Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere’de bu işlerin nasıl yapıldığını düşünün.
1500´lerde İngilterede işler şöyle yapılıyordu:
İnsanların çoğu Haziranda evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziranda hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü. Ingilizcedeki banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın? (Don´t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizcedeki kedi-köpek yağıyor (It´s raining cats and dogs) deyimi buradan gelmektedir.
Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.
Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır. Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman (thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik") idi.
Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu. Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük (peas porridge hot, peas porridge cold, peas porridge in the рот nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna yağ çiğnemek (chew the fат) adı veriliyordu.
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu. Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "tabak ağzı" (trench mouth) denen hastalık ortaya çıkıyordu.
Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. İşçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı. Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu.
Ingiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift" denirdi.
Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the веll") bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu.
Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.

BEN BALIĞA ÇIKIYORUM: Ben, elimde bir çubukla bütün gün sandalda oturacagim, kusana kadar içicegim ve denizde yüzen baliklari izliyecegim BU ERKEKLERI ILGILENDIREN BIRSEY: Bunun bilinen bir mantikli açiklamasi yok, bosuna ugrasma, hiçbir mantik kalibina sokamazsin.
YEMEGE YARDIM EDEYIM MI?: Yemek neden hala masaya gelmedi?
EVET TATLIM… HAKLISIN SEVGILIM: Çevirisi yok.. Onlar bu sözleri periodik olarak söylemeleri için sartlandirilmistir.
ELBETTE SENI DINLIYORDUM TATLIM; SADECE AKLIMDA BIR SÜRÜ KARMASIK IS VAR: Su karsidaki kizil bombanin içinde sütyen var mi, yok mu kafam ona takildi da!
SEVGILIM BIRAZ ARA VER, SABAHTAN BERI EVI TEMIZLEYECEGIM DIYE HELAK OLDUN: Su elektrikli süpürgeyi artik sustursan iyi olacak, filmin içine ettin!!
HMMM… EVET ÇOK ILGINÇ HAYATIM: Sen hala konusuyor musun?
SENI DÜSÜNÜYORDUM VE SANA BU GÜLLERI GETIRDIM CANIM: Kösebasinda gülleri sатаn kiz tam bir afetti.
ENDIŞELENME TATLIM, ALT TARAFI KÜÇÜK BIR KESIK: Aslinda tam damari kestim ama geberecegimi bilsem, canimin ne kadar acidigini itiraf etmeyecegim.
HEY BUNUN IÇIN NEDENLERIM VAR: En kisa zamanda iyi bir tane bulsam iyi olucak TABII KI SENI DUYDUM TATLIM: Ne söyledigin hakkinda hiçbir fikrim yok ve umarim dinliyormus gibi yaptigimi anlayinca, 3 saat bagirip çagirmazsin BILIYORSUN GÜZELIM, BEN BASKASINI SEVEMEM: Senin çigliklarina bile zar zor alistim ve daha kötüsüyle karsilasma riskini göze alamam.
MUHTEŞEM GÖRÜNÜYORSUN: Tanrim ne olur bu denedigin son elbise olsun yoksa kalp krizi geçiricegim.
1. Kâğıt mendili kumaş mendil gibi günlerce buruşuk şekilde cebinde taşır.
2. Rüzgârlı havalarda küller uçmasın diye küllüğe su koyar.
3. Serçe parmağını kulağına sokup iyice sallayarak karıştırır.
4. Gazete bulmacasını hep başkalarına sora sora çözebilme becerisini gösterip, kendisi çözdü diye sevinir.
5. Sakal traşı olduktan sonra kanayan yerlerine küçük kâğıtlar yapıştırır.
6. Evdeki yaşlılar da kullanabilsin diye tv kumandası, telefon gibi aletlerin üzerindeki tuşların Türkçesini tercüme edip yapıştırır. (on-aç; off-kapa ; redial-tekrar ara ; volume-ses vb…) 7. Çayı soğumasın diye çay tabağının içine sıcak su koyarak soğumasını önler.
8. Soba borusu aktığında yoğurt kaplarını telle soba borusuna bağlar.
9. Nezle olunca tuvalet kağıdını uzun bir şerit yaparak kullanır.
10. Diş fırçasıyla dişini fırçalamayıp da saçını boyamak için kullanan birini görürseniz o, saçını seven bakımlı bir Türk tür.
11. Konuşma yeteneği olan hayvanlara ilk olarak küfür etmesini öğretir.
12. Sahilde mayosunu kabinde giymek yerine arkadaşlarına havlu tutturarak giymeye çalışıp bir de arkadaşlarına "bakmayın lan" diye çıkışır.
13. Denize girip güneşlendikten sonra aşırı derecede yanan sırtına yoğurt sürerek iyileştirebilir.
14. Dolmuşta veya otobüste bozuk paraları avucunda toplayıp şıkır şıkır çevirip ses çıkartır.
15. Herhangi bir yere hesap öderken arkasına dönüp gizli gizli para sayar.
16. Denizde "suyun altında nefessiz ne kadar kalabiliyorum" diye deneme yapıp boğulma tehlikesi geçirir.
17. Beton döktükten sonra bir sanat eseri yapmışçasına beton kurumadan tarih ve imza atar.
18. Çorabının kirlenip kirlenmediğini burnuna götürerek kısa süreli koklayarak anlar.
19. Simit yedikten sonra, masaya dökülen susamları parmağının ucunu ıslatarak toplayıp yutar.
20. Daha birinci telefon zili çaldığında telefonun başına dikilir ama açmak için ikinci kez çalmasını bekler.
21. Yeni yapılmış bir binanın yeni takılmış camına beyaz boyayla S harfi yazar.
22. Bir dükkâna girip, onun bunun fiyatını sorduktan sonra "abi araba beş dakka dursun, ben hemen gelicem" deyip, iki saat sonra gelir.
23. Okul yıllığında kendisi hakkında; okulu kırıyordu, kopya uzmanıydı gibi yazıları arkadaşlarına gösterip bununla övünür.
24. Gazete bayiinin önünde durup tezgâhtaki gazeteleri ayaküstü okur.
25. Cebinden çıkardığı paraların içinde en eskisini özenle arayıp bulduktan sonra para üstü verir.
26. Günlük gazeteyi alıp evinin bir köşesinde biriktirir ve kuş kafesinin altına sermek için, kışın sobayı tutuşturmak için, bardak çanak sarmak için kullanır.
27. Trafikte ambulansın peşinen takılarak sıkışıklıktan kurtulup, uyanıklık yaptığını zanneder.
28. Kâğıt paraların üzerine not alır ve parayı harcadığı için notu kaybeder veya elden ele dolaşacağını bildiğinden komik yazılar yazar. (Paranın ön yüzüne tehlike anında arkayı çeviriniz yazıp anında çevirince de şimdi değil salak tehlike anında yazanlardan bahsediyoruz) 29. Gece aşırı nem ve sıcak olmasına rağmen, üzerine örtmese de yanına yorgan alıp yatar.
