Home
Tüm Kategoriler
Popular
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Nasrettin Hoca Fıkraları
+18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
Asker fıkraları
Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
Bayburt Fıkraları
Bektaşi Fıkraları
Belaltı Fıkraları
Büyük Fıkraları
Cimri Fıkraları
Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Çorum Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Doktor Fıkraları
Dursun Fıkraları
Duvar Yazıları
Elazığ Fıkraları
Erkek Fıkraları
Erzurum Fıkraları
Evlilik Fıkraları
Fıkra Gibi Komik Olaylar
Fıkralar - Corona (Covid-19)
Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İngiliz Alman Türk
Ingiliz-alman-turk-fikralari
Kadın Erkek Fıkraları
Kadın Fıkraları
Kamyon Yazıları
Kapak Edici Fıkralar
Karadeniz Fıkraları
Karı Koca Fıkraları
Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kısa Fıkralar
Komik Hikayeler
Komik Şakalar
Komik Sözler
Köylü Fıkraları
Kurban Fıkraları
Mardin Fıkraları
Matematik Fıkraları
Meslek Fıkraları
Mühendis Fıkraları
Nam-ı Kemal Fıkraları
Okul fıkraları
Polisler hakkında fıkralar
Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
Ramazan Fıkraları
Sarhoş Fıkraları
Sarışın fıkraları
Seçim Fıkraları
Sekreter Fıkraları
Şoför Fıkraları
Soğuk Espiriler
Spor Fıkraları
Tarih Fıkraları
Temel Fıkraları
Trakya Fıkraları
Ünlülerden Fıkralar
Вицове за Германия и германци
Germany jokes, Jokes about Ger...
Deutsche Witze
Chistes de Аlemanes,Humor alem...
Анекдоты о Немцах
Blague Allemand
Barzellette sui tedeschi
Αστεία για Γερμανούς
Виц за Германци
Türkçe
Анекдоти про німців
Piadas de Alemão
Żarty o Niemcach
Skämt om tyskar
Duitsers Moppen
Vittigheder om tyskere
Vitser om tyskere
Vitsit saksalaisista
Német Viccek
Glume cu Germani
Vtipy o Němcích
Anekdotai apie Vokiečius
Joki par Vāciešiem
Vicevi o Nijemcima
My Jokes
Edit Profile
Logout
En son şakalar
Almanlar hakkında fıkralar
Almanlar hakkında fıkralar
Add a joke
En son şakalar
En İyi Fıkralar
Bir politikacı, seyahat için trene binmeyi tercih etmiş, bir kompartımana girmiş. Ortalık gayet sakin. Karşısında dergi okuyan birisi var.
Adamın elindeki dergiye bakmış “Time” yazılı. “Tamamdır!” diye geçirmiş içinden. Adamın İngilizce bildiğinden girmiş ve:
“Efendim,” demiş. “Ne güzel, İngilizce dergi okuyorsunuz.”
“Vıy!”
“Ooo, aynı zamanda Fransızca da var.”
“Si!”
“Harika! Bir şeyim beyim. İtalyancaya da vakıfsınız.”
“Yah!”
“Bu ne kültür efendim. Almanca da biliyorsunuz.”
“Da!”
“Efendim pes doğrusu, Rusça da biliyorsunuz.”
“Yes!”
“Beyefendi yoksa siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?”
“Evet!!”
