Kelime: Dip – Zıkkımın … neyi deriz?
- Zıkkımın kökü..
- Zıkkımın Kökünün kökünü al!
- Hıımm.. Zık!!?
- Hönk?!! (Topluluk Kopar) Kelime: Çiçek – Burnunla ne yaparsin?
- Karıştırırım – Puuahhaa Kelime: Gardiyan – Ya hani kapalı bi mekanda çalışıyorlar – Bekçi – Ya hayır ya, hani herkes korkar bunlardan – Patron, müfettiş – Ya geri zekalı mısınız bee,… Hani düdükleri vardır?
- Antrenor? Hakeemmm?
- Ulen öküz herifler – Sen kime öküz diyon ya…… Kelime: İstiklal Marşı Anlatan(kız):
- Yaaa.. hani bizim için çok önemli en önemli şeylerden biri..
Cevaplayan(erkek):
- Bekaret?!
Kelime : Sanatçı – Hani bööle Tarkan gibi bisi… – **** !!
- Ayy çok hayvansın murat..
Kelime: Kokteyl – Bazıları evlenmeden önce verir – ?!!!?
Kelime: Bodur – Akdeniz’in bitki örtüsü nasıldır?
- Maki – Peki nasıldır yani?
- Kışlar ılık ve yağmurlu… – Puhahaha…!?!
Kelime: Kafeinsiz Kahve (Son saniyeler) – Yuhhh be, bunu nasıl anlatacam. pas.
(Zaman biter) – Kelime neydi?
- Kefensiz kahpe… – Neeee?
- Pardon,.. kefensiz kahve… (Digerleri karta bakar, grup kopar) Kelime: Dergah – Hani böyle insanlar ulvi bir amaç için bir araya gelir aynı mekanda – Satanist ayinleri – Çarpılırsın valla – Ha tamam trafo – Ohaa.. ( Topluluk iptal ) Kelime: Telepati – Hepimizde var çalar ya da hani izleriz biz bunu, hatta aynı başlayan bi program var iğrenç falan…… – Telefon televizyon televole tele?
- Tamam, … bi de kedilerin ayağina ne denir; kes birleştir onları… – Volepati?
- Yuhhh!!
Kelime: Uçak – Havada uçar ya..
- Leylek – Yok bunun kanatları var – Ulen leyleğin yok mu?
Kelime: Kabarmak – Abi, şimdi maddeler ısınınca nolur – Genleşir – Ha tamam, şimdi pasta yapmak için ne lazım – Krema – Başka, pastanın eski hali ne oluyo – Kek – Tamam, simdi annen kek yapıyo, diyo ki bu kek artik "bisey oldu,…alıyım " diyo… Ne der orda, genleşme anlamına geliyo – Genleşti – Hayır lann,… Genleşti anlamına geliyo… – Eeee genleşti işte – Ulan senin anan bu kek genleşti artık alıp yiyelim mi diyo ?
5 sn sessizlik… – Eveet… – Ben oynamıyom bunla yaa… Kelime: Yoyo – Ya simdi hani böyle var ya… Hani böyle aşağı yukarı sallarlar… Bi dakka ya, ben burda anlatırken sen benim telefonumu mu karıştırıyosun!!!!!
- Yoooo – Hahhh şimdi alın bu heceyi ikiyle çarpın!
- Yo-yoooo!!!!!
- Aferim lannn… Kelime: Horoz – Hani abi gece yatarız, sonra dalarız… yaniiii, nasıl anlatsam… – Rüya mı abi?
- Yok değil… Hani sonra işe gitmeniz gerekir..
- Uyanırız..
- Hahhhh,… Nasıl uyanırız abi.?
- Telaşla uyanırız, geç kalmışızdır, alarmla uyanırız….. Sürer gider bu.
(Uzun sure sessiz kalır, kasılır eleman…..) – Amannnn ne kasıyorum ya,… Civcivin babası!!
. – Horozzzzz!.
- Tam isabet..
Kelime : Uyurgezer Kız : Bak hani ben gece yataktan kalkıyorum dolaşıyorum, yemek yiyorum, ama naap´tığımı bilmiyorum filan.
Erkek : (Suratına bakarak) Ohaa! obez!!!
(Topluluk : mu-hah-ha-ha) Kız : İğrençsin,… konuşmuyorum..
Kelime : 1 Nisan – Abi, 31 Mart´tan sonra ne gelir ?
- 32 Mart – Harbiden bravo yani… Senin gibi lama´dan başka cevap beklenemezdi zaten..
Kelime : Cin Tonik – İnle kim top oynar?
- Ciinnn!
