Genç adam ellerinde bir buket çiçek, sahile koşarak geldi. Gözleri şöyle bir sahilde gezindi, aradığını göremeyince ilk gördüğü banka oturup sevdiğini beklemeye başladı. Ellerinde her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilisinin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kaç kırmızısı güller.
Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler, buram buram kokuyorlardı, sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemlisi de özlem ve hasret kokuyordu güller. Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. genç adam güllere baktı, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, "Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum" dedi. Az sonra sevdiğini göreceği için kalbi yine deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman onu düşünse, onunla buluşacağını hayal etse kalbi aynı şöyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirlerini sevmelerine rağmen ikiside sevgisinden hiç bir şey kaybetmemişti. Onları hiç bir şey ayıramazdı. Ne hasret, ne ayrılık, ne de ölüm. genç adam telaşla saatine baktı. Sevdiği yine geç kalmıştı, 1 dakika geç kalmıştı. Üstelik o, sevdiğini bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyor, onu beklemeyi bile seviyordu. Ama sevdiği her zaman bunu yapıyordu. Devamlı kendisini bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündü. Ve gözlerini önündeki uçsuz bucaksız denizlere dikti. Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiği kıza karşı olan aşkı gibi denizinde sonu yoktu.
Sonsuzluğa uzanıyordu. Aslında bugün onlar için çok özel bir gündü.
Kendi aralarında şöyleneceklerdi. Delikanlı önce bunu sevdiğine açmış, sonrada gidip iki yüzük almıştı. Bu kadar önemli bir günde bari onu bekletmemeliydi. Ama alışmıştı artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündü. Güllerin yaprakları nedense hala Yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Her şey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki? İşte az sonra sevdiği gelecek, ona sarılacak, kucaklaşacaklardı.
Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarını atacaklardı. genç adamşöyle heyecanlıydı ki sevdiğine kavuşmak için can atıyordu.
Martılara baktı, Birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara. Ne kadar güzel dans ediyorlardı havada. Tekrar saatine baktı genç adam. Endişelenmeye başlamıştı. Sevgilisi yine geç kalmıştı, hem de çok. Bu kadar geç kalmaması görekiyordu. İşte her gün burada buluşmak için sözleşmiyorlar mıydı? Her gün sahilde, martılara bağırak, denizin onlara anlattığı masalları dinleyerek birbirlerine sarılıp hasret gidereceklerine söz vermiyorlar mıydı? O zaman neden gelmemişti yine?. Aklına kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır. Hayır. olamazdı. Sevdiğine bir şey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki. O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündü genç adam. Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerini yere indirdi. Gözyaşlarını kimsenin görmesini istemiyordu. Zaten nedense etrafındaki insanlar ona sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladı bakışlardan. Artık bıkmıştı. Yine sevgilisi geldi aklına. Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladı. Gözlerini kapattı. 7 sene oldu dedi. 7 senedir?er gün bu sahildeydi, sevdiğini bekliyordu. Daha fazla dayanamadı. Kalbi parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerinden 1 damla daha yaş güllerin üzerine damladı. Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mırıldandı. Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdu. genç adam ayağa kalktı. Sevdişöyle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladı.
Bir gün, Türkmen'in biri hanımı ile akşam yemeğine oturmuş. Bakmış her gün rutin yemekler:
- "Avrat, yahu yarın ben bir tavuk alayım da, sen de pişir, adam gibi bir tavuk yiyelim, bıktım bu yemeklerden." demiş. Karısı:
- "Adam ne biçim konuşuyorsun, insan nasipse yiyelim der" demiş.
Adam:
- "Yahu avrat nasibi mi var bunun? Ben parayı vereceğim, sen de pişireceksin o kadar." demiş. Kadın sesini çıkarmamış, ertesi gün kararlaştırdıkları gibi adam tavuk satın almış, karısı da pişirmiş.
Akşam, kadın sofraya tavuğu koymuş. Kadın mutfakta salatayı hazırlarken, adam yemek için paldır küldür tavuğu parçalamış. İlk lokmayı tam eliyle ağzına götürdüğü anda kapı çalmış. Adam:
- "Kapıya akşam akşam erkeğin bakması lazım" diye düşünmüş ve:
- "Ağzında yemekle de kapıyı açmak olmaz" demiş ve mecburen lokmayı geri bırakmış, kapıya gitmiş.
Bakmış kapıda polisler:
- "Hakkında ihbar var, kanunsuz işler yapıyormuşsun, yürü karakola" demişler.
Adam çaresiz aç bir şekilde karakola gitmiş. Bunu içeri bir almışlar, üç gün, üç gece konuşturmak için bazı sorgulamalardan geçirmişler, iyice bir dövmüşler.
Sonunda ihbarın yalan olduğu anlaşılmış, adamı salıvermişler. Adam bitkin bir şekilde evin yolunu tutmuş.
Eve gelmiş kapıyı çalmış. İçeriden karısı korku ile sormuş:
- "Kim o?" Adam cevap vermiş:
- "Nasipse kocan."
Allah'ın nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği gece manasına gelen KADİR GECESİ'nde, bir yıllık yaşantımızı, ibadetlerimizi ve iyiliklerimizi iyi düşünecek ve ona göre hayatımıza çeki düzen vererek samimi bir teslimiyetle nefis muhasebesine gireceğiz Bu gece hayırlı bir gece, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun Kadir geceniz mübarek olsun!
Allah'ın rahmeti sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç sönmesin, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nurla dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul, Kadir Geceniz kutlu olsun.
Allah'ın nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği gece manasına gelen Kadir Gecesi'nde, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun Kadir Geceniz mübarek olsun!
Allah'ın adıyla başladığınız her işinizin hayırlı olması dileğiyle Kadir geceniz mübarek olsun.
Allah'ın aşkıyla yan Kadir gecesinde, Mevlana gibi dön bu mübarek gecede; secdeye varıp huzura erince, şu fakiri de an bu gece. Hayırlı kandiller.
Tövbe güvercini kalbe konsun af dalgalar saadet kervana gelip kapında dursun. Bütün Melekler sizinle, Dualarınız Kabul Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
"Kim erdemine inanarak ve sevabını umarak Kadir Gecesi'ni ihya ederse Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar" Hadis-i Şerif Affımıza vesile olması dileklerimle Kadir Gecenizi tebrik ederim.
Affolmamız dileğiyle Kadir Gecenizi tebrik ederim.
Ağaçlardan dökülen her bir yaprak duacınız; Kur’an-ı Kerim yoldaşınız olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Ağaçlardan dökülen her yaprak duacınız, Müslümanlar yoldaşınız, Kuran-ı Kerim rehberiniz, Peygamber Efendimiz şefaatçiniz, Cennet son durağınız olsun. Dualarda buluşmak dileğiyle kandiliniz mübarek olsun.
Allah dualarınızı kabul ediyorsa, bu sizin imanınızı arttırır. Geciktiriyorsa bu sizin sabrınızı arttırır. Eğer kabul etmiyorsa, biliniz ki sizin için hazırladığı daha güzel şeyler vardır. Unutmayalım ki Rabbim ihmal değil imtihan eder. Hayırlı Kandiller.
Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kadir Geceniz kutlu olsun..
Allah”ın nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği gece manasına gelen Kadir Gecesi”nde, bir yıllık yaşantımızı, ibadetlerimizi ve iyiliklerimizi iyi düşünecek ve ona göre hayatımıza çekidüzen vererek samimi bir teslimiyetle nefis muhasebesine gireceğiz Bu gece hayırlı bir gece, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun Kadir geceniz mübarek olsun!
Allah'a derin bir içtenlikle yöneldiğimiz bu gecede rahmet ve merhametin sahibi olan Yüce Rabbimizden af ve mağfireti öğrenmeliyiz. Tüm İslam aleminin mübarek Kadir gecesini kutlar; feyz ve bereketinden hepimizin istifade etmesini dileriz… Allah'ın adıyla başladığınız her işinizde başarılar dilerim. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiri de an bu gece. Kadir geceniz mübarek olsun!
Allah'ın nimet, rahmet ve mağfiretinin müminlere bol bol ihsan edildiği gece manasına gelen Kadir Gecesi'nde, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun Kadir geceniz mübarek olsun!
Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Allah'tan sevgi, sağlık ve mutluluk diler bu mübarek gecede dualarınız kabul, Kadir geceniz mübarek olsun.
Allah'ü Teâla iki cihanda cümlemizi aziz ve bahtiyar eylesin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Rıdvan-ı Ekber'ine vasıl eylesin. Kadir geceniz mübarek olsun… Amellerin en faziletlisi, nefislerin zorlandığı amellerdir. Allah'ım bakışımızı bir ibret, sükunetimizi bir düşünce ve sözümüzü bir zikir eyle. Dualarda unutulmamak dileğiyle Kadir geceniz hayırlı olsun.
Arşı Ala'nın kapılarının ardına kadar açılıp rahmetin sağanak sağanak yağdığı bu mübarek bir gecede düşen damlaların seni sırılsıklam etmesi dileğiyle! Kadir Geceniz mübarek olsun.
Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle kandilinizi kutlarım. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Bahçesine girenler gül olmasa da gül kokarlar, kainatın en güzel gülünün kokusu üzerinizde olsun bu gece. Kandiliniz mübarek olsun.
Baki sevgiler için nice dilekler; ölümü bile ayrılıktan saymayan gönüller vardır. Engeller çıksa mesafeler açılsa ne olur dualarda birleşen gönüller vardır. Hayırlı kandiller.
Bakiler sevgiler adına nice dilekler vardır. Ölümü bile ayırır saymayan gönüller vardır. Mesafeler araya set çekmişse ne çıkar, dualarda birleşen gönüller vardır. Kadir geceniz mübarek olsun.
Bazen yenik düştük zamana, esiri olduk anlamsız koşturmaların ve fakat adını yüreğimize yazdığımız dostlarımızı hiç unutmadık. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Beden de baş ne ise imanda da sabır aynıdır. Başsız beden olmayacağı gibi sabırsız da iman olmaz. Kişinin sözü aklını ve faziletini gösterir. Hayırlı Kadir Geceleriniz olsun.
Beyaz bir güvercin gönderiyorum sana, kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi, tüylerinde nur var. Senin de kalbin nurla dolsun kadir gecen mübarek olsun.
Biçarelere, dul ve aceze hatunlara bakmak için çalışıp, çabalayan kimsenin; gece sabaha kadar namaz kılan, her gün oruç tutan, meydan-ı gazada cihad eden gibi Allah yanında rütbesi vardır.
Bin aydan daha hayırlı mübarek kadir gecenizi tebrik eder, bu gecenin feyz ve bereketinden sizlerin ve tüm İslam aleminin istifade etmesini yüce Allah’tan niyaz ederim.
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nde, kâinatın yaratıcısı ve âlemlerin rabbi bağışlayıcı ve acıyıcı yüce Allah tüm dualarınızı kabul etsin. Kadir geceniz mübarek olsun.
Bin damla serpilsin yüreğine, bin tatlı mutluluk dolsun ömrüne binbir hayalin gerçek, her türlü duaların kabul olsun, Kadir Geceniz mübarek olsun..
Binlerce çiçek var, ama gül başka. Milyonlarca insan var, ama dost başka. Milyarlarca gün var, ama bugün başka, Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bir avuç alkış, bir kucak sevgi, sıcak bir mesaj, kapatır tüm mesafeleri, kalbiniz nurlu ve mutlu, kandiliniz kutlu olsun.
Bir bayram gülüşü savur göklere eski zamanlara, gülücükler getirsin, öyle içten, öyle samimi olsun, gözyaşlarını bile tebessume çevirsin. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bir damla umut serpilsin yüreğine, bin tatlı umut dolsun günlerine, hayallerin gerçekleri bulsun, bütün duaların kabul, Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bir güvercin gönderiyorum sana, kanatlarında mutluluk, yüreğinde sevgi, tüylerinde nur var. Senin de kalbin nurla dolsun kadir gecen mübarek olsun.
Bir hüküm ve karar gecesi olarak bilinen bu gecede bize düşen, Allah'a yakın olmayı başka her bir şeye yakın olmaktan daha üstün tutmaktır. Kadir gecesini Yüce Allah'a kendi iç dünyamızı açabileceğimiz, günahlarımızdan af dileyeceğimiz bir gece olarak değerlendirelim. Allah hepimizin günahlarını affetsin, dualarımızı kabul etsin. Kadir geceniz kutlu olsun.
Bir kandil gülü savur sevdiklerine, size onlardan gülücükler getirsin öyle içten öyle samimi ol ki göz yaşlarını bile tebessüme çevirsin. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bize dostların güzelliği ile, geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi. Kandiliniz mübarek olsun..
Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal KADİR gecesinde dualarımızda insanlığın huzuru, sevgi ve kardeşliğin sağlanması ve devamı için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralım. Sevgide sağlam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardım dileyelim. Dualarınızın kabul olması dileklerimizle; Kadir geceniz mübarek olsun… Borçlarımızdan, ceza ve günahlarımızdan kurtulmak için bu gece dua edelim Allah affeden ve bağışlayandır, unutmayalım. Eller semaya kalkıp, yürekler bir atınca bu gece, gözler sevinç yaşlarıyla dolacak Kadir Geceniz mübarek, dualarınız kabul olsun.
Bu değerli Kadir gecesinde, kâinatın yaratıcısı ve âlemlerin Rabbi olan bağışlayıcı ve acıyıcı yüce Allah (c. C.) tüm dualarınızı kabul etsin. Hayırlı Kandiller.
Bu gece adaletsizliklere, ikiyüzlülüklere, insanı baştan çıkaran ve onu Rabbinden uzaklaştıran düşüncelere karşı gerekli duyarlılıklarla donanarak, dua ve niyazlarımızla özgürlük beratıyla taçlandırılmamız dileklerimizle; Kadir Gecemiz kutlu olsun.
Bu gece bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Bu gece Kadir Gecesi. Dua edelim.. Yürekler bir atsın bu gece, günahlarımız affolsun. İyi kandiller.
Bu gece Kadir Gecesi. Günahtan defterimizi temizlemek için dua edelim. İyi kandiller.
Bu gece Kadir Gecesi. Günahtan kurtuluş gecesi. Haydi dua edelim. Temizlensin günah defterleri. İyi kandiller.
Bu gece kulun yalvarış ve yakarışlarını Yüce Mevla'ya sunacağı ve O'nun sonsuz affından, merhametinden, iyiliğinden bol bol yararlanacağı umut, huzur ve müjde gecesidir. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Bu gece rahmet yüklü bulutlardan yağan af ve mağfiretten istifade etmeniz temennisi ile kandiliniz mübarek olsun.
Bu güzel gecelerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretinize, sıcaklığı yuvanıza dolsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bu mübarek gecede dualarınız kabul ve makbul olması dileklerimle, Kadir Gecenizi kutlar, size ve sevdiklerinize hayırlara vesile olmasını dilerim.
Bu mübarek gecede dualarınızda bizi de unutmamanız dileği ile kandilinizi tebrik eder; gecenin sağlık, huzur ve güzellikler getirmesini dilerim. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bu mübarek gecenin ülkemize, İslam âlemi ve tüm insanlığa huzur, mutluluk ve hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden dilerim. Kadir gecemiz mübarek olsun.
Bu mübarek kandilin af ve mağfiretinize vesile olması temennisi ile hayırlı kandiller dilerim.
Bugün ellerini semaya gönlünü Mevla'ya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç. Çünkü bugün Kadir Gecesi, kandilin mübarek olsun.
Bugün ellerinizi her zamankinden daha çok açın. Avucunuza melekler gül koysun, yüreğiniz coşsun. Kadir geceniz hayırlara vesile olsun.
Bugün ettiğimiz her dua, derdimize deva, hastalarımıza şifa, gönüllerimize huzur, geçmişlerimize rahmet, evimize bereket getirsin.
Bugün ettiğiniz bütün dualar göklere yükselip, tek tek kabul olup üzerinize sağanak gibi yağsın inşallah. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bugün kandil bugün kadir gecesi Allah ettiğiniz Dualarınızı kabul etsin inşallah Kandiliniz mübarek olsun.
Bugün unuttuğum kişileri hatırladığım gün değil, çok sevdiğim kişileri dua ile andığım özel bir gündür. 'Ben beni seven ümmetimi almadan cennete gitmem' diyen bir Peygamberin (s. A. V) ümmeti olmanın hakkını verebilmek duası ile Kadir Geceniz mübarek olsun!
Bugün, tatlı mutluluklar dolsun yüreğine, güzellikler görünsün gözlerine; hayallerin gerçek, duaların kabul olsun. Kadir geceniz hayırlı olsun.
Bugünle, ışığın gölgeyle umudun gerçekle, ışığın gölgeyle, üzüntünün neşeyle, öfkenin sevgiyle barıştığı nice kandillere.