0
0
4
Temelle Dursun Zengin Olmak İçin Köydeki Bagı Bahçeyi Satıp Almanyaya Giderler. İki Kafadar Almanyada Bir Parkta Ayrılmaya Karar Verirler Ama Ayrılırkende Ne Olursa Olsun 1 Sene Sonra Ayrıldıkları Parkta Buluşmaya Karar Verirler. Aradan Bir Sene Geçer Ve Temel Parasız Bir Şekilde Parka Gelir Dursun bir Gelir Altında BMW Yanında Korumalar Vs
Temel Sorar La Dursun Nasıl Bu Kadar ZEngın Oldun
Dursunda derki Bİr Makına İcat ettım … ikini sokaysın 5 lirada ataysın …ikini zevke getiriyor. Temelle dursun bıraz muhabbetten sonra ayrılırlar ama ayrılmadan önce 1 sene sonra buluşmaya söz verirler aradan bır sene geçer dursun gene bmw koruma fılan temel bır gelır 3- 4tane helıkopter korumalar falan tabi
Dursun sorar la nasıl boyle zengın oldun
Temel :senın makınayı geliştirdim der la
Dursunda sorar la ne ettun
Temel: 5 lira ataysun .. Ikını sokaysun 5 lıra daha atmazsan .. Kını bırakmıyor.
0
0
4
Кој го плесна гркот?
Mit dem Zug durch den Tunnel
gefährliche Zugfahrt
Το τρένο
Ο Γάλλος και ο Γερμανός
Στο ίδιο βαγόνι
Το φιλί
Влак
Ein Deutscher
Седят си във влаково купе грък
Пътуват в едно купе
В купе на влак пътуват майка с дъщеря си и двама военни - единия старшина
In einem Zugabteil sitzen ein Unternehmer und sein Arbeiter mit einer alten und einer hübschen
A young Programmer and his Project Manager board a train headed through the mountains on its way to Wichita. They can find no place to sit except for two seats right across the aisle from a young woman and her grandmother.
Van un madrileño
Поезд. Едут генерал
Under andra världskriget. En tysk officer
Sitzen ein Deutscher
Viajaban en un Tren
There was an Scotsman
Een Belg
En un vagón de tren viajan una gorda
An Englishman
In einem Eisenbahn-Abteil sitzen eine umwerfende Blondine
En una cabina de tren viajaban un mexicano
Valgkamp På en togtur fra København til Jylland
W pociągu w jednym przedziale jadą matka z 18-letnią córką
*Dünya Savaşı arefesinde; bir Nazi subayı
In uno scompartimento ferroviario ci sono una bella ragazza
Un beau jour
Bir albay
Im D-Zug nach Zürich sitzen ein Schweizer Jüngling
Un jour dans un train
Estavam em um trem (na europa) 1 linda jovem francesa
Sitting together on a train was Obama
Estavam em um trem
Een Nederlander
Bir tren yolculuğunda komutan ile asker ve karşılarında da güzel bir kız ve yaşlı bir teyze oturuyormuş.. Yolculuk devam ederken tren bir tünele girmiş ve karanlık olmuş
Esto eran cuatro pasajeros en el tren: 2 chicas
Un español
Esto es 4 personas que van en un vagón de un tren
Viajavam no vagão de um trem quatro pessoas: uma mulher gostosona
W pociągu
Numa cabine de trem
Dans le compartiment d’un train se trouve une très belle jeune fille et sa mère ainsi qu’un jeune homme accompagné de son père. Soudain le train passe sous un tunnel et dans un noir absolu retentit...
Dans un train
Viajavam num trem um argentino
U vlaku
Lors d'un voyage d'affaire Chirac et Sarkozy se retrouve dans le même compartiment du train en compagnie d'une superbe blonde et d'une nonne. Le train s'engage dans un tunnel
A Pakistani guy
Um Brasileiro
No trem estavam um brasileiro
Em um vagão estavam uma loira muito gostosa
Em um trem viajavam no mesmo vagão um brasileiro
Havia um Português
Viajavam no mesmo compartimento de um comboio
C'è un romanista e un laziale nel treno. Il treno si ferma e sale una modella... Il treno entra in una galleria e non si vede niente e si sente il rumore di un bacio seguito da uno schiaffo. Usciti...