- Yanında ne iyi gider?
- Toniiik!
Kelime : Sümüklü Böcek – Hani bi hayvan var spiral şeklinde bi kabuğu var.
- Salyangoz – Hah ona сок benziyo. Ama sen nezle olunca ne akar burnundan – Sümük – Evet evet bu salyangoz benzeri hayvanda bundan var – Nası yani hayvanın sümüğü mü var?
- Evet. karafatma nedir?
- Hamamböceği – Hah 2. kelimeyi kes – Böc – Yok yok kelimenin tamamı – Hamamböc – Allah belanı… Kelime : Vazelin – Hani abi böle yüzüne de sürersin kıçına da sürersin?….
- Vazelin!!!!!! Holeeeeyyy Kelime : Beşik – Hani alttan titretiyosun yavruyu?
- ?!!!!

İnsanlar dostlukları kolay kazanır çabuk kaybederler. Pişmanlıkları ise uzun zaman sürer. Bizlerde inşallah aynı hataları yapmayız. Sevgi mayasıyla yoğrulmuş insanlar olalım.
Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkanı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış.
Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş.
Artık ne bir işi varmış ne de parası. Günler boyu iş aramış ama bulamamış. Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini. Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş.
Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen Yaşlı adam:
- "Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer" diye söylenmiş.
Zengin bir iş adamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle.
Birden siniri geçiveren ihtiyar:
- "Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?" diye düşünmeye başlamış. Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı iş adamı terzinin yanına yaklaşıp:
- "Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun.
İstersen paltomu sana verebilirim" deyince, Terzi:
- "Hayır, teşekkür ederim.
Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş" diye yanıt vermiş.
Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş. Yaşlı adam:
- "Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?" diye sormuş. Gencin:
- "Ben terziyim" yanıtını alınca yaşlı adam:
- "Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın" diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi. Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever Yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini bu genç adamın dikmesiymiş.
Terzi yeniden bir işe hem de kendi işine başlamanın heyecanıyla deliler gibi çalışmaya başlamış. Bu arada Yaşlı iş adamı da desteğini esirgemiyor, onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkan önce kocaman bir moda evine dönüşmüş, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış.
Terzi artık "ünlü iş adamı" diye anılır olmuş. Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra Yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş.
Hemen bir ambulans çağrılarak hastaneye kaldırılmış. Yeni iş adamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat terzi daha çok para kazanmak için oradan oraya koştururken bir türlü Yaşlı adamı ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından Yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikasını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla Yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için. Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş ve başlamış anlatmaya:
- "Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş. Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona:
- "Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın" demiş. Gerçekten de eşek birbirinden güzel şarkılar söylemeye başlamış. Oduncu o şehir senin bu kasaba benim dolaşıp eşeğine şarkı söyletiyor ve herkes onları izlemek için birbiriyle yarışıyormuş.
Oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Oduncu şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş. Arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış. Oduncu kendisini şarlatanlıkla suçlayan izleyicilerin elinden canını zor kurtarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın."

İşte, erkekleri sinir etmek için yeni ve geliştirilmiş tüyolar: 1. İlk önce aşkınızı ilan edin; onu da kendinize aşık edin;
Sonra bir yanlışlık olduğunu söyleyip geri çekilin. 2. İlk önce, "ömrümün sonuna dek seninim" deyip kendinize bağlayın. Daha sonra "Aşk, sürdüğü müddetçe ebedidir" deyin. Bu, onu cin çarpmışa çeviçecektir. 3.
