- Garson hesabi getir.
- 5 yetmislik abi.
- Cuss, ulan 5 yetmislik icsem ayakta duramam lan.
- E duruyon iste.
- Hadi len, al su yuz bini, kafami bozma benim.
- Cevat, kahveden adam topla guzelim, hesapta puruz cikti.
- Abi çok içtin yeter artık.
- Ben içmeyimde kimler içsin olum.
- Abi buraya kusma yaw.
- Ben kusmayımda kimler kussun.
- Abi giт yatağa yat sızma burda.
- Zzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz.
- Ben yemek almaya çıkıyorum,ne istiyorsun?
- Ahh iyilik,güzellik…var mıdırr?
- Ya bi saçmalama hadi söyle ne istiyorsun?
- Hımss güzellik,acısız bi dünyaa.
- Eahh çıkıyorum ama aç kalacaksın ona göre.
- Off.. KUMPIR,iyilikk,mutluluk
Olm çişim geldi.
- Giт işe kardeşim bana ne.
- Tuvalet nerdeydi.
- Aloo…sen çok içtin yine lan, ormandayız, ne tuvaleti…
- Erkekler tuvaleti !
Hocam ne istiyorum biliyo musun.
- Bi dakka sus biri gelio galiba.
- Gelemez olm kayıktayız biz.
- Nası gelemez biz nası geldik kayığa.
- Biz kayığa bindik salak !
- Neyse valla ben hala bi ses duyuyorm ama…
- Vorrrşşşşş, tankerin dalgaları kayığı yutar burgaz açıklarında bir yaz gecesi—
- Ali olm sen de kus istersen bak rahatlıyo insan.
- Yok ya gerek yok ben iyiyim.
- Bak sonra yatağına falan kusarsın uyurken.
- Oha amma abarttınız ya gidin kusun kardeşim ben kusmam.
- Iii peki
(ertesi sabah)
- Ali kafandaki ne lan…
- Çok içtim lankuscam galiba.
- Odaya kusma halı batar.
- Ee nereye kusiim.
- Camdan kus.
- Pekiööööğğrşş.
- Naaptın hocam?
- Cam kapalıymış…
- Baba senin odanda lavabo var ya oraya kustum ben.
- Benim odamda lavabo yok lan.
Müsai….. bööööuuğğğeüeğü….. t bi yerde inseydim keşke….
- O kız şimdi beni redmi etti…
- Olm boşver ya olan olmuş, çirkindi zaten.
- Ne demek lan.. Reddetti beni işte.
- Ya olm sittiret ben sana bi şey diyim mi?
- De.
- Karı milleti değil mi ,en iyisinin mınakoyim…
- Içelim…
Olm ne istiyorum biliyo musun.
- Ne istiyosun.
- Şöle bi elimde ay olsun diğerinde yıldızlar olsun gözüme de güneş vursun…
- Götüne vursun güneş eşşek…iki bira içince sapıtıyosun hemen.
- Yok olm kafam ii benim.
- Kafanı sitsinler…
Var ya olm, şimdi atlasam, burdan heybeliye kadar yüzerim…
- Dur olm gece gece iş açma başımıza, sarhoşsun zaten…
- Kim sarhoş lan,3 dubleyle sarhoş mu olcam
…
Doktor:
- Nasıl yardı kafasını?
- Gece denize girelim dedik…yanlışlıkla iskeleye atlamış…
Doktor:
- Biraz da içkiliyiz galiba.
- 2 bira…
Gsçdkvmsdkmskdmsdmdm….
- Ne dion lan?
- Dlcjksdkcmsdkcmldk…
- Oa uçtu lan adam
Rakı nerde olm.
- Hasstir buzlukta unuttum, kesin patlamıştır.
- Götün patlasın emi eşşek sıpası.
- Ulan eskiden 3 dublede çakır olurdum, şimdi 6 dublede hala bi bok yok…hadi fondip.
- Sen bi masadan kalk o zaman görceksin ebeninkini.
- Ne var lan kalkıyoruz işte…bodofffffff
Olm burda sızıp kalmayalım.
- Yuh lan daha neler embesil diiliz o kadar da.
- Iii ben söölim de
….
- Kalk lan kalk.
- Noluyo ya.
- Ebeninki oluyo…sabah olmuş uyuyup kalmışız burda.
- Nerdeyiz ki biz.
- Ebenin mındayız dana yavrusu.
- Aızını topla alooo…
- Abi sarhoşluk mükemmel bi duygu yaaa.. böle sanki midem dışıma çıkıcak gibin oluo bilion mu, böle sanki roketle fırlatılmış gibiyim…oooh.
