İsmet İnönü’nün başbakan olduğu yıllarda, şehri ikiye bölen, Çoruh nehri üzerine yapılan, taş köprünün açılış törenine, Bayburt’a gelir. Bütün Bayburtlu tören alanındadır. Yalnız Bayburtlular hükümetin icraatlarını pek beğenmezler ve aralarında homurtular vardır. Başbakan İnönü’nün köprü açılış konuşmasının ardından bir Bayburtlu yaşlı amca, kürsüye yaklaşır ve şöyle der.
- İnönü İnönü, hele bu yanı bahğ, bu insanları görirsen mi? Mademki biz Bayburtliyuğ, hep birük. Bu hökümeti istemirük,senin yapturduğun bu körpiden geçmirük. Gaza, duza, beze, zam yaptın onı da bilirük.
Alman’ın birisi yeni Müslüman olmuş ve Bayburtlu bir kızla evlenmiş. Kurban bayramı, bakmış bütün Müslümanlar kurban kesiyor.
O da dini vecibelerini yerine getirmek için, bir kurbanlık alır, evinde kesmek ister. Yatırmış koçu, keserken tam yarıya gelmiş, ya bu Müslümanlar kurbanı keserken bir şeyler diyorlardı, acaba neydi diye aklına takılmış.
Hanımına sormayı da, gurur meselesi yapmış. Koşmuş gitmiş bir Türk kahvesine elinde bıçak üstü başı kan, sormuş;
- “Kurban kesmeyi kim biliyor? Millet tırsmış, elinde bıçak üstü başı kan. Hiç kimseden ses çıkmamış. Ya burada Müslüman var mı? demiş.
Bayburtlu bir amcada elinde tespih bir köşede oturuyormuş. Millet onu işaret etmiş Alman’a. Alman da onun başına dikilmiş sormuş.
- “Sen Müslüman mısın amca?” demiş. Bayburtlu amcada onu böyle kan revan içinde görünce çekinmiş, demiş ki;
- “Vay beni işaret edeni… Bana Müslüman diyenin avradını” diye bitirmiş..
Askeri birlikte, okuma-yazma bilmeyen Mehmetçiklerimize, okuma-yazma kursu açılmış, adına da.
- “Ali Okulu” deniyor.
Okuma yazması olmayan Mehmetçikler, kursa alınmışlar. Öğretmenlik yapan komutan, bir fiş yazdırıyormuş,
- “Ali potin çaldı”
Öğretmen komutan, demiş ki, yazın;
- “Ali potin çaldı!”
Bu fişi komutan okuyunca, hemen ismi Ali olanlar tek tek ayağa kalkmışlar, sırayla.
- “Ben çalmadım! Komutanım ben çalmadım”
Bizim Bayburtlu Ali daha inandırıcı olmak için bir de yemin etmiş,
- “Valla komutanım potini ben çalmadım”
Mahalli seçimlerde, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını açıklayan, başkan adayı, şehir meydanına kurulan kürsüden, propaganda konuşması yapmaktadır.
Meydana toplanan halkı coşturmak için de, Bayburtlu bir davul zurna ekibi getirilir ve başkan adayının her konuşmasını davul-zurna ekibi, halk ezgileriyle destekler.
Davulcu, başkan adayının propaganda konuşmasını davuluyla her kelime ve cümle bitiminde, davuluna:
- “Dan dan dan” vurarak onaylar.
Coşan seyircileri eğlendirmek içinde arada bir davula, zurna da halk ezgileriyle eşlik etmektedir. Başkan adayı, mikrofondan halka şöyle seslenmektedir:
- “Sevgili hemşerilerim”.
Davulcu , zurna eşliğinde:
- “Dan dan dan” onaylar.
Halktan da coşkulu bir alkış.
- “Hükümetler batı illerine fabrikalar, otobanlar yaparken, Doğu ve Güneydoğu’ya karakol yaptılar, jandarma gönderdiler.”
Davulcu halk ezgileri eşliğinde:
- “Dan dan dan” onaylar. Arada bir de konuşmacıyla göz göze gelir, başını hafif yana yatırarak gözünü de kıstırır, onayladığını ifade eder. Davuluyla da onaylar.
Halk alkışlarla birlikte, kadınlardan arada bir:
- “Zılgıt” duyulur.
- “Bölgemizde, yoksullaştırma politikası uygulanmaktadır. Bunun mağduru, elbetteki tek taraflı olmayacaktır.”
Alkışlar eşliğinde, davul zurna ekibi halk ezgileri çalarlar. Konuşmayı, davulcu davuluyla onaylar:
- “Dan dan dan”.
- “Bizim için ekonomik ve sosyal kalkınmada önemlidir. Sosyal ve ekonomik kalkınmayı da söke söke alacağız. Yoksulluk kefenini yırtacağız.”
Davul:
- Dan dan dan dan dan”
Halktan:
- “Yaşa-varol” sesleri, coşkulu alkış.