Ğabriel ğarcia Marquez`in Kolera Zamanı Aşk`ını okumasını coşkuyla salık verin ve romandaki kahramanın 51 yıl aşkını beklemesi gibi bir daaranış sergilemesini ondan da umduğunuzu ima edin. 4. Kontrolün kimde olduğunu göstermek için, onun telefonlarına ve e - posta mesajlarına - verecekseniz bile - hep geç cevap verin. 5. Telefon ettiğinizde de, kendinizi odadaki kişiyle konuşmayı kesmek zorunda hissetmeyin. Bırakın, telefondaki erkek arkadaşınız beklesin ve konuşmanızın yalnızca sizin tarafını dinlemek zorunda kalsın. 6. `Yanlışlıkla` özel notlarını okuyun, sonra hesap sorun. 7. Eski erkek arkadaşınıza iletmeniz gereken bir mesajı yanlışlıkla onun telesekreterine bırakın. 8. Evini ziyaret ettiğinizde telefon çalarsa, suçlar bir biçimde " Hmm, bu da kim olabilir?" diye dudak bükün. 9. Arandevulara 15 dakika geç gitmeyi adet haline getirin. Bir gün, haklı sebepten de olsa geç kaldığında küplere binin. 10. Hattaarandevulara hiç gitmeyin. Sözlerinizin hiç birini tutmayın. 11. Sizi kentin en pahalı restaranlarından birine götürmesini sağlayın; yemek gelince de yüksek sesle porsiyonların küçüklüğünden yakının. Ya da kıtlıktan çıkmış gibi yiyin. 12. Evinizin en göze çarpan köşesine eski erkek arkadaşınızın çerçeveli resmini asın. 13. Yatak yapmayı, ütülemeyi, yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı bilmemezlikten gelin. 14. İlk öpüştüğünüzde dilinizi boğazına kadar sokun. 15. İzinizi bırakın: boynunun görülebilecek bir yerini İsırın. 16. O evinden bir başka yere taşınırken, münasip bir biçimde tatile çıkın. 17. Bir başka erkek arkadaşınız olduğunu söylemeyi unutuvermiş olun. 18. Onu iş yerinde ziyarete gittiğinizde, amiri ya da daha iyisi memuru ile kesişin. 19. Arkadaşlarının yanında küçük düşürün. 20. Annesini eleştirin. Ebeveynini ziyerete gittiğinizde, onun hiç sevmediği elbisenizi bilhassa giyin. En yakın akrabalarının, kardeşinin falan adını unutun. 21. Sözüm ona size hediye aldığı ütü, ekmek kızartma makinesi, mikser gibi ev eşyalarını yılbaşında annesine hediye edin. 22.
En sevdiği dostunu sürekli eleştirin. 23. Vereceği partiden önce en ilgisiz konuda kavga çıkarın ve bütün gece suratınızı asın. 24.
Gideceğiniz partide kravat takma mecburiyeti olduğunu söylemeyin. 25. O arabayı sürerken sürekli karışın; arabanın orasına burasına tutunun;
Frene basıyormuş gibi yapın. 26. Siz arabayı kullanırken, kaybolsanız bile durup yön sormayı reddedin. 27. Film seyrederken elini tutmayın.
28. Esprilerine gülmeyin. 29. Michelle Pfeiffer`ı beğendiğinde hakarete uğramış gibi bozulun; Daniel Day - Lewis`i seyrederken kendinizden geçin, alkışlayın. 30. Eski kız arkadaşlarıyla dalga geçin. 31. Aşka hazırlık safhasında, anatomisinin aşağı kısımlarında rastgele bir şeyi tutun ve "Bu mu?!" diye sorun. 32. Sevişirken onun adı hariç, kendinizinki dahil herhangi bir ad haykırın. 34. Uyumak istediğinde, okumasanız da gece lambasını açık tutun. 35. Uyurken kol ve bacaklarınızla ahtapot gibi ona sarılın ki sabaha kadar bütün vücudu uyuşmuş olsun. 36. Çalar saatin sizin tarafınızda olmasında ısrar edin ama çaldığında, erişemeyeceğini bilerek, uyumayı sürdürün. 37. Her gece, o, yatağa girmenizi beklerken cilt bakımınızı son kerte yavaş yapın;
Çantanızı baştan düzeltin; bozuk paraları etajerin üzerine büyük bir itina ile yavaş yavaş dizin. Sonra, yosunlu masşöyle yatın. 38.
İlişkinizi, gelecek kuşaklar için görüntüleyin; daha doğal oluyor diye hazırlıksızken fotoğrafını çekin. 39. Arkadaşlarınızla saatlerce telefonda konuşun; sonra o sizinle konuşmak istediğinde yorgun olduğunuzu, TV seyretmek istediğinizi söyleyin. 40. TV seyrederken, uzaktan kumanda ile kanalları durmaksızın değiştirerek kıvançla el maharetinizi gösterin. 41. Tam gazetesini, dergisini ya da kitabını okumak istediğinde TV`yi açıp sadece hanımlara hitap eden bir programı seyredin. 42. Ne okuduğunu görmek için elinden kitabı alın ve sayfayı kaybedin. 43. O tam gazete okuyacakken, ayağınızı kucağına uzatın ve ovmasını söyleyin. 44. TV`de heyecanla maç seyrederken odaya girip kanalı değiştirin; "Bu belgeseli kaçıramazsın" deyin. 45. "Meyve yemek ister misin?" diye sorun ve onun kalkıp getirmesini bekleyin. 46. O dışarı yemek almaya giderken aç olmadığınızı söyleyin. Sonra o yerken ağzınızın suları aksın; başınızı yana eğip, size de vermek zorunda kalıncaya kadar sessizce onu seyredin. 47. sürekli ovulmak isteyin ama onu ovmak için hiç oralı olmayın. 48. O ilk önce ovarsa sizin de onu ovacağınıza söz verin; sonra uyuyakalın. 49. Evlilik lafı edildiğinde yüzünüz kireç gibi bembeyaz olsun. 50. Ne konuştuğunun farkında olmadığını söyleyin. 51. Konuşurken dinlemeyin. 52. Telefonda konuşurken esneyin ve o sırada uzandığınızdan rehavet çöktüğünü bahane edin. 53.