Bütün dualarınızın kabul olması dileğiyle hayırlı kandiller.
Cennet nerededir bilir misin? Gülen gözlerde, tatlı sözlerde, mutlu yüzlerdedir. Bazen gecelerde, bazen gündüzlerdedir. Ama en güzeli kalplerdedir. Kalbi güzel tüm sevdiklerimin Kadir Gecesini kutlarım… Çaresizlere, dul ve acezelere yardım etmek için çalışıp, çabalayanların; geceden sabaha namaz kılan, her gün oruç tutanların Allah yanında rütbesi vardır.
Çiçek var, ama gül başka. Milyonlarca insan var, ama dost başka. Milyarlarca gün var, ama bugün başka, Kadir Geceniz mübarek olsun.
Daimi olduğu, sevgilerin birleştiği dostlukların hiç bitmediği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de sevgi dolu nice kandillere.
Dertlerimiz кuм tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun. Bu mübarek geceniz sevapla dolsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Dertlerimiz, sıkıntılarınız bir кuм tanesi kadar küçük, sevinçleriniz Nisan yağmuru kadar bol olsun ve bu mübarek geceniz sevapla dolsun.
Dua, üç harf kadar küçük ama içine her şeyi sığdırabilecek kadar büyüktür. Rabbim bu günün hürmetine tüm dualarımızı kabul etmesi duası ile Kadir Geceniz mübarek olsun.
Dualarınız kabul, Kadir Geceniz mübarek olsun.
Dualı bir hayat yaşayan, duasını hayatına taşıyan, başkalarının duasını alan ve duası kabul olan kullarından eylesin inşallah. Hayırlı Kandiller.
Duanız kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim olsun. Saadetiniz kaim olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Dul ve yetimlere yardım eden kimse, Allah yolunda cihad eden ve gündüzleri oruç, geceleri ibadetle geçiren kimse gibidir.
Duygular yükselsin göklere, yükseklerde hafakan, gözlerde yaşlar, ona susamış dudaklar kadar, açılan eller var. Kandiliniz mübarek olsun.
Dünyada bir olan sizde bin olsun, dünyada damla olan sizde okyanus olsun, hayattan beklediğiniz herşey bu kandil gününde kabul KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.
Dileriz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Kadir Geceniz mübarek olsun..
Ellerin duaya uzandığı, sinelerin dostlara açıldığı, gözlerin masumiyet aradığı bu mübarek günde tüm dualarınız kabul olması dileğiyle iyi kandiller! Kadir geceniz mübarek olsun.
Ellerin semaya, dillerin duaya, gönüllerin mevlaya yöneldiği bu mübarek geceni kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.
Ellerini aç melekler gül koysun, gülü kokla ki kalbin sevgiyle dolsun. Bu dünya sana ve sevdiklerine cennet olsun. Hayırlı Kadir Geceleriniz olsun… ellerini semaya gönlünü Mevla'ya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç. Çünkü bugün Beraat kandili, kandilin mübarek olsun.
En ışıltılı bakışların gözlerinde, en tatlı sözlerin kulaklarında, tüm mutlulukların avuçlarında ve en sonsuz sevgilerin gönlünce yaşayacağı nice mutlu kandillere.
En son ve hakiki din olan İslam'ın yaşantımızdaki en önemli yönlendirici unsur olmasını, adalet ve dürüstlüğün hakim olduğu sevgi dolu mutlu günlerle birlikte temenni ve niyaz eylerim. Kadir Geceniz kutlu olsun.
Esintilerin kalpleri okşadığı, bir anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle, Kandilinizi Kutlarım.
Ettiğin her dua derdine deva, sağlığına şifa, gözüne nur, gönlüne huzur getirsin. Mübarek Kadir Geceniz hayırlı olsun.
Ettiğiniz bütün dualar göklere yükselip, tek tek kabul olup üzerinize sağanak gibi yağsın inşallah. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Ey Rabbim! Razı olacağın amellerle süsle ömrümüzü, Razı olacağın kullarından eyle bizi. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Ey Rabbim, dinimizden dolayı bizi zillete düşürmeye çaba sarf edenlere fırsat verme. Bizleri İslam'ın yolundan ayırma. Kadir Geceniz mübarek olsun… Bu gece hayırlı bir gece, yüreklerimiz ibadetle çarpsın, gönüllerimiz bir olsun. Kandiliniz mübarek olsun!
Gecenin güzel yüzü yüreğine dokunsun, şeytan senden uzakta, melekler başucunda olsun, güneş öyle bir geceye doğsun ki duaların kabul, Kadir Geceniz mübarek olsun.
Kadir Gecesi, Allah'ın rahmet ve bağışlanmasının sağanak halinde yeryüzüne indiği, dileyen her müminin armağanlara gark ettiği bir gecedir. Hepimize hayırlı olsun.
Geçmişin bugünle, ışığın gölgeyle umudun gerçekle, ışığın gölgeyle, üzüntünün neşeyle, öfkenin sevgiyle barıştığı nice kandillere. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Gel ey Muhammed bahardır, dualar ardında saklı, aminlerimiz vardır. Hacdan döner gibi, Miraçtan iner gibi gel gel. Bekliyoruz yıllardır. Kadir Geceniz mübarek olsun..
Gönül dünyanda 'ALLAH' ı bulduysan, ölüm de güzeldir, ömür de. Eğer kalbini ALLAH'IN isimleriyle süslediysen nefes almakta güzeldir, vermekte. Yolun 'HAK' yoluysa koşmak ta güzeldir, yürümekte. Hz. İbrahim (a. S) gibi teslim oldun mu ALLAH'A ateşe atılmak da gül olmakta güzeldir, kül olmakta. Bu mübarek günde affedilmek duasıyla. Hayırlı Kandiller.
Gözleriniz ışık dolsun, gözleriniz iman aşkına boğulsun, avuçlarınız dua dolu olsun, Kadir geceniz mübarek olsun.
Gül bahçesine girenler gül olmasa da gül kokarlar, kainatın en güzel gülünün kokusu üzerinizde olsun bu gece. Kadir geceniz mübarek olsun.
Gül sevginin tacıdır, her bahar bir gül taçlanır. O gül ki Muhammet'i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu sevgi dolu nice kandillere...
Güllerin en güzel kokanı, çiçeklerin en güzel açanı, hayatın en güzel anları, Allah'ın cennet mekanı sizlerin olsun, kandiliniz mübarek olsun.
Yüzünden gülücük, kalbinden sevgi, bedeninden sağlık, çevrende dostluk, ömründen huzur ve neşe eksik olmasın! Hayırlı Kandiller.
Gün vardır, bin yıldan uzun gelir bize, bir yıl vardır bir günden kısa gelir bize. Bire bin yazılan bu gecede dua edelim rabbimize! Hayırlı kandiller. Kadir geceniz mübarek olsun.
Güneş geçer gece gelir. Yaşam biter, ölüm gelir. Unutulduğunu sansa da insan, her önemli günde akla ilk yürekten sevilenler gelir. Yüzünde nur, aklında ilim, kalbinde Allah, La ilahe illallah. Kadir geceniz mübarek olsun.
Güneşin güzel yüzü, yüreğine dokunsun, kabuslar senden uzakta, melekler baş ucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Güneşin pembeliğiyle doğan, saflığıyla süzülen, herkese nasip olmayan mutluluk denen o en güzel duygu hep seninle olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Günler bize dostların güzelliği ile, geceler onların duaları ile mübarek oluyor. Umudumuz dostların hediyesi, duamız sizlerin sevgisi. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.
Saadet kervana gelip kapında dursun. Bütün Melekler sizinle, Dualarınız Kabul Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Bu güzel gecelerin feyzi üzerinize, rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, nuru ahiretinize, sıcaklığı yuvanıza dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.
Kabuslar senden uzakta, melekler baş ucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Hayırlı Kandiller. Yüce Rabbim bu güzel gecede bizlere onun rızasını kazanacak ameli versin, Kadir geceniz hayırlı olsun.
Hayırlısıyla bu mübarek gece umutlu bir gelecek için vesile olur. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Her keder bir kader ile takdir edilir. Ve kedere değil kadere boyun bükenler nur ile temizlenir. Rabbim güzel yazılmış bir kader ve ona tebessümle boyun eğen bir teslimiyet nasip etsin. Dua ile hayırlı Kadir Geceleriniz olsun.
Her kim, imanından dolayı ve mükafatını yalnız Allah'tan umarak Kadir Gecesi'ni ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.
Her müminin, riayet etmesi ve vefalı olması gerekli olan hususlar şunlardır: Din saygısı, edebe saygısı ve sofra saygısı.
Her tomurcuk yeni bir gülün, her gül yeni bir baharın, her kandil yeni rahmetlerin habercisidir. Rahmet ve mağfiret dolu kandil geçirmenizi dileriz.
Her yerde haddini bilen, gönül aynasını silen, mahşerde beraat edip yüzü gülen kullarından eyle bizleri Ya Rabbim. Hayırlı Kadir Geceleriniz olsun.
Irmak vadiden, sevda denizden, dua yürekten kopar gelir. Yüreğimdeki duaya ortak ettim seni. Sende dualarından mahrum etme beni. Dostun hası huzur verir, muhabbeti ömür verir, yüzündeki tebessüm cemali Resul'den gelir. Rabbim ömrüne ömür, gönlüne huzur versin. Kadir geceniz mübarek olsun.
Işıltılı bakışların gözlerinde, en tatlı sözlerin kulaklarında, tüm mutlulukların avuçlarında ve en sonsuz sevgilerin gönlünce yaşayacağı nice mutlu kandillere.
İbadet ve dua ile idrak ettiğiniz mübarek gecenin, hepimizin kurtuluşuna vesile olması dileği ile hayırlı kandiller.
Için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbi'ne kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
İlahi Esintilerin kalpleri okşadığı, bir anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle, Kandilinizi Kutlarım.
İslam'ın nurlu yüzü kalbine dolsun Makamınız cennet Hz. Muhammed komşunuz olsun Günlerinize mutluluk, gönlünüze saadet dolsun Kandiliniz mübarek olsun.
İslam'ın nuru kalbine doğsun, yüreğin huzur bulsun. Hayatın kandil kadar berrak, gecen mübarek olsun.
Kabul, ameliniz makbul hizmetiniz daim olsun. Saadetiniz kaim olsun. Beraat Kandiliniz Mübarek Olsun.
Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Kadir Geceniz mübarek olsun! Kalpleriniz imanla dolsun!
Kadir geceniz mübarek olsun. Allah sana sevdiklerinle beraber mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin.
Kadir Geceniz mübarek olsun.. Bu günlerin feyzi üzerinize, Rahmeti geçmişinize, bereketi evinize, Nuru Ahiretimize, sıcaklığı yuvamıza dolsun.
Kadir Gecenizi kutlar, her şeyin gönlünüzden geçtiği gibi olmasını temenni ederim. Kandiliniz mübarek olsun.
Kadir Gecenizi tebrik eder, şahsınızın, milletimizin ve tüm İslâm âleminin hayırlarına vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ederim.
Kadir Gecesi bugün. Borçlarımızdan, ceza ve günahlarımızdan kurtulmak için bu gece eller semaya kalkacak, yürekler bir atacak ve gözler sevinç yaşlarıyla dolacak. Kandiliniz mübarek, dualarınız kabul olsun!
Kadir Gecesi değer gecesidir, Allah tarafından değerli kılınmış bir gecedir. Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Bu gece bir ömürden daha hayırlıdır. Ellerin açıldığı, gözlerin dualarla yaşardığı, kalplerin okşandığı Kadir Gecesinde bütün insanların günahlardan uzaklaşıp tövbelerinin kabul edilmesini niyaz ederiz. Allah tüm inananları iman yolundan ayırmasın. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Kadir Gecesi dileklerimizi, isteklerimizi Allaha arz etmek için de değerli bir fırsattır. Kadir Gecesi, Allahın rahmet ve bağışlanmasının sağanak halinde yeryüzüne indiği, dileyen her müminin armağanlara hakettiği bir gecedir. Hepimize hayırlı olsun..
Huzurlu kalpler vardır sevgiyi paylaşıp büyütmek için, kıymetli insanlar vardır dostluğu yaşatmak için, mübarek kandiller vardır dua etmek ve af dilemek için. Bu mübarek gecenin hakkımızda hayırlara vesile olması dileğiyle hayırlı kandiller.
Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiride an bu gece. kandiliniz kutlu olsun.
Kadir gecesi müminlerin dualarının kabul edildiği, günahlarının af olduğu bağışlanma ve af gecesidir. Dualarınızın kabulünü ve Yüce Rabbimizin affına mazhar olanlar arasında olmanızı diler Kadir Gecenizi tebrik ederiz.
Kadir Gecesi, arzularımızın, tutkularımızın, bencilliklerimizin egemenliğinden, esaretinden kurtularak gerçek özgürlük beratımıza nasıl kavuşacağımızı öğretir. Kandiliniz mübarek olsun.
Kadir gecesinin, hayatımıza yeni ufukların açılmasına ve vesile olması dileğiyle.
Kalpler vardır sevgiyi paylaşmak için, insanlar vardır dostluğu yaşatmak için, kandiller vardır kutlamak ve af dilemek için. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Kapılarının açılıp rahmetin sağanak, sağanak yağdığı bu günde düşen damlaların sizi ailece sırılsıklam etmesi dileğiyle. Kandiliniz Kutlu olsun.
Kardeşliğin daimi olduğu, sevgilerin birleştiği dostlukların hiç bitmediği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de sevgi dolu nice kandillere. Kadir geceniz mübarek olsun.
Kardeşliğin kalıcı olduğu, sevenlerin bir araya geldiği mutlu, umutlu ve sevgi dolu, rahmetlerin yağmur gibi bahşedildiği nice kandillere.
Kardeşliğin, dostluğun, sevginin, umudun hayatınızda hep olduğu, dualarınızın kabul edildiği bir Kadir Gecesi geçirmeniz dileklerimle Kandilinizi tebrik ederim.
Kim canı gönülden iman eder, kalbini her türlü günah, nifak ve bozgunculuktan temiz tutar, dili ile doğru ve tatlı konuşur, endişeye düşmeden haline razı olur, doğru ve güzel huylu olursa gerçekten mutluluğa erer. Hayırlı Kandiller.
Kim erdemine inanarak ve sevabını umarak Kadir Gecesini ihya ederse Allah onun bütün geçmiş günahlarını bağışlar. (Hadis-i Şerif) Kadir Geceniz mübarek olsun!
Konsun yine pervazlara güvercinler, hu hulara karışsın aminler,mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Kul bittim dediği anda Rabbi yettim der. Dermanı kulda aramamak, ellerimizi hep ona açmak ve dualarda unutulmamak dileğiyle Kadir geceniz mübarek olsun.
Kul fanidir, yol mukaddes. Bir gün verilecek son nefes. Ne makam kalıcı, ne de heves. Sadece Kurandır gerçek adres. Yüreğin cennet gibi güzel, cennet senin gibi özel yüreklerle dolsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Kum tanesi kadar küçük, sevinçlerimiz Nisan yağmuru kadar bol olsun. Bu mübarek geceniz sevapla dolsun. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Kuran’ın nazil olduğu bin aydan daha hayırlı bu gecenin size, efradı ailenize ve bütün İslam alemine hayır bereket ve huzur getirmesini diliyor ve dua ediyorum. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Kuran-ı Kerim’de Kadir Gecesi için Leyletül kadri hayrun min elfi şehrin yani Kadir Gecesi bin aydan hayırlı bir gecedir diye buyuruluyor. Bu nedenle bu geceyi ihya edelim. Kadir geceniz hayırlı olsun.
Kuran'ın nazil olduğu bin aydan daha hayirli bu gecenin size efradı ailenize ve bütün İslam alemine hayır bereket ve huzur getirmesini diliyor ve dua ediyorum Kadir geceniz mübarek olsun.
Merhameti sonsuz olan yüce Allah, kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarınızın O'nun yüce katına iletilmesine vesile olan kandiliniz mübarek olsun.
Mevla çekirdeğe orman gizlemiş, yılanın zehrine derman gizlemiş, tahıl tanesine harman gizlemiş, mübarek gecelere cennet gizlemiş Kadir Geceniz mübarek olsun… Mübarek aylara selam, Kadir geceniz kutlu olsun!
Mübarek Kadir Gecenizi kutlar, her şeyin gönlünüzden geçtiği gibi olmasını temenni ederim. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Mübarek Kadir Gecenizin en derin sevgi ve saygılarımla kutlarım. Dareynde cümlemize afiyet ve selametler dilerim. Nice mutlu ve kutlu günlere saadet, devlet, izzet ve şefkatle erişmenizi temenni ve niyaz ederi. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Nurlu yüzü kalbine dolsun Makamınız cennet Hz. Muhammed komşunuz olsun Günlerinize mutluluk, gönlünüze saadet dolsun Kandiliniz mübarek olsun!