30. Çocuğu yanlışlıkla elini kestiği veya düştüğü için ağladığında elini kesti veya düştü diye çocuğunu döver.
31. Taksi tuttuğunda şoförün yanına oturur. Eğer üç dört kişi taksi tutuyorsa, taksi parasını veren kişi ön koltuğa oturur.
32. Kredi kartının işlevsel kısmı zarar görmesin diye seloteyp yapıştırır.
33. Kaldırımda değil de cadde ortasında yürür ve yanından hızla geçen arabaya da "çarpsaydın bari" diye tepki gösterir.
34. Bir turiste adres tarif ederken bağıra bağıra Türkçe konuşur.
35. Beş genci yazın öğle sıcağında beyaz renkli Şahin marka bir otomobilin içinde, atletli olarak sokakları turladıklarını görürseniz bilin ki onlar Türk tür.
36. Alışveriş merkezlerindeki güvenlik kameralarında saç tarar.
37. Birini çağırmak için kapı zilini çalmak yerine evin camına taş atarak amacına ulaşmaya çalışır.
38. Kürdanla dişini karıştırdıktan sonra çıkarıp bakar ve tekrar ağzına koyar.
39. Ütü fişi, teyp fişi veya televizyon fişi kablosunun bakır teli dışarı çıkmış ise çocukları elektrik çarpmasın diye bakır teli seloteyple yapıştırır.
40. Yemeğini yedikten sonra tatlı yiyecekse, bulaşık çıkarmamak için çatalını veya kaşığını iyice yaladıktan sonra tatlısını yer.
41. Ailece televizyon izlenen bir evde kumanda babanın elindeyse ve o ne izlerse diğerleri de onu izlemek zorunda kalır.
42. Ceket giyecekse gözükmez diye gömleğini ütülemez, kazağının altına giyecekse gömleğin sadece yakasını ütüler.
43. Çantasının içinde yeni tanıştığı birisine bile çekinmeden göstermek üzere en güzel fotoğraflarını ve aile albümünü taşıyan birisini görürseniz hemen boynuna sarılmayın yoksa çantayı kafanıza yiyebilirsiniz, çünkü o kişi bir Türk kızıdır.
44. Bir Türk esnafı, müşterisinden aldığı parayı önce iki ucundan tutup iki defa gerginleştirir daha sonra da güneşe doğru tutup bakarak sahte olup olmadığını anlar.
45. Fayton, at arabası ve el tezgâhına bisiklet kornası takma fikrinin patenti yüzde yüz bir Türk e aittir.
46. Evin bir odasının ampulü patladığı zaman yenisini almayıp da fazla kullanmadığı bir odanın ampulünü onun yerine takar.
47. Evinde bulunan saksıların dibini kül tablası olarak kullanır.
48. Dişlerini gazoz açacağı, fındık ve ceviz kıracağı olarak kullanır.
49. İşinde iyi olan birisini överken hakaretle iltifat eden bir Türk ten başkası olamaz. ( Şerefsizin oğlu ne iş yapmış be kardeşim, helal olsun) 50. Aracın sinyal lâmbaları dururken kolunu çıkararak "dönüyorum" işareti verir.
51. Yemeğin etini en sona bırakır.
52. Trafik ışıkları kırmızıdan yeşile döndüğünde önündeki herkesi kör veya salak sanarak kornaya basar.
53. Dingildeyen bir masanın ayağına kâğıt sıkıştırma fikri bir Türke aittir.
54. Dişlerinin arasından "vııj vııj" diye ses çıkarabilir.
55. Tv de film seyrederken filmin oyuncularıyla diyalog kurabilen (dur oraya gitme öldürecekler seni) Türk sinemaseverlerdir.
56. Kulağını kalem ya da örgü şişiyle karıştırabilir.
57. Arabasına öküz, köpek, horoz sesli korna taktırma gibi bir buluşun sahibidir.
58. Gazete kâğıdını en iyi şekilde kullanır.(Cam silme bezi, külah, mendil, sofra bezi) 59. Ancak bir Türk kadını, denize dikkat çekmemek için elbiseleriyle girip, bütün dikkatleri üzerine çekebilir.
60. Plastik yoğurt kabını saksı yapar.
61. Arabasının arkasına yazı yazar. (Rahmetli de sollardı, tek rakibim THY, kıroyum ama para bende) 62. Uçakta bulunan tanıdıklarına uçak havalandıktan sonra görmeyeceğini bildiği halde el sallar.
63. Çiğnediği sakızı daha sonra çiğnemek üzere kafasındaki tülbente yapıştıran bir Türk kadınından başkası değildir.
64. Tek abdestle beş vakit namaz kılmak için iki büklüm kıvranır.
65. Desenlerini çok beğenerek aldığı yeni bir mobilyanın üstünü başka bir örtü örterek kullanır.
66. Çayı, çay tabağına döküp içer.
67. Geçirdiği bir trafik kazasından sonra kanlar içinde çıkıp çarpılmış arabasına üzülür.
68. Tüp kaçırıyor mu, kaçırmıyor mu diye kibrit yakıp kontrol eder.
69. Yemekte eti bıçakla değil, çatalın yanıyla kesmeye çalışır.
70. Kırmızı ışıkta durduğunuz için size ancak bir Türk bağırabilir.
71. Otoyolda, otomobilin gaz pedalına tuğla koyup, yorulmadan kullanma fikri bir Türk ündür.
72. Cola yı çalkalayıp fışkırtarak asitsiz içmeyi akıl edebilir.
73. Elektronik hesap makinesini, uzaktan kumandasını naylona sarmış, üzerine de ambalaj lastiği geçirmiş birini görürseniz Türk tür.
74. On yıllık bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarını çıkarmadan kullanma becerisini gösterir.
Bunlar dışında aklına gelen ekleyebilir…
Adamin biri ata binmeye bayilirmis, binince de bayilmis.
Adamin biri isi basindan atmis, ayagina düsmüs.
Adamin biri kazik yemis ama tadini begenmemis.
Adamin biri kazik yemis ama doymamis.
Adamin biri mahkemeye düsmüs, ayagi kirilmis.
Adamin biri köpürmüs, karisi da çamasir yikamis.
Adamin birinin tabagindaki yemek bitmis, tenceredeki pire.
Adamin biri çene çalmis, karakola **ürmüsler.
Adamin birini karakola g. Türmüsler, karaCOLA nin tadini begenmemis.
Adamin biri kizmis ama ispat edememis.
Adamin birinin gözleri dolarmis, kulaklari mark.
Adamin ayaklari kokmus, elleri linyit.
Adamin gözü dalmis, burnu yaprak.
