İçinde sadece kadınların kaldığı bir kiliseye bir bahçıvan alınacakmış. Rahibelerine güvenemeyen başrahibe epey yaşlı birini alır ve böylece onların günah işlemelerini engellediğini düşünür. Ama bir hafta sonra rahibelerin çok mutlu olduğunu ve o gelince konuşmalarını kestiklerini fark eder. Hepsini odasına çağırıp ne günah işledilerse söylemeleri için sıkıştırır. Epey ısrardan sonra ilk rahibe konuşur:
- Odasına girdim.
- Ee?
- Uyuyordu.
- Eee?
- Fermuarını açıp çıktım.
- Hangi elinle yaptıysan çabuk o elini günah çıkarma suyunda yıka. İkinci rahibe konuşur.
- Odasına girdim uyuyordu dışarı sarkmıştı şeyi içine sokup fermuarını kapattım.
- Her iki elinide çabuk şu kutsal suda yıka.
Tam üçüncü rahibe günahını söylemekteyken içeri apar topar dördüncü rahibe gelir.
- Hiç kimse bu kadının kıçını yıkadığı suyla ağzımı çalkalamamı isteyemez.

İki rahibe varmış, biri matematikçi biri mantıklı. Bunlar bir akşam karanlıkta kiliseye dönerlerken matematikçi rahibe mantıklıya dönerek;
- Yaklaşık 20 dakikadır bir adam bizi takip ediyor ve gittikçe yaklaşıyor şu anda aradaki mesafe 50 metre, der.
Bunun üzerine mantıklı rahibe bunun tek mantıklı açıklaması olabileceğini ve adamın kendilerine tecavüz edeceğini bunun için daha hızlı yürümeleri gerektiğini belirtir. Rahibeler daha hızlı yürümeye başlarlar. 2 dakika sonra matematikçi rahibe:
- Adam da hızlandı ve aradaki mesafeyi kapatıyor, şu anda 30 metre arkamızda. O zaman mantık olarak koşmamız gerekir.
Rahibeler koşmaya başlar ve 3 dakika sonra matematikçi rahibe;
- O da koşuyor ve arayı kapatıyor, şu anda mesafe 10 metre. O zaman mantık olarak bizi yakalayacak birimiz sağa diğerimiz sola saparak kiliseye ulaşmaya çalışalım en az birimiz kurtulur.
Ve matematikçi sağa doğru koşmaya, mantıklı sola doğru koşmaya başlar. Matematikçi 20 dakika sonra kiliseye ulaşır ve telaş içinde beklemeye başlar. Aradan 40 dakika geçtikten sonra mantıklı rahibe gelir.
Matematikçi sorar;
- Ne oldu ne yaptın?
- Adam beni takip etti, artık mesafe üç-beş adıma kadar azalmıştı, mantık olarak daha fazla koşmanın anlamı yoktu...
- Eeee...
- Mantık olarak ben durdum adam da durdu.
- Sonra...
- Mantık olarak ben eteğimi kaldırdım, o da pantolonunu indirdi.
- Peki daha sonra...
- Daha sonra ne olacak eteğini kaldırmış bir rahibe, pantolonunu indirmiş bir adamdan DAHA HIZLI KOŞAR...
Peder john’un cumartesi gecesi banyo zamanı gelmiş, genç rahibe
Magdalene edwards, yaşlı rahibenin kendisine verdiği talimata uygun olarak banyo suyunu
Ve havluları hazırlamıştı.
Yaşlı rahibe, magdalene’ ye ayrıca, eğer kendine hâkim olabilirse,
Peder john’un çıplak bedenine bakmamasını fakat peder’in kendisine söylediği her şeyi
Yapması ve dua etmesi talimatını da almıştı.
Ertesi sabah, yaşlı rahibe magdalene’ye cumartesi gecesi banyosunun
Nasıl gittiğini sordu.
- "Ahh hemşire, rüyadaymışçasına kurtarıldım" dedi genç rahibe.
- "Kurtarıldın mı? nasıl yani? bu harika şey nasıl oldu ?’ diye sordu yaşlı rahibe.
- "Şey, peder john su dolu küvette yatıyordu. kendisini yıkamamı istedi.
O’nu yıkarken, tanrının cennetin anahtarını sakladığını söylediği, bacaklarının
Arasına doğru elimi itti.
- "Öyle mi yaptı?’ dedi yaşlı rahibe dümdüz bir sesle.
- "Ve peder john, eğer cennetin anahtarı benim kilidime uyarsa,
Cennetin kapılarının bana açılacağını ve kurtuluşumun ve ebedi huzura
Kavuşmamın temin edileceğini söyledi ve sonra peder john cennetin
Anahtarını kilidimin içine soktu."
- "Gerçekten mi ?’ dedi yaşlı rahibe daha da düz ve yavaş bir sesle.
- "Önce korkunç bir acı verdi, fakat peder john kurtuluşa giden yolun
Çoğunlukla ıstırapla dolu olduğunu, ama daha sonra tanrının
Güzelliğinin, içimi müthiş bir coşku ve zevkle dolduracağını söyledi.
Vee öyle oldu… kurtarılmak çok güzel bir duygu."
- "O namussuz şeytan!…. bana onun, cebrail’in borazanı olduğunu
Söyledi.. ve ben…. kırk yıldır, o borazanı üflüyorum!" dedi yaşlı
Rahibe.
Kilisenin birinde çalışan dört tane rahibe varmış. bu rahibeler çok yakın arkadaşlarmış, birininde bir arabası varmış her akşam iş dönüşü diğerlerini eve bırakırmış o arabayla. bir gün işten çıkıp eve dönerlerken araba ile kaza yapmışlar ve dördü de sağ kurtulamamış. bunlar ölünce cennetin kapıları kendilerine kesin açılacak sanmışlar fakat bir melek yollarını kesip demiş ki " durun bakalım sizin kesin bir günahınız vardır " demiş. daha sonra birinci rahibeye sormuş senin günahın ne diye birinci rahibe demiş ki " ben sadece parmağımla dokundum ". melek bozulmuş tabi falan sonra demiş ki “ tamam sen o dokunduğun parmağını kovadaki nurlu suya daldır ve cennete gir. “ ikinci rahibeye sıra gelmiş o da " ben elime aldım " diye cevap verince melek iyice bozulmuş ve “ sende o elini kovaya daldır ve cennete gir” demiş. bu arada üçüncü ve dördüncü rahibe yer değiştirmişler. melek sormuş hemen " ne oluyor siz neden yer değiştirdiniz " diye. dördüncü rahibe de demiş ki " o kıçını yıkamadan, ben bir ağzımı çalkalayım " demiş !