Patru persoane calatoreau in acelasi compartiment de tren: un roman
V kupé vlaku sedí vojín
Ve vlakovém kupé je matka s dcerou
Kartą električkoj važiuoja dvi moterys: jauna
Rusas
Važiuoja traukiniu mama su dukra ir kariuomenes generolas su eiliniu. oras grazus saule smarkiai plieskia. privaziuoja traukinys tuneli ir staiga pasidaro tamsu. pasigirsta pliaukstelejimas
Yer cekoslovakya.
Ikinci dunya savasi donemi.
Cekoslovakya alman isgali antinda.
Bir tren kompartimani. iceride 4 kisi.
Cekoslovak genc ve guzel bir kiz, kizin anneannesi, alman bir subay ve cekoslovak yurtsever bir delikanli.
Yurtsever genc tabii ki alman subaya hayli kil durumda.
Derken tren bir tunele girer. ortalik kararir. karanligin icinde bir opucuk sesi, ardindan da bir tokat sesi duyulur. tren tunelden ciktiginda ise kimse renk vermemekte ama bir yandan da dusunmektedir.
Genc kiz kendi kendine :
"Bu genc sanirim beni opmeye calisti, yanlislikla da anneannemi optu. oh olsun tokati da yedi" diye dusunur.
Kizin anneannesi ise "bu cocuk herhalde bizim kizi optu, kizim da hakkettigi dersi verdi. oh olsun" diye dusunmektedir.
Alman subay ise dertlidir. kendi kendine "ulan herif kizi optu, tokati yiyen biz olduk" der.
Cekoslovak genc ise aklindan sunlari gecirir:
"Elimin tersini opup su serefsiz almana bir tokat attim ya. aklimi seveyim"
0
0
4
Dünya Feministler Kongresinde konuşmacılar görüş belirtmektedir. Amerikalı bir hanım şöyle der:
- Ben iyi bir şirketin genel müdürüyüm. Artık alışveriş yapmaktan bıktım. Kocama "bundan sonra alışverişleri sen yap" dedim. Baktım, birinci gün oralı olmadı, ikinci gün oralı olmadı, üçüncü gün yaptı… Alman konuşmacı:
- Ben iyi bir şirkette üst düzey yöneticiyim. Bir gün kocama "ben artık bulaşıkla ilgilenmekten bıktım, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün yapmadı, ikinci gün yapmadı, baktım üçüncü gün yapmış..
Fadime kürsüye çıkmış:
- Ben kendimi bildim bileli temizlikçiyim. Geçen gün Temel’e "ben artık çamaşır yıkamaktan mahvoldum, biraz da sen yıka" dedim. Birinci gün göremedim, ikinci gün göremedim, üçüncü gün gözüm yavaş yavaş görmeye başladı…
0
0
4
Bir tıp kongresinde doktorlar tıpta gerçekleştirdikleri son gelişmeleri anlatıyorlarmış. İngiliz cerrah çıkmış kürsüye anlatmaya başlamış;
- Bir trafik kazasında bir adamın sadece bir parmağı sağlam kalmıştı. Biz onu aldık. Ona vücut ekledik. Organlarını, kasları ekledik. O kadar mükemmel yaptıkkı çok çalışkan bir insan oldu. 50 kişinin yapacağı işi yaptı. 50 kişi işsiz kaldı.
Kürsüye Alman cerrah çıkmış;
- Biz bir kişinin sadece bir tel saçını bulduk. Ona organlarını ekledik. Kemik ekledik, kas giydirdik. O kadar muazzam yaptık ki çok süper birisi oldu. Çok çalışkandı. 100 kişinin yapacağı işi yapıyordu ve 100 kişiyi işsiz bıraktı.
Kürsüye Türk cerrah çıkmış;
- Siz var olan, elle tutulabilir şeylere vücut yapmışsınız. Biz daha zor olanı yaptık. Bir tik bulduk. Onu aldık, ona uzuvlar ekledik, kemik ekledik, kas yaptık. Bu kişi o kadar çok çalıştı ki başbakan oldu. Ve 2.000.000 kişiyi işsiz bıraktı.