O gece boyunca melekler, Rablerinin izniyle ölü canlara hayat taşımak için bölük bölük inerler; her çeşit barış, huzur, saadet ve güven taşırlar ta şafak sökünceye dek! Bu mübarek Kadir Gecesinde Allah dualarınızı kabul etsin.
Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbi'ne kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku, Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Oruçlu olan kimse, bir kimsenin aleyhinde bulunmadıkça veyahut eza ve cefa yapmadıkça, ta orucunu bozuncaya kadar ibadetdedir. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Ömrüne ömür katılsın, gönlüne meltem saçılsın. Bu mübarek gecede melekler dört bir yanını sarsın. Derdine derman, gönlüne iman dolsun. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Peygamber Efendimiz (s. A. V.) buyurdular:
“Kim faziletine inanarak ve mükâfâtını sadece Allah'tan ümid ederek Kadir Gecesini ihyâ ederse geçmiş günahları bağışlanır.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh) Peygamber Efendimiz buyurdular ki :
"Hatırlayan güzelse, hatırlanan da güzeldir. Gül bahçesine giren ya gül olur, ya da gül kokar" manevi bollukların yaşandığı bir gece olması dileğiyle, Kadir geceniz mübarek olsun.
Rabbim dualı bir hayat yaşayan, duasını hayatına taşıyan, başkalarının duasını alan ve duası kabul olan kullarından eylesin inşallah. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Rabbimden çiçek istedik kırları verdi, ağaç istedik ormanları verdi, su istedik denizleri verdi, dost istedik bu numarayı verdi. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Rahmet, mağfiret ve arınma ayı olan Ramazan-ı şerifin son günlerine yaklaşırken, her yıl kadrimizi yüceltmek üzere gelen mübarek Kadir gecesine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz… Hayırlara vesile olması dileğiyle Kadir gecemiz kutlu olsun.
Rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun.
Rükû, secde ve gözyaşları ile fersah fersah arşa yükselen dualarınızın karşılığını almanız temennisi ile Kadir geceniz mübarek olsun.
Rüzgarın kemanını çaldığı ve yağmur damlalarının pencerene vurduğu bir gecede yatağına uzanıp, keşke dediğin tüm güzelliklerin sizin olsun. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Sade duygular yükselsin göklere, yükseklerde hafakan, gözlerde yaşlar, ona susamış dudaklar kadar, açılan eller var. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Samimiyetle iman edenler; kalplerini her türlü günah ve nifaktan arındıranlar; dürüstlükle ve tatlılıkla konuşanlar, tamahkarlıktan uzak duranlar, gerçekten mutluluğa ererler. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Semanın kapılarının sonuna kadar açılıp rahmetin sağanak sağanak yağdığı böyle bir gecede düşen damlaların seni sırılsıklam etmesi dileğiyle. Kadir Geceniz mübarek olsun!
Sen öyle bir insan ol ki akıllara dursun sen ona buna değil Allah'a kulsun sen zulmettler için de parlayan nursun senin gibi dostun Kadir Gecesi Mübarek olsun.
Sevgi hak edenin, umut sabredenin, zafer inananın, mutluluk bekleyenin, bunların tümü senin ve sevdiklerinin olsun. Kadir Gecemiz Mübarek Olsun.
Sevgiler adına nice dilekler vardır. Ölümü bile ayırır saymayan gönüller vardır. Mesafeler araya set çekmişse ne çıkar, dualarda birleşen gönüller vardır. Hayırlı kandiller..
Sevginin tacıdır, her bahar bir gül taçlanır. O gül ki Muhammet'i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu sevgi dolu nice kandillere.
Size karanfilin sadakatini, sümbülün bağlılığını, menekşenin tevazusunu, lalenin gururunu, leyleğin saadetini versek, bize de dua eder misiniz? Kadir Geceniz mübarek olsun.
Sofranız afiyetli, paranız bereketli, kararlarınız isabetli, yuvanız muhabbetli, kalbiniz merhametli, bedeniniz sıhhatli, yüzünüz mutlu, Kadir Geceniz mübarek olsun!
Talihiniz gözleriniz kadar berrak, kaderiniz bakışınız kadar güzel, umudunuz yarın kadar yakın, yarınınız aşkınız kadar mutlu, aşkınız Kadir kadar mukaddes, dualarınız istediğiniz gibi makbul olsun.
Tövbe güvercini kalbe konsun af dalgalar saadet kervana gelip kapında dursun. Bütün Melekler sizinle,Dualarınız Kabul Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Tüm İslam aleminin mübarek Kadir gecelerini kutluyor, bu gecenin hayır ve bereketiyle hepimizi iç huzura eriştirmesini Yüce Allahtan diliyorum. Kadir geceniz mübarek olsun.
Tüm İslam aleminin mübarek Kadir gecesini tebrik ederiz.
Tüm yürekler sevinç dolsun. Umutlarınız gerçek olsun. Acılarınız unutulsun. Dualarınız kabul ve mübarek Kadir Geceniz hayırlara vesile olsun… Unuttuğum kişileri hatırladığım gün değil, çok sevdiğim kişileri dua ile andığım özel bir gündür. 'Ben beni seven ümmetimi almadan cennete gitmem' diyen bir Peygamberin (s. A. V) ümmeti olmanın hakkını verebilmek duası ile kandilimiz mübarek olsun.
Ümit ederiz ki bu mübarek gece, zor günler geçirdiğimiz; fakat gelecek adına umutla dolu olduğumuz şu dönemlerde yeniden bir uyanışa vesile olur. Kadir Geceniz mübarek olsun..
Dua yürekten kopar gelir. Yüreğimdeki duaya ortak ettim seni. Sende dualarından mahrum etme beni. Dostun hası huzur verir, muhabbeti ömür verir, yüzündeki tebessüm cemali Resul'den gelir. Rabbim ömrüne ömür, gönlüne huzur versin. Kadir geceniz mübarek olsun.
Varlığı ebedi olan, merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez. Dualarınızın Rabbin yüce katına iletilmesine vesile olan Kadir Geceniz mübarek olsun.
Ya Rabbim, cezadan affına sığınırım, gazabından rızana sığınırım, senden sana sığınırım. Zatın yücedir, seni övmek için kelime bulamıyorum. Sen kendini övdüğün gibisin. (Peygamberimizin Kandil Duası) ÂMİN. Hayırlı Kandiller.
Yağmur yüklü bulutlar gibi gelen, eteğindeki hayır cevherlerini başımıza boşaltan ve bizlere mutluluk veren kandillin, büyüsüne kapılmanız dileğiyle Kadir Geceniz mübarek olsun.
Yağmurun toprağa hayat verdiği gibi duaların da hayat bulacağı bu mübarek gecede dua bahçesinde yeşeren fidan olmak dileğiyle Kadir geceniz mübarek olsun.
Yakarışlarını Yüce Mevla'ya sunacağı ve O'nun sonsuz affından, merhametinden, iyiliğinden bol bol yararlanacağı umut, huzur ve müjde gecesidir. Kadir geceniz mübarek olsun!
Yakınlık ne mekânda ne zamandadır sadece eller yukarı kalktığında aklına gelenler yakın olduklarındır. Kadir Geceniz mübarek olsun.
Yenik düştük zamana, esiri olduk anlamsız koşturmaların ve fakat adını yüreğimize yazdığımız dostlarımızı hiç unutmadık. Kandiliniz mübarek olsun.
Yeryüzü dediğin bir koca mabed. Geldik bu mabede maksat ibadet. Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret; Ebedi bir hayat icin gayret yok hayret! Ezanlar ederken secdeye davet, Hep yarın diyorsun oysa kim bilir; O yarınlar belki kıyamet" Kadir Geceniz Mübarek olsun.
Yine pervazlara güvercinler, hu hulara karışsın aminler, mübarek akşamdır, gelin ey Fatihalar, Yasinler. Kadir Geceniz Mübarek Olsun.
Yüreği baharı beklerken, kıştan kalan hüzünlerle serpilmiş gül sevdalısı. Ruhun hangi rüzgarın ardında titriyor bilmem... Bil ki kırık dökük de olsa avuçlarına bıraktığım dualarım var. Bil ki yüreğinin göreceği çok güzel baharlar var. Ebedi baharları kucaklamak için sonsuz dua ve muhabbetle.. Hayırlı kandiller.
Yüreğine bin damla serpilsin ki yüreğin ferahlasın, günlerine bin tatlı mutluluk dolsun ki huzur dolu bir yaşamın olsun, bu mübarek Kadir gecesinde tüm dualarınız kabul olunsun.
Yüreğine nur dolsun, melekler baş ucunda dursun. Güneş öyle bir geceye doğsun ki, duaların kabul, Kadir geceniz mübarek olsun.
Yüreklerin bir attığı duaların gökyüzüne yükseldiği mübarek Kadir Gecesinin hayırlara vesile olmasını ve ömrünüzün sağlık, huzur ve iman dolu geçmesini dilerim.
Yüreklerin coştuğu, ellerin duaya kalktığı bu eşsiz gecede, tüm duaların kabulü ümidiyle kandilinizi tebrik ederim.
Yüzünden tebessüm, kalbinden sevgi, bedeninden sağlık, çevrende dost, ömründen huzur ve neşe eksik olmasın! Kadir gecen mübarek olsun.
Bir Karadenizli, bir Kayserili ve bir Diyarbakırlı aynı trafik kazasında ölmüş. Cenazeleri dualarla, göz yaşlarıyla kaldırılmış.
Aradan iki üç gün geçmiş, bir de bakmışlar ki, Karadenizli mezardan çıkmış, üstünü silkeleyerek geliyor. Önce büyük bir panik yaşanmış haliyle, sonra bakmışlar ki bayağı kanlı canlı, cesaret edip yanına yanaşmış ve merakla sormuşlar:
- "Yahu sen öteki dünyadan nasıl geri döndün?"
Karadenizli anlatmaya başlamış:
- "Öte tarafta da işler buradaki gibi yürüyormuş meğer, geri göndermek için 5 bin dolar istediler, bastım parayı geri geldim."
- "Eee, diğer iki arkadaş niye gelmedi?"
- "Vallahi ben gelirken, Kayserili, hâlâ 3.500 dolara olmaz mı, yap bir indirim de ayağımız alışsın." diye pazarlık ediyordu.
- "Ya Diyarbakırlı?"
- "O da 'Ben vermem, Devlet versin.' diye inat ediyordu."
1- Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen.
2 - Gökyüzünde bir bulut.
3 - Bitlis'te beş minare.
4 - Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili.
5 - Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı.
6 - Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü.
7 - Palandöken'de bir palan, iki döken.
8 - Kastamonu'da üç kasto.
9 - Üç fay hattı.
10 - Bir çarşamba, iki perşembe, üç Cuma.
11 - Dünyada mekan.
12 - Ahirette iman.
13 - Denizde кuм.
14 - Uzayda yerçekimsizlik.
15 - Bir çuval gazoz kapağı.
16 - Bir kibrit kutusu sigara izmariti.
17 - On sekiz saç biti.
18 - Biri İngilizce 6 adet küfür.
19 - Yirmi tane boş naylon poşet.
20 - Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht.
21 - Bir sürü saç sakal, kıl, tüy, yün.
22 - Uç ayrı parkta, üç ayrı belediyeye ait, üç ayrı banka reklamlı bank.
23 - Bir ayakkabı çekeceği.
24 - İki büyük taş kütlesi.
25 - Bir adet ağaç gölgesi.
26 - Üç kuş kanadı sesi.
27 - Bir sürü kedi köpek.
28 - Bir marmara denizi.
29 - Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci.
30 - Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu.
31 - Çalıp çalıp kaçılan beş tane melodili apartman zili.
32 - Nakit 15 lira.
33 - Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür.
Orta ikideyken, büyüdügü zaman ne olmak ve ne yapmak istedigi konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftligine sahip olmayı hedefledigini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntısına kadar anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftligin krokisini de çizdi.
Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sundugu 7 sayfalık ödev, tam anlamıyla kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevini geri aldı. Kagıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0"ve " dersten sonra beni gör"uyarısı vardı. "Neden "0"aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk. "Bu senin yaşındaki bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal"
Dedi, hocası. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun!Kaynagın yok.
At çiftligi kurmak büyük para ister. Önce araziyi satın alman gerekir.
Bunu başarman imkansız" dedi. " eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsın, notunu yeniden gözden geçiririm!
Dedi. Çocuuk eve döndü ve uzun uzun düşündü. Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir degişiklik yapmadan geri götürdü hocasına. "Siz verdiğiniz notu degiştirmeyin" dedi. "Bende hayallerimi".
O çocuk bugün 200 dönümlük arazisi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdıgı ödev ise şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. aynı ögretmen geçen yaz 30 ögrencisini bu çiftlige kamp kurmaya getirdi. Ayrılırken eski ögrencisine "Bak" dedi, "Ben senin ögretmeninken, hayal hırsızındım. Ama sen hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın. "
Aşkın havlusu Orta yaşın üstünde bir italyan, genç ve güzel bir hanıma aşık olmuş. Kadın da bu aşka aşkla karşılık vermiş.
Birbirlerini çok sevmişler ve evlenmişler. kocası eşini hep mutlu etmek endişesi taşıyormuş. ancak yatakta mutlu edemediğini görüp karısına problemini açmış. "ne yapalım?papaza soralım. "kaçırını almışlar. olayı papaza açmışlar. papaz derhal bir tavsiyede bulunmuş:
" genç bir kişi sizin üzerinizden bir havlu ile, havluyu sağa sola sallayarak esinti yapsın! " Havluyu sallayacak Gençi bulmuşlar genç adam onlar sevişirken havluyu sallamış, sallamış. ancak sevgililer yine mutlu olİmamışlar.
Tekrar papaza gitmişler:
"Ne yapalım"
Demişler. papaz bir süre düşünmüş kocaya:
"Birde havluyu sen sallaşöyle deneyin" demiş. iki sevgili evlerine dönmüşler ve papazın tavsiyesine uymuşlar, havluyu koca sallamış, kocanın yerine genç adam geçmiş. tabii sonuç müthiş olmuş, yer gök inlemiş ve koca, karısını memnuniyetini ve mutluluğunu girerek, genç adama dönmüş. birazda küçümseyici bir tavırla " gördün mü koçum.
Havlu şöyle sallanır. "
Sağlık Sigortası Orta Yaşlı bir çift, doktora gitmişler; - " doktor sevişirken bizi izlermisiniz?" demişler.
Doktor şaşkın şaşkın bakmış demek bir sorunları var. Tıp adamı olarak yardım etmek zorunda; - "Peki" demiş. çift yatağa uzanmış doktor izlemiş ve teşhisi bildirmiş; - "
"İkiniz'de gayet sağlıklısınız, Sevişmeniz fevkalade merak edecek bir şey yok viziteniz 32 dolar bu'da fataranız".
Ertesi hafta çift yine gelmiş doktora sevişirken bizi izle diye. Gene izlemiş doktor. Gene sorun yok. Gene vizite 32 dolar. Her hafta çiftarandevu alıyor, geliyor, sevişiyor. parayı ödüyor, çıkıp gidiyor.
Bir türlü bir şey bulamayan doktor sonunda dayanamamış; - "Bana biraz yardımcı olun sıkıntınız ne söyleyin?". Adam cevap vermiş; - " Herhangi bir sıkıntımız yok birşey bulmanızı'da istemiyoruz. Bu kadın evli, onun evine gidemiyoruz ben'de evliyim benim eve'de gidemiyoruz. Hilton geceye 178 dolar istiyor. Sheraton 182 dolar. Buraya ise sadece 32 dolar ödüyoruz üstelik sğlık sigortamız bu 32 doların 26 dolarını bize fatura karşılığı geri ödüyor".
İşte, erkekleri sinir etmek için yeni ve geliştirilmiş tüyolar: 1. İlk önce aşkınızı ilan edin; onu da kendinize aşık edin;
Sonra bir yanlışlık olduğunu söyleyip geri çekilin. 2. İlk önce, "ömrümün sonuna dek seninim" deyip kendinize bağlayın. Daha sonra "Aşk, sürdüğü müddetçe ebedidir" deyin. Bu, onu cin çarpmışa çeviçecektir. 3.