Gününün nasıl geçtiğini sorun; sözünü kesin ve kendi gününüzü anlatın.
54. Gününün nasıl geçtiğini sorun; sonra öbür odaya geçin. 55. Gününün nasıl geçtiğini sormayın. 56. Arkadaşlara bir olayı tatlı tatlı anlatırken ortasında sözünü kesin ve siz bitirin. 57. Onun her gün biteviye yaptığı olağan bir işi siz yaptığınızda iltifat bekleyin. 58.
Sizi sevdiğinizi söylediğinde boş gözlerle bakın. 59. Her fırsatta, "Ben demedim mi?" deyin. 60. Suratınızı asın; "Neyin var canım benim?" diye sorduğunda, " Hiç!" deyin. 61. Canınızın bir şeye sıkıldığını bildiğini bildiğinizi bildiğinde bile hala " Hiç!" deyin. 62. Nihayet, "Neyin var canım benim?" demekten vaz geçtiğinde kırılın ve artık duygularınıza eskisi kadar önem vermediği için serzenişte bulunun. 63. çok büyük bir kavgadan sonra hiçbir şey olmamış gibi daaranın ve yapmakta olduğunuz video kliple ilgili alakasız bir soruyu sakince sorun. 64. çumartesi günü hasta yatağında yatarken, arkadaşlarınızı davet edin ve iskambil oynayın. 65. Kilo aldığında, yerçekimsel özürlü olduğunu bilhassa belirtin. 66. Kilo vermek istediğinde, eski erkek arkadaşınızın egzersiz programını ya da gıda rejimini tavsiye edin. 67. Ona, kendi görsel zevkiniz için, en sevdiğiniz erkek artistin egzersiz videosunu alın. 68.
Yeni saç traşı olduğunda aldırmayın, farkına varmayın. 69. Yeni aldığı elbisenin yakışıp yakışmadığını sorduğunda, gözünüzü TV`den ayırmadan yakıştığını söyleyin. Daha sonra baktığınızda, "A, bunu mu giyiyordun?"
Diye sorun. 70. Ona, `bitirim, son kerte yakışıklı` artist ve modellerin sizi hiiiç mi hiç ilgilendirmediğini, hep *onu* tercih ettiğinizi göreksiz yere, durup dururken anımsatın. 71. Onu, eski erkek arkadaşınızla sürekli karşılaştırıp, " Hayatım, o saçımın dağınık kalmasına hiç aldırış etmezdi" gibi bir laf edin. 72. Her yaşgününde, ilk verdiğinizde çok sevdiği tişörtün hep benzerlerini alın. 73. Onun yaşgününde, kendi gitmek istediğiniz bir etkinliğe bilet alın. 74.
Kutlanacak herhangi bir günde, aslında kendinizin istediği bir şeyi hediye edin. 75. Yaşgününde ne istediğini yüzde yüz bildiğiniz halde, daha fazla memnun olacağına `emin` olduğunuz bambaşka bir şeyi alın. 76.
Yaşgününü unutun; sonra üstünde üzgün bakışlı bir enik olan bir kart atın. 77. Yıllık tatil için birlikte biriktirdiğiniz parayıa makyaj malzemesi alın. 78. Evi kendi zevkinize göre yeniden döşeyerek ona sürpriz yapın. Başka erkeklerle olan anılarınızı canlandıracak söylerle süsleyin. 79. Tanınmayacak hale gelmiş eşyaları bile bir gün faydası olur diye atmayın. 80. İçine göremeseniz bile lise yıllarından kalan buluzunuzu giyin ve "öldu!" deyin. 81. Eve kedi almakta ısrar edin;
Bağıramazsanız, evdeki bütün çiçeklere ad koyun. 82. önunla konuşacağınıza kedinizle konuşun. 83. Köpeği önüne gelene havlamaya ve saldırmaya başladığında, " Eğitilmesi için, artık köpeği okula gönderme zamanı geldi" deyin. 84. Mırın kırın ettikten sonra kuru temizleyiciden kerhen aldığınız elbisesini, kedinin üzerinde uyuması için yatağın üzerine fırlatın. 85. Sorulmadan, evin bütçesini dengelemek için öğütte bulunun. 86. Alışveriş sırası size geldiğinde, mümkün olduğunca, donmuş yiyecek alın. 87. Buz küpleri yapmaya yarar şeyi buzluğa susuz koyun.