Adamin inadi tutmus, bir türlü birakmamis.
Adamin evi yanmis, odalari düz.
Adamin cani çikmis, bi daha yerine takamamislar.
Adamin cani sikilmis, gevsetememisler.
Adamin o lafa karni tokmus, gözü aç.
Adamin saçi kirmis, sakali çayir.
Adam düsmüs, karisi gerçek.
Adam gülmüs, karisi lale.
Adam yatmis, karisi tekne.
Adam sinirliymis, karisi kemikli.
Adam karisina inek demis, birlikte asagi inmisler.
Adam karisinin yüzüne bakmamis, doksan dokuzuna bakmis.
Adam saat kaç demis, saat de kaçmis.
Adam kafasini toplamis, burnunu bölmüs.
Adam bol keseden atmis, dar keseden essek.
Adam yazmis, karisi kis.
Adam donmus, karisi fanila.
Adam sismis, karisi tig.
Adam almis, karisi mor.
Adam yaymis, karisi halter.
Adam basmis, karisi soprano.
Adam kazmis, karisi ördek.
Adam kurmus, karisi döviz.
Adam bezmis, karisi kumas.
Adam çekmis, karisi senet.
Adamin kahvesi tasmis, çayi kaya.
Adam kartmis, karisi mektup.
Adam satmis, karisi RTL.
Adamin birinin gözleri yasliymis , kulaklari genç.
Adamin biri güneste yandi , ayda düz.
Adamin biri yolda elli lira bulmus ama ayakli lira bulamamis.
Adamin birinin uykusu gelmis içeri almamis.
Adamin birinin beli tutulmus eli kaçmis.
Adamin birinin gözü sisti, burnu tig.
Adamin biri televizyona çikmis birdaha indirememisler.
Adamin biri tuvalete yapmis karisida baloya gidememis.
Adamin biri hakkini aramis meskul çikmis.
Adamin birinin kafasi kizmis vücudu erkek.
Adamin birini bi gün salivermisler; pazartesi almislar!!
Adam karisina inek demis, birlikte asagi inmisler!!
Üzümü ye, çekirdegini de ye,sahibi gelince onu da yersin.
Minimini bir kus kondu pencereye,attim tavaya çok güzeldi Sakla samani, simdi inekler gelir Hayat, beynimizdeki bulmacayi doldurma çabasidir.
Geçenlerde bir taksi çevirdim, hala dönüyor.
Sekiz dil bilen adami öldürdü, toplu katliam suçundan yargilandi.
Zengin insan gelecegi, fakir insan ise bugünü düsünür.
Kedi kullanamadigi programa, viruslu der. Delinin biri Network u bozmus, 40 supervisor duzeltememis.
Damlaya damlaya kota dolar.
Acele programa bug karisir.
Dogru program debug istemez.
Sifreni soyleme dostuna, o da soyler dostuna.
Cracker in hakkindan hacker gelir.
Hack e giden hacklenir Vakitsiz kilitlenen bilgisayar resetlenir Ayni memory adresinde iki degisken otmez Baskin basanin, memory allacote edenindir Bir PC nin nesi, iki PC nin network u var.
Tusa basmakla klavye eskimez Ummadigin program, makineyi kilitler Fazla utility, goz cikarmaz.
Virus istedi 1 EXE, Allah verdi 2 EXE.
PC in var mi derdin var.
Virusu an, antivirusunu hazirla Yigidin mali ANONYMOUS FTP dedir.
Yol sormakla, keyword aramakla bulunur.
Virus, ferman dinlemez.
Yüz defa söyleme, bir defa örnek ol O kadar sanssizdi ki sirtüstü düsünce bile burnunu kirardi.
Bir çocuk bes yasindayken söyle düsünürmüs:Babam herseyi biliyor. 10 yasindayken:Babam çok sey biliyor. 15 yasindayken:Ben de babam kadar biliyorum. 20 yasindayken:Babam hiçbirsey bilmiyor. 30 yasindayken:Bir de babama sorayim. 40 yasindayken:Babam ne çok sey biliyor. 60 yasindayken:Babam hayatta olsaydi da sorsaydim.
Ne Ka ekmek O ka köfte.
Peynir sade bana müsade.
Beni bir sen anladin , sen de yanlis anladin.
Sana 5000 kere soyledim abartmayi birak diye.
Son gülen , espriyi en son anlayandir. .
Acinin gamzesi yoktur.
Herkes kahve içince uyuyamaz. Bense uyudugum zaman kahve içemiyorum!!!
Acele ise, benim de var.
Ask bir caciktir içine hiyarlar duser. Ama beni ittiler!
Ayakkabim yoktu diye agliyordum, ta ki ayaklari olmayan bir çocuk görene dek..
Adamin biri altinci kattin atlamaya bayilirmis, atlamis ölmüs.
Ne düsünüyorsun? Sana söyliyecek olsaydim konusurdum. Düsünmezdim Istedim. Vermedi. Soförsün dedi.
Arkanizdan konusmak gibi olmasin ama çekilin de geçelim..
Erken kalkan ku$ yem bulur erken kalkan solucan yem olur.
Lambadan cin çikmis: Benden ne istersen komsuna da iki katini verecegim demis. Adam: Bir gözümü oy diye karsilik vermis.
Ayakkabin vuruyorsa sende ona vur… Yes abicim Türkçe egitime benden de okey!!!
Ask elma sekerine benzer, yedikçe kazigi çikar!
Bu ask böyle çekilmiyor. Biz en iyisi itelim..
Karnedeki her kirigin bir hikayesi vardir.
Kizini dövmeyen erken dede olur.
Horozu çok olan yerde nüfus planlamasi olmaz!
Paranin ne önemi var. Mühim olan Hisse Senedi.
Erkeker belediye otobüsüne benzer birini kaçirirsan bes dakika sonra digeri gelir Dünya delikanli olsaydi yuvarlak olmazdi… Adamin biri kizmis hemen istemeye gitmisler Oglumun adini mafya koydum, artik bi mafya babasiyim!
Yazilidan sifir aldim ama onemli olan katilmakti.
Bilmemek ayip degil, Yeter ki caktirma… Sizde bit sampuani var mi? Kirlendi hayvanciklar.
Adamin biri gülmüs,karisida lale.
Son gulen sen olacaksin, cunku gec anliyorsun Bu tup bebek hatali; Hep gaz kaciriyor…
Sevgili eşime, 7 senelik evliliğimizde sana iyi bir eş olmaya çalıştım ve zannedersem de oldum, ama hiçbir zaman senden bunun karşılığını görmedim.
