Benim çaldiğim davulu bir daha hiçbir kimse çalamaz..
Öğretmenliğe yeni başladığım, Anadolu'nun bir ilçesinde, öğrencilerim bana bir "çalgı çalabilir misiniz?" diye sordular.
Aslında böyle bir yeteneğim yoktu. Ama ben espri olsun diye, "çok ustaca davul çalarım" dedim.
Aradan bir zaman geçti. Dönem sonuna doğru, bir öğrenci velisi büyük oğlunun düğününe köyüne davet etti.
Yedik içtik... Sabaha doğru kafalarımız kıyak.
Düğün sahibi, öğrenci velisi, yanıma gelerek, davulu elime verdi.
- Buyur, öğretmenim. Çok ustaca davul çalıyormuşsunuz. Siz çalın, biz coşalım, dedi.
Ben her ne istemediysem de çok ısrar ettiler. Ben de mecburen davulu boynuma astım.
Tokmağını salladım, salladım... var gücümle davula vurdum.
Vurdum ama, tokmak davulun öbür tarafından çıktı.
Yani davulu patlattım.
Herkes şaşırdı. Davulcu dahil hiç bir kimse bir şey söylemedi.
Ben size söylemiştim, Benim çaldığım davulu bir daha hiçbir kişi çalamaz.
Çalabilecek olan varsa..... Çalsın... dedim.
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak şu ricada bulunur :
- Pek susadım, buralarda su bulamadım, lütfen bana bir bardak su verir misiniz?
Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak, kısa bir tereddütten sonra :
- İstersen ayran getireyim, der.
Adam bu teklifi teşekkürle kabul ettikten az sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk :
- İstersen daha getireyim, der.
- Zahmet olur yavrum.
- Hayır, zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek, elindeki ayran
Çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır :
- Anne, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı!
Rahmetlidir, Cadalın Şambal Emmi derlerdi. Şakacı bir insandı. Bir gün misafirliğe gitmek üzere yola çıkarlar. Şambal Emmi, abasının (annesinin) kolundan tutar, yavaş yavaş yürürler. Yaşlılarımız büyük motorlu vasıtaları hiç görmemişlerdir. Yeşilhisar’a o tarihlerde yeni yeni kamyon girmektedir. Yol kenarına bir Man kamyon durmuş.
Ön kaputu kaldırılmış, şoför arabanın önünde arabanın arızasını gidermektedir. Gazına basılmış, yüksek sesle çalışmaktadır.
Şambal Emminin abası ürperir, sorar:Gadasını aldığım, kölesi olduğum Şambalım, hayvanın ağzını aşmışlar neydiyorlar?
Şambal Emmi bu ya hemen başlar: Aba aba dişi ağrıyormuş, dişini çekiyorlar.
Hele Şambalım, kölesi olduğum, hele nasıl bağırıyordu hayvan.