Söyledi.. ve ben…. kırk yıldır, o borazanı üflüyorum!" dedi yaşlı
Rahibe.
Doktorun biri yeni bir muayenehane açmış, kapıya bir yazı asmış:
- Vizite ücreti 100 lira, iyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz.
Vizite ucuzmuş ama, doktor da gerçekten doktormuş; her gelen hasta iyileşip gidiyormuş. Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş. Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalıp derdini söylemiş:
- Doktor, ağzımın tadı hiç yok, öyle kötüyüm ki; hiçbir şeyin tadını alamıyorum.
Doktor, adama şöyle bir bakmış ve hemşireye seslenmiş:
- Hemşire hanım, 8 numaralı kutuyu getirin!..
Doktor, Hemşirenin getirdiği kutuyu adama uzatmış:
- Şunun tadına bir bakın.
Adam, doktorun uzattığı kutudan bir kaşık alıp ağzına götürmüş ve anında tükürmüş:
- Ama bu bok!..
Doktor gülümsemiş:
- Evet, iyileştiniz; tat alıyorsunuz artık.
Adam, vizite ücretini ödemiş, sinirleri tepesinde gitmiş. Aynı adam, bir ay sonra büyük bir hırsla doktorun kapısına yine gelip, şikâyette bulunmuş:
- Doktor Bey, bende hafıza kaybı başladı; her şeyi unutuyorum.
Doktor, adama şöyle bir bakmış ve yine hemşireye seslenmiş:
- Hemşire Hanım, 8 numaralı kutuyu getirir misin?
Adam, hemen itiraz etmiş:
- Ama, o kutuda bok var!..
Doktor gülmüş:
- Doğru, bakın hafızanız da yerine geldi!..
Adam, ağlamaklı bir şekilde vizite ücretini ödeyip dışarı çıkmış. İntikam üstüne intikam planları kuran adam birkaç ay sonra yine gelmiş:
- Doktor, bende iktidarsızlık başladı, durumum kötü; hiçbir şey yapamıyorum!..
Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, hemşireye seslenmiş:
- Hemşire hanım 8 numaralı kutuyu getirir misin?
Adam tüm hırsıyla başlamış küfretmeye:
- Hay ben seni de, 8 numaralı kutunu da!..
Doktor sevinçle bağırmış:
- Geçmiş olsun, bu sorununuz da giderildi; artık yapabiliyorsunuz!..