Bünyan’da İkbal Öztürk, kızı Canan hastalanınca annesinden yardım istemiş. Ferdane Ana yaşlı başlı kadın, torununun elinden tutmuş, onu doktora götürmüş. Doktorun yanına vardıklarında doktor Ferdane Ana’ya torununun adını sormuş. Ferdane Ana düşünmüş torununun adını bir türlü hatırlayamamış. Küçük yaştaki torun da zaten doktordan korktuğu için adını sorduklarında söyleyemiyormuş. Doktor, Ferdane Anaya:
- Şimdi gidin, çocuğun adını öğrenince gelin demiş. Yolda Ferdane Ana, torununa kızıyormuş:
- İnsan adını hatırlamaz mı? Canan deseydin ya... Çocuk mahcup evin yolunu tutarlar. Ferdane Ana, kızı İkbal’e torununu şikayet eder. -Daha bu adını söyleyemiyor. Benim adım Canan diyemiyor. İkbal, anasına:
- Peki ana, o daha çocuk, doktordan korkup adını unuttu. Sen niye torununun adını unuttum anacağzım, demiş.
Iki arkadas yillar sonra karsilasir. Birinin sac sakali birbirine karismis. Gozlerinin feri sonmus. Bitkin halde..
"Bu ne hal" der oteki.. "Sorma" diye dertli dertli baslar, bitkin olani..
"Uyku sorunum var.."
"Erken yat.."
"Sorun da orda basliyor zaten.. Saat sekizde uykum geliyor.
Yataga yatiyorum. Hemen gozlerim kapaniyor. Kapanir kapanmaz da kendimi koca bir TIR'in direksiyonunda buluyorum.
Zeytinburnu'nundan yuku sariyorum.. Edirne.. Gec Bulgaristan, Sofya'da mal indiriyorum. Yeni mali yukluyorum, ayni hizla, gene Zeytinburnu'na geliyorum ki sabah olmus. Tursu gibi kalkiyorum yataktan.. Bu her gece boyle.."
"Aaaa" der arkadasi.. "Benim bir ruh doktoru arkadasim var.
Kartini vereyim. Bir dene, belki faydasi olur.."
Adam doktora gider son bir umitle.. Doktor uzun uzun dinler..
Sonra anlatir:
"Bu gece Zeytinburnu'ndan ciktiginda, Florya'daki Shell Istasyonunda seni bekleyecegim, sorununu da cozecegim, merak etme.."
Adamin pek akli basmaz ama, uykuya dalar dalmaz, mali yukleyip yola cikinca, Florya benzin istasyonunda doktora sahiden rastlamaz mi?..
Durdurur TIR'i.. Doktor yanina gelir..
"Tamam" der, "Senin yolun bu kadar.. Bundan otesi bana ait.
Hadi in.."
Adam TIR'dan iner.. Ondan sonra ve o gunden sonra, artik rahat rahat uyur, sagligina kavusur.. Birkac hafta sonra, bu defa o, uzun zamandir gormedigi bir arkadasina rastlar.. Bakar tipki kendi eski hali.. Bitkin zavalli..
"Hayrola" der..
"Vallahi uyku sorunum var" der, oteki.. "Gece sekizde uykum geliyor.
Yatiyorum.. Bes cilgin kadin.. Sharon, Claudia, Cindy, Naomi, Laetitia!.. Sabaha kadar nasil saldiriyorlar bana.. Yani keyifli de, bittim birader.. Bittim.. Cildirmak uzereyim.."
"Tesadufe bak" der, bizimki.. "Benim de benzeri bir sorunum vardi..
Bir doktor tavsiye ettiler. Gittim. Bir seansta cozdu.. Iste karti, bir de sen ugra.."
Bir hafta sonra iki arkadas tekrar karsilasir. Bitkin adamin hali eskisinden beter.
"Ne oldu yahu.. Gitmedin mi benim doktora" der, bizimki..
"Gittim.. Gitmez olur muyum?.. Bu halimin sebebi o.. Senin de, doktorunun da Allah layiginizi versin.."
"Ne oldu yahu, anlatsana.."
"Daha ne olacak?.. Senin doktor benden kadinlari aldi. Altima bir TIR verdi. Her gece Zeytinburnu- Sofya gidip geliyorum.."
Çeşitli hastalıklar, kazalar geçirmiş, bir gözünü kaybetmiş, romatizmadan beli bükülmüş, parmakları çarpılmış olduğundan mahalleli bu yetmişlik ihtiyara Hurda Nene adını takmıştı. Rahmetli o haliyle bile herkesle şakalamayı, espri yapmayı severdi. Hastalanmış ,hastaneye kaldırılmıştı.
