Temel'le Fadime tayinleri sebebiyle Erzurum'a taşınırlar. Mâlum Erzurum bol kar yağan yer. Böyle birgün akşam üzeri belediye hoparlöründen duyuru:
"Sayın sokak sakinleri, lütfen arabalarınızı sokağın sol tarafına park ediniz, sokağın diğer tarafındaki karlar temizlenecektir. "
Temel evden çıkar; arabasını sokağın sol tarafına park eder. Ertesi akşam yine belediye hoparlöründen duyuru:
"Sayın sokak sakinleri, arabalarınızı lütfen sokağın sağ tarafına park ediniz, sokağın boş bırakılan tarafındaki karlar temizlenecektir!"
. Temel yine dışarı çıkar, arabasını, sokağın sağ tarafına park eder. Ancak bu arada kar yağmaya da devam etmektedir. Bunun sonucu olarak sokakların her gün temizlenmesi lâzımdır. Nitekim 3. günün akşamı yine bir duyuru:
"Sayın sokak sakinleri! Lütfen arabalarınızı sokağın ...... tarafına park ediniz, sokağın diğer tarafındaki karlar temizlnecektir!". Ancak anons sırasında seste bir kopukluk olduğu için ne Temel ne de Fadime arabaların sokağın hangi tarafına park edileceğini anlayamamışlardır. Uzun süre arabaların hangi tarafa park edileceği konusunda tartışırlar ve bir türlü karara varamazlar. En sonunda Fadime, "Ula Temel!" der, "Madem arabanın sokağın hangi tarafına park edileceğini anlamadık; bugün de araba garajda kalsın, boşver anonsu!".
Pek saf olan genç kiz yanliz olarak tren ile yolculuk yaparken , oturdugu koltugun karsisina , bitirim ve uyanik bir genç oturur.
Selam faslindan sonra ;
- "Dikkat ettimde sayin bayan , otururken sürekli ayak ayak üstüne atip ellerinide dizlerinde tutuyorsun. Bir sebebimi var acaba…" der..
Genç kiz,
- "Benim bacaklarimin arasinda bir kesik var. Ayaklarimi açarsam belki bu yirtilip , canim aciyabilir deyince…"
- "Neden üzülüyorsun bende ignesi var. gel hemen dikelim de iyilessin" der ve hemen o tren odasinda kizin isini bitirir.
Fakat bir ,iki derken kizin çok hosuna gider.
- "Hadi bir daha dik"
- "Hadi bir daha dik"
Delikanli kan ter içinde , artik yorgunluktan bitap halde,
- "Ip bitti artik dikemem!" deyince,
Kiz gözlerini yumurtalara dikip,
- "Vallahi inanmam , bak orada iki yumak daha ip var.."
Temel, seyahate çıkmış. Uzun zaman evinden ayrı kalmış. Bir akşam bir kente gelip küçük bir otele inmiş. Odasına yerleştikten sonra, aşağıya telefon etmiş. Telefonu otelin sahibi açmış.
Temel, ne istediğini söylemiş:
"Bana bir fahişe bulup gönderin."
Bunu söyledikten sonra telefonu kapatmış. Otelin sahibi şaşırmış. Yanında duran karısına dönmüş:
"Demin gelen müşteri kadın istiyor…"
Otelin sahibinin karısı öfkeden deliye dönmüş:
"Terbiyesiz adam, ne zannediyor bizim otelimizi. Hemen giт o müşteriye ağzının payını ver…"
Otel sahibi, müşteriye ağzının payını verme fikrini pek tutmamış:
"Adama ne söyleyeceğim karıcım, bir terbiyesizlik eder, başım derde girer…"
Kadın çok sinirliymiş:
"Sen gitmezsen, ben gider söylerim…"
Ve, hışımla merdivenleri çıkıp Temel’in ağzının payını vermeye gitmiş. Kocası da aşağıda bekliyormuş. Yukardan gürültüler gelmeye başlamış.
Onbeş yirmi dakika sonra Temel aşağıya inmiş. Üstü başı yırtılmış, yüzü tırmıklanmış…
Otelcinin yanına gidip bir güzel çıkışmış:
"Ne biçim kadın göndermişsin be. İstemem diye tutturdu. Becerene kadar anam ağladı."
Bir adamla karısı Mısır'da eski bir çarşıda geziyorlarmış. Ayakkabı satılan bir dükkânın önünden geçerlerken satıcı içerden seslenmiş, buyur etmiş, girmişler.
- Satıcı "çok özel büyülü sandaletlerim var beyefendi, sizi sеx te çok vahşi ve kuvvetli yapacak sandaletler..." Adam tabi ki erkekliğe leke sürdürmemek için pek önemsememiş ama eski günleri özleyen karısının ısrarlarına dayanamayıp sandaletleri denemeye karar vermiş. Adam sandaletleri giyer giymez gözleri parlamış, kalbi hızlı hızlı atmış, fiziksel değişimler başlamış, nefesi serileşmiş gözleri büyümüş ve etrafına seri bir şekilde bakınmaya başlamış. Karısı bir adım geri kaçmış "Aman allahım dur dur..." derken adam koşmuş, satıcıyı yakaladığı gibi tezgaha yatırmış, pantolonunu parçalayarak çıkarmaya başlamış, bu arada satıcı bir yandan kurtulmaya çalışırken bağırıyormuş,
-"Sandaletleri ters giydin lan!..."