Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Amerika'ya Oxford Üniversitesine matematik tahsili için giden genç, sömestr tatili için evine dönmüştü. Annesi, dört gözle beklediği çocuğu için en güzel hazırlıkları yapmıştı. Özellikle de, oğlunun tavuk sevdiğini bildiği için, nar gibi kızarmış iki de tavuk yapmıştı.
Çocuk eve girince büyük bir sevinçle karşıladılar ve anne oğlunun uzun yoldan geldiğini ve çok acıkmış olduğunu düşünerek hemen onları mutfağa aldı. Nar gibi kızarmış tavuklar ise masada, en tok adamın bile iştahını kabartacak şekilde ihtişamlı duruyordu. Baba oğluna sordu:
- "Eee! Anlat bakalım oğlum üniversitede neler öğrendiniz?"
- "Baba, pek çok şey gördüğümüz söylenemez. Fakat bize 'mantık' diye bir konu öğrettiler. Harikulade bir şey! Bak baba, bu mantık sayesinde mesela masada üç tane tavuk olduğunu sana ispatlayabilirim." Baba büyük bir hayret içerisinde:
- "Yaa! Öylemi? Nasıl ispatlayacaksın?"
- "Bak baba, şu 1. tavuk, şu ise 2. tavuk değil mi?"
- "Eveet?"
- "İşte 1, 2 daha 3 eder. O halde masada 3 tavuk vardır."
- Yaa! Öyle mi?" Baba büyük paralar harcayarak, büyük umutlarla, büyük bir ülkenin en büyük üniversitesine gönderdiği oğlunun böyle saçma sapan şeyler öğrenerek dönmesine canı çok sıkılmıştır ve hanımına dönerek kızgın bir sesle:
- "Bak hanım şu 1. tavuğu sadece sen yiyeceksin. 2. Sini de ben yiyeceğim. 3. Sünü de oğlumuz yesin."
Baba bir tamirat işi ile uğraşmaktadır. Oğlu gelip:
- "Baba ya o öyle olur mu? alttan ittireceksin, Ya baba bırak Allah aşkına, o tornavidayla olmaz o, şununla yapsana" diye babasına akıl vermeye kalkar. Babası dayanamaz, işi bırakır ve:
- "Bak oğlum, bir gün dedenin dükkandayım. Saat tamir ediyor rahmetli. Ben de omuzundan bakıyorum. Dedim ki:
- "Baba şunu şöyle yap, bunu böyle yap." Deden elindeki işi bıraktı, bana döndü, anlatmaya başladı:
- "Bir gün devenin biri coşkun akan bir ırmağın kenarına gelmiş, maksadı karşıya geçmek. Suya girmiş, yürümeye başlamış. Biraz açılınca akıntıdan ayakları yerden kesilir gibi olmuş. O esnada korkudan yapıvermiş. Deve bakmış ki boku suda batıp çıkıyor, girdaplara gire çıka, döne döne uzaklaşıyor, içinden geçirmiş:
- "İşe bak yahu, sıçtığım bok bana yüzme öğretiyor."