Sabahleyini, nabzını ve ateşini kontrol eden doktor der ki:
- Teyze maşallah çok iyisin. Nabız normal, ateş de yok. Vücut sıcaklığın 37 derece.- Tohtor beğ oğlum, der Nene, bir türli ıssınamirem. Soyuhdan donirem. sen o otuz yedi dereceyi kırka elliye çıkart. Ücreti mühüm değil.
Bir şirkette genel müdür olarak çalışan bir adam, eksiksiz bir sağlık kontrolünden geçmek üzere doktora gider. Doktor, hastaneye yeni bir bilgisayar sistemi aldıklarını ve bu sistem sayesinde küçük bir idrar tahlili ile "full check up" yapabildiğini söyler. "Harika" der bizim genel müdür de, "başlayalım öyleyse". Doktor, adama bir cam kavanoz vererek idrar için tuvalete gönderir. Bizim adam bir süre sonra, kavanozu dolu olarak geri getirir. Doktor, kavanozdaki numuneyi bilgisayara bağlı küçük bir konteynere döker. Bilgisayar ilginç sesler çıkartarak çalışır ve bir süre sonra yazıcısından uzunca bir döküm alınır. Doktor yazıcıdan gelen çıkışları uzun süre incelemeye koyulur.
Adam dayanamayıp sorar:
"N'oldu doktor, bir terslik mi var?", "Bilgisayarın verdiği sonuçlara göre.." der doktor; "bir terslik yok, ama tenisten mütevellit sağ bileğinizde bir kavis oluşmuş".
"Yapmayın doktor" der bizim adam, "ben meşgul bir adamım; ne tenis ne de golfoynarım. Bütün bunları yapacak vaktim yok; nasıl olur da sağ bileğimde tenis oynamaktan bir kavis oluşur?". Bunun üzerine doktor, bilgisayarın şimdiye kadar hiç yanılmadığını, asla hata yapmayacağını söyler ve "ancak" der; "içinizin rahat etmesini istiyorsaniz, bu steril kavanozu yanınıza alıp eve götürün. Sabah kalkar kalkmaz da lütfen test için gerekli idrarı yapın. Sonra, doğruca buraya gelin, sizden ekstra bir ücret almadan testi yineleyelim". Bizim adam, "tamam" der ve arabasına atlayıp evin yolunu tutar. Bilgisayarın koyduğu teşhis canını sıktığı icin, bilgisayarlara hiddetlenir. Bütün dünyayı bu aptal makinelerin ele geçireceğini düşünür ve hiddeti daha da artar. Eve vardığında, bilgisayarın "aklını başına getirmeye" karar vermiştir.
Arabadan iner inmez, kavanoza biraz idrar yapar ve sonra da;
Arabasının kaputunu açıp karterden bir kaç damla motor yağı alıp kavanozun içine damlatır. Eve girince de olup biteni karısıyla kızına anlatır. Onlardan da kavanoza bir miktar idrar yapmalarını ister. Onlar da bizimkinin isteğini yerine getirirler. Ertesi sabah, bizim genel müdür uyanır uyanmaz eline bir рlаyвоy alip bilgisayar için tasarladığı son hinliği yapmak üzere, kavanozuyla birlikte tuvalete girer. 15 dakika sonra tuvaletten çıktığnda yüzünde mutlu bir gülümseme vardır.
Doğruca hastanenin yolunu tutar. Doktor, kendisini selamlayıp nasıl olduğunu sorar. Yüzünde hin bir gülümseme ile, "iyiyim doktor, iyiyim"
Der bizim adam. Doktor, bir yandan kavanozdaki numuneyi bilgisayarın konteynerine dökerken; bir yandan da, "formunuzda gözüküyorsunuz bu sabah" der. Az sonra bilgisayar yeniden tuhaf sesler çıkarmaya başlar. Birkaç dakika sonra da uzunca bir kağıt çıktısı gelir yazıcıdan.
Doktor, bilgisayardan gelen belgeyi titizlikle incelerken, bizim adam "bakalım senin bilgisayar bugün ne diyor doktor?" der, sinsi sinsi gülümseyerek. "Hımm..." der doktor "Bilgisayarımıza göre, arabanızın yağ değişim zamanı gelmiş, kızınız hamile, karınız da bel soğukluğuna tutulmuş. Ayrıca, tuvaletlere girerken yanınıza böyle ha bire Рlаyвоy almaya devam ederseniz, bileğinizdeki kavis daha da kötüye gidecek".