88. İşten eve geldiğinde, akşam yemeği için eksik malzemeyi almak üzere, en yakını iki km ötede olan şarküteriye gönderin. 89. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yaptığı enfes yemeği TV seyrederek yiyin. 90. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yaptığı enfes yemeğin içine tuz başta olmak üzere her türlü bağıratı koyun. 91. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yemek yaptıktan sonra, sızlanarak o gün hamburger yemek istediğinizi söyleyin. 92. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene hazırladığı yemeği sizinle paylaşma girişiminde bulunma cesüretini kırın. 93. Kırk yılın başında, içinden geldiği için size yemek yapmak istediğinde ailenizden birinin çok iyi yaptığı bir yemeği yapmasını isteyin; tattıktan sonra yüzünüzü buruşturun. 94. Yemek pişirmesinin sizinki kadar iyi olmadığını söyleyin. Ancak, çok meşgul olduğunuzdan yemek pişirmeye ayıracak vaktiniz olmamış olsun. 95.
Çamaşır yıkama sırasının ona geldiği hafta, her gün üç kez elbise değiştirin. Hatta bir saat için giydiğiniz buluzu, katlayıp şifoniyere koymaktansa kirliye atmanın daha kolay, her duştan sonra havlunuzu değiştirmenin bayağı yararlı olduğunu birden farkedin. 96. Kan lekeli donlarınızı ortalıkta bırakın. 97. Tuvalet kağıdı bitince, bilhassa bir yolculuk için bir süre kent dışına giçecekseniz, ruloyu değiştirmeyin.
98. Traş losyonu yerine bol bol kullanmaya bayıldığı cilt temizleme losyonunuzu saklamayı ihmal etmeyin. 99. Islak havlunuzu yatağın üzerine, onun yattığı kısma fırlatın. 100. Asetonla temizlenemiyorsa temizlemeye, mutfak bıçağıyla düzeltilemiyorsa düzeltmeye değmez diye düşünün. 101. ö hazır olmasa bile garsona sipariş vermeye hazır olduğunuzu söyleyin. 102. öna sormadan onun için de siparişi verin. 103.
Kendisine ait olmayan siyasi görüşleri ona atfedin. 104. Başınızdan geçen tatlı bir olayı anımsatın ve anlamsız gözlerle baktığını görünce, şöyle ya, o sen değildin" deyin. 105. Başka erkeklerle olan ilişkilerinizde belirsiz olun; sürekli tahmin etmeye çalışsın. 106.
Yapılması görekli bir şeyi gelecek hafta yapacağınızı söyleyin. 107.
Yapılması görekli bir şeyi gelecek hafta sonu yapacağınızı söyleyin.
108. Yapılması görekli bir şeyi `yakında` yapacağınızı söyleyin. 109.
Her şeyi baş ağrınıza yükleyin. 110. Annesi geldiğinde, abonesi olduğunuz Playgirl türü derginin ortalıkta gözükmesini sağlayın. 111.
Kileri temizleyeceğinize söz verin; sonra sadece içindekilerin yerini değiştirin. 112. Evdeki hayvanın sizi daha fazla sevdiğini söyleyin.
113. Bir spora başlayın ama gerçekte sadece TV`den seyredin. 114. Eve yeni alınan bir aletin işletme talimatını "Bir моrоn bile bunu işletebilir" diyerek okumayı reddedin; sonra bozduğunuzda kabahatı fabrikada bulun. 115. Onun fütursuz alışveriş huyu üzerine ileri geri konuşun; sonra gidip yarım düzine çift ayakkabı alın. 116. Ertesi çarşıda bir çift daha alın; fazla mal göz çıkarmaz. 117. Sabah kendinize kahve yaptıktan sonra sütü dışarıda bırakın. 118. Yalancı tırnaklarınız salatanın içinden çıksın. 119. Dişinizi ilk önce siz fırçalayın ve macun köpük ve artığını lavabodan temizlemeyin. 120. Yatmadan önce banyoyu önce siz kullanın ve her yere su sıçratın. Naylon çoraplarınız ipte asılı, kanlı tamponlarınız yerde atılı kalsın. 121. Sorduğunda, evlenmek istediğinizi ama zamanını bilmediğinizi söyleyin. 122.
Sorduğunda, `işler yoluna girdiğinde` evlenmek istediğinizi söyleyin.
