TERCİHEN İNGİLİZCE BİLEN Yapacağınız işle bir ilgisi yok ama, bu sıra herkes ingilizce bilen eleman arıyor. Bir bildikleri olmalı.
ARAŞTIRMACI, ÖĞRENMEYE AÇIK O kadar işin arasında sizi eğitecek ne paramız, ne de zamanımız var. Mesleğinizle ilgili gelişmeleri iş saatleri dışında kendiniz araştırıp öğrenmek zorundasınız.
İNİSİYATİF SAHİBİ Üstlerinden habersiz iş yapabilecek, ancak başarısız olursa canına okunmasına katlanabilecek..
SİSTEM OLUŞTURABİLEN ISO çalışmalarına başladık. Yazılacak 78 adet prosedür var.
SORUMLULUK ALABİLEN Vergi, sigorta müfettişleri bir usülsüzlüğü yakaladığında “ valla üstlerimin bu işlemlerden hiç haberi yoktu, onlara danışmadan kendim yaptım…" diyebilecek saflıkta olan.
ERKEK ADAYLARIN ASKERLİĞİNİ YAPMIŞ OLMASI Bayansanız askerlik yapmış olmanız gerekmiyor yaani.
BİLGİSAYAR KULLANABİLEN Valla geçen gün arkadaşın aklına uyup bir bilgisayar aldık ama.
KARİYER OLANAKLARI SUNAN ŞİRKETİMİZ Başlangıç ücreti olarak piyasanın altında veriyoruz, ama burada gece yarılarına kadar çalışıp yöneticilerin de gözüne girerseniz sizi terfi ettirebiliriz.
SEYAHAT ENGELİ OLMAYAN Altınıza bir araba vericez, o şehir senin, bu kasaba benim deli dana gibi dolaşacaksınız. Evliyseniz sorun olabilir, isterseniz eşinize bir danışın. Ya da hiç danışmayın, bu sizin için iyi bir fırsat olabilir. Artık ona siz karar verin.
İNSAN İLİŞKİLERİNDE BAŞARILI Şirketimizde herkes birbiriyle kavgalı, kimse kimseyle geçinemiyor. Bir de sizle uğraşmayalım. Üst yönetimin hoşuna gidebilecek şeyleri yapabilen, yalakalık becerileri gelişmiş.
İKNA KABİLİYETİ OLAN Müşterileri kalitesiz ürünleri daha pahalıya almaya razı edebilecek.
ANALİTİK DÜŞÜNEBİLEN Ne bütçeyi tuturabiliyoruz, ne de muhasebe hesaplarını. Herşey arap saçına döndü. Biri bizi bu durumdan kurtarsın.
Tercihen yüksek lisans mezunu, ingilizceyi ana dili gibi konuşabilen, konusunda en az on yil deneyimli, askerliğini yapmiş, 30 yaşini aşmamiş."
Oha demeyin, aslında ne istediğimizi biz de tam bilmiyoruz, bu özelliklere sahip aday bulabilir miyiz onu da bilmiyoruz. Ama patron yazalım diyor, ilan havalı oluyormuş.
B SINIFI SÜRÜCÜ BELGESİNE SAHİP Size araba vericez ama şoför vermicez. Uzun yola alışıksınızdır umarız.
TERCİHEN MUHASEBE VE / VEYA İNGİLİZCE BİLEN ( Valla gerçek !) Şimdi sizi tam olarak nerede kullanacağımızı bilmiyoruz. Ne kadar çok vasfınız olursa o kadar iyi… Hele bir siz işe başlayın. Gerisini sonra düşünürüz.
