Traş niçin şart.
Ey Edip Adana da pide ye.
Anastas mum satsana. (Anastas bir ruм ismiymiş) Tasla kepek al sat.
Sevtap Üner:
Işıklar arar alkışı.
Eni verev kessek verevine.
Rulo yap, küçük pay olur.
Elini aça aça inile.
Tasarıda radar adı rasat.
Cemil Şinasi Türün:
Madara kaymakam, niçin makam yakar adam.
Nitelikli iş iletin, nitel işi ilk iletin.
Ali Rıza Güvenlik:
Alışır o sana, sor Işıl a.
Bülent Dilaver:
Ulu eli milatlık anam, az namazlık zaman ara, namaz kıl zaman zaman, akıl talim ile ulu.
Dilek Kutay:
Takas çok ama koç sakat.
Hüseyin Dilek:
Al ye Hüseyin, niye Süheyla?.
Kamil Salih Mete:
Emre ve kıza yazık, everme.
Ahmet Özcan:
Adnan İsa bak, en iyi ve az eczane, ev ve en az cezaevi yine Kabasinan da.
Rifat Behar:
Teli ellerime demir elle ilet.
Pay ederek iki kerede yap.
Aydın Gazi Ulusoy:
Kasaya mal koyana yoklama yasak.
Arazi küçük, iz ara.
Rulo arap eli ile para olur.
Zeki, kirazı seven ışık kışın eve sızar iki kez.
Zam yok, rey iyi, grev vergiyi yer, koymaz.
İbrahim kek mi harbi?
Neden ama, neden?
Ne bedenim azami, ne de ben.
Ey iyi ruh, Huri yi ye.
Rulo küçük küçük olur.
Aydın Sipahioğlu:
Aç raporunu koy, okunur o parça.
Al kazık, çak karaya, kayarak kaç, kızakla.
Al Pakize, bezi kapla.
Altan аттаn atla.
Anastas keten etek satsana.
Anastas rulo iyi olur, satsana.
Ara, piller eder elli para.
Arap Kara Murat atar umarak para.
Aslan Ali ile Veli ilan alsa.
Ayla da mı madalya?
Ayol abla, keten etek al baloya.
Ayşen, ıslak kalsın eşya.
Er işi pilavı vali pişire.
Ey kekeme, kek ye.
Firar eder Arif.
Kalsın o don ıslak.
Katıra da radarı tak.
Katla enine, al tak.
Keçin ileridedir, elini çek.
Kim o komik?
Koyma Vahit, teyp yetti, havam yok.
Nine, şu resim ise Ruşen in.
O zaman al tak, katlanamaz o.
Para hazır ama rıza harap.
Rıza, Haluk okula hazır.
Şeş-ü dü mü? Düşeş.
Uğur motora sar o tomruğu.
Yok, adını da koy.
Zamlı tas neden satılmaz.
- Çocuklar, kıyamet cuma günü şafak vaktinde olacaktır.
- Ama hocam nereye göre şafak vakti? Bizde şafak vaktiyken diğer tarafta gece oluyor..
- Numaran kaçtı senin?
- Ne oldu ki hocam?
- Çok güzel soru sordun 5 vericem.. Cevabını bende bilmiyorum.
- Arapça bilenler el kaldırsın…(sadece 1 kişi el kaldırır…) – Afferim kızım Ayşeeee… Siz niye bilmiyonuz? Nasıl dua ediyonuzzz?
- Hocam ben Türkçe dua ediyorum.
- Olmaazzz! Arapça edicen! Türkçe kabul olmaaazzz!
- Niye hocam, Allah Türkçe bilmiyo mu?
- Haaşaaaa! Sümmee haaaaşaaaa!!!
- Çocuklar Ahiret Gününde bütün herkes tartılacak, sevapları, günahlarından fazla olanlar Sırat köprüsünden geçerek Cennete ulaşacak – Hocam nasıl bir şey o Sırat köprüsü?
- Kıl gibi ince kılıç gibi keskin – Eee nasıl geçiyoruz ki biz oradan hocam? Ayağımız acır, duramayız üstünde.. Denge diye bir şey var herkes cehenneme düşer valla böyle hocam.
- Sevabı fazla olanlara o köprü böyle otoban gibi geniş gelecek – Eee hocam sevabı fazla olanlar geçecekse kıldan köprüye otobana ne gerek var? Allah sevabı çok olana geç desin, geçsin, az olana Cehenneme giт desin, gitsin… Sanki itiraz mı edicez… – Sus eşşek sıpası aklın ermez senin Allah´ ın işine, tövbe sümme haşaaa, tööbeee..
- Bu evren, bu kuşlar, bu böcekler çicekler, hepsi yüce Rab’bimizin bizlere birer armağanıdır.. Kendi vücudunuza bir bakın.. Bu mükemmeliyeti başka kim yapabilirdi ki? Mesela gözlerimiz.. Yüzümüzde, yani ona en uygun yerde.. Gözlerimiz diz kapaklarımızda olsaydı ne kadar çirkin olurdu değil mi?
- İtirazım vaaaaaaaar!… – Söyle çocuğum!
- Eğer gözlerimiz diz kapaklarımızda olsaydı değşsen hiçbir şey olmazdı, Çünkü herkesin gözleri diz kapaklarında olurdu, o zaman da siz ´´çocuklarım, gözlerimiz yüzümüzde olsaydı ne kadar çirkin olurdu" derdiniz, ben de yine “itirazim vaaaar!..” derdim..
- O derse aldığım kedi yavrusu sınıfta gezerken hoca:
“kim soktu bu mendebur hayvanı sınıfa?” diye bağırdı..
- Beeen. ama hocam o da Allah’ın yarattığı bir varlık değil mi? Yazık… – Eeee tabi, o da Allah-ı teala´nın yarattığı bir mahluk… Hem peygamber efendimiz de severmiş. Ay pek de sevimli kerata…
- Peygamberimiz Hazreti Muhammed salallahu aleyhi vesellem de iftarını hurma ile açarmış… – Hocam, Mekke´ de iskender kebap mı vardı ki, onunla açssn?
- Sus! terbiyesiz, zındık, каfir!….
- Çocuklarım eğer Dünya Güneşe 1 cm. yakın olsaydı her yer erir, eğer 1 cm uzak olsaydı her taraf donar ve yaşayamazdık…. Allah´ın olduğunu bundan anlayabiliriz.
- Eee iyi de hocam Dünya Güneşe 18 ocakta yakınlaşır 21 Haziranda da uzaklaşır.. Hem de 1 cm değil yaklaşık 2 milyon kilometre… Eeee hiçbir şey olmuyor… – İşte bu da Allah ´ın bir mucizesidir evladım… Otur.. Laubali, ukala…

Safer ayi ne demek?
Safer ayı, mübarek aylardan biridir. Bu aya özel ibadetler yapılır. Safer, ay takvimi olarak bildiğimiz hicri takvimin ikinci ayıdır.
Hicri takvim ayın evrelerine göre düzenlenmiş olan bir takvimdir. Hicrî ayların birincisi, Muharrem ayıdır ve içinde aşûre günü vardır. Üçüncü ayı ise Rebî'ül-Evvel ayıdır ve bu ayın 12. Gecesinde Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz arzımıza ve gönlümüze teşrif etmiştir.