- “Başbakan, barış konusunda samimi değil. Samimi olsaydı, önce kendi ülkesinde barış sağlanması için çaba sarf ederdi.”
Davulcu onaylar:
- “Dan dan dan dan” davulcu ve zurnacı güzel bir halk ezgisi çalar. Partinin seçmiş olduğu seçim çalışmalarındaki ezgileri seslendirir.
Seyirciler coşkuyla alkışlarlar.
- “Filistin için barış ve ateşkes isteyeceksin. Başbakan, barış için önce kendi ülkesinden işe başlasın.”
Davul zurna eşliğinde, seyirciler;
- “En büyük başkan, bizim başkan. En büyük başkan, bizim başkan”
Davul:
- “Dan dan dan”
- “Birlik ve beraberliğimizi, sonuna kadar korumamız gerekir. Telafisi olanaksız olan tahribatlara yol açacak şeylerden kaçınılmalıdır.”
Davulcu ve zurnacı güzel bir halk ezgisi çalar. Partinin seçmiş olduğu seçim çalışmalarındaki ezgileri seslendirir.
Seyirciler coşkuyla alkışlarlar…
- “Kimliğimizden, dilimizden, kültürümüzden ve inancımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.”
Davulcu:
- “Dan dan dan” davula vurarak onaylar.
- “Kültürümüzü ve kimliğimizi kabul etmeyenler, 20 yıldır verilen mücadele sonucu bunu kabul etmişlerdir.”
Davul- zurna ekibi:
- “Olmaz olmaz bu iş, olamaz. Hiç yalvarma bu iş olamaz” şarkısını seslendirir. Kürsüden, başkan adayı, davulcuya bakar. Bu ezgi, bizim seçim parçamız değil der gibi bakar. Ama konuşmaya devam eder.
Ezgi bitince, davul:
- “Dan dan dan” Konuşmacı devam eder…
- “Kültürümüzü, kabul ettiler. Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların adını da kabullenecekler.” der. Ancak davulcudan çıt çıkmaz. Alkışlar, zılgıtlar devam eder.
Kürsüden konuşmacı dayanamaz sorar.
- “Davulunu çalsana! Niye çalmıyorsun?”
Davulcudan çıt çıkmaz. Davul –zurna susar.
Davulcu;
- “Siz ya tarih okumadınız, ya da bir şey bilmiyorsunuz. Bu topraklar, bin yıldır Türk toprağı. Bu yurt için atalarımız omuz omuza verdiler. Kader birliği ettiler, kardeş oldular.
Bey, siz ne diyorsunuz?
- ….”Ya, bu propaganda propaganda.” der ve tebessüm edip teselli etmeye çalışır…
Bayburt saat kulesi önünde öğrenciler toplanmış, Atatürk koşusu için hazırlık yapılıyorken, Aksaçlı köyünden, Gülbek emi gelir, koşu için hazırlık yapmakta olan öğretmen ve öğrencilere yaklaşır.
Telaş içindeki öğretmen ve öğrencileri görünce dayanamaz ve sorar:
- “Ola uşaklar neydir siz?”
Öğretmenlerden biri, soruyu yanıtlamaya çalışır:
- “Şey emi, Atatürk koşusu var o yapılacak” der.
- “Atatürk koşusu mu?” diye soruyu yineler.
- “Evet, bey emi”.
“Yani benim anniyacağım, bu soğukta segidip gelecekler, he?” diye şaşkınlıkla sorar.
- “Segirdip gelecekler, eee sora ne olacak.?”
Öğretmen yanıt verir:
- “Sonra birinci, ikinci ve üçüncü gelen koşuculara, koşudan sonra ödülleri verilecek”
- “Diyer segidenlere bişe yok, ele mi? Zaten birinci ikinci ve üçüncünün de kim olacağı bellidir!”
- “Evet belli”
“Eee o zaman, bu soğukta, ötekiler niye segidir ki?”
Bayburt saat kulesi önünde öğrenciler toplanmış, Atatürk koşusu için hazırlık yapılıyorken, Aksaçlı köyünden, Gülbek emi gelir, koşu için hazırlık yapmakta olan öğretmen ve öğrencilere yaklaşır.
Telaş içindeki öğretmen ve öğrencileri görünce dayanamaz ve sorar:
- “Ola uşaklar neydir siz?” Öğretmenlerden biri, soruyu yanıtlamaya çalışır:
- “Şey emi, Atatürk koşusu var o yapılacak” der.
- “Atatürk koşusu mu?” diye soruyu yineler.
- “Evet, bey emi”.
“Yani benim anniyacağım, bu soğukta segidip gelecekler, he?” diye şaşkınlıkla sorar.
- “Segirdip gelecekler, eee sora ne olacak.?” Öğretmen yanıt verir:
- “Sonra birinci, ikinci ve üçüncü gelen koşuculara, koşudan sonra ödülleri verilecek” -“Diyer segidenlere bişe yok, ele mi? Zaten birinci ikinci ve üçüncünün de kim olacağı bellidir!” -“Evet belli”
“Eee o zaman, bu soğukta, ötekiler niye segidir ki?”