Yıl 1999 temmuzun 18'inde tanışmıştık. ben teyzemlerin yazın kiraladığı yazlığa gitmiştim hem kuzenimi yalnız bırakmamak için hem de birazda olsa dinlenmek için. otobüsten indiğimde nereden bilebilirdim ki yıllar boyunca onu bekleyeceğimi. teyzemlerin yanına gittiğimde hadi hemen giyin ve denize gidelim diye söyleniyorlardı. bende aynen uyguladım bikinimi giydim ve denize indik. ilk günüm olduğu için kimseyle konuşmak yakınlaşmak istemedim. taa ki onu görene kadar. o kadar insanın içinde dikkatimi çekmeyi başarmıştı. uzun süre bakıştık fakat o gün hiç konuşmadık. zaten gözlerimiz anlatmak istediklerimizi anlatmıştı bile. akşam olduğunda yemeğimizi yedikten sonra kuzenim bana kara burunun güzel ve bir o kadarda özel yerlerini gezdirdi. sonra diskoya gittik. tabi içimizde kurt kaynıyor diskoya girdiğimizde çok kalabalık bir ortamla karşılaştık. adım atacak kımıldayacak yer yoktu tabiri caizse iğne atacak yer yoktu. daha sonra kuytu bir köşede oturacak bir yer bulduk kendimize. ben etrafımı seyrediyordum gözüm dj kabinine takıldı. o loş ışıkların arasında beyaz bir t - shirt giymiş sanki ben buradayım aramana gerek yok dercesine bana bakıyordu. öğlen denizde gördüğüm yakışıklıyı bir daha göremeyeceğim diye üzülürken onun ayağına kadar gitmişim haberim yok. burada aynı yerde olduğumuza inanamadım bir ara acaba o mu diye tereddüte düştüm. hem dans ediyor hem de gözlerinden gözlerimi alamıyordum. onun bana baktığına inanamıyordum ama evet o bana bakıyordu. bir ara çok yorulduğumu hissettim ve lavaboya doğru ilerledim. ben o kadar insan içinden ilerleyene kadar o çoktan orada kapının önünde bekliyordu bile. ona doğru yaklaşırken kalp atışlarım daha da hızlandı ve nihayet onun yanındaydım. ya tanışacaktım yada müsaade isteyip lavaboya girecektim. ama onun o güzel gözleriyle bana bakmasına dayanamadım. nihayet tanıştık adının Volkan olduğunu ve sezonluk burada çalıştığını öğrendim. çok mutlu olmuştum çünkü buradan ayrılana kadar onu görecektim. ertesi gün öğlen sahilde buluşmak üzere yanından ayrıldım. saatin nasıl geçtiğini anlayamadım bile, eve gidip hemen yattık ama uyu uyuyabilirsen bakalım onu düşünmekten gözüme uyku girmiyordu. yarın onunla konuşacağım konuları tekrar gözden geçirirken uyuyakalmışım. sabah kalktığımda saat 10:00 olmuştu. hemen kalkıp kahvaltı yapıp aşağıya indim. buluşacağımız vaktin gelmesini bekliyordum sanki bir ömür beklemek gibi geliyordu. ama sadece yarım saat geçmişti. ben güneşlenirken biri güneşimin önüne geçti ve merhaba dedi. onun sesini duyar duymaz ayağa kalktım. bende merhaba dedim. daha sonra yanıma oturdu ve konuşmaya başladık ailesinin Kocaeli'de olduğunu ve buraya çalışmaya geldiğini söyledi bende okula gittiğimi ve yaz tatili için teyzemlerin yanına geldiğimi söyledim o bir ara iyi ki gelmişsin dedi. ben efendim diyene kadar gülüşmeye başladık. aradan iki gün geçtikten sonra nihayet beklediğim soruyu sordu. erkek arkadaşın var mı? benimle çıkar mısın ? inanamıyordum o güzel gözlüm benimle birlikte olmak istiyordu. ben de teklifini kabul ettim. her dakikamız her saniyemiz birlikte geçiyordu. geceleri teyzemden biraz daha izin alarak sahile iniyorduk. sanki bu zamana kadar konuşacak kimsemiz yokmuş gibi bütün başımızdan geçen acı, tatlı, komik olayları birbirimize heyecanla anlatıyorduk. bu günlerin hiç bitmemesini istiyordum. günler haftalar hep onunla dertleşerek geçiyordu. onu bir an olsun aklımdan çıkaramıyordum. 