Hele şu son iki hafta benim için bir cehennemden farksızdı. Bugün Patronun beni arayıp senin bugün işten ayrıldığını söylediğinde bu artık bardağı taşıran son damla olmuştu. Geçen hafta eve geldiğinde, ne saçlarımdaki değişikliğin ne de senin en sevdiğin yemeği pişirdiğimin farkına bile varmadın, hatta senin için kendime yeni aldığım geceliği bile giydiğimi farketmedin. Ama sen ne yaptın? eve geldin, iki dakika içinde yemeği mideye indirdin,televizyonda maç seyrettin ve gidip yattın. Artık ne bana beni sevdiğini söylüyorsun ne de bana dokunuyorsun, hiç ama hiçbir şey yapmıyorsun. Sen ya beni aldatıyorsun ya da beni artık eskisi gibi sevmiyorsun.
Işte bu yüzden artık seni TERKEDİYORUM.
Not:
Lütfen beni aramaya kalkma, ERKEK KARDEŞİNLE beraberim ve sana hayatında mutluluklar dilerim.!!!!
- _________________________________ Sevgili eski Karıma, inan yazdığın bu mektuptan başka, hiç ama hiçbir şey beni bu kadar sevindirmezdi.
Evet doğru, 7 Yıldır evliydik, ama iyi bir eş olmak dışında, bana her şeyi yaptın.
Tamam çok fazla Spor programları seyrediyordum, çünkü senin dırdırlarını ancak bu şekilde biraz olsun duymamazlıktan geliyordum, ama bu bile fayda etmiyordu.
Tabiki geçen hafta saçlarını neredeyse tamamen kestirip tam bir erkeğe benzediğinin farkına varmıştım! tam aynı Erkeğe benzemişsin diyecektim ki,aklıma annemin bir sözü geldi;
EĞER AĞZINI GÜZEL BİR SÖZ SÖYLEMEK İÇİN AÇMIYACAKSAN, HİÇ AÇMA senin en sevdiğin yemeği yaptım derken galiba sen beni Kardeşimle karıştırmıştın, çünkü o yaptığın yemek benim hiç sevmediğim bir yemekti!!
Ben yatmaya giderken üzerinde yeni ve çok seksi bir gecelik vardı tamam,ama üzerinde hala Etiketi duruyordu, ve inşallah bu bir tesadüftür ama,geceliğin fiyatı 49.99 du ve o gün kardeşim benden tam 50£ borç almıstı?
Ama biliyormusun bütün bunlara rağmen ben seni hep sevmiştim, ve herşeyin birgün güzel olucağını, değişiceğini ve mutlu olucağımızı umuyordum.
İşten ayrılmamın sebebine gelince, o gün Lotto da tam 10 Milyon Euro kazandığımı öğrenmiştim, hemen Patrona çıkıp istifamı verdim ve ikimiz için Jamayka ya iki bilet aldım, ama eve geldiğimde sen bir mektup bırakıp gitmiştin.
Belki de bu olayların böyle gelişmesinin bir sebebi vardı ve böyle olması gerekiyordu.
Dilerim seçtiğin ve her zaman hayalını kurduğun bu hayatta mutlu olursun. Avukatımın dediğine göre bıraktığın bu mektuptan sonra, benden hiç bir Nafaka talep etmeye hakkın yokmuş!!! nerdeysen orda kal!!!
NOT: Bu seni ne kadar ilgilendirir bilmiyorum ama, adı Carl olan kardeşim bir zamanlar Carla idi… İmza:
O şimdi çok zengin ve KUŞLAR KADAR HÜR!!!!
Sevgili günlük, Bu sabah Hürriyet´in Kelebek ekinde sigarayı bırakmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri anlatan bir haber okudum. Bu tarz haberlerden oldum olası tiksinmeme rağmen nedense coşup sigarayı bırakmaya karar verdim. Kararım kesin, sigarayı bırakıyorum. Bu kararımın vücuduma etkilerini gösteren tabloyu başucuma astım. İçimin zehirden temizlenmesini tabloya bakarak daha rahat hissedeceğim. Şimdi masanın üzerindeki dolu sigara paketini buruşturup çöpe sallıyor ve sağlıklı gürbüz bir kişi olma yolundaki ilk adımımı atıyorum.
SEKİZİNCİ SAAT Sevgili günlük, Tabloya göre sigarayı bıraktıktan sekiz saat sonra tansiyon ve nabız normale dönüyormuş. İnanır mısın, bunu hissediyorum sanırım. Tamam, tansiyon ve nabzımın bundan sekiz saat önceki halinde de anormallik hissetmemiştim,ama normale dönmesi iyi bir şey herhalde. Coşkumu paylaşmak için Teoman´ı aradım, sigarayı bırakmama "geçici Ubeyd Korbey sendromu" adını taktı. "Oğlum" dedim, "bak tam sekiz saattir sigara içmiyorum, tansiyonum ve nabzım cillop gibi oldu".
Bunu söyleyince kendi nabzının ve tansiyonunun da harika olduğunu söyledi, meğer sekiz saattir uyuyormuş. Yavşak işte, ben ne diyorum o ne diyor. Yalnız laf aramızda, kafama takıldı gerçekten, demek ki günde sekiz saat uyuyan bir sigara tiryakisinin tansiyonu ve nabzı da günde bir kere normalleşiyor. E peki, tansiyon ve nabız günde üç kez normale dönemeyeceğine göre benim kazancım ne bu işten? Demek ki, savaşı erken bırakmayacaksın. Yoksa Teoman itinden ne farkım kalır? Onun tansiyonu da normal, benimki de…. Neyse, bakıcaz….
ONUNCU SAAT Sevgili günlük, Sigarayı bırakırken başlangıcın çok zor geçtiğini duymuştum. Hiç de değilmiş. Az önce yemek yedim, iştahım açılmış, yemeklerin tadını daha iyi aldım. Yıllardır ilk kez yemeğin üzerine sigara içmeyeceğim.
ON BİRİNCİ SAAT Acaba azaltarak mı bıraksam? Sadece yemeklerden sonra içsem mesela? Yok yok, dayanmam lazım. Kuruyemişçiye gidip kabak çekirdeği alayım, oyalanırım.
ON ÜÇÜNCÜ SAAT İki saattir aralıksız kabak çekirdeği yiyorum. Ve bir de yıldıran dejavu:
"Abi bu çekirdeğe elini sürünce bırakamıyorsun."
ON DÖRDÜNCÜ SAAT Kabak çekirdeğini bırakınca yemekten sonrakine benzer bir sigara içme isteği uyandı. Çöpe attığım sigara paketini ararken telefon çaldı, Teomanmış. "Sağlığında yeni düzelmeler var mı?" diye sorup kahkaha attı . Vay ayı vaaay, sigarayla mücadelemde başarısız olmamı bekliyor demekki. Bu beni sinirlendirmekten çok kamçıladı. Ulan Teoman, görüşürüz bakalım. İlk işim sigara paketinin olduğu çöp torbasını evden atmak ON YEDİNCİ SAAT Sevgili günlük, Kendimden utanıyorum. Az önce kapıdaki çöp torbasını geri almaya karar verdim, kapıcı götürmüş. Kararsızım, sigarayı bırakanların sinirli olmaya başladığı ve kilo aldığı söyleniyor. Şişman ve sinirli biri olup Hüseyin´e benzemeyeyim sakın?