Ay takviminin ikinci ayı, sefer ayı. Saf-er. Temiz yürekli, dürüst kimse. 2. Ar. Hicri ayların ikincisi.
L.
Hicri takvimde ikinci ay, sef 2. temiz yürekli, dürüst kimse. Emin, sağlam, güvencede, emin ellerde, güvenli, tehlikesiz, kesin, muhakkak, korkusuz Emniyetli.
Safer ayı Hicrî ayların ikincisidir. Halk arasında 'bela ayı' olarak da bilinen bu ayla ilgili yazılanların büyük bir çoğunluğu yanlıştır. Hicri ayların ikincisi olan Safer ayı halk arasında yanlış bir şekilde bela ve musibetlerin yaşandığı ay olarak biliniyor. Safer ayı ile ilgili namaz ve dua tavsiyeleri dilden dile dolaşıyor.
Peki, merhameti sonsuz Cenab-ı Allah’ın kulları için bir ‘bela ayı’ yaratması söz konusu olabilir mi? İslam dininde bazı ay ve günlerin daha mukaddes sayıldığı biliniyor. ‘On bir ayın sultanı’ diye adlandırdığımız Ramazan ayı, kandil geceleri veyahut ‘Müslümanların bayramı’ dediğimiz cuma günü bu ay ve günlerden bazıları. Böyle günlerde ibadetlerimize daha fazla özen gösterir, hal ve hareketlerimizde daha dikkatli oluruz. Ancak Safer ayı, diğer gün ve ayların tam aksine halk arasında ‘gökten belaların yağmur gibi yağdığı ay’ olarak tasvir ediliyor. Bu aya özel namaz ve dualar dilden dile dolaşıyor. Belalardan korunmak için daha fazla sadaka verilmesi tavsiye ediliyor.
Hicrî takvimin ikinci ayı olan safer ayını bu şekilde nitelendirmek doğru değildir. Çünkü, Safer ayına ithaf edilen bu etiketin kaynağı cahiliye devri Araplarına dayanıyor. Rivayetlere göre bu ayda yaşanan çeşitli sıkıntılar yüzünden Araplar safer ayını uğursuz olarak görmeye başlar. Ancak İslamî döneme geçildiğinde bu yanlış algıyı düzeltmek için safer ayına ‘saferü’l-hayr’ ya da saferü’l-muzaffer’ denilmeye başlanır.
İlahiyatçı yazar Ahmed Şahin, bir yazısında safer ayını bela ve musibet ayı olarak anmanın caiz olmadığından bahsediyor. Şahin, “İslam’da bir tefe’ül anlayışı vardır, bir de teşe’üm yorumu söz konusudur. Tefe’ül, herhangi bir gün ve vakitten, olay ve görüntüden iyi manalar çıkarmak, teşe’üm ise kötülük ve uğursuzluk yorumları yapmaktır ve teşe’üm caiz görülmemiştir. Bu sebeple safer ayını bela ve musibet ayı olarak yorumlamak bir teşe’ümdür. Teşe’üm ise caiz değildir” diyor.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tevhit Ayengin, böyle bir anlayışın İslam diniyle bağdaşmadığını söylüyor:
“Gökten bela inmez, rahmet iner. Bela yağdıran bir Allah anlayışı İslam’ın değerleri ile taban tabana zıttır. Rahman ve Rahim olan bir Allah’a bu tür şeyleri atfetmek tamamen yanlıştır. Safer ayını uğursuz olarak niteleme cahiliye devri uygulamasıdır. Ondan şiddetle uzak durmak gerekir. Safer ayının bela ve musibet ayı olması için bu konuda dikkate alınabilecek sahih delillerin yani ayet ve hadislerin olması gerekir. Böyle bir şey yoktur, aksine mevcut uğursuzluk anlayışını düzelten, onu reddeden ifadeler vardır.” Ayengin Peygamber Efendimiz’in, bu ayda hastalanmasını safer ayının uğursuzluğuna delil gösteren anlayışa da şu yorumu yapıyor:
“Acaba sevgili Peygamberimiz (sas) belayı, uğursuzluğu hak edecek ne yapmıştı ki, böyle sözüm ona bir ayda -eğer safer, bela ayı ise- hastalandı. Başka aylarda hastalananlar hangi bela sebebiyle hastalanıyor. Böyle bir mantık olmaz. Her insan bu dünyaya belirli bir süreliğine gelir ve ömrü sona erince ahirete gider. Niye bugün de yarın değil sorularını cevaplamak imkânsızdır. Hz. Peygamber’in safer ayında hastalandığı rivayet edilir. Ancak bunu, safer ayı yüzünden var olduğu şeklindeki bidat anlayışla ilişkilendirmek doğru değildir.” Safer ayı Cahiliye Arapları tarafından uğursuzluk ayı olarak tanımlanmıştır. Onlar bu ayda umre yapmanın büyük bir günah olduğunu söylemişlerdir. Hz. Muhammed ise "Umre her zaman helâldir!" buyurarak bu aya atfedilen uğursuzluk inancını kırmıştır. Ayrıca bu ayda yapılmış olan nikahların fazla sürmeyeceği kötü sonuçlanacağı ve bu ayda yapılan işlerin amacına ulaşmayacağına ve uğursuzluk getireceğine inanılmıştır. Bundan dolayı safer ayı hakkında uğursuz ay söylentileri yayılmıştır.
Ebû Hüreyre'nin rivâyetiyle Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"İslâm'da uğursuz sayma, kötüye yorma yoktur; en iyisi iyiye yormadır." Peygamber efendimiz zararlı anlayışın İslam'da bulunmadığını böylece ifade etmiştir. Başka bir hadiste ise "Eşya da uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur." Şeklinde buyurmuştur.
Ebû Hüreyre'nin rivâyetiyle yine Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Hastalığın kendiliğinden sirâyeti yoktur; uğursuzluk ve baykuş ötüşünün olumsuz etkisi yoktur; Safer ayının hayır ve şerle bir alâkası yoktur; bunlar cahiliye hurafeleridir. Cüzzamlıdan, aslandan kaçtığınız gibi kaçınız!"
Safer ayında birinci kat semaya 320.000 bela inmektedir. Bu belalar ve kazalar bütün yıla yayılmaktadır. Bir sonraki safer ayına kadar bu 320.000 beladan birinin size isabet etmesinden korunmak için, aşağıda tarif edilmiş olan namazları kılmak ve tesbihatları yapmak tavsiye edilmektedir. Bu namazları kılanların, bir dahaki yıl aynı güne kadar kazalardan korunacağı rivayeti bulunmaktadır.
SAFER AYINDA KILINACAK NAMAZ VE OKUNACAK DUALAR İlk 15 gün her güne 100 defa:
ALLÂHÜMME FERRICNÂ BIDÜHÛLIIS SAFERII VEHTIYIMLENÂ BILHAYRI VEZZAFERI diye dua edilir.