Ğabriel ğarcia Marquez`in Kolera Zamanı Aşk`ını okumasını coşkuyla salık verin ve romandaki kahramanın 51 yıl aşkını beklemesi gibi bir daaranış sergilemesini ondan da umduğunuzu ima edin. 4. Kontrolün kimde olduğunu göstermek için, onun telefonlarına ve e - posta mesajlarına - verecekseniz bile - hep geç cevap verin. 5. Telefon ettiğinizde de, kendinizi odadaki kişiyle konuşmayı kesmek zorunda hissetmeyin. Bırakın, telefondaki erkek arkadaşınız beklesin ve konuşmanızın yalnızca sizin tarafını dinlemek zorunda kalsın. 6. `Yanlışlıkla` özel notlarını okuyun, sonra hesap sorun. 7. Eski erkek arkadaşınıza iletmeniz gereken bir mesajı yanlışlıkla onun telesekreterine bırakın. 8. Evini ziyaret ettiğinizde telefon çalarsa, suçlar bir biçimde " Hmm, bu da kim olabilir?" diye dudak bükün. 9. Arandevulara 15 dakika geç gitmeyi adet haline getirin. Bir gün, haklı sebepten de olsa geç kaldığında küplere binin. 10. Hattaarandevulara hiç gitmeyin. Sözlerinizin hiç birini tutmayın. 11. Sizi kentin en pahalı restaranlarından birine götürmesini sağlayın; yemek gelince de yüksek sesle porsiyonların küçüklüğünden yakının. Ya da kıtlıktan çıkmış gibi yiyin. 12. Evinizin en göze çarpan köşesine eski erkek arkadaşınızın çerçeveli resmini asın. 13. Yatak yapmayı, ütülemeyi, yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı bilmemezlikten gelin. 14. İlk öpüştüğünüzde dilinizi boğazına kadar sokun. 15. İzinizi bırakın: boynunun görülebilecek bir yerini İsırın. 16. O evinden bir başka yere taşınırken, münasip bir biçimde tatile çıkın. 17. Bir başka erkek arkadaşınız olduğunu söylemeyi unutuvermiş olun. 18. Onu iş yerinde ziyarete gittiğinizde, amiri ya da daha iyisi memuru ile kesişin. 19. Arkadaşlarının yanında küçük düşürün. 20. Annesini eleştirin. Ebeveynini ziyerete gittiğinizde, onun hiç sevmediği elbisenizi bilhassa giyin. En yakın akrabalarının, kardeşinin falan adını unutun. 21. Sözüm ona size hediye aldığı ütü, ekmek kızartma makinesi, mikser gibi ev eşyalarını yılbaşında annesine hediye edin. 22.
En sevdiği dostunu sürekli eleştirin. 23. Vereceği partiden önce en ilgisiz konuda kavga çıkarın ve bütün gece suratınızı asın. 24.
Gideceğiniz partide kravat takma mecburiyeti olduğunu söylemeyin. 25. O arabayı sürerken sürekli karışın; arabanın orasına burasına tutunun;
Frene basıyormuş gibi yapın. 26. Siz arabayı kullanırken, kaybolsanız bile durup yön sormayı reddedin. 27. Film seyrederken elini tutmayın.
28. Esprilerine gülmeyin. 29. Michelle Pfeiffer`ı beğendiğinde hakarete uğramış gibi bozulun; Daniel Day - Lewis`i seyrederken kendinizden geçin, alkışlayın. 30. Eski kız arkadaşlarıyla dalga geçin. 31. Aşka hazırlık safhasında, anatomisinin aşağı kısımlarında rastgele bir şeyi tutun ve "Bu mu?!" diye sorun. 32. Sevişirken onun adı hariç, kendinizinki dahil herhangi bir ad haykırın. 34. Uyumak istediğinde, okumasanız da gece lambasını açık tutun. 35. Uyurken kol ve bacaklarınızla ahtapot gibi ona sarılın ki sabaha kadar bütün vücudu uyuşmuş olsun. 36. Çalar saatin sizin tarafınızda olmasında ısrar edin ama çaldığında, erişemeyeceğini bilerek, uyumayı sürdürün. 37. Her gece, o, yatağa girmenizi beklerken cilt bakımınızı son kerte yavaş yapın;
Çantanızı baştan düzeltin; bozuk paraları etajerin üzerine büyük bir itina ile yavaş yavaş dizin. Sonra, yosunlu masşöyle yatın. 38.
İlişkinizi, gelecek kuşaklar için görüntüleyin; daha doğal oluyor diye hazırlıksızken fotoğrafını çekin. 39. Arkadaşlarınızla saatlerce telefonda konuşun; sonra o sizinle konuşmak istediğinde yorgun olduğunuzu, TV seyretmek istediğinizi söyleyin. 40. TV seyrederken, uzaktan kumanda ile kanalları durmaksızın değiştirerek kıvançla el maharetinizi gösterin. 41. Tam gazetesini, dergisini ya da kitabını okumak istediğinde TV`yi açıp sadece hanımlara hitap eden bir programı seyredin. 42. Ne okuduğunu görmek için elinden kitabı alın ve sayfayı kaybedin. 43. O tam gazete okuyacakken, ayağınızı kucağına uzatın ve ovmasını söyleyin. 44. TV`de heyecanla maç seyrederken odaya girip kanalı değiştirin; "Bu belgeseli kaçıramazsın" deyin. 45. "Meyve yemek ister misin?" diye sorun ve onun kalkıp getirmesini bekleyin. 46. O dışarı yemek almaya giderken aç olmadığınızı söyleyin. Sonra o yerken ağzınızın suları aksın; başınızı yana eğip, size de vermek zorunda kalıncaya kadar sessizce onu seyredin. 47. sürekli ovulmak isteyin ama onu ovmak için hiç oralı olmayın. 48. O ilk önce ovarsa sizin de onu ovacağınıza söz verin; sonra uyuyakalın. 49. Evlilik lafı edildiğinde yüzünüz kireç gibi bembeyaz olsun. 50. Ne konuştuğunun farkında olmadığını söyleyin. 51. Konuşurken dinlemeyin. 52. Telefonda konuşurken esneyin ve o sırada uzandığınızdan rehavet çöktüğünü bahane edin. 53.
Gününün nasıl geçtiğini sorun; sözünü kesin ve kendi gününüzü anlatın.
54. Gününün nasıl geçtiğini sorun; sonra öbür odaya geçin. 55. Gününün nasıl geçtiğini sormayın. 56. Arkadaşlara bir olayı tatlı tatlı anlatırken ortasında sözünü kesin ve siz bitirin. 57. Onun her gün biteviye yaptığı olağan bir işi siz yaptığınızda iltifat bekleyin. 58.
Sizi sevdiğinizi söylediğinde boş gözlerle bakın. 59. Her fırsatta, "Ben demedim mi?" deyin. 60. Suratınızı asın; "Neyin var canım benim?" diye sorduğunda, " Hiç!" deyin. 61. Canınızın bir şeye sıkıldığını bildiğini bildiğinizi bildiğinde bile hala " Hiç!" deyin. 62. Nihayet, "Neyin var canım benim?" demekten vaz geçtiğinde kırılın ve artık duygularınıza eskisi kadar önem vermediği için serzenişte bulunun. 63. çok büyük bir kavgadan sonra hiçbir şey olmamış gibi daaranın ve yapmakta olduğunuz video kliple ilgili alakasız bir soruyu sakince sorun. 64. çumartesi günü hasta yatağında yatarken, arkadaşlarınızı davet edin ve iskambil oynayın. 65. Kilo aldığında, yerçekimsel özürlü olduğunu bilhassa belirtin. 66. Kilo vermek istediğinde, eski erkek arkadaşınızın egzersiz programını ya da gıda rejimini tavsiye edin. 67. Ona, kendi görsel zevkiniz için, en sevdiğiniz erkek artistin egzersiz videosunu alın. 68.
Yeni saç traşı olduğunda aldırmayın, farkına varmayın. 69. Yeni aldığı elbisenin yakışıp yakışmadığını sorduğunda, gözünüzü TV`den ayırmadan yakıştığını söyleyin. Daha sonra baktığınızda, "A, bunu mu giyiyordun?"
Diye sorun. 70. Ona, `bitirim, son kerte yakışıklı` artist ve modellerin sizi hiiiç mi hiç ilgilendirmediğini, hep *onu* tercih ettiğinizi göreksiz yere, durup dururken anımsatın. 71. Onu, eski erkek arkadaşınızla sürekli karşılaştırıp, " Hayatım, o saçımın dağınık kalmasına hiç aldırış etmezdi" gibi bir laf edin. 72. Her yaşgününde, ilk verdiğinizde çok sevdiği tişörtün hep benzerlerini alın. 73. Onun yaşgününde, kendi gitmek istediğiniz bir etkinliğe bilet alın. 74.
Kutlanacak herhangi bir günde, aslında kendinizin istediği bir şeyi hediye edin. 75. Yaşgününde ne istediğini yüzde yüz bildiğiniz halde, daha fazla memnun olacağına `emin` olduğunuz bambaşka bir şeyi alın. 76.
Yaşgününü unutun; sonra üstünde üzgün bakışlı bir enik olan bir kart atın. 77. Yıllık tatil için birlikte biriktirdiğiniz parayıa makyaj malzemesi alın. 78. Evi kendi zevkinize göre yeniden döşeyerek ona sürpriz yapın. Başka erkeklerle olan anılarınızı canlandıracak söylerle süsleyin. 79. Tanınmayacak hale gelmiş eşyaları bile bir gün faydası olur diye atmayın. 80. İçine göremeseniz bile lise yıllarından kalan buluzunuzu giyin ve "öldu!" deyin. 81. Eve kedi almakta ısrar edin;
Bağıramazsanız, evdeki bütün çiçeklere ad koyun. 82. önunla konuşacağınıza kedinizle konuşun. 83. Köpeği önüne gelene havlamaya ve saldırmaya başladığında, " Eğitilmesi için, artık köpeği okula gönderme zamanı geldi" deyin. 84. Mırın kırın ettikten sonra kuru temizleyiciden kerhen aldığınız elbisesini, kedinin üzerinde uyuması için yatağın üzerine fırlatın. 85. Sorulmadan, evin bütçesini dengelemek için öğütte bulunun. 86. Alışveriş sırası size geldiğinde, mümkün olduğunca, donmuş yiyecek alın. 87. Buz küpleri yapmaya yarar şeyi buzluğa susuz koyun.
88. İşten eve geldiğinde, akşam yemeği için eksik malzemeyi almak üzere, en yakını iki km ötede olan şarküteriye gönderin. 89. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yaptığı enfes yemeği TV seyrederek yiyin. 90. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yaptığı enfes yemeğin içine tuz başta olmak üzere her türlü bağıratı koyun. 91. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene yemek yaptıktan sonra, sızlanarak o gün hamburger yemek istediğinizi söyleyin. 92. Kırk yılın başında, içinden geldiği için özene bezene hazırladığı yemeği sizinle paylaşma girişiminde bulunma cesüretini kırın. 93. Kırk yılın başında, içinden geldiği için size yemek yapmak istediğinde ailenizden birinin çok iyi yaptığı bir yemeği yapmasını isteyin; tattıktan sonra yüzünüzü buruşturun. 94. Yemek pişirmesinin sizinki kadar iyi olmadığını söyleyin. Ancak, çok meşgul olduğunuzdan yemek pişirmeye ayıracak vaktiniz olmamış olsun. 95.
Çamaşır yıkama sırasının ona geldiği hafta, her gün üç kez elbise değiştirin. Hatta bir saat için giydiğiniz buluzu, katlayıp şifoniyere koymaktansa kirliye atmanın daha kolay, her duştan sonra havlunuzu değiştirmenin bayağı yararlı olduğunu birden farkedin. 96. Kan lekeli donlarınızı ortalıkta bırakın. 97. Tuvalet kağıdı bitince, bilhassa bir yolculuk için bir süre kent dışına giçecekseniz, ruloyu değiştirmeyin.
98. Traş losyonu yerine bol bol kullanmaya bayıldığı cilt temizleme losyonunuzu saklamayı ihmal etmeyin. 99. Islak havlunuzu yatağın üzerine, onun yattığı kısma fırlatın. 100. Asetonla temizlenemiyorsa temizlemeye, mutfak bıçağıyla düzeltilemiyorsa düzeltmeye değmez diye düşünün. 101. ö hazır olmasa bile garsona sipariş vermeye hazır olduğunuzu söyleyin. 102. öna sormadan onun için de siparişi verin. 103.
Kendisine ait olmayan siyasi görüşleri ona atfedin. 104. Başınızdan geçen tatlı bir olayı anımsatın ve anlamsız gözlerle baktığını görünce, şöyle ya, o sen değildin" deyin. 105. Başka erkeklerle olan ilişkilerinizde belirsiz olun; sürekli tahmin etmeye çalışsın. 106.
Yapılması görekli bir şeyi gelecek hafta yapacağınızı söyleyin. 107.
Yapılması görekli bir şeyi gelecek hafta sonu yapacağınızı söyleyin.
108. Yapılması görekli bir şeyi `yakında` yapacağınızı söyleyin. 109.
Her şeyi baş ağrınıza yükleyin. 110. Annesi geldiğinde, abonesi olduğunuz Playgirl türü derginin ortalıkta gözükmesini sağlayın. 111.
Kileri temizleyeceğinize söz verin; sonra sadece içindekilerin yerini değiştirin. 112. Evdeki hayvanın sizi daha fazla sevdiğini söyleyin.
113. Bir spora başlayın ama gerçekte sadece TV`den seyredin. 114. Eve yeni alınan bir aletin işletme talimatını "Bir моrоn bile bunu işletebilir" diyerek okumayı reddedin; sonra bozduğunuzda kabahatı fabrikada bulun. 115. Onun fütursuz alışveriş huyu üzerine ileri geri konuşun; sonra gidip yarım düzine çift ayakkabı alın. 116. Ertesi çarşıda bir çift daha alın; fazla mal göz çıkarmaz. 117. Sabah kendinize kahve yaptıktan sonra sütü dışarıda bırakın. 118. Yalancı tırnaklarınız salatanın içinden çıksın. 119. Dişinizi ilk önce siz fırçalayın ve macun köpük ve artığını lavabodan temizlemeyin. 120. Yatmadan önce banyoyu önce siz kullanın ve her yere su sıçratın. Naylon çoraplarınız ipte asılı, kanlı tamponlarınız yerde atılı kalsın. 121. Sorduğunda, evlenmek istediğinizi ama zamanını bilmediğinizi söyleyin. 122.
Sorduğunda, `işler yoluna girdiğinde` evlenmek istediğinizi söyleyin.
123. Sorduğunda, `belki gelecek yıl` evlenmek istediğinizi söyleyin.
124. Kafası çok fena bozukken çocuk taklidi yaparak konuşun. 125.
Kavgadan sonra çiçek gönderin ve artık herşeyin eskisinden daha iyi, güllük gülistanlık olduğunu varsayın. 126. Kilo vermeye çalışırken, "
Harika görünüyorsun hayatım, tatlını yiyebilirsin" deyin; sonra geçen yılın pantalonlarına sığmadığını söyleyin. 127. Kendiniz 10 kg aldıktan sonra onun 2 kilo alması ile alay edin. 128. Hayatınızda onu hiç sakallı görmediğiniz halde a - acayip yakışacağını beyan edin. 129. Yetişkin hayatı boyunca bıraktığı sakal ve saçlarını dibinden kestikten sonra uzun saç ve sakalı ne denli çok sevdiğinizi söyleyin. 130. Saçınızı onunkinden daha kısa kesin. 131. Aşikar bir yalan söylemekten sakının.
Kilolu görünüp görünmediğini sorduğunda "Yo, *aslında* hayır" deyin.
132. Sözde kompliman yapın; kaş yapayım derken, göz çıkarın:
"Siyah da çok ince gösteriyor", "çildin de bayağı düzeldi"falan deyin. 133. Ah bir anlayabildiğinizde, kaygılarını tartışmaktan nasıl da mutluluk duyacağınızı belirtin. 134. Okumak için gece lambasını açık tuttuğunda şiddetle itiraz edin ama o uyumak istediğinde siz okumak için açık tutun. 135. Yatak odanızdaki TV`nin bir süre sonra kendiliğinden kapanacağı konusunda onu temin edin; sonra sabaha karşı söndürmek için kalkmak zorunda kaldığını gizlice ve haince seyredin. 136.
Çamaşırlarınızı etraftan toplamayın; sonra "Burası darmadağın" diye yakının. 137. 3 yastıkta ısrar edin; o uyuduktan sonra onun tek yastığını da çalın. 138. Yorganın onun üstündeki kısmını da üstünüze çekin, donsun.
Genç kız feci bir hastalığın pençesinde kıvranıyordu. Yaralı kalbi artık bu dünyaya daha fazla dayanamamaya başlamıştı. Çok zengin olan ailesi tüm gazetelere, kalp nakli için ilan vermişlerdi. Canını feda edecek birini arıyorlardı. genç kız ise hergün hastahane odasında biraz daha solmaktaydı. Yine yalnızdı odasında, gözü yaşlı, boynu bükük ölümü bekliyordu. Gözlerini kapadı, bu küçük odada gözyaşı dökmekten bıkmıştı. Yinede engel olamadı pınar gibi çağlayan gözyaşlarına. Sevdiği geldi aklına, fakir ama onu seven sevgilisi. Hergün aynı şeyleri düşünüyor, anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu.