123. Sorduğunda, `belki gelecek yıl` evlenmek istediğinizi söyleyin.
124. Kafası çok fena bozukken çocuk taklidi yaparak konuşun. 125.
Kavgadan sonra çiçek gönderin ve artık herşeyin eskisinden daha iyi, güllük gülistanlık olduğunu varsayın. 126. Kilo vermeye çalışırken, "
Harika görünüyorsun hayatım, tatlını yiyebilirsin" deyin; sonra geçen yılın pantalonlarına sığmadığını söyleyin. 127. Kendiniz 10 kg aldıktan sonra onun 2 kilo alması ile alay edin. 128. Hayatınızda onu hiç sakallı görmediğiniz halde a - acayip yakışacağını beyan edin. 129. Yetişkin hayatı boyunca bıraktığı sakal ve saçlarını dibinden kestikten sonra uzun saç ve sakalı ne denli çok sevdiğinizi söyleyin. 130. Saçınızı onunkinden daha kısa kesin. 131. Aşikar bir yalan söylemekten sakının.
Kilolu görünüp görünmediğini sorduğunda "Yo, *aslında* hayır" deyin.
132. Sözde kompliman yapın; kaş yapayım derken, göz çıkarın:
"Siyah da çok ince gösteriyor", "çildin de bayağı düzeldi"falan deyin. 133. Ah bir anlayabildiğinizde, kaygılarını tartışmaktan nasıl da mutluluk duyacağınızı belirtin. 134. Okumak için gece lambasını açık tuttuğunda şiddetle itiraz edin ama o uyumak istediğinde siz okumak için açık tutun. 135. Yatak odanızdaki TV`nin bir süre sonra kendiliğinden kapanacağı konusunda onu temin edin; sonra sabaha karşı söndürmek için kalkmak zorunda kaldığını gizlice ve haince seyredin. 136.
Çamaşırlarınızı etraftan toplamayın; sonra "Burası darmadağın" diye yakının. 137. 3 yastıkta ısrar edin; o uyuduktan sonra onun tek yastığını da çalın. 138. Yorganın onun üstündeki kısmını da üstünüze çekin, donsun.
I Love You I Love You Do You Love Me Yes I Do Umit Besen hizla İngilizce ögrenmeye baslayan bir irka yapabilecegi en büyük zalimligi yapmis, bu sarkiyi peydah etmişti. Caddelerde, sokaklarda kekolar arabalarından bu yaraticilik örnegi sarkiyi bangirdatir ufacik olmamiza rağmen agiz dolusu kuİmamizi saglarlardi. O dönemde, es kaza bir turist ile tanisirsam bu sarkiyi nasıl açiklayacagimi kara kara düsünürdüm. Yillar sonra yabanci bir hanım ile sohbet ederken bu sarki aklima gelmisti.
Kendisine şöyle bir sarkinin var olduğunu anlatıp, sözlerini söyledigimde bana sadece "I Dont believe You"(Hadi Len) demisti. Çiki Çiki Baba Sarki sözlerinin illede bir manası olmasi görekmez, düsüncesinin bayrak tasiyan örnegi oldu. Aynen söyleydi: Çiki çiki baba.
Aynı ayni yaba. Feli feli kuuli. El fakiri yaba. Oyyyy oyyyyy oyyyy.