YİRMİ DÖRDÜNCÜ SAAT Sevgili günlük, Biliyor musun, sigarayı bıraktıktan 24 saat sonra kalp krizi riski yüzde 25 azalıyormuş. Fena değil ha, ne dersin? Teoman´ı aradım az önce, sana en fazla 15 gün veriyorum dedi. Kalp krizi riskinin azalmasından sözettim, güldü. Gül bakalım Teoman efendi, gül… Gidip kabak çekirdeği alayım.
İKİNCİ GÜN Sevgili günlük, Dün çok kötü geçti. Kuruyemişçiye gidip bir kilo kabak çekirdeği aldım. Gazeteleri çıkmadan okusaydım keşke, Hıncal Uluç köşesinin yarısını "kabak çekirdeğinin cinsel güce katkıları"na ayırmış. Allahım, ya kuruyemişçi de okumuşsa yazıyı? Ulan yüz gram al çık, bir kilo niye alıyorsun? Bundansonra o dükkanın önünden geçemem.
ÜÇÜNCÜ GÜN Sevgili günlük, Çok güzel bir gündeyiz. Sigarayı bırakmamın üzerinden 72 saat geçti, yani sinir uçlarım bugünden itibaren yenilenmeye başlıyor. Daha da güzeli, sevgilim geliyor. Bugün biraz sinirli gibiyim, kızın yanında arıza yapmasam bari… DÖRDÜNCÜ GÜN Sevgili günlük, Dün ne güzel başlamıştı hatırlarsın, ama korktuğum başıma geldi ve sevgilimle kavga ettim. Her şey iyi başlamıştı halbuki. Bir ara dışarı çıktık, ben sosisli sandviç almak istedim, hanımefendi karşı çıktı. Neymiş, yürüyerek yemek yenilmezmiş. Durduk yerde kavga çıktı. Sonunda dayanamayıp karşıdaki lokantaya gittim ve patlıcan musakka söyledim. Garson tabağı getirir getirmez hatunun yanına koştum ve "yürüyerek yemek öyle yenmez böyle yenir" diyerek elimde tabak yürümeye başladım. Bir yandan da musakkayı yemeye çalışıyorum. Kız kaçmaya başladı, ben de peşinden koşuyorum. Bir ara ağzımdan köpükler çıktığını farkedince durakladım. Elimdeki tabağı çöpe atıp eve döndüm. Sevgilimin telesekreterine not bıraktım, umarım arar.
BEŞİNCİ GÜN Sevgili günlük, Bu sabah İstikbal´den çek-yat gelecekti, öğlene kadar bekledim, ne gelen var ne giden. Birden sinirlerim tepeme çıktı, elimde odunla beklemeye başladım. Hayır, niye sözünde durmuyorsun kardeşim? Sabah dediysen sabah getir. Adamlar saat üçte geldiler, ben odunla kapıya çıkınca tedirgin olup kaçtılar. İstikbal´i arayıp siparişi iptal ettim, Seray´ı var Mobella´sı var canım, banane yani… ALTINCI GÜN Sevgili günlük, Sevgilim aradı, bana çok kızgın olduğunu söyleyip bir çuval zır zır yaptı. zaten ona moralim bozuk, bir de Teoman gelip karşımda fosur fosur sigara imesin mi? Dumanı suratıma üflediğinde çaktırmamaya çalışarak içime çekmeye çalıştım. Ulan özlemişim be… YEDİNCİ GÜN Sevgili günlük, Kabul etmem gerekir ki bugün çok sinirliydim. Gevşemek için televizyonu açıp belgesel izlemeye başladım. Discovery Channel´da Timsah Avcısı diye bir lavuk var, 10 dakika dayanamadım herife. Eline bir yılan almış, yılan çıtır çıtır ısırıyor, bu gevrek gevrek gülüyor. Neymiş, yılan zehirsizmiş. Ya arkadaşım, zehirsiz diye ne bu yani? National Geographic´I açıyorum, zürafalar var, daha iyi. Ama zürafalardan, Mary ve ailesi diye söz ediliyor. Allah belanızı versin hepinizin. Süt içip uyumaya karar veriyorum, süt şişesinin üzerine "lütfen çalkalayınız" yazmışlar. Çal-ka-la-mı-yo-ruм. Mecbur muyum lan sizin şişenizi temizlemeye. Para almasını biliyorsunuz eşşoğlueşşekler sizi be! Akşam arkadaşlarla bira içmeye gittik. Buinsanlarne kadar anlayışsız var ya günlük, aklın oynar. Ulan zaten sigarasız bira içiyorum, beynim sulanmış, hala üzerime geliyorlar. Masada ideolojik hadise çıktı, dışarı kadar uzadı. Tartışma sorun değildi de "sigarayı bıraktığındanberi kilo aldın lan kocagöt" deyince dayanamayıp kafa attım Teoman´a. Yapmasam iyiydi.
SEKİZİNCİ GÜN Sevgili günlük, Teoman arayıp bir daha benimle görüşmek istemediğini söyledi. Çok umurumdaydı lavuk. Gereken cevabı verdim zaten. Bu arada, gazetede okudum yine. Sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden bahsediyordu. Azaltarak bırakma ve marka değiştirerek bırakma maddeleri ilgimi çekti. Acaba? Ama yok yok, bu kadar dayandım, gerisini getirmek lazım.
DOKUZUNCU GÜN Sevgili günlük, Sana ne zamandır sevgili günlük diye seslenmediğimi farkettim. Oysa sen bu dünyada beni anlayan tek varlıksın, tek dostumsun. Bugün ne oldu biliyormusun, sevgilim beni terketti. Alçak kadın, Manyaklaştığımı söyleyip ayrıldı benden. Bu arada kabak çekirdeğinin bokunu çıkardım, her tarafımda sivilce çıktı.
ONUNCU GÜN Sevgili günlük, İki gün önce, sigarayı bırakmanın çeşitli yöntemlerinden sözetmiştim. Ben iki yöntemi birleştirip hem marka değiştirdim hem de azalttım. Günde üç tane yemeklerden sonra Parliement içiyorum. O kadar zaman sonra ilk içilen sigaranın bir güzel kafası var, şaşırırısın.
ON BİRİNCİ GÜN Sevgili günlük, Kendime bir iyilik yapıp sigarayı beşe çıkardım. Ha üç, ha beş. Eskiden günde bir paket içiyordum, şimdi beş tane içiyorum. Yine kazançlıyım yani… ON İKİNCİ GÜN Sevgili günlük, Bugün gazetede Amerika´da yapılan bir araştırmayla ilgili haber okudum. Habere göre günde 10 taneye kadar sigaranın çok fazla zararı yokmuş. Üstelik sigaranın markasını değiştirmekten falan da bahsedilmiyordu. Madem öyle günde 10 tane Camel içebilirim.