"Param yok ama sana verebileceğim sevgi dolu bir kalbim var" demişti delikanlı. genç kızda zaten başka birşey istemiyordu. Sevgiye muhtaç biri, sevdiğinin sevgisinden başka ne isteyebilirdiki. Ama olmamıştı işte, dünyalar kadar olan sevgilerinin arasına, o lanet olasıca para girmeyi bilmiş, onları ayırmıştı. İşte paranın geçmediği zamanlara gelmişlerdi. Ne önemi vardı artık? Şu son günlerinde, sevdiği yanında olsa yeterdi. Ayrılıklarından bu yana 5 bitmeyen, çile dolu yıl geçmişti. Her günü zehir, her günü hüaran. Ama genç kız hep sevgisini yüreğinde taşımış, kalbini kimseyle paylaİmamıştı. Sevdiğini düşündü işte o an. Acaba o neler yapmıştı bu kadar sene boyunca. Kimbilir kiminle evlenmiş, çoluk çocuğa karışmıştı. Gözlerinden bir damla yaş daha damladı kurumuş, bitmiş ellerine. Ellerine baktı, bir zamanlar ellerinin, elerini tuttuğunu hayal edip, her gün saatlerce ellerini seyrederdi. En çokta saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş, koklamıştı onları. Her bir tanesi koptuğunda, kalbine bir ok daha saplanıyordu. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Belki sevdiği yanında olsa, kalbi bu kadar yorulup, veda etmezdi yaşama. Zaten artık ölüm umrunda değildi genç kızın. Sevdiğinden ayrı yaşamanın ölümden ne farkı vardı ki. Tekrar o geldi aklına. Keşke keşke yanımda olsa dedi. Son bir kez elini tutsa yeterdi. Gözlerini son bir kez öpse, rahatça ebediyen gözlerini kapatabilirdi artık. Gözleri pınar gibi çağlamaya başladı.
Sevdiğini son bir kez göremeden ölmek istemiyordu. Ufakta olsa ondan bi hatırasını almadan bu dünyadan göçmek istemiyordu. Oysa sevdiği, kimbilir kiminle beraberdi. Kendi sevgi dolu kalbinin kimseyle paylaşmayı düşünmemişti bile, ama acaba o paylaşmış mıydı? Onun sevgisini silmiş atmış mıydı acaba kalbinden? İçi birden nefretle doldu.
Üstüne büyük bir ağırlık çöktü. Onu düşündükçe her dakikasının zehir olması artık çok daha ağır geliyordu genç kıza. Ölmek istedi, artık yaşamak istemiyordu bu dünyada. Ama sevdiğinden bi hatıra almadan ölmeyeceğine and içmişti. Tekrar gözlerini açtı. Kimbilir belkide sevdiği onu unutmuştu. Bu düşünceler içinde derinliğe daldı. Birden babası girdi odaya, kızına kalp nakli için bir gönüllü bulduklarını müjdeleyecekti. fakat genç kız çoktan uykuya dalmıştı. Bir meleği andıran masum yüzü, sevdiğinin özleminden sırılsıklamdı. O gece biri gözlerini dünyaya kapadı, genç kız ameliyata alındı. Tekleyen ve görevini yerine getirmeyen kalbi değiştirilmişti. 1 hafta sonra tekrar gözlerini açtı dünyaya genç kız. Ama dünya daha farklı geldi ona. Sanki birşeyler eksikti. Aradan aylar geçmiş genç kız artık iyice iyileşmişti.
Ama içindeki burukluğu bir türlü atamıyordu. Sevdiği aklına gelince kalbi eskisinden daha çok sızlıyordu. Bir kere, bir kere görebilsem diye mırıldandı. Kalbi yine sızlamaya başlamıştı. Yeni kalbi onu iyileştirmişti ama nedense her gece aniden hızlanıyor, onu uykusundan uyandırıyor ve sanki yerinden çıkacakmış gibi atmaya bağlıyordu. genç kız bir anlam veremediği bu durumu doktora anlamış, ama ameliyat kolay değil, bir aydan geçer demişti doktor. Aylar geçmişti ama hala aynıydı durum. Çiçeklerinin yanına gitti. Hergün onlarla saatlerce dertleşiyor, zaman zaman ağlıyordu onlarla. En çokta kaç kırmızısı gülünü seviyordu.
Çünkü kırmızı gülün onun için yeri apayrı idi. Oda genç kızla beraber gülüyor, onunla beraber ağlıyordu. Onu sevdiği gibi görüyordu genç kız.
Ve gülünü sevdiğini ilk gördüğünde ona hediye edeceğine dair yemin etmişti. Başka türlü paylaşamazdı gülünü kimseyle. Kapı çaldı aniden.
Kapıyı açtı ama kimse yoktu. Gözü yerdeki beyaz zarfa ilişti. Yavaşça eğilip zarfı yerden aldı. Birden kalbi deli gibi atmaya başladı. Ne olduğunu anlayamıyordu. Zarfın üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı.
Zarfı açtı, içinden beyaz bir kağıda yazılmış bir mektup çıktı. Kalbi daha hızlı atmaya başladı. Onun kokusu vardı kağıtta. Evet, onun kokusu vardı. Yılar yılı özlemini çektiği, yanında olabilmek için canını bile verebileceği sevdiğinin kokusu vardı mektupta. Başı dönmeye başladı.
Koltuğuna geçip oturdu yavaşça. Kağıdı açtı. Ve elleri titreyerek okumaya başladı. "Sevgilim, senden ayrıldıktan sonra, bir kalbe 2 sevginin sığmayacağını bildiğimden dolayı, ne bir kimseyi sevebildim, nede kimseye bakabildim. Her günüm diğerinden daha zor geçti, çünkü her gün özlemin dahada artıyordu. Sana kitapları dolduracak kadar şiirler yazdım. Her biri diğerinden dahada hüzünlüydü. Yazdım, okudum, ağladım.
Hergün yazdım, her gün okudum, senelerce ağladım. Her gece seni düşündüm sabahlara kadar, her gece senin yanında olmayı istedim. Ve her gece sensizliğe lanet ettim, uykuları haram ettim kendime, sensiz olmanın acısını gözlerimden çıkardım. Ve bir gün herşeyi değiştiçecek bir fırsat çıktı önüme. Bunu fırsatı değerlendirmeyip, kendime haksızlık edemezdim. Ve değerlendirdim. Senden çok uzaklara gittim, belki seni unuturum diye. Ama tam tersi oldu. Seni daha çok özlüyorum artık. Senden çok uzaklardayım belki, ama yinede seni görmek için uzaklardan gelebiliyorum. Hemde her gece. Seni seviyor, seyrediyor ve eğilip sen uyurken yanağına bir öpücük konduruyorum. Bazen gözlerini açıp bakıyorsun, geldiğimi bildiğimi sanıyorum ama yine o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Yarın birbirimizi sevmemizin 6. senesi. Hep ben geldim şimdiye kadar senin yanına, yarında sen gel olur mu sevgilim. Ha, unutmadan, sana hep sözünü ettiğim, kalbime iyi bak olur mu? Çünkü gözyaşlarımla, adını yazdım ona. Seni senden bile çok seven bir sevgi var kalbinin içinde. Unutma, kırmızı gülüde unutma olur mu?. Seni Seviyorum, Yanıma Gelinceye Kadarda Seveceğim. Sevgilin. "
Güneşli, hafif rüzgarlı bir sonbahar günüydü. genç adam, arkası dönük olduğu halde; pencereden dışarıyı eyrediyordu.
"Yaprakların dökülüşlerini görüyor musun?" dedi, duygu yüklü bir ifaşöyle. Sonbahar, dışarıda hükmünü icra ediyordu. Karşıda ki tek katlı evin avlusunda, şemsiye şeklindeki erik ağacının sararmış yaprakları rüzgarın etkisi ile havada daireler çüzerek uçuşuyorlardı. "Bilir misin?
Her yaprağı koruyan bir melek varmış. O bırakmadıkça yere düşmezlermiş.
"Pencerenin önündeki akasya ağacının yaprakları hala yeşil ve zinde gözüküyordu. Ardıç ağacı, yaprağını dökmemenin gururuyla bir minare şeklinde yükseliyordu. Yeşilliğinin bütün ihtişamı üzerindeydi.
Üniversitenin bahçesinde kavak ağaçları yapraklarını dökeli çok olmuştu.
Caddeden; el ele, kol kola, kızlar, erkekler gelip geçiyordu. "Sen, akıllı ve zeki bir kıza benziyorsun. "Beklemediği iltifat hoşuna gitmişti. Dinledi ve beklemeye geçti. Her iltifatın arkasından genellikle bir istek geldiğini bilirdi. "Bana hatıralarını yazar mısın?"
"Bir genç kızın hatıraları ne olabilir ki? Hem bunu neden istiyorsunuz?"
" Hikayeni yazmak istiyorum. "
" Hiç düşünmedim. Hayır, Hayır, yapamam. "
"Fevkalade yapabilirsin. Hem itiraz da istemiyorum"
Genç adam, döndü ve bilgisayarın tuşlarına dokunarak; wordu açtı. Earana iri bir başlık atmıştı. "adı da, "Taşradan Gelen Çiçek"olsun. İsim çok güzeldi. genç kız; içinden birkaç kez tekrarladı. "Taşradan Gelen Çiçek"
"Taşradan Gelen Çiçek"Bu sanki kendini anlatıyordu. Bu nasıl olurdu?
Genç adamı yeteri kadar tanımıyordu. Bilgili birine benziyordu.
Bakışları ve sözleri insanın içine işliyordu. Yanındayken bir şey yazmadı. Gitmesini bekledi. Uzun süre kalmadı. İşleri vardı gitti. Büro genç adamın olmasına rağmen; arada bir işi oldukça uğruyordu. Hiç düşünmediği halde; bu emre itaat etmek istiyordu. İşe alırken katı kurallar koyan ve sert konuşmaları olan bu insanı; fazla tanımıyordu.
Görünüşü saygı duyulmayı telkin ediyordu sanki. İlk gün onu, çok sert ve katı kuralları olan, anlaşılması imkansız biri olarak görmüştü.
İnsanları anlamak için sadece görüntü yetmezmiş. Meğer hiç deşöyle biri değilmiş. Annesi, insanları çekiniçecek birer mahluk olarak göstermişti.
Hepşöyle anlatmıştı. Duyguları, akıldan öne geçiyordu. Duygularının kendini yanılttığını anladı. Babacan tavırları karşında; ona olan sevgi ve saygısı her geçen gün biraz daha artıyordu. İçinden " Hatıralarımı niçin yaİmamı ister ki? Hikayeni yazmak istiyorum demişti ya. O, bir yazar mıydı ki? Daha önceleri, İsmini hiç durmamıştı. Acaba, hiç kitap yazmış mıydı? Veya başka bir sebeple istiyor olabilir miydi?
Yazacaklarımı bir başka amaçla kullanabilir miydi?"Ardı arkası kesilmeyen sorular aklını kurcaladı durdu. Nereden ve nasıl başlayacağını da bilemiyordu? Her şeye rağmen denemekle ne kaybederdi ki? Bu isteği, reddedemedi. Başladı ve bir kaç satır yazıp bıraktı.
"Oturduğumuz köy, bir dağın eteğinde ve önünde koca bir ova uzanıyordu.
Her yıl erken bastaran kar, yorgan döşek hasta gibi yatardı. bağıra hatta yaza kalırdı. Hiç kalkası gelmezdi. Dağların ve taşların karla kaplı olduğu bir günde doğmuşum. Günün anısına adımı "Kardelen"koymuşlar. Kaderlerimizin benzer oluşundan mı? İsimlerimizin benzer oluşundan mı? Bilmiyorum ama adımı taşıyan kardelen çiçeklerini bir ayrı seviyorum. Kışın ortasında kara inat kaç altından boylarını uzatırlar. Parlayan güneşin altında nazlı nazlı boyun bükerler. Ak rengini kardan alırlar. kaç suyu ile beslenir. Soğuğa ve gecelerin ayazına dayanırlar. Katlanmayı bilirler. Sevgiye, sevince ve bağıra müjdeci olurlar. Dağlarda ve kırlarda yetiştiklerinden dolayı kardelenler taşralıdırlar. Bunun için utangaçtırlar. Usul erkaç bilmezler. Bir bakıma çekingenliğin ve utangaçlığın sembolüdürler. O, hep yalnızdır. O, hep yok ve acılı günlerde vardır. Bahar geldiğinde, tabiat renkten renge girdiğinde de yine yalnızdırlar. Çiçekler, toprağın zindanından daima yağmurun ipine tutunarak çıkarlar. Kardelen, karlı sarp ve buzlu yüksek tepelerde açan mucize çiçektir. Sarp ve yüksek tepeler onun vatanıdır. Bazen en yakın yeşillik bile çok uzaklardadır kardelen için. Işığa, güneşe sevdalıdır yaratılandan beri. Cılız bir ışık, küçük bir umut görse kırar buzları, eritir karları kardelen.
Işığa, aydınlığa ulaşmayı kafaya koymuştur bir kere. "
"Kardelen şubat ayında karları delerek kendini gösteren soğanlı çiçeklerdendir.
Türkiye`de Toros dağlarında doğada kendiliğinden yetişmekte ve soyu giderek tükenmektedir. Kardelenin ince ve küçük yaprakları vardır. Beyaz çiçekleri damlacıkları andırır. Karın zorlu baskısını ve ağırlığını delip yüzeye çıkarlar. Bu narin çiçek, bu nitelişöyle bizim yurtdışında çeşitli zorluklarla boğuşarak hayata yükselen çocuklarımızı benzerler.
Bağıra ait ne varsa, yaşama ait ne varsa, alıp götürecek karlar altındaki ak sinesinde saklayacak toprağın. Karakış kara toprağın bağrında büyütünceye kadar ümitleri, koruyacak tohumları. Ve sonra yeniden Yüce adaletin söz sırasını ona vereceği ana kadar toprak annelik edecek ak saçlarıyla, yeşerecek ümitlere. Yeni muştulara gebe bahar gelsin, toprak filizlerini büyütsün diye. Kalp ateşinin sıcaklığında konaklasın. Gönüllerin misafiri olsun, filizlenip boy vereceği bir sine buluncaya kadar. İşte son yapraklarını da toprağa veriyor ağaçlar, yavrusunu cennetlere yolcu eden anne hissiyatıyla. "Birkaç gün sonraydı.
Genç adam; "yazamaya başlaya bildin mi?" diye sormuştu. Kardelen, imtihan ediliyormuş gibi bir mahcubiyet içerisinde "sadece birkaç satır"
Diyebildi. Yazıyı açtı. Evet, yazılan azdı. genç adam, yüreklendirmek ve cesüretlendirmek için; "Bir insanın hatıralarını yazması aslında fevkalade bir şey. İçini birilerine dökerek; rahatlar. İnsanın yaşamı boyunca sır tutabilen gerçek dostu bir elin parmaklarından daha azdır.
Ama kalem ve defter dinler. Yazılanları saklar. Anlattıklarına asla ihanet etmez. "Sözleri onu yüreklendirmişti. Sonra, yazmaya devam etmişti. " dedem erişmiş bir adammış. Babamsa dini bütün, yiğit bir adammış. Ceketini, bahçede ağaca astığında Hacı Ali Musa, evde diye çekinirlermiş. Çok yakışıklı ve bakımlı bir adammış. Çok güzel sesi varmış Köyde üstüne güzel kaval çalan olmazmış. Bekarlığında köyün genç kızları aşık olmak için yarışırlarmış. Unutamazlarmış. Merhametliymiş.
Seveni çokmuş. Yardım ve ihsan etmeyi severmiş. En büyük amcam, annem gelin olmadan kanserden ölmüş. Üç halam olmasına rağmen; genç yaşta ölmüşler. Babamsa, dedemlerin son çocuğuymuş. "
"Rahmetli olan babamın yüzünü hiç hatırlamıyorum. Öldüğünde çocukmuşum. Baba sevgisinin, babanın ne olduğunu bilemedim. babasız büyümenin zorluklarını, güçlüklerini, babasız olanlar daha iyi bilirler. Evin son çocuğuyum.
Önümde bir ağabeyim ve iki ablam vardı. Hayatın acımasızlıklarına bizim için katlanan dul bir kadın ne kadar başarılı olabilir? Kolay mıydı?