Ulan ne isti be. Memisler Topaloglu. şimdi buşöyle bir adamdi ki ceketinin rengine uysun diye saçini boyamaktan çekinmezdi. Uzayliydi, "Uzaydan gelmedik ki, dünyaliyiz biz" diye sarkisi vardi. Bir de "Memisler"adli sarkisi vardi. Duydugumuzda gülmekten yarilarak ikiye ayrilmistik. Sözleri şöyle bir şeydi Sanırım: Elmaları yemisler, Seftaliyi yemisler, Gülmüsler eğlenmisler, Güllü kizi yemisler, Lambaya püf demisler, nasıl etti bu isi, Tebrik ettim memisi. diye sürüp gidiyordu. Inanilmazdi, onu aiçecek sevmis, bagrimiza basmistik. Hayat bayram Olsa "Bütün dünya buna inansa, bir inansa" gibi hayaller içeren bir sarkidir. Aslinda sözleri gayet iyi niyetli, barisçidir, fakat haddinden fazla ve sahtekaç bir iyimserlik tasir. Üstelik melodisi çok basittir ve kolaylikla sinir bozabilir. Hala heryerde çalinir ve insanlar elele tutusarak bu güzel dilekleri tekrarlarlar. Bu gibi durumlarda yavasça masadan kalkarak tuvalete dogru yol almayi yeglerim. "
Hocam nereye? El ele tutussak, birlik olsak" diyenler olduğunda:
"Ya iyi diyosun da çok sikistim bilader. El ele tutussak ama prostat olmasak" gibi manasız cümleler kurarak sivisir, sarki bitene kadar ortama geri dönmezdim. Çikinti bir adam olmak degildi niyetim ama masada el ele tutusarak "Insanlar tutussa, kardes olsa" diye avaz avaz bağıran bu insanların, bar ortamindan çikaç çikmaz "Vay it sipasi benim arabayı sikistirmis. Hüleaynn ancuk kafali ileri alsana lan" diyerek söz konusu kisilere kafadan dalmasi ne kadar isabetli daaranmis olduğumu anlatirdi bana. "Bütün dünya hizla sallansa, hayat aaran olsa"
Diye mirildanarak yol alırdim kıranlikta. Serseri Hayatta ne oglunun ne de kendinin ne is yaptığını anlamadigim Selçuk Ural söylerdi bu sarkiyi. Aksi gibi sarki adamın delikanlilik dönemlerine de denk gelmemisti. Kocaman adama kaç yikama bir kot Takım giydirmisler, bu sarkiyi şöyletirlerdi. Sözleri aynen söyleydi: Serseriyim. Ah serseri. Okur yazar ve sevimli. Biraz çapkin, biraz deli. Ama sevecen bir serseri. Ulasilmak ve onikiden vurulmak istenen mantik Sanırım suydu:
"Serseri erkekler kizlari cezbederler. Ama eli mustali sokaç serserileri degil. Sevimli, hayati 9 - 5 tadinda Yaşamayan, genç mizaçli. "Yani kısaca bir Mickey Rourke tipi erkek anlatisiydi. Gelin görünki koca serserilik felsefesi bizimkilerin dilinde "okur yazar bir sevimli" Haline gelmisti. Çok yasayin. Bir Aslan Miyav Dedi "Bir aslan miyav dedi. Minik fare kükredi. Fareden korktu kedi. Kedi pir uçuverdi. "Türk çocuklarının Kayahan'a emanet edildigi bir dönem. Hazret lütfedip Cumartesi sabahlari bi çocuk programi yapiyo.
Hesapta olaylar gelecekte bi uzay gemisinde mi ne geçiyo, ufak tefek çocuklar tulumlarla ortalikta dolaniyo, koskoca pop yildizi kartondan yapilma "TRT robotlariyla"muhatap olmak durumunda kaliyo. Romantizmin çökmek bilmez kalesi gazi almis ya, sabah akşam bi tarafından çocuk sarkilari çikariyo. Bereket hepsi gömüldü gitti tarihin tozlu sayfalarına. Hiç girmeyelim, bu konu burda kapansin. Horozumu Kaçirdilar Bakın bu sarki beni her duydugumda korkutmustur. Ulan şöyle hiyar çocuk sarkisi olur mu? Horozu kaçiriyorlar, damdan dama uçuruyorlar, bi de suyuna pilav pisiriyorlar. Magdur sahis da olaylari bir bir müsahede ediyor, sonra kafayi yiyip, kaçirilmis, suyuna pilav pisirilmis horoza "
Geh bili bili" diyor. Polise, kolluk kuvvetlerine olan güvenim ilk bu sarkida sarsilmisti. Demek ki bi gün herifin biri beni de kaçirabilir, suyuma pilav pisürebilir ve pilavdan yiyebilirdi. Terör sarkisiydi.
Umarim yoktur artik. Abone Su anda Kral TV'nin elinden ne çekiyorsanız, iste bu yüzdendir dostlar. İlk Türk pop sarkisi degildi elbet ama bu günkü tarzi yakalayan ve gelişmesini saglayan ilk sarkiydi. Sarisin, hafif toplu, genç bir kiz tellerin arkasından, Aboneyim abone.
Biletlerim cebimde. Balli lokma tatlisi. Aman hadi Hayırlisi. " diye bağırarak fitili atesledi. Kötü sesli bu genç kizin İsminin Yonca olduğunu ögrendigimizde hafizamizi zorlamis ve Devekusu Kabare'de geçirdigi günleri animsamistik. Demek ki bu kiz bir sekilde söhret olmayi kafasina koymustu, oldu nitekim. Sarkici oldu. Evet oldu. Habolo.