0
0
4
Bir gün bilim adamları bi Türk bi İngiliz ve Almanı теsте tabi tutmaya karar verirler.
Test için bi odaya güzel bi kadın, kırışık bi gömlek ve ütü bırakırlar.
Bizimkiler sırayla içeri alınmaya başlamışlar.
Önce İngiliz girmiş odaya, ilk olarak güzel kadını s. Ker sonra gömleği ütüler ve dışarı çıkıp "bizim orda önce s. Kiş sonra iş gelir demiş.
Alman girmiş, ütü yapmış sonra kadını güzelce s. Kmiş dışarı çıkıp "bizim orda önce iş sonra s. Kiş demiş"
En son Türk girmiş odaya bizimki kadını s. Kerken kadına ütü yaptırmış,isi bitip dışarı çıkınca da söyle demiş "bizim orda çalışanı s. Kerler!!!"
0
0
4
Temel Almanyadan döndükten sonra sürekli walkmeni ile dolasiyormus. Hatta kahveye bile kulaginda walkmeni ile çikiyormus. Arkadaslari Temelden çikarmasini rica ettikleri halde çikarmiyormus. Birgün Idris ile Dursun nedenini ögrenmek için bir plan kurmuslar. Temel kahvede otururken Dursun arkadan yaklasip kulakliklari çikarivermis. Temel oracikta ölmüs. Arkadaslari saskinlik içinde bakinirken Idris kulakliklari kulagina takmis. Kulakliktaki ses; "Nefes al, nefes ver…"
0
0
4
İngiliz,alman,fransiz ve laz bir adaya dusuyolar.
Bunlari bir kabile yakaliyor ve bagliyolar direklere.
Kabile sefi gelip bunlara..
- Benden getiremiyecegim birsey isteyen kurtulur, eger getirirsem derinizden kano yaparim diyor ve suda yuzen kanolari gosteriyor bir yandan.
- İngiliz: bana manchester united takiminin kalecisinin imzaladigi bir futbol topu getir..
Şef cadirdan cikariyo bi top. İngilizin istedigi top. ingiliz daha "ama nasil olur falan" demeye kalmadan yuzuyolar dooru suya.
- Fransiz:bana 1820 napolyon sarabi getir diyo.. Ve kis kis guluyo.. Şef giriyo cadira bi sise sarapla cikiyo.. Fransizin istedigi sarap.
Fransizda aynen oda yuzulup suya.
- Alman:bana bir limuzin getir diyor.
Bi bes on dakka sonra ormandan bi limuzin gelip parkediyor. Fransizla ayni akibete ugruyor. laza geliyor sira.
- Laz diyor "bi cataliniz varmi"?
Şef:
- Salak mi lan bu herif?İstiycek bisey bulamamis mi diye dusunurken bir yandan da bi catal alip geliyor veriyor laza.
Laz catali vucuduna batirmaya basliyo ..
Biyandan da diyorki.
- Alin lan size kano alin size kano hadi bakiim..
0
0
4
Bir gün bir Alman bir Çinli bir de Temel ayni kompartimanda gidiyorlarmis. Aradan biraz zaman geçtikten sonra çinli pencereyi açip elindeki son model digital wolkman’i asagiya atmis ve diger ikisi sormus:
- "Dur yapma güzelim wolkman atilir mi hiç?" demisler.
O da:
- "Nasil olsa bizim orada bundan сок var" demis.
Bizim temel bunun altinda kalir mi?… Çikarmis cebinden 14’lü silahini sarjörü cekmis ve o da asagi atmis.
Tabi bu ikisi hemen atlamislar:
- "Arkadas ne yapiyosun, güzelim tabanca atilir mi?" demisler.
Temel de:
- "Bosver bizim orda bundan сок var" demis.
Aradan biraz zaman gecmis Alman pencereyi açmis, bizim temeli asagiya atmis.
