Bayburt saat kulesi önünde öğrenciler toplanmış, Atatürk koşusu için hazırlık yapılıyorken, Aksaçlı köyünden, Gülbek emi gelir, koşu için hazırlık yapmakta olan öğretmen ve öğrencilere yaklaşır.
Telaş içindeki öğretmen ve öğrencileri görünce dayanamaz ve sorar:
- “Ola uşaklar neydir siz?” Öğretmenlerden biri, soruyu yanıtlamaya çalışır:
- “Şey emi, Atatürk koşusu var o yapılacak” der.
- “Atatürk koşusu mu?” diye soruyu yineler.
- “Evet, bey emi”.
“Yani benim anniyacağım, bu soğukta segidip gelecekler, he?” diye şaşkınlıkla sorar.
- “Segirdip gelecekler, eee sora ne olacak.?” Öğretmen yanıt verir:
- “Sonra birinci, ikinci ve üçüncü gelen koşuculara, koşudan sonra ödülleri verilecek” -“Diyer segidenlere bişe yok, ele mi? Zaten birinci ikinci ve üçüncünün de kim olacağı bellidir!” -“Evet belli”
“Eee o zaman, bu soğukta, ötekiler niye segidir ki?”
Tarih dersinde öğretmen birini tahtaya kaldırmış ve sormuş:
- Oğlum Kadeş Savaşını kim yaptı?
Çocuk hemen yanıtlamış:
- Hocam vallahi billahi ben yapmadım.
Hoca sinirinden çıldıracak. O sinirle dışarıya çıkmış, koridorda Matematik öğretmenini görmüş ve durumu Matematik öğretmenine anlatmış:
- Hoca hanım bu öğrenciler beni çıldırtacak; Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, vallahi billahi ben yapmadım diye yanıt veriyorlar, çıldıracağım...
- Hocam üzülmeyin çocuktur bunlar hem yaparlar hem de yapmadım derler... Tarihçinin sinirleri iyice tepesine çıkmış ve soluğu Müdür Beyin odasında almış.
- Müdür Bey bu nasıl bir okul, ne öğrencisinde hayır var, ne de öğretmeninde; öğrenciye Kadeş Savaşını kim yaptı diye soruyorum, ben yapmadım diyor, öğretmene durumu anlatıyorum, bunlar çocuktur hem yaparlar hem de yapmadım derler diyor, kafayı yiyeceğim.
Müdür Bey: Siz hiç kendinizi üzmeyin Hocam, bunda merak edilecek birşey yok, şimdi Bakanlığa bir yazı yazar ve Kadeş Savaşını kimin yaptığını sorarız... Tarih Öğretmeni aldığı yanıt ile oracığa yığılıp kalmış ve Müdürden bir hafta izin almış...
Bir hafta sonra Bakanlıktan bir yazı:
Bu yıl ödenek olmadığı için Kadeş Savaşı yapılamayacaktır. Bilginize...
Bir gece, küçük bir yolcu jeti Seattle’dan Vancouver'a sadece dört yolcu ile uçuş yapmaktaymış: Bill Gates, Michael Jordan, Dalai Lama ve bir kolej öğrencisi.
Birden bir patlama olmuş ve uçağın içi dumanla dolmuş. Kokpit kapısı açılmış, pilot dışarı fırlamış ve yolculara:
- Kötü haber. Yere çakılacağız ve sadece dört tane paraşütümüz var, demiş.
Bununla birlikte hemen bir paraşüt kapıp uçağın kapısını açmış ve aşağı atlamış. Michael Jordan ayağa fırlamış.
- Beyler, ben dünyanın en iyi sporcusuyum. Ve de dünyanın muhteşem atletlere ihtiyacı var. Bu yüzden, paraşütlerden birini ben alıyorum.
Bununla birlikte bir paraşüt alıp aşağı atmış kendini. Bill Gates ayağa kalkmış ve, - Beyler! Ben dünyanın en zeki adamıyım ve dünyanın zeki adamlara ihtiyacı var. Bu yüzden paraşütlerden birini ben alıyorum.
Bununla birlikte bir paraşüt de o almış ve engin gökyüzüne bırakıvermiş kendini. Dalai Lama yanında oturan genç delikanlıya şefkatli bir ifadeyle bakmış, - Evlat, ben uzun ve tatmin edici bir hayat yaşadım. Ben aydınlanmanın getirdiği büyük mutluluğu öğrendim. Ama, senin önünde uzun ve verimli bir hayat var evladım. Sen paraşütü al, ben uçakla aşağı gideceğim.
Bunun üzerine kolej öğrencisi sadece gülümsemiş ve:
- Buna gerek yok dostum. Dünyanın en zeki adamı benim sırt çantamı giyerek atladı.