Bu Dua'nın anlamı: Allah'ım bizi seferin girişiyle ferahlat, genişlet. Bize bu ayı hayırla ve zaferle tamamlat.
15 günden sonra da:
Allâhümme ferricna bihurûci's safer vehtimlenâ bilhayri ve'z zafer.
Diye dua edilir.
Bu Dua'nın anlamı: Allah'ım bizi seferin çıkışıyla ferahlat, genişlet. Bize bu ayı hayırla ve zaferle tamamlat.
Safer ayının ilk salısını çarşambaya bağlayan gece teheccüt vakti de selamete ermek niyeti ile 4 rekat namaz kılınmalıdır.
1. Rekatta: fatihadan sonra 17 kevser suresi, 2. rekatta fatihadan sona 5 ihlas suresi, 3. rekatta fatihadan sona 1 felak suresi, 4. rekatta fatihadan sona 1 nas suresi, okunur.
O gecenin gündüzünde 2 rekat daha namaz kılınır. Her iki rekatta fatihadan sona 11 ihlas suresi okunur.
Bu namazları sefer ayının son çarşamba günü ve gecesi de tekrar etmeli, namazdan sonra da 7 tane Salat-i münciye okunmalıdır.
BELALARIN 1. KAT SEMAYA İNDİĞİ AY "SAFER AYI" (Efendimiz (s. A. V) bu ayda ölüm hastalığına tutulmuştur) Safer ayında Levhi Mahfuz'dan birinci kat semaya 320.000 bela inmektedir. Bu belalar ve kazalar sene içine yayılmaktadır. Bir dahaki safer ayına kadar bu 320.000 beladan birinin size isabet etmesinden korunmak için Ayet-el Kûrsi'yi Evden çıkarken ve eve girerken her daim okumalıdır.
Yine belalardan korunmak için; Ayet-el Kûrsi okunması tavsiye edilmektedir. Evden çıkarken veya eve girerken Ayet-el Kûrsi okunmalıdır. Evden çıkarken bu duayı okuyan kişi her işinde muvaffak olur ve hayırlı işleri başarır. Evine gelince okuyan kişinin iki Ayet-el Kûrsi arasındaki işleri hayırlı olur ve fakirliği önlenir. Bir kimse evinden çıkarken Ayet-el Kûrsi'yi okursa, Hakk Teâlâ yetmiş Meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar ona dua ile istiğfar ederler.
Safer ayında her gün mutlaka 100 kere "LA HÂVLE VELÂ KUVVETE İLLA BİLLAHİL ALİYYİL AZİYM" denilmelidir. Günde 100 kere söyleyenden, en hafifi fakirlik olmak üzere 70 çeşit bela, musibet kaldırılır.
Ayrıca yine safer ayında (ve her zaman) her gün mutlaka günde 100 kere salâvat getirmek lazımdır. salâvat çok bela ve musibetleri çevirir dünya ve Ahirette kurtuluşuna sebep olur.
En EFDÂL Salâvat'ı Şerife:
"ALLAHÜMME sâlli âla seyyidina Muhammedin ve ve âla âlihi ve sahbihi efdâle salevatike ve adade me'lumatike ve bârik ve sellim"
ALLAH'u Teâlâ'yı devamlı zikretmek lazımdır. Zira ALLAH'u Teâlâ'yı zikretmek en büyük ibadettir belaları musibetleri çevirir. En efdal zikir "LA İLAHE İLLALLAH" dır.
Safer, kameri ayların ikincisinin adıdır. Resmi vesikalarla hususî mektuplarda ve takvimlerde “Saferu’l-hayr” şeklinde yazılır ve (s) rumuzuyla gösterilirdi. Bilindiği gibi kamer (ay)ın doğuş ve batışına tabi olan ay hesabına “kamerî aylar” denilmektedir ki şunlardır: Muharrem, Safer, Rebîu’l-evvel, Rebîu’l-ahir, Cemaziye’l-evvel, Cemaziye’l-ahir, Receb, Şaban, Ramazan, Şevval, Zilkade ve Zilhicce. Bu hususta Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
“Hakikatte ayların sayısı ALLAH katında, ALLAH’ın kitabında -ta gökler ve yeri yarattığı günden beri- on iki aydır. Onlardan dördü haram olanlardır. İşte bu, en doğru hesaptır. O halde bilhassa bunlarda, o haram aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber müşrikler sizinle nasıl topyekûn harb ederlerse, siz de onlarla topyekûn harb ediniz. Bilin ki ALLAH, haramlardan, fenalıklardan sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe Sûresi: 36) Ebû Bekre (R. A.)den rivayete göre, Veda haccında okuduğu hutbesinde:
Takvim düzeni açısından zaman, ALLAH’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki ilk durumuna dönmüştür. Artık sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü peşi peşinedir ki, Zilkade, Zilhicce ve Muharremdir. Bir de Cemaziye’l-âhir ile Şaban arasında yer alan Müdar’in Receb’idir.” (Buhari, Tefsir (9) 8, Bed’ül’l-Halk: 2, Megazi: 77, Edahi: 5, Tevhid: 24, Müslim, Kasame: 29, Ebu Davud, Menasik: 67, Ahmet b. Hanbel, 4/37,73) buyuran Hz. Peygamber (S. A. V) Efendimiz haram ayların:
“Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb” ayları olduğunu belirtmiştir. Araplar daha İslâmiyet gelmeden önce Haram ay denilen bu ayları kutsal tanır ve bu aylarda savaştan, yağmacılıktan kaçınırlardı.
Çünkü müşrik de olsalar, inanç ve yaşantılarında “Hak Din”den kalıntılar vardı. Haram aylara hürmet, Kâbe’yi tavaf etmek ve hac yapmak gibi. Tabii bütün bunlar da tahrif edilerek, aslından uzaklaştırarak yapıyorlardı. Aslında bütün batıl dinler, hep “Hak Din”den uzaklaşma neticesinde oluşmuşlardır. Hiçbir batıl din, birileri tarafından kurulmamıştır. Bu bakımdan dinimizi, olduğu gibi dosdoğru öğrenmek ve yaşamak mecburiyetindeyiz.
Araplar her yıl kendi adetlerine göre gelip hacceder, ALLAH’a iman ile putlara tapmayı birbirine karıştırıp içinden çıkılmaz garip bir inanç sistemi meydana getirirlerdi. Ama her şeye rağmen mal ve can güvenliği yoktu. Mekke’ye hac mevsiminde gelebilmek bile başlı başına bir problem idi. O yüzden kabile reisleri hac aylarından olan Zilkade ile Zilhicce’de bir de onu izleyen Muharrem’de savaşmayı kaldırırlar ve bu ayları hürmetli sayıp kesinlikle uyulmasında ısrarla dururlardı. Böylece uzak yerlerden hac için gelenler bu üç ayda hem ibadetlerini yerine getirirler, hem de güven içinde evlerine dönme imkanı bulurlardı.
