Nasreddin Hoca, bir gece, derin uykuda iken. görmüş. Tanımadığı kişiler, Hocaya dokuz akçe vermişler.
Hoca,dokuz akçeyle yetinmek istememiş:
- Hiç değilse, bunu on akçe yapın demiş. Fakat, parayı verenler, dokuz akçeden fazlasını, bir türlü vermek istememişler.
Tam bu sırada, Hoca uykusundan uyanmış. Birde bakmış ki, avucunda, değil dokuz akçe, bir akçe bile yok. Şaşırmış, üzülmüş. Gözlerini sıkı sıkı kapayarak, elini uzatmış:
- Vazgeçtim on akçeden, dokuz akçe olsun yeter, demiş.
Buyukce bir kopek agzinda bir torbayla kasap dukkanina girer. Agzindaki torbayi yere birakir, kasabin karsisina oturup bekler.
- "Bu da nesi" der kasap diger musterilerine bakarak.
- "Herhalde et alacak" der birisi.
Kopek de tasdik eder :
- "Hav"
- "Nasil et istiyorsun bakalim, kiyma, kusbasi, biftek?"
- "Hav" diye keser kopek kasabin sozunu.
- "Peki ne kadar?, bir kilo, iki kilo?"
Tekrar.
- "Hav" sesi duyulur.
Sasiran kasap siparisi sarar ve torbaya yerlestirirken, etin parasinin da torbada oldugunu gorur. Kopek dukkani terk ederken kasap meraktan catlayacagina kopegi takibe karar verir, dukkani da yardimcisina emanet eder. Kopek bir kac sokak otede bir apartmana girer, ucuncu kata cikar ve bir kapinin onunde durarak pencesiyle kapiya vurmaya baslar.
Kapiyi kizgin bir adam acar ve baslar kopege bagirmaya. Izlemede olan kasap ortaya cikar ve adama ;
- "Dur bir dakika " der "Ne yapiyorsun? Gordugum en akilli kopek, ona niye bagiriyorsun ?"
Adam ;
- "Akilli mi ?" der," bu hafta uc oldu, anahtarini yanina almayi unutuyor."
Nasreddin Hoca, Akşehir'de kadılık yaparken birbirlerinden şikayetçi olan iki adam huzura gelir. Biri, bana borcu vardı, ödemedi. Ben de borcuna karşılık tarlasının bir kısmını çitle çevirdim, der. Öteki, doğru, borcum var, ödeyemedim ama tarlamın bir kısmını sahiplenmesi doğru değil, der. Hoca olay yerine iki adam ve şahitlerle gider. Çiti kaldırtır. Alacağın var ama böyle yapman yanlış, der. Borcu olan adama, sen de borcunu öde, der. Adam, param yok, der. Nasreddin Hoca, paran yok ama malın var. Tarladaki buğdayı sat, der. Orada bulunan şahitlerden ve meraklı köylülerden buğdayı satın alan çıkmaz.
Bunun üzerine Hoca tarladaki buğdayı ortalama bir fiyata satın alır. Adam, paranın bir kısmıyla borcunu öder. Böylelikle mesele tatlıya bağlanır. Olanlar kısa zamanda Akşehir'de kulaktan kulağa yayılır. Herkes, bravo şu Nasreddin Hocaya, der.
Davaların kısa sürede sonuçlanmasının ve adaletin yerini bulmasının halkın yararına olduğu bir kez daha anlaşılır.