Bir Amerikalı, bir İtalyan, bir de bizim Karadenizli Temel, hep birlikte bir inşaatta çalışıyormuş. Her gün yemek torbalarını açıyorlar;
Amerikalınınkinden Hamburger, İtalyalınınkinden spagetti, bizim Temelinkinden de hamsi çıkıyormuş. Bir gün, iki gün derken bunlar dayanamamış, yarın da aynı yemekler çıkarsa hep birlikte intihar edelim diyerek, karar almışlar. Ertesi gün torbalarını açmışlar ki ne görsünler;
Gene aynı yemekler. Hep birlikte intihar etmişler. Bunların hanımları cenaze töreninde bir araya gelmiş. Amerikalının eşi:
"Söyleseydi yemeği değiştirirdim. İntihar etmesine gerek yoktu"
Diyerek ağlıyormuş. İtalyalının eşi de:
"Bu kadar basit bir konu için intihar mı edilir. Söylese değiştirirdim" diyerek ağlıyormuş. Temelin karısı ise; "Aaaah, aaahhh, her gün yemeğini kendi hazırlardı." diyerek ağlıyormuş.
Kabadayı geçinen biri hamam gidip dövmeciyi bulmuş:
- Afilli bir dövme yaptırmak istiyorum. Ne resimleri var?
- Yılan, balık, kartal başı, deniz kızı, aslan...
- Bunların en büyüğü hangisi?
- Aslan, ama acısına dayanmak zordur.
- Acı filan vızgelir. Haydi, göster marifetini!
Dövmeci, aslan resmini iğneyle adamın vücuduna çizmeye başlamış.
Resim büyük tutulduğundan çizim uzun sürmüş. Kabadayı bozuntusu iki saat kadar acıya dayandıktan sonra:
- Yeter gayrı, demiş. Bu kadarından da anlaşılır aslan olduğu.
- Kuyruğuna geldik, ağa, biraz daha dayanırsan bitecek.
Artık dayanamayıp dövmecinin önünden kalkan kabadayı bozuntusu:
- Yeter, yeter! diye bağırmış. Hiç kuyruksuz aslan mı görmedik yani.
Bu da kuyruksuz oluversin.