Cahiliyye devrinde, birbiri ile çarpışmaya ve talana alışmış olan Araplara fasılasız üç ay güvenlik ve sulh içinde yaşamak çok ağır geliyordu. Onun için Hz. İbrahim (A. S.) ve Hz. İsmail (A. S.)dan beri devam ede gelen bu tertibi canlarının istediği gibi bozmaya, mesela Muharrem ayındaki haramlığı Safer ayına çevirmeye, diğer haram ayları da ileri geri götürmeye başladılar ve hadis-i şeriflerde de belirtildiği üzere:
“Muharrem ayını Safer diye isimlendirerek”, (Bak. Buhari, Hacc: 34, Menakıbu’l-ensar: 26, Müslim, Hacc: 198, Ebu Davud, hacc: 80) Muharrem’i haram ayı olmaktan çıkarıyorlar, haram ayındaki yasakları işliyorlardı. Böylece, Muharrem’in haramlığını Safer ayına tehir ediyorlardı. Maksatları ardarda gelen üç haram ayı ikiye indirmek, üçüncüyü bir ay geriye bırakmaktı. Çünkü üç ay üst üste, savaşmak, yağmalamak ve öldürmek gibi alışkanlıklardan uzak kalmak onlara zor geliyordu. Cenâb-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de:
“Haram ayları ertelemek, sadece kâfirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla, kâfir olanlar saptırılır. ALLAH’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helal kılmak için haram ayını bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram sayarlar. Böylece onların kötü işleri kendilerine güzel gösterilmiştir. ALLAH kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe Sûresi: 37) buyurarak, onların bu nesi’ tatbikatlarını “küfürde artış” olarak değerlendirmiştir.
Bu hal hicretin 10. yılına kadar devam etti. Veda Haccında Resûlullah (S. A. V.) Efendimiz ayların o sene tam yerini bulduğunu açıkladı.
Binaenaleyh, Safer ayının uğursuzluğu hakkında söylenenlerin asıl menşei işte bu cahiliyye devri davranışlarıdır. Öyle ya! Bir adamın yurdunda ve ailesi yanında rahatça oturmasını ve dağda, bayırda serbestçe gezip-dolaşmasını değiştiren, şehirlileri gurbete çıkarıp bedevilerden bir kısmını savaşa gönderen, bir kısmını da sakınmaya, korunmaya, korkmaya mecbur eden bir ay; uğursuz sayılmaz da ne yapılır? İşte Arabistan çöllerinde meydana gelen bu hadiseler, Safer ayının “Saferu’l-hayr” diye vasıflandırılmasına rağmen uğursuz sayılmasına sebep olmuştur. (Geniş bilgi için bak. Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3/89-90) Safer; ayrıca cahiliyye devri arablarının inandığı bir uğursuzluk çeşididir. Hz. Peygamber (S. A. V.) Efendimiz bunu reddetmiştir. Ebû Hureyre (R. A.)den rivayete göre Resûlullah (S. A. V.) Efendimiz:
“Hastalığın, sahibinden bir başkasına kendi kendine sirâyeti yoktur, eşyâda uğursuzluk yoktur. Ükey ve baykuş ötmesinin te’sîri ve kötülüğü de yoktur. Safer ayında uğursuzluk yoktur. Bunlar Cahiliyet hurâfeleridir. Fakat ey mü’min! Sen cüzzâmlıdan, arslandan kaçar gibi kaç!” buyurdu. (Buhari, Tıp: 19) Hadis-i şerifte geçen “Safer” iki şekilde te’vil edilmiştir. Birinci te’vile göre bundan maksat:
“Safer ayı”dır. Yukarıda da izah edildiği gibi, Cahiliyyet devrinde Araplar Nesi’ usûlüne göre, Muharrem ayının haram ay oluşunu Safer’e naklederlerdi. Ve bu sûretle Safer, haram aylardan sayılırdı. Resûlü Ekrem (S. A. V.) Efendimiz bunu da men edip:
“Artık Safer ayı için hürmet yoktur!” Buyurmuştur.
19. Yüzyılda Mora'da doğup büyüyen ve divanındaki bir şiirden Moralı Süleyman adlı bir şeyhin müridi olduğu anlaşilan Sümbülzade Vehbi, hece ve aruz vezniyle yazdığı şiirlerle tanınır. Vehbi, divan edebiyatı türlerinden “rücu” şiirleriyle ün yapmıştır. €Rücu”, mesajın ilk satırında tahmin edilenden çok farklı olduğunu ikinci satırda anlatan bir sanat tarzıydı. Rivayete göre, padişahın “bana öyle bir beyit söyle ki, ilk satırın “cellat!”diye bağırırken, ikinci satırın sonunda sana bir kese altın vereyim”emri üzerine Sümbülzade Vehbi'nin hazırladığı divan edebiyatının en güzel ve en eğlenceli rücu orneğini aşağıda bulacaksınız Sözlük Rücuönmek(sözünden dönmek) Bezm:Toplantı Zer:Altın Drahsan:Süslü Nevcivan:Genç kiş Dest:Ayak Sahtiyan:Kuzu derisi Nagihan:Aniden Saduman:Mutlu, sevinçli ***************** Bezm-i hamam edelim, sürtüşürem ben sana, Kese ile sabunu, rahat etsin cism-ü can ****************** Lal-u şarap içirem ve ıslatup geçirem, Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan ****************** Eyil eyil sokayım, iki tutam az mıdır ? Lale ile sümbülü kakülüne nevcivan ***************** Diz çökerek önüne ilik ilik akıtam, Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan ***************** Salınarak giderken,ardından ben sokayım, Ard eteğin beline, olmasın çamur aman. ***************** Kulaklarından tutup dibime kadar sokam, Sahtiyandan çizmeyi, olasın yola revan **************** Öyle bir sokayım ki kalmasın dışarda hiç Düşmanın bağrına hançerimi nagihan *************** Herkese vermektesin, birde bana versen, Avuç avuç altını, olsun kulun saduman *************** Eğer arzu edersen ben ağzına vereyim, Yeterki sen kulundan lokum iste her zaman *************** Sen her sabah gelesin, ben Vehbi'ye veresin, Esselamü aleyküm ve aleykümselam
* Yere tükürme alışkanlıkları sayesinde cehennemin ateşini söndürebilirler.
* Zebanilere rüşvet verip cennete girmeye çalışabilirler.
* Arazi mafyası bir Türk mevta, bütün cehennemi gasp edip 'burayı boşaltın' diye ahaliye zulüm edebilir. Olmadı zor koşup her tarafı ateşe verebilir.
* Abi burası çok fena sıcak oldu, bi vantilatör alalım diyebilirler.
* Cehenneme gitmekten memnun kalmayan Türkler ben bi arkadaşa bakıp çıkacam deyip zebanileri kandırmaya çalışabilirler.
* Cehennemin tam göbeğinde, karşıdan ağzında sigara gelmekte olan bir Türk, abi ateşini bi verebilir misin diyebilir.
* Cehennemde Türkler itfaiyeyi arayıp burda yangın çıktı diyebilirler. Dahası Türk itfaiyesi bütün cehennem ateşi yanıp bittikten sonra gelebilir.
* Abi şu ateşi bulmuşken iki kilo kanat alalım da mangal yapalım diyen Türkler çıkabilir.
* Girişimci bir Türk Aygaz'ın Cehennem bayiliğini alıp 'Aygaaaaaz' diye bağırtabilir. Çünkü yemek için ateşe ihtiyaç vardır.