ON ÜÇÜNCÜ GÜN Sevgili günlük, Sevgilimi ve Teoman´ı arayıp özür diledim. Sevgilim, bir süre daha görüşmek istemediğini söyledi. Ağzımdan köpükler çıkarken koşturduğum sahneyi unutamıyormuş. Haklı kız, bir şey söyleyemedim. Teoman aramızda geçen hadiseyi sigaraya yordu, ona göre yavaş yavaş sigara içmeye başlayınca beynim tekrar faaliyete geçmiş. Neyse barıştık ve yarın akşam buluşmaya karar verdik.
ON DÖRDÜNCÜ GÜN Sevgili günlük, Teoman´la ocakbaşına gittik. İçtiğim sigaraları saymadım. Teoman´ın da dediği gibi, sigaranın zararlarını bilerek içiyorum, kime ne? Sana da soruyorum günlük, sana ne?
ON BEŞİNCİ GÜN Sevgili günlük, Püfür püfür içiyorum sigaraları. Bir de, "sigaraya tekrar başlayınca ne olur" tablosu yapmaya başladım. Sevgilim de bir daha sigarayı bırakmayacağım sözünü verince geri döndü. Elveda günlük, bir daha işim olmaz seninle.
Kadının Günlüğü :
Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar mutluyum.
Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var.
Bugün Cumartesi,bıraktım arkadaşlarıyla eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı Kurufasulye ile pilav yapıyorum. Pişti, demleniyor. Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız.. Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında birşeyler Geveledi. Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın,hala uzak,hala kabuğuna çekilmiş.
Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor. Benden genç mi acaba? İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın?
Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım "neyin var?" diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. "Yok birşeyim" diye geçiştirdi.
O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de kilo alıyorum.
Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı,ama eller hissiz, parmak uçları soğuk… Stepe başlasam?
Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.
Bitti…Bittti…Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.
Erkeğin Günlüğü :
Öff be, FENERBAHÇE YİNE yenildi. Ama, kuru fasülye güzeldi..

Bir yarim olsun esmer, yakışıklı, Çok şey istemem, boyu 1.80 olsun.
Fazla zengin olmasın umrumda değil, Yetir ki 50-60 milyarı olsun.
Mesleğe etikete hiç önem vermem, İster mühendis, ister doktor olsun.
Düğünümde fazla görkem istemem, Yeter ki nikahımız Hilton da olsun.
Balayımız küçücük bir tatil, Paris te, Roma da, New-York ta olsun.
Yüzgörümlüğü önemli değil, Ne çıkar, birkaç taşlı pırlanta olsun.
İstedim ki olmuşken gönlümce olsun.
Nerede olursa olsun otururum ben, Minicik, 3 katlı bir köşküm olsun.
Evimde erkeğimin sözü geçmeli, Yeter ki benem de müsaadem olsun.
Ev işlerimi kendim yaparım, Bana yardım edecek birkaç hizmetçim olsun.
Yemek hazırlamak ayrı bir zevktir, Pişirecek Bolulu bir aşçım olsun.
Midem büyük değildir, kuru ekmek yerim, Yeter ki katığım siyah havyar olsun.
Seyahat etmek en büyük zevkim, Yeter ki arabam Mercedes olsun.
Yaz tatilim sakin geçmeli, Bunun için Side de bir yalım olsun.
Soğuk karlı kış günlerinde, Uğrak yerimiz Uludağ olsun.
Yılbaşı gecesi tek eğlencemiz, Maksim de İborotti konseri olsun.
Doğum günümü hatırlasın yeter, Yeter ki hediyesi bir yakut olsun.
Yıldönümümüzü birlikte kutlayalım, Bana hediyesi bir villa olsun.
Kocayalım onunla aynı yastıkta, Yeter ki yastığımız atlastan olsun.
Çocuklarımı kendim büyütürüm, Bakacak İtalyan bir dadımız olsun.
Bundan ibaret bütün isteğim.
Nice kısmetlerim çıktı da teptim.
Benim gibi bir alçakgönüllüyü alacak olan, Sadece birazcık sabırlı olsun….
Güzel Türkçemiz o kadar zengin ki hemen hemen yaşadığımız her olayın ardından “ee atalarımız boşuna dememiş” ile başlayan bir atasözü kondurabiliyoruz. Peki atalarımız bizim yaşadığımız olayları önceden biliyorlar mıydı? Cevabı çok basit. Hayır… Onların yaptığı tek şey yaşayabileceğimiz her olayın ardından bize öğüt verici birkaç anı bırakmaktı. Hal böyle olunca ortaya birbiriyle çelişen olayların doğurduğu birbiriyle çelişen atasözleri ortaya çıkmış. İşte böylece her olaya uydurabileceğimiz bir atasözü bulabiliyoruz. Eee hakikaten atalarımız işlerini biliyorlarmış… İşte size birkaç tane örnek…
· Damlaya damlaya göl olur. / Taşıma suyla değirmen dönmez.
· İyi insan lafın üstüne gelir. / İti an çomağı hazırla…
· Bir elin nesi var iki elin sesi var. / Nerde çokluk orda …luk.
· Fazla mal göz çıkarmaz. / Azıcık aşım ağrısız başım…
· Kervan yolda düzelir. / Balık baştan kokar.
· Söz gümüşse,sükut altındır. / Sükut ikrardan gelir.
· Harama uçkur çözülmez. / Güzele bakmak sevaptır.
· İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. / İki çıplak bir hamama yakışır.
· Bülbülün çektiği dili belası… / Bilmemek ayıp değil öğrenmemek (sormamak) ayıp.
· Eşeğe altın semer vursan, eşek yine eşektir. / Ye kürküm ye…
· Eğri otur doğru konuş… / Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.
· Düşenin dostu olmaz. / Dost kara günde belli olur.
· Ava giden avlanır. / Atın ölümü arpadan olsun.
· Erken kalkan yol alır. / Acele işe şeytan karışır.
· Birlikten kuvvet doğar. / Körler, sağırlar; birbirlerini ağırlar.
· Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. / Lafla peynir gemisi yürümez.
· Gün ola harman ola… / Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
· Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. / Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma.
· İyilik yap denize at. / Merhametten maraz doğar.
· Zararın neresinden dönülse kardır. / Gelen gideni aratır.
· Yüzü güzel olanın huyu da güzel olur. / Yüzü güzel olanı değil huyu güzel olanı sev.
· Akıl akıldan üstündür. / Aklın yolu birdir.
· El elden üstündür. / Alet işler el övünür.
