Kadın kocası işteyken sevgilisini eve çağırıyor, ikisi yatakta zevk dolu saatler geçirirken birden kapı çalıyor, bir de bakıyolar kocası eve erken gelmiş... Kadın panik içinde:
- "Allahım bu nerden çıktı şimdi! Çabuk al topla kıyafetlerini, camdan atla kaybol!" Adam pencereden aşaği bir bakıyor:
- "Hayır atlayamam, deli misin, nasıl yağmur yağıyor görmüyor musun!" Kadın deli gibi koşturuyor:
- "Kocam bizi burda yakalarsa ikimizi de öldürür, atlamak zorundasın, hadi, çabuk çabuk!" Böylece adam çaresiz, kıyafetlerini kaptığı gibi camdan atlıyor. Ayağa kalkıp bir de etrafa bakıyor ki bir maratonun tam ortasına dalmış. Bozuntuya vermeden yarışçılarla koşmaya başlamış. Tabi çırılçıplak ve pantolonu gömleği elinde koşan bir tek kendisi olduğu için dikkat çekiyor... Koşuculardan biri soruyor kendisine:
- "Siz hep çıplak mı koşarsınız?"
- "Ah evet evet...
Rüzgarın çıplak tenime değmesi kadar güzel bir duygu yok."
- "Ama çıplak koşarken de kıyafetlerinizi hep elinizde mi taşırsınız?"
- "Yaaa öyle... Koşu bitince arabama biner, giyinir, eve giderim diye."
- "Gerçekten çok ilginç... Peki koşarken hep prezervatif de takar mısınız?"
- "Aaa.. şeyy.. sadece yağmur yağdığı zaman..."
Ali ile Ayse, tarladan köye dönmektedirler. Ali'nin bir elinde, ipinden tuttugu kuzu, öteki elinde, bos bir kova, koltugunun altinda bir tavuk, omuzunda da bir dirgen (çatala benzer bir tarim aleti) bulunmaktadir.
Ayse ise, bir kucak odun götürmektedir evine. Bir ara Ayse, Ali'ye dönerek:
"Ali, bu yolda seninle yürümekten korkuyorum, ya bana saldirirsan" der.
Ali de:
"Yapma yahu, elimde bunlar varken, sana nasil saldirabilirim ki?" der.
Bunun üzerine Ayse:
"Ne yani? Dirgeni yere batirip kuzuyu ona bagladiktan sonra, tavugu da kovanin altina kapatarak yapamaz misin yani?"