* Cehennem sıcağından bunalan bazı taşralı Türkler havlu ıslatıp enselerine koyabilirler.
* Aşırı sıcaktan bunalan bazı Güneyli cehennemliklerimiz "Hanım hazırlanalım, yayla mevsimi çoktaaan geldi" diyebilir.
* Cehennemin daha az sıcak yerlerine tüymek isteyen bazı uyanıklar, politikacı cehennemlikleri araya koyabilirler. Ve dahi hamili kart yakinimdir çıkartıp zebanileri uyutmaya çalışabilirler.
* Bazı ders almaz, uslanmaz edepsizler "bu ne oğlum ortalık gavur gibi yanıyo" diyebilirler.
* Türk Meteorolojisi cehennemde sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyrettiğini hafta sonu yağış beklendiğini, söyleyebilir. Sıcak havanın da Sahra çölünden geldiğini söyleyip günahı Araplara atabilirler.
Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez. Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç. Birbirileşöyle konuşacak cesüreti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar.
İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında.
Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında. Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra. Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu. Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar amaşöylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar oldukçarında da hep mutluydular.
Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için yada tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip - tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki. Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü. Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler. "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adam:
" Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep.
Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin İkinci rafına bak. "Kütüphanenin İkinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma"Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koştaran kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı. Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten. Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık"levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu varaneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı. "
"Sen istersin de ben hiç Hayır diyebilir miyim?" diye yanıt verdi adam.
"Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı. kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık. "
Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı:
"Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut.
"Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere. Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği.
Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restaranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen.
Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya. "
"Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı. Ertesi gün, öğle vakti o restaranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı. kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü Adamın. akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkaç etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "
Defol" dedi nefretle. İlk celsede boşandılar. Modern bir aşk hikayesinin şöyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteşöyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilişöyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.
Aradan bir yıl geçti. Her şeyin ilacı olduğu şöylenen zaman bile, kadının derdine çare olİmamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin seşöyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuİmamız görekiyor" dedi genç kadın.
Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı:
" Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü.
Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynİmamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi. "
Gözlerinden akaç yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu. Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim. "
"Fakat benim için ölmeni istemedim"
"Şimdi bana söz vermeni istiyorum. "
"Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?"
Son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın. Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım. "
Kadınlara düşkün olam cami imamı sultana yakın birilerini bulur ne eder eder padişaha kendisini saraya davet ettirir. İmamın ne amaçla geldiğini bilen sultan imamı yanına çağırıp; -Açlık tokluk nasıl, diye sorduktan sonra başlar sarayı gezdirmeye, -İşte burası sübyan koğuşu hocam... Burası harem.... Diye Hoca sıkkın sıkkın:
- Haşmetbahım bunlar sizin helalleriniz, der Ama padişah ısrarla bir kadın alıp birlikte olmasını emreder. Bu olay günde enaz üçkez devam eder, bizim kadınlara düşkün hoca üç günde pes eder ve son sarayı gezme olayında, -Sultanım size bir mazeretim var, der. Sultan; -Söyle hocam emrin olur. -Ben tükendim sultanım bıraksanız da gitsem artık, cami cemaati merak içindedir. -Nasıl tükendin? -Boşaldım sultanım. Bu sözden sonra sultan ellerini şaplatarak sağa sola bakar nitekim son şaplamadan sonra yanlarındaki kapı büyük bir gürültü ile açılır karşılarında izbandut gibi bir arap. sultan gayet sakin, -Oğlum arap hocam boşalmış bidolduruver. Arap, -Emrdersin sultanım, der ve uygular. Postu deldirmenin verdiği utançla saraydan sabah vakti kaçan imam hemen camiye gelip sabah ezanı için minareye çıkarken müezzine yakalanır, müezzin -Hocam kaç gündür nerdeydiniz merak içinde kaldık. der, Hoca hiç çaktırmadan, -Ya , sarayda iki ecnebi çocuğunu müslümanlaştırdım sultan illede kal bir kaç gün dedi kırmak olmadı -Sultanımı, der müezzin bunun üzerine sorar -Hocam bırak atmayı, ARAP ORDA MI O ARAP..
Bu gece kulun yalvarış ve yakarışlarını Yüce Mevla'ya sunacağı ve O'nun sonsuz affından, merhametinden, iyiliğinden bol bol yararlanacağı umut, huzur ve müjde gecesidir. Regaip kandiliniz hayırlı olsun.
Bu gece Regaip Kandili. Dua edelim. Yürekler bir atsın bu gece, günahlarımız affolsun. Hayırlı kandiller.
Bu gece, af ve mağfiretin sağanak sağanak yağacağı mübarek gecelerden birisi olan Regaip Kandili. Kandiliniz Mübarek, geceniz hayırlı olsun.
Yükü sevgi, özü saygı, gücü barış, süsü hoşgörü olan mübarek Regaip Kandilini kutlarım. Allah'a emanet olun.
Bugün ettiğiniz bütün dualar göklere yükselip, tek tek kabul olup üzerinize sağanak gibi yağsın inşallah. Regaip kandiliniz mübarek olsun.
Yüreklerde kim bilir ne acılar, ne umutlar ve ne kırgın hayaller var. Rabbim hiçbirinizin umutlarını soldurmasın. Regaip kandiliniz mübarek olsun.
Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Regaip Kandilinde dualarımızdan insanlığın huzuru, sevgi ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralım. Sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardım dileyelim. Dualarınızın kabul olması dileklerimizle; Kandiliniz mübarek olsun.
Alem-i İslâm'ın Regaip kandili mübarek olsun. Rabbim bizi Ramazan'a hayırlarla ulaştırsın. Sen mazlum olan ümmete yardım et Yarabbi, gözümüze inen perdeleri kaldır ve bizi kardeşlik bilincine erdir. Hayırlı Kandiller.
Hu diyelim dilde zikir yürekte şükür olsun. Hayy diyelim iman da aşk ihsan da vuslat olsun. Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun.
Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin. Kandiliniz mübarek olsun.
Allah'ın rahmeti bereketi sizinle olsun. Gönül güneşiniz hiç solmasın. Yüzünüz aydın Dualarınız Kabul Olsun. Regaib Kandiliniz mübarek olsun.
Allah'a kulsun, zulmetler içinde parlayan nursun, senin gibi hakikatli dostun, kandilin mübarek olsun.
Allahım. Gazabından rızana, cezandan affına sığınırım. Senden sana sığınırım. Senin üzerine övgüyü bir bir saysam bitiremem. Sen, kendi büyük ve yüce zâtını nasıl övdüysen, öylesin. (Hadis) Hayırlı Kandiller.
Allah'ım. Gizli olarak işlediğim günahlarımı, açıktan işlediğim günahlarımı, hatâen işlediğim ve bilerek yaptığım günahlarımı, bildiğim ve bilmediğim bütün günahlarımı bağışla. Amin. Regaip Kandilimiz Mübarek Olsun.
ALLAH'ın adıyla başladığınız her işinizde başarılar dilerim. Regaip Kandiliniz mübarek olsun.
Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiri de an bu gece. Hayırlı kandiller.
Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun.
Arşı Ala'nın kapılarının ardına kadar açılıp rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu mübarek bir gecede düşen damlaların seni sırılsıklam etmesi dileğiyle. Regaip kandilin mübarek olsun.
AvuçIarın açıIdığı, gözIerin yaşardığı, iIahi esintiIerin kaIpIeri okşadığı anın bir asra bedeI oIduğu bu gece duaIarda birIeşmek diIeğiyIe KandiIinizi kutIarım.
Bakiler sevgiler adına nice dilekler vardır. Ölümü bile ayırır saymayan gönüller vardır. Mesafeler araya set çekmişse ne çıkar, dualarda birleşen gönüller vardır. Hayırlı kandiller.
Barış ve sevginin birIeştiği, dostIukIarın daha çok büyüdüğü, hüzünIerin azaIdığı, beIki durgun beIki yorgun, yine de mutIu ve umutIu nice hayırIı kandiIIere.
Bazen yenik düştük zamana, esiri olduk anlamsız koşturmaların ve fakat adını yüreğimize yazdığımız dostlarımızı hiç unutmadık. Kandiliniz mübarek olsun.
Beyaz bir güvercin gönderiyorum size, kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi, tüylerinde nur var. Sizin de kalbiniz nurla dolsun Kandiliniz mübarek olsun.
Biçarelere, dul ve aceze hatunlara bakmak için çalışıp, çabalayan kimsenin; gece sabaha kadar namaz kılan, her gün oruç tutan, meydan-I gazada cihad eden gibi Allah yanında rütbesi vardır.
Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun günlerine, binbir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, Regaip kandilin mübarek olsun.
Binlerce çiçek var, ama gül başka. Milyonlarca insan var, ama dost başka. Milyarlarca gün var, ama bugün başka, Regaip Kandiliniz mübarek olsun.
Bir bayram gülüşü savur göklere eski zamanlara, gülücükler getirsin, öyle içten, öyle samimi olsun, gözyaşlarını bile tebessume çevirsin.
Bir dua gönderiyorum hepinize sağlık, mutluluk, huzur olsun. Sevdikleriniz yanınızda, dünyanız barış dolu olsun. Allah'ın selamı üzerinize olsun. Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun.
Bir kandil gülü savur sevdiklerine, size onlardan gülücükler getirsin öyle içten öyle samimi ol ki göz yaşlarını bile tebessüme çevirsin. Regaib Kandiliniz mübarek olsun.
Bir kucak sevgi, bir avuç dua, içten bir selam kapatır mesafeleri, birleştirir gönülleri. Eviniz huzur kalbiniz nur dolsun, mübarek kandiliniz kutlu olsun.
Bizlere sınava tutulduğumuz bu dünyanın geçiciliğini hatırlatan; kardeşçe, dürüst, mütevazı bir yaşamın kapılarını aralayan bu mübarek gecenizi kutlarım.
BorçIarımızdan, ceza ve günahIarımızdan kurtuImak için bu gece dua edeIim. AIIah affeden ve bağışIayandır, unutmayaIım. EIIer semaya kaIkıp, yürekIer bir atınca bu gece, gözIer sevinç yaşIarıyIa doIacak. KandiIiniz mübarek, duaIarınız kabuI oIsun.
Bu gece nur inmiş kalplere bir gül verilmiş tüm sevenlere işte bu sevenlerin duası semalarda buluşmuş bu gece dualarda buluşalım. Hayırlı Kandiller.
Bu gecenin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretinize, sıcaklığı yuvanıza dolsun, kandiliniz mübarek olsun.
Bu mübarek günlerin sizlere, Vatanımıza, Milletimize ve bütün İslam Alemine rahmet, mağfiret ve bereket olarak tecelli etmesini Yüce Rabbim'den niyaz ederim. Hayırlı Kandiller Bugün ellerini semaya gönlünü Mevlaya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç çünkü bugün kandil, kandilin mübarek olsun.
Bugün ellerinizi her zamankinden daha çok açın. Avucunuza melekler gül koysun, yüreğiniz coşsun. Regaip Kandiliniz hayırlara vesile olsun.
Cenab-ı Hak, Receb-i Şerif bahçesini ekip, Şaban-ı Şerif suyu ile sulayıp Ramazan-ı Şerif'te bereketli hasat almayı nasip eylesin. Hayırlı Kandiller.
Cennete çok ağaç dikin. Çünkü onun suyu tatIı, toprağı güzeIdir. Yani verimi çoktur. Çok sevap meyvesi aIınır. Cennetin ağaçIarından biri oIan La HavIe ve La Kuvvete İIIa BiIIah cümIesini çok söyIeyin. Hadis( Taberani) HayırIı kandiIIer.
DertIerimiz кuм tanesi kadar küçük, sevinçIerimiz Nisan yağmuru kadar boI oIsun. Bu mübarek geceniz sevapIa doIsun. Regaip kandiIiniz mübarek oIsun.
Dua ve ibadetlerinizin kabul olması dileğiyle. Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun.
Duanız kabul, ameliniz makbul, saadetiniz daim olsun. Regaib Kandiliniz kutlu olsun.
EIIerin Semaya, DiIIerin Duaya, gönüIIerin MevIa'ya yöneIdiği bu Mübarek Regaip geceni kutIar, hayırIara vesiIe oImasını diIerim.
Ellerin duaya uzandığı, sinelerin dostlara açıldığı, gözlerin masumiyet aradığı bu mübarek günde tüm dualarınız kabul olması dileğiyle iyi kandiller.
En ışıltılı bakışların gözlerinde, en tatlı sözlerin kulaklarında, tüm mutlulukarın avuçlarında ve en sonsuz sevgilerin gönlünce yaşayacağı nice mutlu kandillere.
Ey Rabbim Şu sonsuz Merhamet ve rahmet deryasından bir damla da olsa, nasiplenmeyi hak eden kullarından eyle bizi. Hayırlı Kandiller.
Ey Rabbim. Razı olacağın amellerle süsle ömrümüzü, Razı olacağın kullarından eyle bizi. Regaip Kandiliniz Mübarek Olsun.
Ey yüce Peygamber senin hürmetine yaratıldı tüm alemler. Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun, Allah dualarını kabul etsin. -Bugün günlerin en güzeli. Bugün en sevdiğimizin doğum günü. Hepimizin sevgiliye layık olma dileği ile Regaib kandiliniz mübarek olsun.
Fani Dünyanın padişahı değilim. Gönül hırkalarını yamar giyerim. Dostlarla ağlar, dostlarla gülerim. Siz sevdiklerime, iyi kandiller dilerim.
Gecenin güzel yüzü yüreğine dokunsun, kâbuslar senden uzakta, melekler başucunda olsun, güneş öyle bir gecede doğsun ki duaların kabul, kandilin mübarek olsun.
Geçmişin bugünIe, ışığın göIgeyIe umudun gerçekIe, ışığın göIgeyIe, üzüntünün neşeyIe, öfkenin sevgiyIe barıştığı nice kandiIIere.