· Acı patlıcanı kırağı çalmaz. / Kurunun yanında yaş da yanar.
· Zorla güzellik olmaz. / Zora dağlar dayanmaz.
· Öfke baldan tatlıdır. / Öfke ile kalkan zararla oturur.
· İşleyen demir ışıldar. / İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.
· Fazla mal göz çıkarmaz. / Azı karar çoğu zarar.
· İnsanın kıymetini insan bilir. / İnsanoğlu çiğ süt emmiş.
· Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al. / Beş parmağın beşi birbirine benzemez.
· Olmaz olmaz deme… / İş olacağına varır.
· Eski dost düşman olmaz. / Güvenme dostuna saman doldurur postuna..
· Harama el uzatılmaz. / Üzümü ye bağını sorma…
Kıvrak zekalı Karadeniz insanı, gerek yorumlarıyla, gerek başlarına gelen olaylara getirdikleri pratik çözümlerle, mizahçılara taş çıkartıyor. Fatih Sultan Kar´ın hazırladığı Yaşanmış Rize Fıkraları kitabında yer alan ilginç olaylar, duyanları kahkahaya boğuyor. İşte, fıkra gibi gerçeklerden bazıları…
* Rize eski Milletvekili Fuat Sirmen, bir gün TBMM´de yaptığı bir konuşmada, ´´Milletvekillerinin yarısı aptaldır´´ deyince Meclis´te milletvekillerinin tepkisini çekmiş. Tepkiler üzerine tekrar söz alan Sirmen, kürsüye çıkarak bu kez ´´Meclis´tekilerin yarısı akıllıdır´´ demiş.
* Rizeli Turgay Civelek, aldığı 30 kiloluk buzağıyı, evinin altındaki ahırda beslemeye başlamış. Aradan 14 ay geçtikten sonra 30 kiloluk buzağı tam 240 kiloluk bir boğa olmuş. Talihsiz boğa, ahırda mahsur kalmış.
* Rize Belediyesi´ne ait 100. Yıl Parkı´nın havuzundaki sazan balıkları, sarhoşlar tarafından çalınıp yenilmiş. Bunun üzerine dönemin ANAP´lı Belediye Başkanı Hızır Hop, telsizle Park ve Bahçeler Müdürü´ne, ´´Sazanları yediler, parktaki kazları koruma altına alalım´´ diye seslenmiş.
* Rizeli Tahsin Tuzcu at yarışına çok meraklıymış. Kaybedince, ´´Burun farkıyla kaybettim´´ dermiş. Bir gün eşi dayanamamış ve ´´Oy senin burnuna ne diyeyim. Uzun burunlu bir at bul´´ diye sitem etmiş.
* Rize eski Belediye Başkanı Ekrem Orhon, dönemin valisi ile gezintiye çıkmış. Vali sohbet sırasında, eşini kaybeden Orhon´a ´´Üzülme, sana anamı veririm. Onunla evlenirsin´´ diye takılmış. Üzüntülü başkan da valiye, ´´Ananı almak bir şey değil de, koca valiye ´Oğlum´ demek biraz ağır gelir bana´´ diye cevap vermiş
Olay ODTÜ´de geçiyor… Dişarda bahar havasi; amfide kalkülüs dersi, hem de ingilizce. insanlar seçimlerini doğru yönde kullanmiş olacaklar ki 100 kişilik siniftan anca 15-20 kişi var içerde, onlar da kâat falan oynuyolar. Bi tek en önde bi kizcaaz dersi dinliyo. Aklina bişey takiliyo hocaya ingilizce soruyo şurdaki nevaleyi tekrar anlatir misiniz diye… Hoca eyvallah diyo, dönüyo, başliyo bütün konuyu yeniden, ama bu sefer Türkçe anlatmaya. Bitiriyo, kiza dönüyo,simdi anladin mi diye soruyo. Kizdan gelen cevap yarim yamalak bi Türkçeyle "Ama hocam siz Türkçe anlatiyor ben anlamadi." Hoca dumur, amfi yerlerde… ——————————————————- Belediye Başkani Devlet tiyatrosundan bi arkadaş, bi oyun için mi ne artik, Akçaabat´a gitmiş. Ekip olarak şehir merkezine gelmişler. Kafalarini kaldirinca koca bir bez afiş görmüşler. Şöyle yaziyo:
Ben de sporcunun zeki, çevik ve ahlakli olanini severim.
AKÇAABAT BELEDIYE BASKANI ——————————————————- Helikopterdeki Adam Uludağ üniversitesi bahar şenliklerinde geçiyo olay. Kalabaliktan uzak bir fakültenin yakinlarindaydik. 100 metre ileriye bir helikopter indi. Aletten biri eğilerek indi ve bir talebeye yaklaşti. Takriben 1 dakika konuştuktan sonra adam helikoptere bindi ve tekrar havalandilar. Biz biraz şaşirdik nooluyo diye ama esas bomba o talebeye adamin ne sorduunu sorduğumuzda inmişti beynimize. Adam adres sormuş.
- —————————————————- Hizmet bi yere kadar Bodrum´da veya Datça´da küçük bi lokantanin caminda "23 saat açiğiz" yaziyodu ) Hizmet hizmet bi yere kadar di mi, biraz da kendimize zaman ayiralim.
- —————————————————- Kampanya izmir konakta bi köfteci gördüm adam tezgahini açmiş çiğ köfte satiyor. Kocaman da bi tabelasi var önünde fiyatlarin yazdiği… Aynen iletiyorum: Kampanya … TANE: 125 bin 2 TANE 300 bin ——————————————————- Çaycinin prensibi Abi çaycinin prensibi olur mu, demeyin. Bizim çaycinin cama yazdiği yazilar bunlar: 1. Sicak çay 150.000. TL. 2. Saat beşten sonra çay yoktur, israrci olmayiniz. 3. Tek çay için yukari çikamam gelip kendiniz alin.
- —————————————————- Türk Şoförü Bir gün Bakirköy-Taksim dolmuşuna binmiştim. Aracin ön konsoluna harfli sticker´larla şunlar yazilmişti: TÜRK ŞOFÖRÜ EN iÇTEN DUYGULARIN iNSANIDIR. E, ne var ki bunda, demeyin;
Devamini okuyun:
Kemal atatürk !!
- —————————————————- Kizlar Tuvaletinde Fikra gibi olay, olay bir okulun kizlar tuvaletinde geçiyor. Kizlar dudaklarina ruj sürüp tuvaletin aynasini öpüyorlar. Tabi akşama kadar ayna dudak figürleri içinde kaliyor. Hademe temizliyor ama nafile. Ertesi akşam yine ayni dert. Hademe bakiyor ki bu işin biteceği yok, müdüre haber veriyor. Müdür hademeyle konuşuyor ve kiz öğrencileri öğle teneffüsünde tuvalete çağiriyorlar. Müdür başliyor konuşmaya: – Bakin kizlar, siz böyle yapiyorsunuz ama bunu temizlemek bizim hademeye çok zor geliyor. isterseniz bir temizlesin de görün. Hademe, daha önceden anlaştiklari gibi uzun sapli firçayi aliyor, içerdeki tuvaletlerden birine giriyor, deliğe daldirip aynayi temizliyor. O günden sonra o okulun kizlar tuvaletindeki aynalarda bir dudak izine rastlayan olmuyor.
