Genç bir erkeğin dört kız arkadaşı vardı ve bir türlü hangisiyle evleneceğine karar veremiyordu. en sonunda doğru kararı verebilmek için bir test yapmaya karar verdi. her birine 1000$ verdi ve "bu parayı istediğiniz gibi harcayın" dedi.. birinci kız arkadaşı kendisine yeni elbiseler ve ayakkabılar aldı, kuaföre ve güzellik salonlarına gitti. genç erkeğe geri geldiğinde söyle dedi: senin için en güzeli ben olmak istiyorum, çünkü seni seviyorum!"
Ikinci kız arkadaşı ise genç erkeğin tuttuğu takımın iki kombine biletini,en sevdiği türden bir suru video cd ve bir ay
Yetecek bira ile geri geldi ve söyle dedi:
"Bunlar senin için aldığım hediyeler, eminim seni mutlu edecektir, senin mutlu olmanla bende mutlu olacak."
Uçuncu kız arkadaşı ise bu parayla iyi bir yatırım yaptı ve kısa bir sure içerisinde para kendini ikiye katladı ve bu parayi da çeşitli yatırım alanlarında kullandı. genç adama geri gelerek söyle dedi:
"Bana
Verdiğin parayı birlikte yaşayacağımız mutlu bir gelecek için çoğalttım, çünkü seni seviyorum!"
Dördüncü kız arkadaşı ise bu paranın bir kısmıyla bir suru kitap aldı, kalan kısmıyla ise fakirlere yemek dağıttı. genç adama geri gelerek söyle dedi:
"Verdiğin paranın bir kısmıyla sana layık olabilmek için bir suru kitap aldım diğer kısmıyla ise senin adına fakirlere yemek dağıttım."
Genç erkek dört kız arkadaşının yaptıklarından çok etkilenmişti. karar vermek için epey bir sure düşündü ….. düşündü…..
Düşündü…..
Ve sonunda en büyük göğüslü olanla evlenmeye karar verdi..

Çok soğuk bir kıs günü padişah, tebdil-i kıyafet gezmeye karar vermis. Yanına
Başvezirini alıp yola cıkmış. Bir dere kenarında calışan yaslı
Bir adam görmüşler. Adam elindeki derileri suya sokup, döverek tabaklıyormuş.
Padişah, ihtiyarı selamlamiş:
‘Selamünaleyküm ey pir’i fani…’
‘Aleykümselam ey serdar’i cihan…’
Padişah sormus:
‘Altilarda ne yaptin?’
‘Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor…’
Padisah gene sormus:
‘Geceleri kalkmadin mi?’
‘Kalktik… Lakin, ellere yaradi…’
Padisah gülmuş:
‘Bir kaz göndersem yolar mısın?’
‘Hem de ciyaklatmadan. ..’
Padişahla baş vezir adamın yanından ayrılıp yola koyulmuşlar. Padişah baş vezire
Dönmüş:
‘Ne konuştuğumuzu anladın mı?’
‘Hayır padişahım… ‘
Padişah sinirlenmiş:
‘Bu akşama kadar ne konuştuğumuzu anlamazsan kelleni alırım.’
Korkuya kapılan başvezir, padişahı saraya biraktıktan sonra telaşla dere
Kenarına dönmüş. Bakmış adam hala orada calışıyor.
‘Ne konuştunuz siz padişahla?’
Adam, başveziri şöyle bir süzmüş:
‘Kusura bakma. Bedava söyleyemem. Ver bir yüz altın söyleyeyim.’
Baş vezir, yüz altın vermiş.
‘Sen padişahı, serdar-ı cihan, diye selamladın. Nereden anladın padişah
Oldugunu.’
‘Ben dericiyim. Onun sırtındaki kürkü padişahtan başkası giyemezdi.’
Vezir kafasını kaşımış.
‘Peki, altılara altı katmayınca, otuz ikiye yetmiyor ne demek?…’
Adam, bu soruya cevap vermek için de bir yüz altın daha almıs.
‘Padişah, altı aylık yaz döneminde çalışmadın mı ki, kış günü çalışıyorsun, diye
Sordu. Ben de, yalnızca altı ay yaz degil, altı ay da kış çalışmazsak, yemek
Bulamıyoruz dedim. (32 ise agızdaki dişten kinaye, bogaz)’
Vezir bir soru daha sormuş…
‘Geceleri kalkmadın mı ne demek?’
Adam bir yüz altın daha almış.
‘Çocukların yok mu diye sordu. Var, ama hepsi kız. Evlendiler, başkasına
Yaradılar, dedim….’
Vezir gene kafasını sallamış.
‘Bir de kaz gönderirsem dedi, o ne demek…’
Adam gülmüş..
‘Onu da sen bul…