Genç yaşında dul kalmak. Bir kadının; evin hem erkeği hem de hanımı olmak. Her insanın cesaret edemeyeceği bir sorumluluktu bu. Ama şöylesin ki iş başa düşmüştü. Ne yapabilirdi? Evlenip çocuklarını ortada mı bırakmalıydı? şöyle yapan çok değil miydi? Ama benim annem annelerin en fedakarıydı. "
"Oturduğumuz ev amcamların eliyle bitişikti. Taşlarla örülmüştü. Çamurdan sıvalı iki katlı bir evdi. Babağırahmetli oldukçan sonra; amcam adeta Azrail kesilmişti. Babam sağken bile; babamı kıskanırdı. Ama babamın yiğitliği karşısında hiçbir şeye cesaret edemezdi. Annem güzel bir kadındı. Dört çocuğu olmasına rağmen; genç bir kızdan farksızdı. Annemi tehdit ediyordu. Evli ve çocukları olmasına rağmen; "ya benimle evlenirsin ya da defolup babanın evine gidersin"
Diyordu. Annem bu gözü dönmüş, amcamdan çok korkuyordu. Biz olanları sadece Yaşlı gözlerle seyrediyorduk. Elimizden bir şey gelmiyordu. Babam hayattayken evimizden çıkmayanlar, sürekli babamın yanında olanlar;
Artık yoktu. Ne olmuştu. Değişen neydi? Akrabalarda sadece bize üzülmekle yardım ettiklerini sanıyorlardı. "
"Biz de; amcamı gördüğümüzde kaçacak delik arardık. Kendinden nefret ettirmişti.
Korkumuzdan dışarıya çıkamıyorduk. Annem; ahıra kapıdan gidemiyordu.
Evimizin salonundan ahıra inen bir kapı açmıştı. Bu kapıya, merdiven dayadı. Bu şekilde hayvanları besliyordu. Bu kapıdan kimsenin haberi yoktu. Üzerini tahta ve kilimlerle kapatmıştık. Bu şekilde fark edilmiyordu. "
"Yağmurlu bir sonbahar günü idi. Amcam; yine annemle tartışıyordu. Biz; korkumuzdan titriyorduk. Annemi dövmek için içeriye girmeye çalışıyordu. Ama bağıramadı. Yağmurdan dolayı toprak olan evimiz akıyordu. Islanmadık bir yer kaİmamıştı. Yataklarımızı varana kadar her yer ıslanmıştı. Yatacak ne yer, ne de yatak kalmıştı. Annem ağlıyor, bizde annemin ağlamasına. Göz yaşlarımızıyağmur sularına karışıyordu.
Annem daha fazla dayanamadı. Çektiği sıkıntılar gözüne görünmüyordu.
Amcamın yaptıkları çok yıpratmıştı bizleri. Üstelik akrabalardı. Amcam, annemin halasının oğluydu. Ama hiç kimseden çekmemişti, amcamdan çektiği kadar. Dayımlara haber gönderdi. Adeta yalvarırcasına "beni kurtarın bu deliden" diyordu. Dayılarım toplanıp geldiler. Traktörü çektiler evin önüne, eşya olarak fazla bir şey yoktu. Bütün köylü, amcama lanet yağdırıyordu. Hem ağlıyorlar hem de eşyaları traktöre taşıyorlardı.
Evimizin önü cenaze evi gibiydi. Sanki babam o gün yeniden ölmüştü.
Kolay değildi babamın hatıralarını bırakıp ta başka köye göç etmek.
Köyün kadınları bir yandan ağıtlar yakıyorlar bir yandan da bize sarılarak dua ediyorlardı. Ben o zaman dört buçuk beş yaşlarındaydım.
Evimizi sökmüşlerdi. Arkamızda babamdan kalma sadece bir toprak yığını bırakmıştık. Amcama, "bütün dünya senin olsun biz gidiyoruz daralma "
Dercesine Yaşlı gözlerle bakıyorduk. "
"İdealim; bir kadına yakışır meslek sahibi olmaktı. Beni, bugünlere getiren; dünyanın en fedakaç insanı olan anneme bakmaktı. Herkesin annesi çok fedakardır ama benim ki başka bir fedakardı. Tüm gençliğini, bizi büyütmek amacıyla harcamıştı.
Evlenerek; bizi, bir başkasının eline bırakmadı. Gerek maddi sıkıntılardan, gerekse sahipsizlikten kaynaklanan meseleler yüzünden, arzu ettiğim mesleği edinemedim. İnsanın başarılı olabilmesi için mutlaka bir desteğe ihtiyacı vardır. Bu desteği annemden başkasından almadım, alamadım. "
"Çocukluk günlerimi; yaşayamadım. İlkokul beşinci sınıfa giderken, hafta sonları dağlara fidan dikmeye giderdik. Yaşım küçük diye almazlardı. Yalvarırdım. Ne olur beni işe götürün, çalışabilirim derdim. Anam gündüzleri dağa fidan dikmeye gidiyor, geceleri ise lamba ışığında kilim dokuyordu. Babamın ölümünden bir süre sonra annemin köyüne göç etmek zorunda kaldık. Ama ancak sekiz ay dayanabildik. Annemin babası; yani dedem annemi evlendirmek istedi.
Annem reddetti. "
"Tekrar Babamların köyüne döndük. Bir süre çadırda yaşadık. Yeniden ev yaptık. Aradan geçen zaman amcamı uysallaştırmış veya da yılmıştı. Bir gün dağa oduna gittiğinde; kalp krizinden köyden kavgalı oldukçarı insanların kucağında öldü. Kırk gün sonra da yeni evli oğlu yol kenarında dolmuş beklerken trafik kazasında öldü. "
"Akrabalarımızı babam öldükten sonra bize karşı çok sorumsuz ve duyarsız olmuşlardı. "Ne haliniz varsa görün" diyorlardı. Allah’a şükürler olsun, annemin yüreği sayesinde, kendi ayaklarımızın üzerinde durabildik. Şu anda muhanete muhtaç değiliz. Eskiden yalınızca anam çalışıyordu. Çok şeye yetişemiyordu. Ve çok rezillik çektik. Yiçecek kuru ekmek bulamayıp; çok aç yattığımız zamanlar oldu. İsyan etmemeyi anam öğretti. Her şeye rağmen şükretmesini, büyük bir sabırla gelecek rahat günleri beklemeyi öğretti. Aslın da yazacak çok şey var ama ben kısaltarak yazmak istiyorum. "
"Bu yaşıma kadar, okula giderken yeni bir kitaba sahip olmadım. Büyüklerim deşöyleydi. Ağabeyimi, babam trafik kazasında öldükten sonra ortaokulundan almışlardı. Biz kızlar, okula hep anamdan gizli kayıt yaptırmıştık. Maddi sıkıntılardan dolayı okutİmam sizi derdi. Ama başarılı olduğumuzu görünce; öğretmenlerinde zorlaması ile bizi okuldan almaktan vazgeçti. Üniversiteye kadar geldim.
Başkalarının; eski kitaplarıyla okuyordum. Cebimde; on milyon zor olurdu. Gerekirse yemeklerimden kısarak onunla bir ay geçinmeye çalışırdım. Bu durum beni cimri değil ama tutumlu olmaya sevk etti.
Hayatta en nefret ettiğim şey cimrilikti. Çektiğim sıkıntılar bende hırsı oluşturdu. Bir gün çok param olursa; benim gibi durumumda olanlara yardım etmeyi isterim. Düşüncelerim gerçekleşir mi bilmiyorum?
Üniversiteyi; çok zorluklar içerisinde bitirdim. "
"Arkadaşlarım; bana bu sıkıntılara rağmen nasıl hayata iyimser bakıyorsun, nasıl mutlu olabiliyorsun derlerdi. Bende onlara zaman her şeyin ilacıdır, son gülen iyi güler derdim. Bu tutumumdan dolayı çevremden çok taktir alırdım.
Canı sıkılan, "bana moral ver" diye yanıma gelirdi. En umutsuz anımda bile; mutlu olmayı, hayattan zevk almayı bildim. Önemli olan da sıkıntılar içinde var olmayı, ayakta kalabilmeyi başarmaktır. Çalışmayı çok istiyordum. Amacım şimdiye kadar hep rezillik çeken anamı rahat ettirmekti. "
"İhtiyacım olmasa evimden dışarı çıkmazdım. Çünkü kadınların çalışmasına karşıyım. Bir kadın muhtaçsa, bakmakla yükümlü olduğu birileri varsa, kocası ölmüş veya boşanmışsa, ülkeye faydalı mesleği varsa, çalışsın. Kadının yeri erkeğinin dizinin dibidir. Erkek getirmeli, kadın israf etmeden güzel bir şekilde değerlendirmeli en güzeli budur bence. Benim fikrime katılmayacak çok kadın olabilir.
Yuvayı dişi kuş yapar. Kadın kendi görevini, erkekte kendi görevini bilmeli. Evlilikte kadına da çok iş düşüyor. Erkeği evine kadın bağlar.
Erkeğim beni aldatıyor. Kim bilir ne eksiğin varda erkeğinin gözü dışarıda oluyor. Anlayış lazım. Koca sinirlenirse; kadının cevap vermemesi gerekir. "
"Siniri geçince gelip özür dileyecektir. Yani alttan almak çok önemlidir her kadın başarılı olamaz bu konuda. Dünyada erkeğin en büyük cenneti kadın, cehennemi de kadınıdır. Evlendiğim zaman, dört dörtlük bir ev hanımı olmayı çok istiyorum ve bunu bağıracağım. Erkekte kadınını sadece bulaşık, çamaşır yıkayan çocuklara bakaç olarak görmemeli. Kadınlar ilgi ister. İşinin yeri ayrı olmalı.
Eşinin yeri ayrı olmalı. İkisine de vakit ayırmalıdır. Çalışıyorum diye bütün sinirini evde eşinden çıkaİmamalı. eliyle güzel konuşmalı.
Sıkıntılarını eliyle paylaşmalı, eşi de hem evdeşi, hem de dert yoldaşı olmalı. "
"Yoksulluk çekmiş oİmama rağmen; hiçbir zaman lüks peşinde olmadım. Yeter ki, mutlu bir yuvam olsun. Tek odalı ev de; benim için saray gibidir. Hangi zengin, mal varlığını ahrete götürebilmiş? Muhanete muhtaç olmayacak kadar olsun, yeter. Fazla zenginlikte zarardır. Fazla fakirlikte. İkisi de adamı kötü yola sevk edebilir. Eğer, zenginlik merhameti ve imanı yok edecekse hiç vermesin daha iyidir. Anamın istediği de bizi helal süt emmiş birileşöyle evlendirip mürüvvetimizi görmek. Ancak o zaman rahat bir nefes alır. Yapmak istediğim şöyleri şöyleyince anam bana "yanında eşin olursa, kimsenin bir şey şöylemeye hakkı olmaz, ama tek başına bir kıza namusuyla çalışıyor da olsa şöyleyecek bir şey bulurlar" der. Erkeksiz kadın gövdesiz dala benzer.
Yapmak istediklerini hiçbir zaman tam olarak yapamazsın. Kadın erkek eşittir derler ama Hayır hiçbir zaman eşit olamaz. " günler gelip geçiyordu. Kardelen’i yeni bir hayat bekliyordu. İşyerinde rahatsızlanır. Sancılar içerisinde kıaranmaktadır. Patronun bekaç genç ortağı tarafından özel doktora götürülür. Muayene olur. Film, tahlil derken; safra kesesinde taş ocağını andırır bir şekilde on sekiz adet taş vardır. Bir an önce ameliyat olması gerekmektedir. Bayramdan birkaç gün önce ameliyata yatar. AmeliYaşlı taşları alınır. Hastanede bir kaç gün yatmak mecburiyetinde kalır. Kısa bir zamanda başından geçenlerin karşısında beklemediği ilgi ile karşılaşır. Yapılan ziyaretler, getirilen çiçekler, yapılan yardımlar karşısında minnettardır. Bu arada abisinin çalıştığı özel şirket abisini işten çıkarmış, kara kışın ortasında evde karakıştan daha acı gelmiştir. Eve gelir getiçecek hiçbir şey yok. kaç kış her yılkından daha zor şartlar altında geçmektedir.
Sanki, her şey; üst üste gelmiş ve evde yakacak gereğinden önce bitmiştir. Kader ağını örmekte, bu iki genç yoğun duygular yaşamaya başlamaktadırlar. Ama Kardelen’in önünde haklı olarak endişe edebileceği evlenme yaşını doldurmuş ama bir türlü kısmeti çıİmamış iki ablası vardır. Sevmek, severek evlenmek arzusu içerisindedir. Duygularını ima etse de şöyleyememektedir. Bir gün arzu ettiği halde şöyleyemediği teklif karşı taraftan gelir. Patronu gelip koltuğuna oturmuştu. Kardelen :
"Çay içer misiniz?"sualine karşı "birini de kendine al" demişti.
Eskisi kadar çekinmiyordu. Alışmıştı nasıl olsa. Ama saygıyı da elden bıraİmamaya kararlıydı. Çayları getirdi ve karşı koltuklardan birine oturdu. "Senden memnunum Kardelen. Sana bir teklifim var. Düşünmeni ve sonra karar vermeni istiyorum. Kabul etmekte veya ret etmekte tİmamen hür ve serbestsin. "Kardelen, meraklanmıştı. Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Ne teklif edebilirdi? Teklifi ne olabilirdi? Ya aklına geldiği gibiyse. Kendine olabilir miydi? Ama kendisi evliydi. Yok yok, bu olamazdı. Bir şöyler sezmiş, veya duymuş olabilir miydi? Saygı duyduğu bu insandan, azar işitmek, ölmekten daha zordu. Bir daha asla yüzüne bakamazdı. Şöylesine konuşuyor olamazdı. Kardelen utangaçlığı içinde kızardı. Sıkıldı. İçinde ala bora olan sorular karşısında tufana tutuldu. Bir süre sesi, sedası gelmedi. Kendine gelememişti. Kısık bir sesle " dinliyorum, efendim" diyebilmişti. "Seni aramızda görmek istiyoruz. Diğer bir tabir ile gelinim olur musun? Seni Ahmet’e istiyorum. "Kardelen, rahatlamıştı. Aradan geçen zaman fazla uzun oİmamıştı. Baştan konulan kurallar, yürüyor gibi gözükse de zaman zaman ihlallere kadar varmıştı. Acaba Ahmet’e karşı olan duygularından haberdar mıydı? Neler biliyordu? Bu teklifi Ahmet’ten habersiz mi yapmıştı? Ahmet’in haberinin oİmaması mümkün değil gibiydi. O zaman Ahmet’in de karşı olumlu duyguları olmalıydı. Ahmet’in bakışlarından ve yumuşak daaranışlarından alaka duyduğunu yüreğinde hissediyordu. Geçen günlere rağmen; Kardelen tereddüt etmektedir. Önünde iki ablasının olması, Kardeleni haklı olarak endişelendirmekte, hatta kara kara düşünmektedir. Kendi kendine çözüm üretmemektedir. Annesi bir şöyler sezmesine rağmen kırıcı bir şöyler şöylememektedir. "Kızım yüreğine hakim ol. Gönlünü kaptırma " derken bir şöyler sezdiğini de açığa vurmaktaydı. Teklifi kabul etmiş; işin devamının zamana bırakılmasını arzu etmişti. Kış bir türlü bitmek bilmedi. Bahar gelmeden günler yaza durdu. Nihayet badem ve erik ağaçları her zamanki gibi yapraklardan önce çiçeklerle donandı. Annesi "şöyle olmayacak, şehir bize göre değil, köye döneceğiz. " derken Kardelenin içini tarifi imkansız ayrılık acısı sarmaktadır. Geçmişi köy hayatı ile dolu da olsa; şehrin rahatlığı ve yüreğinde açan sevda çiçeğinin solmasından korkmaktadır. bağıra erdim derken; karakışa dönmekten ürkmektedir. Bir Cuma gününde ailesine düğürcü gidilir. Çaylar içilir. Hal hatır sohbetlerinden sonra niyet açıklanır. Mihriban kızın, yüzünden dökülenler; yere düşmeden buza kesmektedir. Her gün canı kadar; sevdiği yeğenini gelen misafire hakaret edercesine dövüp, ağlatarak tavır koymaktadır. Hiçbir şeyden habersiz gözüken anne bile; şokta, şaşkındır. Gün; yıl olur, zaman bir türlü geçmek bilmez. Düşünün denilerek müsaade istenir. Misafirlerin gitmelerinden sonra eve gelen Meral kız; eve anlatılanlar karşısında baygınlık geçirmekte, o anda işte olan Kardelen’i ise tarifi imkansız bir fırtına beklemektedir. O gün bir türlü geçmek bilmedi. Umutları, endişelerine çare olamadı. Biliyordu ki; iki abla, iki kara yılan olup;
Dönüp dönüp sokacaklardı. Anne, "emeklerim yüzüne gözüne dursun"
Diçecek; en ağır kahırlarını; üstüne üstüne alacaktı. Umutları, yüreğinde filizlenmekte olduğu sevgi adına direnmeli, her kahıra katlanmalıydı. Muştulu bir ilkbahar akşamının alaca karanlığında; eve giderken ayakları; bedenini taşıyamaz olmuştu. Eve, gitmek istemiyordu.