- Üstüme kustun mına koduumun çocuu, ondandır…
Bu duruma düşmek istemiyosan ijmeeajeksin hick!!!
Kaplumbağaların çok uzun yaşadıkları bilinir. Kaplumbağalar bir gün piknik yapmaya karar vermişler. Yer olarak dağı seçmişler. Hazırlıklara başlamışlar, 10 yıl geçmiş, 20 yıl geçmiş, 30 yıl geçmiş, hazırlıkları bitirmişler. Yola çıkmışlar, 10 yıl geçmiş, 20 yıl geçmiş, 30 yıl geçmiş, 40 yıl geçmiş, 50 yıl geçmiş, 100 yıl geçmiş, 150 yıl geçmiş dağa varmışlar. Yemekleri hazırlamaya başlamışlar, 10 yıl geçmiş 20 yıl geçmiş, 50 yıl geçmiş hazırlıklar bitmiş, tam yiyecekler, gazoz açacağı yok. Ne yapacaz ne yapacaz. Yaşlılardan biri "Gençlerden biri gidip alsın ben dayanamam" demiş. Gençlerden biri seçilmiş. "Ama ben gelmeden yemeyin" demiş. Yola çıkmış, 10 yıl geçmiş, 20 yıl geçmiş, 30 yıl geçmiş, 50 yıl geçmiş 100 yıl geçmiş, 150 yıl geçmiş, 250 yıl geçmiş, artık yaşlı kaplumbağalardan biri "Ben dayanamayacağım yiyeceğim" demiş. Tam ilk lokmayı yerken çalılıklar sallanmış, genç kaplumbağa çıkarak "Biliyordum lan yiyeceğinizi, gitmiyorum işte!
Fransiz delikanli, Paris’in bulvar kafesinde oturmus, tipik kahvaltisini yapiyor. Kahve, kruvasan, ekmek, tereyag, recel Yan masaya agzinda cikleti ile tipik bir Amerikali turist oturmus, sohbet baslamis.
Amerikali:
- "O ekmegin hepsini yiyecek misin?"
Fransiz:
- "Tabii"
Amerikali : Biz yemeyiz, icinden biraz alir yeriz, kalan bir ficida toplanir,
Fabrikaya gider, kruvasan yapilir, Fransa’ ya satilir."
Fransiz cevap vermemis.
Amerikali:
- "Recel de yer misiniz?"
Fransiz (Ofkeli):
- "Tabii"
Amerikali : Biz meyveyi taze yeriz. Kabuklarini, cekirdeklerini, curumuslerini bir ficida toplar fabrikaya gonderir, recel yapar, Fransizlar’ a satariz."
Fransiz:
- "Peki siz kullandiginiz prezervatifleri sevistikten sonra ne yaparsiniz?"
Amerikali:
- "Atariz tabii"
Fransiz:
- "Biz atmayiz. Bir ficida icindekilerle biriktirir, fabrikaya gonderir, ciklet yapar, Amerika’ ya satariz!"
Kasabanın en zenginlerinden olan Murat ağa, kendisinin çok akıllı olduğu için servet sahibi olduğunu sanırmış.
Cumadan cumaya camiye gelirmiş. Caminin yakınında, etrafı sağlam taş duvarlarla çevrili, içinde çok çeşitli meyve ağaçları olan büyük bir bahçe içinde, üç katlı kocaman bir evi varmış. Süslü ve pahalı elbiseler giyer, gururla dolaşırmış.
Nasreddin Hoca'nın cuma vaaz ve hutbelerini dinledikten sonra, vaaz işine gelmiyorsa;
- "Hoca, sen dünya işlerine karışma, din işi ayrı, dünya işi ayrı" der bilgiçlik taslarmış.
Bir gün Murat Ağa'nın evinde yangın çıkmış. O sırada cemaat öğlen namazından çıkmaktaymış. Murat ağa camiye doğru koşup, Nasreddin Hoca'ya ve cemaate hitaben:
- "Aman Hocam yetişin! Evimden alevler çıkıyor. Şu yangını söndürelim" diye feryat eylemiş.
Hoca sakin ve aldırışsız bir sesle:
- "Bak komşu, Kırk yılda bir de olsa bugün senin sözünü dinleyelim. O yangın bizim asla karışmamamızı istediğin bir dünya işidir. Hem meraklanma. Ev birkaç saat içinde kül olur ve yangın da söner. Ahirette, ateşten bir evde sonsuz yaşamaktan korkmayan, senin gibi cesur, yiğit, zengin, akıllı bir adamın böyle ufak bir yangın için telâşı da ne demek olur!" demiş.