Bir bilgisayar firmasında 5 tane yamyam, programcı olarak görevlendirilirler. Müdürleri onlara hitaben:
- "Şimdi burada çalışabilirsiniz. Burada iyi para kazanabilirsiniz. Ama yemek yemek icin firmanın kafeteryasına gideceksiniz ve diğer çalışanları rahat bırakacaksınız" der. Yamyamlar hiç bir çalışanı rahatsız etmeyeceklerine söz verirler. 4 hafta sonra müdürleri gelir:
- "Çok iyi çalışıyorsunuz. Yalnız firmadaki temizlikçi kız kayıp.
Ona ne olduğunu biliyor musunuz?" diye sorar. Yamyamlarin hepsi hayır derler ve bu işle hiç bir ilgilerinin olmadığını söylerler. Müdür gidince yamyamların şefi yamyamlara döner:
- "Aranızdan hangi maymun temizlikçi kızı yedi?"
Diye sorar. En arkadaki yamyam alçak bir sesle cevap verir:
- "Ben yedim" Bunun üzerine şef söyle cevap verir.
- "Ulan aptal! Biz 4 haftadır grup müdürleri, bölüm müdürleri, proje yöneticilerini yeyip duruyoruz ki kimse farkına varmasın diye, senin durup dururken temizlikçi kızı yemen şart mıydı?!"

Bir işadamı birkaç gün önce sekreterini kovmuştu, yeni bir sekreter aramaktaydı. Bir arkadaşı, sekreterini neden kovduğunu sorunca anlatmaya başladı:
- İki hafta önce 48. yaş günümdü ve o sabah kendimi çok keyifsiz hissediyordum. Kahvaltı sırasında karımın doğum günümü kutlamasını ve hediyemi vermesini bekliyordum. Ancak o bana bir günaydın bile demedi. Karım unutmuşsa da çocuklarım hatırlar diye içimden geçirdim fakat onlar da tek bir söz etmediler. Ofisime girdiğimde Jessica, "Günaydın Patron, doğum gününüz kutlu olsun" dedi. En azından birinin hatırlıyor olması beni memnun etmişti. Öğlen yemek zamanı geldiğinde Jessica kapıya vurdu ve "Dışarıda hava çok güzel ve bugün sizin doğum gününüz, haydi yemeğe çıkalım, sadece siz ve ben" diyerek beni davet etti. "Bütün gün duyduğum en güzel şey bu. Haydi gidelim" dedim. Yemeğe çıktık. Normalde gittiğimiz bir yere gitmedik, şehirdışında özel bir lokantaya gittik. İki martini içtik ve yemekten sonsuz zevk aldık. İşyerine dönerken, "Hava çok güzel, ofise dönmemiz gerekmiyor değil mi? diye sordu. "Hayır, sanırım gerekmiyor" diye yanıtladım. "Benim evime gidelim ve size bir martini daha ikram edeyim" dedi. Evine gittik. Başka bir martininin daha tadını çıkardık ve Jessica dedi ki "Patron, izninizle, yatak odasına geçip üzerime daha rahat bir şeyler giyeyim." Ona memnuniyetle izin verdim. Yatak odasına gitti ve 5 dakika sonra yatak odasından çıktığında elinde kocaman bir pasta taşıyordu, arkasından karım ve çocuklarım geliyordu. Hepsi "İyi ki doğdun" şarkısını söylüyorlardı ve ben orada üstümde sadece çoraplarımla oturuyordum.