Ama; başka çaresi de yoktu. Dalgınlıktan etrafı görmüyordu. Evdekileri, solukları burnunda, pencerede önünde yolunu gözler buldu. Bütün gözler;
Sarı yılanın hain bakışlarından daha yakıcıydı. Beklediği an gelmişti.
Ne olacaksa olsun. Fırtına mı yoksa kıyamet mi kopacak; kopacaksa kopsun istiyordu. Her geçen anını buna hazırlamıştı. Acıyan ve içine ağlayarak; bir kıyılara sinen yengesinin önünde, annesi ve ablaları; üç koldan saldırdılar. "bunu bize nasıl yaparsın?" diyorlardı. Sevmek suç muydu? Sevilmek, istenmek suç muydu? Evde kalan ablaların olursa suç olurdu. "Sen nasıl bir insansın?, AYaşlı gecelerde, parmaklarım kanaya kanaya kilimler dokum. Üç beş kuruş harçlık için. Daha ellerimin kanları kurumadı. Hem bunu bizden gizlemeyi nasıl becerdin? Kesinlikle evlenemeyeceksin. Seni asla o oğlana vermeyeceğiz. Hatta ölsen bile.
"Kardelen, bütün saldırılara cevap vermedi. Onlar, içlerindeki hınç ve kini iyice kusmalarını bekledi. Uzun süre susması; onları daha da hırçınlaştırmıştı. Anne, kara kara düşünüyordu. Annesi, "Yarından tezi yok, işi bırakıyorsun. " dedi. Kardelen; göz yaşlarını tutamadı. Bir iki damla göz yaşı yanaklarından yuvarlanarak göğsüne düştü. Göz yaşlarını içine akıtmayı yeğledi. Kanadı kırılmış bir serçe gibiydi. Akşam yemeğini yiyemedi. Gece, gözlerine uyku girmedi. Sabahı zor etti. Her ne olursa olsun işe giçecek ve genç patronu ile vedalaşacaktı. Yanında annesi ve büyük ablasının arasında; birer zabitten farksız koruma ve kollama altında iş yerine geldiler. genç patronu, her zamanki gibi kendilerinden sonra geldi. Hiçbir şey oİmamış gibi tebessümle, hepsine ayrı ayrı " Hoş geldiniz" dedi ve bir gecede Kardelen’in gereğinden fazla yıpratıldığı gözünden kaİmamıştı. Kadın, "oğlum, Kardelen’i almaya geldik. Köye gideceğiz. " genç adam : olgunlukla "Teyze, Kardelen sizin. Ne zaman arzu ederse gidebilir. "Sabahın bu ilk vakitlerinde;
Kardelen, ana ve ablasının ortasında bir mahkumdan farksız; infaz edilmek üzere; vedalaşarak işten ayrıldı. Aradan bir hafta geçti. genç adam, netice için; eliyle birlikte; Kardelen’lere vardığında evde kimse yoktu. İkinci gün, gelin ve Kardelen’i eve; anne ve iki kızı misafirliğe gitmiş olarak buldu. Kardelen, sevindi. Hürmet etti. Sormasına fırsat vermeden anlattı. "Beni, kesinlikle vermek istemiyorlar. Biliyorum ki;
Benim ailem; sizlere layık değil. Ben de; sizlere layık değilim. Beni kabul etmeniz bile; şereflerin en büyüğüdür. Aileme ihanet içinde olmak istemiyorum. Seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim. O, daha güzel ve daha şerefli kıza layık bir insan. Ve yarın annemle köyümüze gideceğim. "Bir gün sonra; ailesi evdedir, hiçbir şey oİmamış gibi varılır. Çay faslından sonra müsaade istendiğinde; annesi "bu iş olmayacak, kesinlikle de köye gelmeyin. "Ablası "kızın beyni yıkanmış, o daha cahil" diyordu. Gen adam "On dört on beş yaşında ki kızların gelin gittiği bir memlekette, yaşı yirmi dört ve üniversite bitirmiş kızın cahilliği mi olur? Zorla almak istemiyoruz. Hayırlısını diliyoruz. "Bir gün sonra Kardelen, annesi yanında olduğu halde köyüne gitmektedir. Her şeyi geride bırakırken; içten içe şöylenmektedir. " dostluğu, komşuluğu, kardeşliği Arkadaşlığı, sırdaşlığı, yoldaşlığı Hasılı Sevgiyi ve insanlığı Terk ediyorum şehirle birlikte Duyuyor musun? Feryad’ımı Duyuyor musun? Ah’ ımı, Sızısıyla dolu yıkık kalbimle Terk ediyorum şehirle birlikte"Kardelen; gönlü yıkık, köyde, pencere önündeki divanda oturmakta ve arzuları rüyalara dönüşmektedir. Sıcak bir yaz akşamında;
Avludaki yazlık tahtta yastıklara yaslanarak; oturmakta yıldızları seyretmekteydi. Kendinde değildi sanki. Yaz böcekleri ötüşmektedir.
Yassı tepeden, doğmakta olan; ay dolunaydaydı. Uzaktan bir kaval sesi gelmekteydi. Sese yöneldi. Dinledi. Köyün çıkışında; ulu bir çınar ağacı altında, çoban çeşmesinden gelmekteydi. Etrafta kimseler yoktu.
Üzerinde bembeyaz bir ipek elbise vardı. Hafif hafif esen yel; aşığın dizelerini de beraber getirmekteydi. Dinledi. Dinledi. Evet, bu ses onun sesiydi. Adeta yürümekten daha çok uçarak çeşmeye varmıştı. Koca kayanın üzerinde, bağrı yanık seşöyle içten içe söylüyordu. "Bendeki bir dert ki, Anlatİmam kimseye, Kulak verip de beni Dinler misin Kardelen?
Sardı tüm benliğimi, Mecalim yok gülmeye Sende benle ağlayıp, İnler misin Kardelen? Hatıralarımızıa dolu Gurbet aksamlarında Hasret denen türküyü şöyler misin Kardelen? Senin de gözlerin yaş Ağlamışsın besbelli Mevsimin gelmeyince Açar mısın Kardelen? Dostu oldum gecelerin Çözemedim bilmecelerin Cevabını sen bana Çözer misin Kardelen? Ayrılık tattırsa da acısını, Unutamazsın hatırasını Hepsini bir kalemde Siler misin kardelen? Yurdun dağlar senin Hep yükseklerdesin Eğilip de elimden Tutar misin Kardelen? Sevda içimde bir sancı İyisin amma çoğu zaman acı Çaldım işte kapını Açar misin kardelen? Arkadan bir dürten olmuştu.
Geri döndü. Baktı. Gözlerini açtığında annesi başucundaydı. "yatağına yat daşöyle uyu"Etrafı dinledi. Yaz böcekleri dışında ne bir kaval, ne de onun sesi vardı. Anladı ki, rüya görmüştü. Yıldızlar yağıyordu saçlarına. Ağlamak ve gözyaşlarında boğulmak için; sığınacak bir köşe arıyordu. Düşüncelere dalmak ve yeni düşüncelerle buluşmak için.
Kimselere anlatamadıkları ve kafasından atamadıkları bir yumruk gibi içine oturuyordu. Hatıraların acısı yüreğini dolduruyordu. Hak etmeyen insanlara sevgi, ilgi, zamanı vermenin ızdırabı yakıp kavuruyordu içini.
Bir deniz, bir okyanus misâli kabaran, ve ruhunu cendereye alanların biraz olsun azalması için, yine bir dost, bir can arkadaşı arıyordu akşamın loşluğunda. Rüzgâr önünde savrulan bir yaprak misâli, derin vadilerde, koyaklarda dolaşıyordu. Düşüncenin dar geçitlerinde, sonsuz kıvrımlarında ayak sürüyen zihnini dinlendirmek için yeni yollar arıyor, yeni kitaplara dalıyordu. Yarılan, bölünen, çırpınan ve duygusallıktan çatlayan yüreğini ferahlatmak için bir o yana, bir bu yana koşuyordu.
Sokaklar mekânı ve kaç ettiği mesafeler boyunca sonu gelmez çelişkilerle boğuşuyordu. Dağılan ve dağlayan cümlelerin verdiği ince ağrıyı dindirmek için; soğuk suların altına başını uzatıyor, soğuk yerlerde yatıyordu. Fiziksel bir yankının eseri olmayan bu durumu bilmesine rağmen yine de bütün bunları yapıyordu. gözyaşlarında boğulmak için Kararan bir gökyüzü altında ve kirli bir yeryüzü üzerinde volta atıyordu gece kuşları. Hırsın, kinin, kibrin ve nefretin taraftarları kendilerine özgü mekânlarda yeni planlar kurup; iyiliği, dostluğu ve barışı yıkmanın, insanlığı zora sokmanın hesabını yapıyorlardı.
Mesafeler aşılıyor, güzellikler törpüleniyor ve acılar harmanında yeni yeni yıkıntılar oluşturuluyordu. Boşa geçen zamanda gencecik vücutlara zulümden imzalar atılıyordu. Nazik ve kibarlar bir kenara çekiliyor;
Meydanı "kötülüğün erleri" dolduruyordu. Gün yitiriyordu ziyasını.
Kuşlar yollara düşüyordu. Acılar ve anılar tazeleniyordu. Ruhlar birer pervane olup kendi etrafında dönüyordu. Hüzün kaldığı yerden devam edip, sineleri yakmayı sürdürüyordu. Kaybettiklerine ağlıyordu.
Hürriyetlerini kaybedenler, özgürlükleri için sızım sızım sızlanıyorlardı. Kader mahkumları bir günü daha defterden düşüyordu.
Sokaklar boşalıyor; evler, kahveler, meyhaneler doluyordu. Kafayı tütsüleyenler; feleğe kahredip nara atıyorlardı. Yine de kimse kendini sorgulamıyordu. Çocuklar neşeleşöyle evleri dolduruyordu. Umutları giderek azalanlar, biten bir günde de bir şey kazanİmamış olmanın korkunç ızdırabıyla yanıp tutuşuyorlardı. Fakirliklerine, kimsesizliklerine, arkasızlıklarına kahredip, " dünyanın düzeni bu mu?"
Diye haykırıyorlardı. Ve seslerini yine kendilerinden başkası duymuyor, iniltilerine hiç kimseler kulak asmıyordu. Hayaller sökün ediyordu dört bir yandan. Aşka dair, mutluluğa dair, servete ve devlete ve şehvete dair. Uğruna mücadele edilmesi, çalışılması düşünülen hayaller. Bir defa daha görmek, bir kere daha sevmek adına kurulan hayaller. Izdırapları büyük, mutluluğu bir an olan hayaller kuruluyordu. Pişmanlığının vereceği acı tahmin edilmesine rağmen yine de istenilen ve gerçekleşmesi arzu edilen hayaller. Akılla değil de; hisle, mantıkla değil de;
Sezşöyle at başı koşan hayaller. Hatıralar boğazına doluyordu ellerini.
Her akşam olduğu gibi yeniden hesaplaşıyordu yaşadıklarıyla. Yaşayıp isteyip de, yaşayamadıklarıyla. Geriye dönüşlerle bir film şeridi gibi geçiyordu hayatı gözünün önünden. Hayatından geriye kalanın hatıralar olduğunu bir kere daha anlamanın verdiği azapla yeniden sarsılıyordu.
Hayatın mâzide gizli olduğu gerçeğinin bir kere daha farkına varıyordu.
Ana, baba, eşler, yarım kalan aşklar, yaşandığı zamanlarda dünyanın sonu olarak bildiği sevdalar, kardeşleri, arkadaşları geçiyordu hatıralar resmi geçidinden. Orada en çok yer edenlerle paylaştıklarını bir kere daha yaşama imkanın olmadığına ağlıyordu. Birer gözyaşı olup dökülüyordu göz pınarlarından, nişan aldığı yüreğini doğru, Zalimler, tarihin kaydedeceği yeni zulümlere kapı açıyordu. Mazlumlar yeni çilelere uğruyordu. Birileri, kendilerinin hiçbir zaman yapmayacakları fedakârlıkları, yine başkalarından bekliyorlardı. Vatan adına, millet adına, din adına. Gelişme, ilerleme ve kurtarma adına. Anlayanlar anladıklarıyla kalıyor, anlayamayanlar her vakit olduğu gibi yine ön safta yer tutuyorlardı. Yüreğinin kıvrımlarında dolaşıyordu. Hasretini şarkılar taşıyordu uzaklara. Şarkılar ve yangınlı türküler, duygu dünyasının kılavuzu oluyordu. Yeni melodiler vasıtasıyla, ruhu inceldikçe inceliyor, kelimeler birer ateş topu gibi zihnine hücum ediyordu. Şiirlere, yazılara ve yeni konularda buluşuyor. Akşam ve musiki ele ele vererek, içinde; yeni ateşler yakıyordu. Savrulan, zamandan zamana. Düşen, mekândan mekâna. Saatler bu minval üzre sürüp giderken, sabah oluyor, gün doğuyor ve yeni bir akşamı bekliyordu.
Bir Doktor:
- "100 Dolar karşılığında her türlü hastalığınız tedavi edilir." diye bir ilan vermiş. İlanın altında da:
- "Tedavi yanıt vermezse, 500 Dolar geri ödeme yapılır." şeklinde bir not varmış. Adamın biri bu ilanı okumuş ve bu işten faydalanmaya karar vererek, doktorun muayenehanesine gitmiş. Sırası gelip doktor şikayetini sorduğunda:
- "Hiçbir şeyden tat almadığını, hiçbir kokuyu duymadığını" söylemiş. Doktor hemşiresine:
- "Hastasının gözünü bağlamasını ve içeriden 8 numaralı kutu ile birlikte bir kaşık getirmesini" söylemiş. Hastanın gözü bağlanmış ve 8 numaralı kutudan bir kaşık yedirilmiş. Adam bok kokusunu duymasına ve tadından anlamasına rağmen 500 doların hatırına ses çıkarmamış ama ikinci kaşık teklifinde dayanamayıp:
- "Doktor bey, bunun tadı boka benziyor, üstelik bok gibi de kokuyor!" diye itiraz etmiş. Doktor:
- "Gördünüz mü tat almaya ve koku duymaya başladınız!" diyerek adamdan 100 dolar ücreti almış. Adam kendi kendine:
- "Ulan hem boku yedik, hem de parayı kaptırdık" diyerek buna çok içerleyen adam, ikinci gün tekrar doktora giderek:
- "Bende acayip bir unutkanlık başladı. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Adeta hafızamı kaybettim!" demiş. Doktor hemşiresinden tekrar 8 numaralı kutuyu isteyince:
- "Aman doktor bey, bu hastalığımı da bok yedirerek mi tedavi edeceksiniz?" diye sormuş. Doktor:
- "Gördünüz mü hafızanız da yerine geldi!" diyerek 100 Dolar daha ücret almış. Adam zararını çıkartmak için üçüncü gün tekrar doktora gittiğinde:
- "Bittim, mahvoldum. Hiç cinsel istek kalmadı bende. Bir kadınla birlikte ne yapılacağını bile unuttum!" demiş. Doktor hemşiresine yine 8 numaralı kutuyu getirmesini söylediğinde iyice kızarak:
- "****rim seni de, hemşireni de, 8 numaralı kutunu da" diyerek bağırmaya başlayınca doktordan cevabı almış - "Gördünüz mü? Bu sefer de her şeyi hatırlayıp iyileştiniz, lütfen 100 Dolar ücreti rica edeyim!"