Mahalli seçimlerde, Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na adaylığını açıklayan, başkan adayı, şehir meydanına kurulan kürsüden, propaganda konuşması yapmaktadır.
Meydana toplanan halkı coşturmak için de, Bayburtlu bir davul zurna ekibi getirilir ve başkan adayının her konuşmasını davul-zurna ekibi, halk ezgileriyle destekler.
Davulcu, başkan adayının propaganda konuşmasını davuluyla her kelime ve cümle bitiminde, davuluna:
- “Dan dan dan” vurarak onaylar.
Coşan seyircileri eğlendirmek içinde arada bir davula, zurna da halk ezgileriyle eşlik etmektedir. Başkan adayı, mikrofondan halka şöyle seslenmektedir:
- “Sevgili hemşerilerim”.
Davulcu , zurna eşliğinde:
- “Dan dan dan” onaylar.
Halktan da coşkulu bir alkış.
- “Hükümetler batı illerine fabrikalar, otobanlar yaparken, Doğu ve Güneydoğu’ya karakol yaptılar, jandarma gönderdiler.” Davulcu halk ezgileri eşliğinde:
- “Dan dan dan” onaylar. Arada bir de konuşmacıyla göz göze gelir, başını hafif yana yatırarak gözünü de kıstırır, onayladığını ifade eder. Davuluyla da onaylar.
Halk alkışlarla birlikte, kadınlardan arada bir:
- “Zılgıt” duyulur.
- “Bölgemizde, yoksullaştırma politikası uygulanmaktadır. Bunun mağduru, elbetteki tek taraflı olmayacaktır.” Alkışlar eşliğinde, davul zurna ekibi halk ezgileri çalarlar. Konuşmayı, davulcu davuluyla onaylar:
- “Dan dan dan”.
- “Bizim için ekonomik ve sosyal kalkınmada önemlidir. Sosyal ve ekonomik kalkınmayı da söke söke alacağız. Yoksulluk kefenini yırtacağız.” Davul:
- Dan dan dan dan dan” Halktan:
- “Yaşa-varol” sesleri, coşkulu alkış.
- “Başbakan, barış konusunda samimi değil. Samimi olsaydı, önce kendi ülkesinde barış sağlanması için çaba sarf ederdi.” Davulcu onaylar:
- “Dan dan dan dan” davulcu ve zurnacı güzel bir halk ezgisi çalar. Partinin seçmiş olduğu seçim çalışmalarındaki ezgileri seslendirir.
Seyirciler coşkuyla alkışlarlar.
- “Filistin için barış ve ateşkes isteyeceksin. Başbakan, barış için önce kendi ülkesinden işe başlasın.” Davul zurna eşliğinde, seyirciler;
- “En büyük başkan, bizim başkan. En büyük başkan, bizim başkan” Davul:
- “Dan dan dan” —“Birlik ve beraberliğimizi, sonuna kadar korumamız gerekir. Telafisi olanaksız olan tahribatlara yol açacak şeylerden kaçınılmalıdır.” Davulcu ve zurnacı güzel bir halk ezgisi çalar. Partinin seçmiş olduğu seçim çalışmalarındaki ezgileri seslendirir.
Seyirciler coşkuyla alkışlarlar… — “Kimliğimizden, dilimizden, kültürümüzden ve inancımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.” Davulcu:
- “Dan dan dan” davula vurarak onaylar.
- “Kültürümüzü ve kimliğimizi kabul etmeyenler, 20 yıldır verilen mücadele sonucu bunu kabul etmişlerdir.” Davul- zurna ekibi:
- “Olmaz olmaz bu iş, olamaz. Hiç yalvarma bu iş olamaz” şarkısını seslendirir. Kürsüden, başkan adayı, davulcuya bakar. Bu ezgi, bizim seçim parçamız değil der gibi bakar. Ama konuşmaya devam eder.
Ezgi bitince, davul:
- “Dan dan dan” Konuşmacı devam eder… —“Kültürümüzü, kabul ettiler. Bu mücadele böyle devam ederse, yakında bu toprakların adını da kabullenecekler.” der. Ancak davulcudan çıt çıkmaz. Alkışlar, zılgıtlar devam eder.
Kürsüden konuşmacı dayanamaz sorar.
- “Davulunu çalsana! Niye çalmıyorsun?” Davulcudan çıt çıkmaz. Davul –zurna susar.
Davulcu;
- “Siz ya tarih okumadınız, ya da bir şey bilmiyorsunuz. Bu topraklar, bin yıldır Türk toprağı. Bu yurt için atalarımız omuz omuza verdiler. Kader birliği ettiler, kardeş oldular.
Bey, siz ne diyorsunuz?
- ….”Ya, bu propaganda propaganda.” der ve tebessüm edip teselli etmeye çalışır…