Gel ey Muhammed bahardir, dualar ardinda sakli, aminlerimiz vardir. Hacdan döner gibi, Mevlüt'den kandili iner gibi gel gel. Bekliyoruz yillardir. Kandiliniz mübarek olsun Gül bahçesine girenler gül olmasalar da gül kokarlar. Kainatın en güzel gülünün kokusunun üzerinizde olması temennisiyle. İyi Kandiller.
Gül dalında güzel, dikense gülle güzel, toprak yeşille gök ise mavi ile güzel, gözler manayla eller duayla güzel. Regaip Kandilimiz Mübarek Olsun.
Gül sevginin tacıdır o yüzden her bahar gülle taçlanır, o gül ki Muhammed (SAV)'ı anlatır. Muhammed (SAV)'ı anlayana gül koklatılır, gül kokulu KANDİLİNİZ MÜBAREK olsun.
Gün vardır, bin yıldan uzun gelir bize, bir yıl vardır bir günden kısa gelir bize. Bire bin yazılan bu gecede dua edelim Rabbimiz'e. Hayırlı kandiller.
Güneşi yüreğinde gözleri ufuklarda muhabbet yolcuları arasında cennet hesabı yapmayan cennetlikler arasında olmanın duasıyla hayırlı kandiller.
Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu hep seninle olsun. KANDİLİNİZ MÜBAREK olsun.
Günler bize dostların güzelliği ile, geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi. Kandiliniz mübarek olsun.
Her keder bir kader iIe takdir ediIir. Ve kedere değiI kadere boyun bükenIer nur iIe temizIenir. Rabbim güzeI yazıImış bir kader ve ona tebessümIe boyun eğen bir tesIimiyet nasip etsin. Dua iIe Regaip kandiIinizi kutIarım.
Her tomurcuk yeni bir gülün, her gül yeni bir baharın, her kandil yeni rahmetlerin habercisidir. Rahmet ve mağfiret dolu kandil geçirmenizi dileriz.
Her yerde haddini biIen, gönüI aynasını siIen, mahşerde beraat edip yüzü güIen kuIIarından eyIe bizIeri Ya Rabb. Regaip kandiIiniz mübarek oIsun.
Huzur damlaları serpilsin yüreğine, en güzel mutluluklar yaşansın günlerinde, her bir hayalin gerçekleri bulsun, her türlü duaların kabul olsun, regaip kandilin mübarek olsun.
İslam'ın nurlu yüzü kalbine dolsun Makamınız cennet Hz. Muhammed komşunuz olsun Günlerinize mutluluk, gönlünüze saadet dolsun Kandiliniz mübarek olsun Kalpler vardır, sevgiyi yaşatmak için,insanlar vardır, dostluğu paylaşmak için, mübarek günler vardır, Beraberce kutlamak için. Ümit ederiz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz su dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Regaib kandiliniz mübarek olsun.
KardeşIiğin daimi oIduğu, sevgiIerin birIeştiği, dostIukIarın bitmediği yine de mutIu, umutIu ve sevgi doIu, rahmetIerin yağmur gibi yağdığı nice kandiIIere.
Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin. Regaib kandiliniz kutlu olsun.
Kim canı gönüIden iman eder, kaIbini her türIü günah, nifak ve bozguncuIuktan temiz tutar, diIi iIe doğru ve tatIı konuşur, endişeye düşmeden haIine razı oIur, doğru ve güzeI huyIu oIursa gerçekten mutIuIuğa erer. HayırIı kandiIIer.
Konsun yine pervazlara güvercinler, hu hulara karışsın aminler,mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler. İyi Kandiller.
Mevla çekirdeğe orman gizlemiş, yılanın zehrine derman gizlemiş, tahıl tanesine harman gizlemiş, mübarek gecelere cennet gizlemiş, hayırlı kandiller.
Mubarek Regaip kandilinde yaptığınız tüm duaları Allah kabul etsin. Hayırlı kandiller.
Mübarek aylara Selam olsun. Selam olsun Ey Regaib. Tüm Dualarınızın kabul olması dileğiyle. Hayırlı kandiller.
Mübarek günler vardır , beraberce kutlamak için . Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun .
Mübarek Regaip kandilinde yaptığınız tüm duaları Allah kabul etsin. Hayırlı kandiller.
Nuruyla alemimizi Şereflendiren Efendimizin (s. A. S) Şefaatine nail olmanızı dileriz. Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun.
Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi, 'Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.' bu mübarek günleri duasız geçirmemek dileğiyle, kandiliniz mübarek olsun.
Rabbim. (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” (İsra 80) Kandiliniz Mübarek Olsun.
Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru. (Ali imran 147) Regaip kandilimiz mübarek olsun.
Rabbimiz. Hesap görülecek günde, beni, ana babamı ve inananları bağışla. (İbrahim 41) Selam ve dua ile hayırlı kandiller.
Regaib Kandilinin, hayatımıza yeni ufukların açılmasına ve vesile olması dileğiyIe.
Regaip gecemizin gerçek beratlarımıza vesile olmasını, Ramazan ayına arınmış gönüllerle, günah yüklerimizden berat etmiş olarak girmeyi nasip etmesini Yüce Allah'tan diler; Regaip Kandilinizi kutlarız.
Regaip kandiIiniz mübarek oIsun. Bu günIerin feyzi üzerinize, Rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, Nuru Ahiretimize, sıcakIığı yuvamıza doIsun. Regaip kandiIiniz mübarek oIsun.
Regaip kandilin mübarek olsun. Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin.
Regaip Kandilinin, hayatımıza yeni ufukların açılmasına ve vesile olması dileğiyle. HAYIRLI KANDİLLER.
Regaip Kandili'nin, İslam aleminin yeniden dirilişine vesile olması dileğiyle, geceniz mübarek, dualarınız kabul olsun.
Regaip kandiliniz mübarek olsun. Kalpleriniz imanla dolsun.
Ruhu Aşk ve muhabbet mührüyIe damgaIı, kaIbi kutsi dava iIe sevdaIı, sinesi heyecan, coşku tufanı ve şükür notaIarı iIe örüImüş güzeI insan, kandiIin mübarek oIsun.
Rüzgârın kemanını çaIdığı ve yağmur damIaIarının pencerene vurduğu bir gecede yatağına uzanıp, keşke dediğin tüm güzeIIikIerin sizin oIsun. HayırIı KandiIIer.
Semanın kapılarının sonuna kadar açılıp rahmetin sağanak sağanak yağdığı böyle bir gecede düşen damlaların seni sırılsıklam etmesi dileğiyle kandilin mübarek olsun.
Sen öyle bir insan ol ki akıllara dursun sen ona buna değil Allah'a kulsun sen zulmettler için de parlayan nursun senin gibi dostun Regaip Kandilin Mubarek olsun.
Size karanfilin sadakatini, sümbülün bağlılığını, menekşenin tevazusunu, lalenin gururunu, leyleğın saadetini versek, bize de dua eder misiniz? Kandiliniz mübarek olsun.
Sofranız afiyetli, paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, yüzünüz mutlu, dualarınız kabul olsun, kandiliniz kutlu olsun.
Şeytan senden çok uzakta, melekler başucunda olsun, duaların kabul, kederlerin son bulsun. Kandilin mübarek olsun.