Zina suç sayılıyor, 15 ila 18 yaşındaki gençler arasındaki ilişki suç sayılıyor. Kısaca devlet girmiş girebileceği kadar özel hayata. e bari tam olsun ne zaman nasıl sevişileceğini de bilsinler. devlet kontrolü dışında sevişmekte suç olsun bitsin. Ancak bu kağıtla sevişebilelim. . Pozisyon değiştirelim mi hayatım? -Olmaz şükufe sadece misyoner için geçerliymiş bu belge, diğer pozisyonlar için başımıza bir şey gelirse devlet sorumlu değil diye bir belgeyi noter tastikli istiyorlar. -Buyur yenge? -Sey ben şey kağıdı alacaktım bu gece için, bizim beyin işi varmış beni yolladı. -Hallederiz yenge, hangi pozisyonlarda kaç defa. -Ayy valla bir tek misyoner, o da 2 dakika sürse iyi. -Anladım yenge, sizinkine sevişme kağıdı da denmemeli aslında ama az önce bir çocuk çıktı ansiklopedi gibi dört sayfa sırf yapacakları vardı valla. -Ayy ne yapiim ben ayol anlatma bana öyle. -Kızma yenge hehehe, hayır zina yapacaksan at sen bir 20’lik ben size bir kağıt çıkarırım, kimsenin ruhu duymaz, gencin adresi de var. -Sey, ben. dört sayfa mı demiştiniz. - Baba şurayı imzalar mısın? - Ver bakayım neymiş o?“ Sevgili damat kızımla yaklaşık 4-5 aylık bir ilişkin var bunu yakından gözlemliyorum. Artık bazı noktaları aştığınıza da hiç şüphem yok. işte bu noktada bazı ihtiyaçlar beliriyor cinsel anlamda. bu ihtiyaçları gidermek için bana danışmanı ve benden izin istemeni büyük bir olgunlukla karşılıyor ve kızımla girişeceğiniz misyoner, dоggysтylе, bacakomza, trampet vb. pozisyonlarda allah yüzünü kara çıkartmasın diyorum. adı soyadı imza tarih” - Bu ne len kızım? - Ya feridun hazırladı işte heheh izin istiyor senden - Himm çağırsana o feridun’u sen bana - Ya babaaağğğğ - Cağır dedim çağır samimi çocukmuş. - Efenim sevisme izin kagidi almaya geldim - Ilk kez mi aliyorsunuz yoksa yeniliyor musunuz - Ee sey ilk olacak is arkadasimizla sevisicez de. - Iyi o zaman simdi bu formu alip tukenmez kalemle doldurup kullacaginiz organlarinizi belirtin sonrasinda 3. kat a cikacaksiniz , korunma icin gerekli techizat raporunuzu verdikten sonra harc parasini odeyip sevisilmek icin uygundur yazisiyla asagidaki vezneden harc ve pul parasini da yatirip 4 katta sevismek icin gerekli saglik belgelerini onaylatip tekrar 3. kata cikip seviseceginiz kisi ya da kisilerin adini kagida beyan edip bir dilekceden sonra bana gelin, kimliginizi cikartalim - Merhaba, benim bir erkek arkadasim var artik da, sevisme izni almam gerekiyormus buradan galiba? - Kizim sen giт, anan gelsin.
Uzak diyarlardan birinde bir ülkede, yemyeşil tepelerin arasında, kışın bembeyaz bir kaç örtüsü ile, baharda Rengarenk kir çiçekleri ile kaplanan bir vadi vardı. Ortasından küçük bir ırmağın geçtiği bu vadi "Büyülü Vadi"olarak anılırdı. Ona bu adı veren ise, vadideki ilginç bir dükkan ile, bu dükkanda yaşananlardı. Ünü ülkenin dört bir yanına yayılmış olan dükkanın adı "Büyü Dükkanı"idi. Büyü Dükkanı'nın sahibi, ak saçlı, ak sakallı bir ihtiyardı. Burası, aynı zamanda onun yaşadığı yerdi. Bu nedenle, dükkanın dışarıdan görüntüsü tıpkı bir ev gibiydi. Üç tarafında da yeşil çerçeveli pencerelerin olduğu, tamamı ahşaptan yapılmış olan bu binaya, bir varanDadın giriliyordu. İçeri girer girmez, ilginç eşyalarla donanmış oldukça geniş bir oda ile karşılaşıyordunuz. Büyük bir kütüphane, üzerlerinde çok sayıda eşyanın bulunduğu raflar, masa ve konsollar dükkanın dört bir tarafını kağlıyordu. Ancak bu kalabalık görüntü içinde çok etkileyici bir düzen göze çarpıyordu. Bütün eşyalar, belli bir estetik içinde duruyor ve bu estetik hiçbir zaman bozulmuyordu. Büyü Dükkanını çevreleyen pencereler, içerdeyken bile günün aydınlığına ve vadinin güzelliğine hakim olmanıza izin veriyordu. Dükkanın içinde, arka taraftaki bölmeye acılan bir kapı vardı. Bu bölmede mutfak, banyo ve yatak odası bulunuyordu. Dükkana gelen müşteriler, arka tarafa açılan kapıyı daima kapalı görürlerdi. Her insanin, yaşamında çok istediği ancak sahip olamadığı birşeyler vardır. Ya da sahip olup kaybettiği söyler. Bazen de sahip olduğu ancak kurtulmak istediği söyler. İşte bütün bunlar, o ülkede yaşayan insanların bir kısmı için, Büyü Dükkanı'na gelme nedeniydi. Bu dükkanda, isteklerinizi sınırlamak zorunda değildiniz. Müşteriler, hayal edebildikleri herşeyi isteme ve alma hakkına sahiptiler. Tabii, bedelini ödedikleri takdirde. Her yerde olduğu gibi bu dükkanda da almak istediğiniz şeyin bir bedeli vardı. Bu bedelin ne olacağı, dükkan sahişöyle yaptığınız pazarlık sonucunda ortaya çıkardı. Ancak, Büyü Dükkanı'nda maddi bedellerin hiç bir hükmü yoktu. Bazı müşteriler bir şeye sahip olmak için ödenebilecek tek bedelin para olabileceği düşünceşöyle, cepleri kabarık gelirlerdi. Oysa burada yapılan pazarlıklar, günlük yaşamdökülürden biraz farklı olur ve pek çok müşteriyi şaşırtırdı. dükkan sahibi Yaşlı adam, her sabah gün ağarırken kalkar, kendine büyük bir fincan kahve yapar ve bir insanin isteyebileceği her şeyin var olduğu dükkanıyla gurur duyarak kahvesini yudumlardı. Kahvenin ardından gelen zevkli bir kahvaltıdan sonra da pencerelerinin perdelerini sonuna kadar açarak, sallanan koltuğuna oturur ve içeri dolan gün ışığının yardımıyla okumaya başlardı. Büyü Dükkanı'nda satıcı olmak bilgelik isterdi. O güne kadar dükkana gelen hiçbir müşteriyi geri çevirmemişti dükkan sahibi. Herkes, çok istediği bir şeye sahip olmak uğruna onca yolu göze alarak gelir ve mutlaka alabileceği en iyi şeyi almış olarak çıkardı. Ama genellikle aldığı şey istediği şeyden çok farklı olurdu. Yaşlı adam ara sıra, okuduğu kitaptan başını kaldırır, yolu gören pencereye bir göz atardı. Eğer bir müşteri geliyorsa, onu ta uzaktan yakalayıp, dükkana yaklaşana kadar izlemeyi severdi. Bu, onun için zihinsel bir hazırlık süreciydi. Bu süre içinde zihnini, biraz sonra gelecek olan müşteriyi iyi anlayabilmek için boşaltırdı. Sabah dışarı baktığında, yağan karın yolu iyice kapattığını gördü. Bu havada gelen giden olmaz diye düşünüp, hüzünlendi. Büyü Dükkanı, hemen her gün bir müşteri ağırlardı. Ancak, yılda birkaç kere de olsa kimsenin uğramadığı günler olurdu. Yaşlı adam, o gününde bunlardan biri olmasından korktu. Nedense işsizlik içini ürpertmişti. Tam o sırada uzakta bir karartı gördü. kaç beyazının kamaştırdığı gözlerini kırpıştırıp tekrar baktığında, bunun yaklaşmakta olan bir insan olduğunu anladı. İçini bir sevinç kapladı. Gidip sobasına bir odun attı ve tam pencerenin karşısındaki sallanan koltuğa oturup, müşterisini beklemeye koyuldu. Kış mevsiminin bu soğuk gününde epeyce üşümüş, yorgun düşmüş olmalıydı. Kapının önüne gelinceye kadar, gözlerini hiç ayırmadan izledi onu. İyice kulak kabarttı. Üç basamakla çıkılan, ahşap zeminli varandadaki ayak seslerini ve onlara eşlik eden gıcırtıyı duymaktan çok hoşlanırdı. Beklediği kişinin ayak sesleri İkinci basamakta kesildi. Müşteri çalmadan, kapıyı aİmamayı prensip edinmişti Yaşlı adam. Çünkü, hemen herkes o kapının önünde durup, bir kez daha düşünürdü. Kapıyı çalmaktan vazgeçip dönenler, az da olsa olmuştu. O gün de aynı şeyi yaptı. Sonunda kapı çalındı. Açtığında, karşısında soğuktan kızarmış elleşöyle atkısını çıkarmaya çalışan bir erkek gördü. "İyi sabahlar, görebilir miyim?" diye sordu müşteri. dükkan sahibi, müşterisini içeri aldıktan sonra, ısınması için ona bir kahve ikram etti. Sessizce kahvesini içerken etrafı seyreden adam, karşısında oturan Yaşlı satıcının ikna edilmesi pek güç olmayan biri olduğunu düşündü. Herhalde o da müşterisini anlar, onun haklı isteğini geri çevirmek istemezdi. Acaba Büyü Dükkanı'ndan çıkarken istediği gibi bir alışveriş yapmış olacak mıydı? Bir süre söze nasıl başlayacağını bilemedi. Belki de dükkan sahibinin bir şeyler söylemesi gerekirdi. Ancak karşısında, sabırlı bir ifade ile müşterisinin gözlerinin içine bağırak oturan satıcının, alışverişi başlatmaya niyetli olmadığını anladı. Bu sabırlı bekleyiş, onda hem cesaret hem de yumuşak bir etki yarattı. Anlaşılan, başlangıç sözleri kendisinden bekleniyordu. Sonunda, fazla düşünmeden aklından ilk geçeni söyleyiverdi. - Ününüzü duyunca çok uzaklardan kalkıp geldim buraya. İstediğim şeyi, bir tek sizin dükkanınızda bulabileceğimi söylediler. Karşılığında ne isterseniz vermeye hazırım. - İstediğiniz şeyin ne olduğunu öğrenebilir miyim ? - Bakın, ben elli beş yaşındayım. Yani yolun yarısını geçeli çok oldu. söylemeye dilim varmıyor ama yolun sonuna yaklaştım galiba. Bu gerçeğe tahammülüm yok. Ben bugüne kadarki hayatımi geri istiyorum. Mümkün mü ? - Elbette mümkün. Biliyorsunuz, dükkanımda her şey mevcut. Ancak tam olarak ne istediğinizi anlayabilmem için, bana geri istediğiniz hayatınızı biraz anlatabilir misiniz? dükkan sahibinin sorduğu soru, müşteriyi iç dünyasına döndürmüştü. Gözünün önünden geçen sahnelerin kendi yaşamına ait olduğunu kabul etmek için kendini zorluyordu. Bütün görüntüler, bir kargaşa ve telaş içinde birbirlerine karışarak geçip gittiler ve geride yalnızca ıssız bir hüzün bıraktılar. Hüznünün yüzüne yansımasına engel olamayan müşteri, Yaşlı satıcının sorusu karşısında ancak şunları söyleyebildi:
- Geçmiş yaşamımda birçok hata yaptım. Bunlar için pişmanlık duyuyorum. Yanlış kararlar verdim, kayıplara uğradım. Zamanı hovardaca harcadım. Bir gün bir de baktım ki, hayat yanımdan geçip gidiyor. Paniğe kapıldım ve bir çare aramaya başladım. Dostlarımla konuşmayı denedim. Beni teselli edip derdimi unutturmaya çalışanlar da oldu, yardım etmeye çalışanlar da. Ama hiçbiri kaç etmedi. Kendimi çok mutsuz hissediyordum. Derken, bir gün birisi bana sizden ve Büyü Dükkanı'ndan söz etti. Bunu duyar duymaz sanki içimde bir ışık yandı. Büyük bir umutla hemen yollara düşüp size geldim. Kendimi çok çaresiz hissediyorum. Lütfen elli beş yılımı bana geri verin. - Yani, siz pişmanlık duyduğunuz hayatınızı yeniden yaşamak mı istiyorsunuz? - Elbette Hayır. söylemek istediğim bu değil. Ben yalnızca kaybettiğim yıllarımı geri istiyorum. Eğer bir şansım daha olursa aynı hataları tekrarlamayacağım. - Herhalde bunu çok istiyorsunuz. - Evet, hem de her şeyimi verecek kadar. - Peki, benim size vereceğim elli beş yılın Karşılığında siz bana ne verebilirsiniz? - Ne isterseniz? - Sanki bunun için herşeyden vazgeçmeye hazır gibisiniz. - Hiç kuşkunuz olmasın. Şu anda sahip olduğum herşeyden vazgeçebilirim. Yeter ki geride bıraktığım yıllarımı bana geri verin. Yaşlı adam, ellerini sakallarında dolaştırırken, kendini sallanan koltuğunun devinimlerine bırakmıştı. Bir süre düşündü. Müşterisinin, sabırsızlıkla, pazarlığın bitmesini beklediğinden emindi. Büyü dükkanına gelen kişiler, genellikle bir an önce istediklerini alıp gitmek için acele ederlerdi. Bu nedenle, Yaşlı adam, pazarlığın başındaki düşünce yolculuklarında yalnız kalırdı. Şu anda da, sessizliğin yalnızca kendi işine yaradığını biliyordu. Koltuğu ile birlikte öne doğru eğilerek müşterisinin gözlerinin içine baktı ve ağır konuşmaya başladı:
- Beyefendi, her ne kadar siz elli beş yıl karşılığında bana herşeyinizi vermeye hazır olsanız da, ben sizden bir tek şey isteyeceğim. - Dileyin benden ne dilerseniz. - Belleğinizi. - Anlamadım? - Belleğinizi dedim. Elli beş yılın yaşantısını içinde barındaran belleğinizi istiyorum. - Ah evet anladım. İlginç bir bedel. Kabul ediyorum. tamam alın belleğimi. - Emin misiniz? - Neden olmayayım? Elli beş yıl kazanacağım. - Belleğinizi, içindeki her şöyle birlikte bu dükkanda bırakıp giçeceksiniz. Elli beş yılın tek bir anını hatırlamayacaksınız. Buraya neden geldiğinizi bile . - Daha iyi ya! Her şeye yeniden başlayacağım. Zaten geçmişi hatırlamak istemiyorum ki! - O halde, korkarım elli beş yıl sonra buraya tekrar gelirsiniz. Tabii o zaman benim yerime, bir başkası size yardımcı olur. - Hayır. Emin olun ki, şu dakika belleğimi size bırakıp elli beş yılımı geri alacağım ve dükkanınızı, bir daha dönmemek üzere terk edeceğim. Ve yine söz veriyorum, şu ana kadar yaptığım hataların hiç birini tekrar etmeyeceğim. - İsterseniz başka sözler vermeyin. Çünkü, az sonra, belleğinizle birlikte bütün hepsini burada bırakıp giçeceksiniz. Yaşlı adamın son sözleri, müşterinin duraklamasına neden olmuştu. Bu sözlerin anlamını kavrayabilmek için birkaç saniye düşünmek zorunda kaldı. - Nasıl yani? Buradan çıktığımda hiçbir şey hatırlamayacak mıyım? Sizinle konuştuklarımızı bile,şöyle mi? - . . . . . . - Yani hiçbir şeyi mi ? Buraya neden geldiğimi, sizin kim olduğunuzu ve hatta. ! - Ne yazık ki! Yaşlı adam, su anda pazarlığın sonuna geldiklerini hissediyordu. Karşısında oturan müşterinin yüzünde gördüğü aydınlanma, pazarlık sahnelerinin en hoşlandığı görüntüsüydü. Son sözleri müşterisinin söylemesini istediği için bir süre sessiz kaldı ve bekledi. Bu seferki sessizliğin, müşterisinin işine yaradığından emindi. Onun aydınlanan yüzünün ortasında parlayan gözbebekleri, Yaşlı satıcı için, sessizliğin içinden çıkacak sesli bir coşkunun habercisi gibiydi. Gerçekten de, konuşmaya başlayan müşterisi onu yanıltmadı:
- Sanırım ne demek istediğinizi şimdi ağlıyorum. Eğer elli beş yılın bedeli bu ise, pes ediyorum. Belleğimden vazgeçemem. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Bir kadının, çok istediği bir tokayı, saçları karşılığında satın almasına. Çok ilginç bir insansınız. Bana, Büyü Dükkanı'ndan almak istediğimden çok farklı bir şöyle çıkacağımı şöylemişlerdi de inaİmamıştım. Ben, bugüne kadar ki yaşamımı almak için gelmiştim, ancak bugünden sonraki yaşamımı alıp gidiyorum. size teşekkür ederim. - Bir şey değil. Güzel bir pazarlıktı. Hoşça kalın. Yaşlı adam, müşterisini gözden kaybolana dek gülümseyerek izlerken, aklından Santayana'nin bir sözü geçiyordu:
"Geçmişi hatırlamayanlar, onu bir kez daha yasamak zorunda kalırlar. "