- Ne var lan? ne istiyon gene… -olm sus, sessiz konuş…çaktırmadan yukarı bak..
- Ne var lan yukar…hasss… -yaa. izliyolar olm, mikroskop bu..
- E napcaz..
- Bölünüp ikiye ayrılalım, izimizi kaybettirmeye çalışalım.
- Hadi bakalım… -hobaaa..
- ———————————-alo nurettin,gel kocum bira mayaliyoruz hikmettinlerle -vay bre kafirler, bekleyin..
- ———————————- – hamza dayı, yengeyi nutrettin in klonuyla görmüşler… – neaaa? parçalarım ulan çekirdeğini, nerde o?
- Aha şu değil mi?
- Yaw o bizim hanımın 4 nesil klonu. yetişkin bir bakteri o.
- Sorun yok o zaman, hadin bölünüp okey oynayalım.
- Ama bu sefer plazmalar senden.
- Ayıpsın abi… ————————————- – naber lan ibibik!
- Saygılı ol… mitoz geçirerek seni ben ürettim!
- Hadi len… asıl ben seni!
- Ama ama ama… ————————————- – hnkkkkhhh!!!
- Abi noluyo?
- Hnnnhhhhh!!
- Iyi misin abi?
- Ya kabız olmuşum da, mitoz geçiremiyorum ————————————- geceyarısı:
- Kız neriman, hişşt kııs, bölünsene fantezi yapalım, ha?
- ———————————-musteri bakteri: bardaki herkese benden bi içki -geri kalanlar: Alllaaah bölünün… ————————————- – ulan bölün dur, bi gün de hayatın anlamı nedir diye düşündünüz mü ?
- Sus bi yav bölünmeye devam et – Nusret abi az ilerde ağzına layık protein molekülü gördüm abi + Eywallah koçum dur hemen koful oluşturayım – Kız Naciye koca bulun mu kız? Kikir de kikir + Ya bulsak nolcak yine mitoz bölüncez – Kanka öyle bir hatun yaptım ki bir Endoplazmik Retukulüm ü var of diyorum sana + Mitokondrileri de büyük mü bari – Ele geliyor abi işte bıngıl bıngıl + Nasıl yani ele geliyor? El de ne ki ——————————-abi kavga var -tamam koç, bölünüp geliyorum hemen -nan olm kosun kosun ayse hanım teyzeler sut koymuşlar dışarı yiyelim -yok nan geçen bizim ahmetlerin sulale gitti hepsi orda yoğurt oldular walla Sercan abi,ablam telefona gelemez,şu an bölünüyo..
- Hiii.. Niye söyledin,öldürcem seni!
- Abi okeye dördüncü lazım -nabiim,bölün..
- Ulan yine yanlış adamı yakaladınız -buda mı klon çıktı komserim,of yaa bu kaçıncı..
- Içinizdeki güce inanın atomcuklar!
- Nasıl yani?
- Sizdeki o çekirdeğin içinde öyle bir güç varki,açığa çıktımı dünyayı sarsar. Kendine güven..
- Hadi len ordan..
- Hmm.. Adın mandrake demek.. Ne yaparsın -ikiye bölünebilirim -hadi len ordan..
HMCK nın vücuduna giren bakteriler
1- abi biz bu vücuda girdik ama iyi mi yaptık bilmiyorum 2- keyfini çıkar olm hergün alkolümüz sigaramız geliyor patates kızartmamız geliyor daha ne?
1- onu diyorum abi işte pek sağlıklı bir yaşam değil pek ayık gezmiyoruz hergün alkol… —Orhan ben buralardan sıkıldım artık! Dışarıda başka burunlar, başka mukozalar varmış!!
- Peki hayatım! Şöyle önlere doğru gel. Ben bir hapşurtayım şunu.
- Eyvaaah! Abi antikorlar geliyorrr!!!
- Sus oluum sus! Yere yat hemen.
- Orhan ben buralardan sıkıldım artık! Dışarıda başka burunlar, başka mukozalar varmış!!
- Peki hayatım! Şöyle önlere doğru gel. Ben bir hapşurtayım şunu.
- Eyvaaah! Abi antikorlar geliyorrr!!!
- Sus oluum sus! Yere yat hemen.
Tifosinin vücuduna giren bakteriler..
B1:abi bakteriyisde bu kadr zevksizlik olmaski… b2:ne bilim olm uzaktan ii gözüküyodu… b1:sen sanırım davulla yakından muhattap olmadın..
B2: :confused:
B1:davulun sesi diyorum uzaktan diorum hoş gelir diyorum…kapiş ?
B2: ok b1:abi ben burdan kaçma planları yapıyorum …olayın eğlencesi kalmadı sıfır aksiyon …adamın antikorlar alyuwarlar hiçbişi çalışmıyo…acep öldümüki lan..
HİAnın Vucuda Giren Bakteriler A: Lan burası Neresi Allah Belanı Versin İsmail Ne Biçim yere Getirdin Bizi B: Abi Kusura Bakma Yanlız Abi Dışarıdan pek Bi Karızma Duruyodu Ne Bileyim Ben A: Çık Allah Belanı Versin Çık B: Abi Çıkamıyoruz A: Nasıl çıkamıyoruz Lan?
B: Abi Tıkılı Kaldık Yapacak Bir Şey Yok A: Yapacak bir Şey kaldı Eşşedüenlea… cannibalism vücuduna giren bakteriler -abi ii yer bulmuşsun bu sefer önceki 3 yerdensonra -olm hiç sorma hele o hiamıdır nedir.. Ondan kurtulduğuma şükrediyorum…hmck gene iiidii…tifosi ıyyy hiç hatırlatma… -abi bi sorn war bunun saçları biraz uzun kaybolmasak… -ne kaybolması çök bi yere otur…soluklan biraz..
- Tamam abi..
Cannibalismin kulagına kaca 2 bakteri başta mutludur… + abii bura ne gusel biyermişş yav! =) – vallaf gusel gibi evt lan ilk kes doru bisi dedin ve cannibalism cd calarının kulaklıgını kulagına gecirir!
- Abi karanlık oluo burası korkuorum – korkma gece oldu sanırımmmm hmm bööööööööööööööööööööööööööögggggghkk (Cannibal Corpse – I Will Кill You ) bakterini biri küfür ederken şehit olur, digeri hala küfür etmektedir…