13 Ağustos'da onu evinden aradılar annesinin kalp krizi geçirdiğini ve hemen Kocaeli'ne gelmesini söylediler dünyam yıkılmıştı aşkımdan güzel gözlümden ayrılacaktım ama 2 günde geleceği duygusu beni birazda olsa üzüntümden arındırıyordu. otobüse yer bulamamıştık bende gitmeyi çok istiyordum ama bulunduğum şartlar buna el vermiyordu. ailesini görmesem de her gün kız kardeşöyle telefonda görüşüyorduk. aşkım 15 Ağustosa yer buldu ve gitti. onu uğurlarken sanki bir daha gelemeyecek gibi bir duygu vardı içimde ama etrafımdaki herkes benim sadece ondan ayrıldığım için böyle düşündüğümü söylüyorlardı. kimse bilemezdi ki ondan tamamen ayrılacağımı. vardığında beni aradı ben bir gün daha gecikeceğim deyince içime garip ama kötü düşünceler yerleşti sanki hissedebiliyordum benden tamamen uzaklaştığını ve bir daha gelemeyeceğini. ve 17 Ağustos Marmara depremi. gece korku dolu rüyalar görerek uyandım. terlemiştim onu aramak istedim ama rahatsız etmekte istemedim hastanedeydi annesi ameliyat olacaktı. keşke arasaydım. kalkıp bir sigara yaktım televizyonu açtım o saatte televizyonda bir şey olmadığını bildiğim halde sanki biri beni televizyona doğru itiyordu ve o korkunç haberi duydum. deprem olmuştu ve birçok ev yerle bir olmuştu. binlerce insan ölmüştü. ama o ölenlerin içinde benim güzel gözlüm olmasın diye dualar ediyordum. telefon hatları kilitlenmişti ulaşamıyordum. kahrolmuştum keşke telefon açıp sesini duysaydım. kendimi hırpalamaktan başka bir şey yapamıyordum ağlamakla sabahı sabah ettim tabi yine ulaşamadım. merakla ondan bir haber bekledim saatlerce ama haber yoktu. herkes beni teselli ediyordu. ama ben sadece onu istiyordum. bekledim. sadece onu bekledim. ondan bir telefon bekledim. ama yoktu ondan bir ses seda çıkmıyordu. tam 2 gün sonra 19 Ağustos günü öğlen 14:30 sıralarında telefonum çaldı. hemen açtım telefondaki ses hiçte yabancı değildi ama o değildi. kız kardeşi telefonda ağlıyordu. depremde volkanı kaybettiklerini ve metin olmamı söyledi. beynimden vurulmuşa dönmüştüm o yoktu artık yanımda güzel gözlüm yanımda değildi. günlerce ondan bir haber beklerken ölüm haberini almıştım hayallerim umutlarım bir anda yol olmuştu. sanki dünyamı onun üstüne kurmuştum o gidince umutsuz sevgisiz hayalsiz bir bedenle ruh gibi dolaşıyordum. kendimi toparlamam çok geç oldu doktorlar, yatıştırıcılar ama onu unutamadım. ondan sonra kimse hayatıma girmedi. ben onu büyük bir sevinçle beklerken tam tersi olmuştu ve o beni beklemeye başlamıştı. onun yanına gitmeyi çok istemiştim. çok denedim ama nafile başaramadım onu çok özlememe rağmen annemi bırakmak istemedim. şimdi 27 Eylül 2003 Cuma her gün her saat her yıl aklımda! onu unutamadım ve asla unutamam zaten. şimdi mi ne yapıyorum bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyorum. aradan 4 yıl, 1 ay, 10 gün geçmesine rağmen onu unutmanın tersine daha çok bağlanıyorum. içimden bir his sanki en yakın zamanda onun yanına gideceğimi söylüyor. kimse içimdeki sese inanmıyor ama o da beni bekliyor.