Ali ile Ayse, tarladan köye dönmektedirler. Ali'nin bir elinde, ipinden tuttugu kuzu, öteki elinde, bos bir kova, koltugunun altinda bir tavuk, omuzunda da bir dirgen (çatala benzer bir tarim aleti) bulunmaktadir.
Ayse ise, bir kucak odun götürmektedir evine. Bir ara Ayse, Ali'ye dönerek:
"Ali, bu yolda seninle yürümekten korkuyorum, ya bana saldirirsan" der.
Ali de:
"Yapma yahu, elimde bunlar varken, sana nasil saldirabilirim ki?" der.
Bunun üzerine Ayse:
"Ne yani? Dirgeni yere batirip kuzuyu ona bagladiktan sonra, tavugu da kovanin altina kapatarak yapamaz misin yani?"
Amerikada 22 nolu karayolunda, devriye görevi yapan bir otoyol polisi arabasından yolu takip ederken, bir araba görmüş. Bu aracı radarla incelemiş ve minimum 50 km ile gidilmesi gereken yolda bu aracın tam 22 km/saat'le gittiğini farketmiş. Bu araba yolu tıkıyormuş. Ve aracı durdurup sürücüyü uyarmaya karar vermiş. Aracın peşinden gidip aracı durdurmuş, bir de ne görsün. Aracı kullanan çok yaşlı bir teyze. Ve aracın arkasındaki koltuklarda da çok korkmuş 3 tane yaşlı teyze daha var. Polisi görünce yaşlı sürücü:
'Polis bey çok mu hızlı gidiyordum?' diye endişe ile sormuş. Polis demiş ki; 'Hanımefendi, hızlı değil, aksine çok yavaş gidiyorsunuz ve bütün otoyol trafiğini etkiliyor! Radardan gördüğüm kadarıyla 22 km hızla gidiyorsunuz.'Yaşlı teyze:
'Ama, otoyolun girişinde 22 yazıyordu ve bende bu hızla uymak istedim!'Polis:
'Teyzeciğim demiş, o 22 otoyolun numarası. Bu yolda min. 50 km hızla gitmelisiniz.'Kadın, 'Tamam, bundan sonra hızlanacağım', demiş. Polis tam kendi arabasına giderken, gözü yine arkada oturan, hiç konuşmayan ve çok korkmuş 3 yaşlı teyzeye kaymış. Ve sormaya karar vermiş sürücüye:
'Teyzeciğim bir şey sorabilir miyim? Bu ardada oturan kişilerin nesi var? Çok korkmuş gözüküyorlar, sanki dillerini yutmuşlar gibi!'Kadın şöyle cevap vermiş:
Valla ben de anlamadım, 160 nolu karayolundan çıktıktan beri böyleler.
Kardinal, genc rahibi aksam yemegine evine davet etmisti. Gece boyu,genc rahip, kapali giysiler icinde de olsa, hizmetcinin fevkalade vucudundan gozlerini pek ayiramadi. Bir ara, bir kardinale bakti, bir bu guzellige.. Aralarinda bir sey var miydi acaba?..
Kardinal genc rahibin dusuncelerini okumustu sanki..
"Bu genc ve guzel kizla iliskimiz, tamamiyle profesyonel. Evin islerini gormek uzere tutulmus bir hizmetcidir o.. Degil bir gece, bir saniye bile benim yatagima girmedi. Aklina baska sey getirme oglum"
Dedi.
Bir hafta kadar sonra, hizmetci, kardinalin calisma odasina geldi.
"Misafirinizin geldigi aksamdan beri, o guzel gumus corba kepcesini bulamiyorum. Onun alip goturdugunu dusunmezsiniz degil mi?" dedi.
"Ondan asla suphe etmem. Ama gene de bir mektup yazarim" dedi, kardinal ve yazdi..
"Sevgili Oglum, evimden bir gumus corba kepcesi aldigini soylemiyorum.
Almadigini da soylemiyorum. Ama bildigim bir gercek var.
Sen geldigin geceden beri, gumus corba kepcesini bulamiyoruz."
Birkac gun sonra, kardinal, genc rahipten bir yanit aldi.
"Muhterem Peder, hizmetcinizle yattiginizi soylemiyorum. yatmadiginizi da soylemiyorum. Ama bildigim bir gercek var. Eger geceleri kendi yataginizda yatiyor olsaydiniz, gumus corba kepcesini simdiye kadar coktan bulurdunuz."