Habolo sobolobo, habolo humbaa. Habolo sobolobo habolo humbaa. Eee bu nasıl sarkidir, ne eder, ne anlatir hiç anlamadım. Anlamaya çalışmicamda. Manyakmiyim ben ya! Du ben sena anlatayim. Bu (Insallah yanilmiyorum) Yonca Evcimik'in, "Saat 9. 15 vapurunda. Onu gördüm karsimda. Dizlerimi titretti. Maymun oldum galiba. " diye baslayan ve aynı sekilde devam eden bol renkli bir sarkiydi. Klibinde tahta çubuklarla yürüyen saklabanlar, palyaçolar filan vardi. Daha da berbat bir şey söyleyeyim mi ben size bu sarki hakkinda: Severdim. Yonca Evcimik'in o sarkisinda abolo sobolobo falan yoktu. O senin dediğin söyleydi: Okayi yamasika kombambaa kombambaa. Okayi yamasika kombambaa kombambaa. Niye hatirliyorsam? Habolo sobolobo şöyle devam eder:
"Bir, ki, uç, dört basladi. Hemen şimdi basladi. Sarkimiz Marsındiz. "
Galiba benim kafam göreksiz bir sürü bilşöyle dolu. Honki Ponki Bir tane hit vardi, Çiki çiki baba'dan evvel, nasıl unutulur? Senay'in söyledigi:
Honki ponki torino. Calona вiмво boriro. Mitsubisi hibobo kozizo. Çiki çiki sayne tiki tak toooooook. Ah be abicim. Cüceler "Cük cük cücelerim, menim güççük cücelerim, tarlalarda boy atasiz, ananiza tez çatasiz"
Diye sözleri vardi. Fantastik ögeler içeren bir halk türküsüydü. Çok meshur olmustu. Törkis Kovboylar "Ooo ooo çekilin yoldan vahsi batidan geliyorlar. Amerikanlar eskidi bunlar Törkis kovboylar, diye bir sarki yazsana" deseler bana, zevk ile yazardim, ama çikip okumazdim. arkadaşım eşek Baris Manço'nun "arkadaşım Essek" diye bi sarkisi vardi. arkadaşım es, arkadaşım sek, arkadaşım esseeekkk. Bu nakarati idrak etmem uzun zaman almisti. "Arkada Simsek"ne alakaç ne simsegi, ne manasız sarki, diye gıcık olmustum. Halbuki ne salakmisim. Biraz hatırlatip keyfinizi yerine getireyim mi? Sari kiz minik buzagiyi sütten kesti mi. Kuzularla oglaklar tepisiyor mu. Gizli Not: Yaziyi okuyan her iki kisiden biri sarkiyi söylemeye baslamistir. Eminim. Barmen Minik Barda durur barmen minik sise elindeeeee. Biz çalarız o durmaz hep oynar yerinde. Ya bu nasi sarkidir? Barmen niye minik? Yoksa barmenin lakabi mi minik? Hakaç abim, Peker abim. nasıl bir ruh hali içindeyken yaptin sen bunu? Çile Bülbülüm Iste klasik bir sazli sözlü eğlence yeri sarkisi. Ayilarin kendini göstermesi için de bire bir. Sarki başlar baslamaz grup kendi içinde göz temaslariyla bulusur, "Allah"kismi gelince insanliktan çıkmak üzere anlasir. Bakiniz şimdi sarkicimiz söylüyor:
Çileeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee AaAaAaAaAhhh Aaaaahh Çile Bülbülüm. ALLAHHHHHH Be hey ne oluyor!? Yahu bir adabi olmasin mi? Melodiye, besteye katkisi olmasin mi? Özellikle erkek vatandaslarimiz çok yapar bunu, aman korumanin ne alemi var; sırf erkekler yapar. Tüm eğlencelerimiz nasıl basitlesiyorsa, bu "Allah"bölümü deşöyle ayilasiyor iste. Adam gibi adamlarin bulundugu bir grupta bu sarkiyi söyleyiniz, aksi takdirde uzak durunuz. Bir de "Allah"kİsmini kaçirip bir saniye sonra bağıranlar vardir ki, "Yallah"
Diyip kafa koyulmalidir. Bakkal Amca şimdi dikkatle inceleyelim:
- Bakkal amcaa. Bakkal amca - Ne var? (Bakkalin zaten sesi boru gibi, bi de "Ne var" diyo. Tam ayi. ) - Unin var mı? - Var var. (Herif direk uyum sagladi. ) - Sekerin var mı? - Var var. (Kesin embesil) - Yagin var mı?
- Var var. - Ne duruyorsun? - Ne yapayim? (Dayanamayacagim ya. "Ne yapayim" diye soruyo çocugun pipisini koparacagi yerde. ) - Helva yapsana. Helva yapsana. Allah bütün Mahmut Tuncer'leri affetsin.