Delikanlı uçakta güzel bir sarışının yanına düşmüş. Hemen sarkmış sarışına, "yan yana otururken muhabbet edilirse seyahat çok kısa sürer, hadi konuşalım" demiş. Sarışın okuduğu kitabı yavaşça kapatarak, "ne üzerine konuşmak istersin" demiş. Delikanlı, "valla bilmem ki. Mesela nükleer enerjiye ne dersin" sarışın, "enteresan bir konu, olabilir, ama önce sana bir soru sorayım. At, inek ve geyik aynı şeyi yerler. Yani ot. Ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır. Neden olduğunu biliyor musun" delikanlı, "valla en ufak bi fikrim yok" demiş. Bunun üzerine sarışın, "bi boktan anlamazken nükleer enerjiyi nasıl tartışabileceğini zannediyorsun" demiş.
Çoban su kenarında koyunları otlatırken, bir ağacın altında bikini ile güneşlenen fransız bir turist kadın görmüş.
Adam zaten uzun zamandır dağda, dayanamamış kadına tecavüz etmiş.
Ama ne tecavüz, defalarca.
Fransız turist soluğu jandarma’da almış. jandarma, çobanı yakalamış.
Getirmişler karakola ifadesini alıyorlarmış.
Fransız turist demiş ki:
- Böyle bir erkek! ben asla görmedim, şikayetçi değilim ama benimle birlikte fransa’ya gelirse.
Adam cevaplamış.
- Ben nasıl gelirim? koyunlar var, çoluk çocuk var, gelemem.
Kadın ısrar ediyormuş:
- Gelmezsen hapse atacaklar.
Adam sonunda:
- Benim bir kardeşim var, o bekâr, onu alıp götür.
Fransız turist sormuş:
- O da senin gibi mi? yani güçlü kuvvetli bir erkek mi?
Çoban:
- Valla bilmiyorum ama 2 sene evvel bir ayıya tecavüz etmişti, ayı 2 senedir hala eve bal getirir.