TaIihiniz gözIeriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzeI, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutIu, aşkınız Regaip kadar mukaddes, duaIarınız istediğiniz gibi makbuI oIsun.
Üç aylar olarak bilinen Recep, Şaban, Ramazan ayları manevi yönden daha önemli ve hayırlıdır. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaip kandilidir. Yani bu gece ALLAH'ın rahmet ve bağışlamasının bol olduğu gecedir. Edilen dualar, tövbeler bu gece kabul olunur. Yürekler binbir nurla doludur. Kandiliniz kutlu olsun.
Ümit ederiz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Regaip kandiliniz mübarek olsun.
Varlığı ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarınızın Rabbin yüce katına iletilmisine vesile olan kandiliniz mübarek olsun.
Ya Rabbi. Her Yerde Haddini Bilen, Gönül Aynasını Silen, Mahşerde Beraat Edip Yüzü Gülen Kullarından Eyle Bizleri... (Amin) Hayırlı Kandiller.
Ya Rabbi. Sesimizi duyansın, hallerimiz bilensin. Açtık gönlümüzü sana, Sen Sen  imdat eyle, Sen affeyle, sen yollarımızı hayır eyle. Melekler daima duacınız olsun. Yüreğiniz ferah, imanının bol olsun. Sevgili Peygamberimiz Şefaatçimiz olsun. Regaip Kandilimiz Mübarek olsun.
Ya Rahman Ya Rahim. Sen ki dilediğine ölüm, dilediğine hayat verirsin. Hayatımızı ibadetle ihya eyle, ölümümüzü imanla süsle, Amin. Regaip kandilimiz Mübarek olsun.
Yağmur yüklü bulutlar gibi gelen, eteğindeki hayır cevherlerini başımıza boşaltan ve bizlere mutluluk veren kandilin, büyüsüne kapılmanız dileğiyle. Nice kandiller.
Yağmurun toprağa hayat verdiği gibi dualarında hayat bulacağı bu gecede dua bahçesinde yeşeren fidan olmak dileğiyle kandiliniz mübarek olsun.
YakınIık ne mekânda ne zamandadır sadece eIIer yukarı kaIktığında akIına geIenIer yakın oIdukIarındır kandiIiniz mübarek oIsun.
Yoktan var eden, varlığından haberdar eden, yaratıp imtihan eden, imtihan edip sabır veren Allah'ın bütün müminleri bağışlaması dileğiyle. Regaib geceniz mübarek olsun.
Yüce Allah mübarek Regaip kandili hürmetine hayatın şereflisini, rızkın bereketlisini, vücudun sıhhatlisini, ahlakın faziletlisini, evladın edeplisini nasip ve müesser eylesin. Hɑyırlı Kandiller.
Yüzünden gülücük, kalbinden sevgi, bedeninden sağlık, çevrende dostluk, ömründen huzur ve neşe eksik olmasın kandillerin hep kutlu olsun.
Zâde duygular yükselsin göklere, yükseklerde hafakan, gözlerde yaşlar, ona susamış dudaklar kadar, açılan eller var. Regaib Kandiliniz mübarek olsun.
REGAİP GECESİ NEDİR? REGAİP KANDİLİ’NİN ÖNEMİ “Recep ayının ilk Cuma gecesine Regaip gecesi denir.  Regâib, Arapça bir kelimedir ve “reğa-be” kökünden gelmektedir. “Reğa-be”, kelime olarak, herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarfetmek demektir.
Regâib kelimesi Kur’an’da geçmemektedir. Ancak “reğabe”den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur’ân’da sekiz yerde geçmekte ve “reğabe”nin ifâde ettiği mana için kullanılmaktadır (el-Bakara, 2/ 130; en-Nisa, 4/ 127; et-Tevbe, 9/59,120; Meryem, 19/46; el-Enbiyâ, 21/90; el-Kalem, 68/32; el-İnşirah, 94/8).
Terim olarak Regâib, Türkçe’de kandil geceleri dediğimiz mübârek gecelerden biridir. Hicrî takvime göre, yedinci ay olan Receb’in ilk cuma gecesi Regaip Kandilidir. Bu gecede Yüce Allah’ın rahmet, bağış ve yardımlarının dağıtıldığına inanılır.
Regâib gecelerinde dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi çeşitli ibâdetlerle geçirmek, genel olarak alimler arasında kabul görmüştür.
Resûlullah ümmetine şu duayı telkin etti:
اَللّهُمَّ بَارِكْ لَنَا فيِ رَجَبٍ وَ شَعْبَانَ وَ بَلِّغْنَا رَمَضَان “Ey Allâhʼımız! Receb ve Şâbânʼı mübârek eyle, Ramazanʼa mülâkî eyle/ulaştır.”(Taberânî, Evsat, IV, 189; Beyhakî, Şuab, V, 348. Krş. Ahmed, I, 259) Üç Aylar, dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır. Recep Ayı ile başlayan, Şaban ile devam eden ve Ramazan Ayı ile sona eren Üç Aylar’ı dualarla ibadetlerle geçirmek çok önemlidir.
REGAİP GECESİNİN FAZİLETİ Bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevâbı çok büyüktür. Fakat bu gecede kılınacak namazın sünnet veya mendup olması hakkında kuvvetli bir delil bulunmamaktadır. Bu gecede toplanıp, cemâatle namaz kılınması bid’at sayılmaktadır. Zaten, Terâvihten başka hiçbir nâfile namazın, çağrışarak cemâatle kılınması sünnet değildir, mekrûh sayılır. Ancak bir yerde bulunan, iki üç kimsenin bu gibi namazları cemâatle kılmaları câiz görülmüştür..” (İslâm İlmihali, Ö. Nasuhi Bilmen sh: 207) Peygamberimiz şöyle buyurdular:
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geriye çevrilmez. Recebin ilk (Cuma) gecesi, Şabanın ortasında bulunan gece, Cuma gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı geceleridir.” (Beyhaki, Sünen, Şuabül-İman, 3/342)  Bu sebeple Müslümanlar bu geceleri hep ihya etmişlerdir.
REGAİP GECESİNİN GÜNDÜZÜNDE ORUÇ TUTMANIN ÖNEMİ Zamanın her anı değerlidir ve boşa harcanan zamanın telafisi mümkün değildir. Bu nedenle insan ömrünün her anı çok değerlidir. Ancak bazı zamanlar vardır ki onların kıymeti diğer zamanlardan daha fazladır. Regaip gecesinin içinde bulunduğu Recep ayı da bunlardan biridir.
Sevgili Peygamberimiz Recep ayı girdiği zaman şöyle buyurdular:
Said İbn Cübeyr’den (r. A.) nakledildiğine göre: “Recep ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi: İbn Abbas’ı (r. A.) dinledim şöyle demişti:
“Resulullah Recep ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz; galiba hiç yemeyecek (ayın her gününde oruç tutacak) derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi (ki biz galiba hiç oruç) tutmayacak derdik. (Ebu Davud, Sünen, K. Savm 56, (II, 811)) Kaynak: Türkiye Diyanet İşleri