Çinli sormus:
- "Sen ne yaptin adami asagi attin?" demis.
Alman da kasilarak:
- "Bosveeeeer. Bizim orda bunlardan сок var."
0
0
4
Temel almanyadan gece türkiyeye gelir memleketine vasıta bulamayınça bi otelde kalmayı terçih eder ve lüks bi otele geçe geç vakit gider" uşaklar baha bi yatak verun sabah erkenden gideçegum" der ve bi oda alır çıkar hemen yatır memeleketine gitmek için sabah erken kalkıp resepsiyona iner hesabı işter , resepsiyon borçunuz 400 dolar efendim der temel kafayı yer " olurmi geçe ğeç geldum yemek yemedum siz beni kazıklayısunuz " diye itiraz eder resepsiyon hemen hesabı ğöstererek O. P 200 Dolar S. P 100 Dolar H. P 100 Dolar toplam 400 dolar temel " ula bunlar nereden cuktı" der hemen acıklama gelir efendin 200 Oda Parası 100 Sauna Parası 100 de Havuz Parası , temel hemen " ama ben bunları hepsinu kullanmadum" Kullansaydın efendim bunlar otel fiyatımızın içine dahildir der resepsiyon.
Temel hemen bana bi kağıt kalem verin der ve verirler başlar yazmaya T. S. P 1000 Dolar O. Ö. P 400 Dolar K. P 600 Dolar diye yazarak resepsiyona verir alun buda benim heşabum bağa 600 dolar verceksunuz der " resepsiyon bu nedir efendim ne parası" deyinçe temelde dur açıklıyayım ( T. S. P 1000 Temeli S*kme Parası ) ( O. Ö. P 400 Otele Ödeme Parası ) ( K. P 600 Kalan Para )
Der Resepsiyon görevlisi şaskın bi şekilde ama efemdum biz seni sikmedikki deyinçe temelde " sıkseyudunuz sabaha kadar otelde odadaydum"
0
0
4
Bi gün temel uçağa biner
Fransız,İngiliz ve Alman`ı görür ve.
- "Uy uşağım gene mi siz?" der.
0
0
4
Birgün alman fransız ve bizim temel uçakta giderken pilot kalp krizinden ölür ve ucak kayalara carpmak üzereyken alman kendını aşağı atmak ıster
Sorarlar : neden atıyorssun kendini
Annem orospuda ondan atmak ıstıyorum der
Fransızda atmak ıster
Onada sorarlar:
Neden atmak ıstıyorsun kendını dıye
Benımde anam orospu babam pezevenk de ondan atmak ısterım der
Bızım temelde atlamak ıster
Onada sorarlar :
Sen neden atacaksın kendını dıye
O da cevaplar:
Bu kadar orospu çoçuğunun arasında duramam der.
0
0
4
Bir gün bir temel uçağa binmiş. Bakmış İngiliz Alman ve Fransız yok o da inmiş.
0
0
4
Almanya’da içlerinde bizim Temel’in de bulundugu Türkler, bir tatil günü toplandiklari yerde sohbet ederlerken konu dönüp-dolasip en çok hangi ilin muhacir (göçmen) oldugu hususuna gelir.
Bir çok kisi kendi hemserilerinin dünyada daha göçmen oldugunu vurgular.
Is ciddiye binince herkes iddiasini isbat etmek üzere söz alir. Birinci olarak konusan Artvinli, hemserilerinin Amerikanin Alaska Eyaletinde birçok safari avina katildigini söyler.
Ikinci olarak söz alan Kayserili hemserilerinin Japonyada ilk pastirma satisini gerçeklestirdiklerini söyler.
Ardindan söz alan Erzurumlu Kanadanin ve Sibiryanin kayak merkezlerinde hemserilerini kayak yaptigini,ardindan konusan Diyarbakirli dünyanin büyük metropollerinde üç tekerlekli araba ile satis yapanlarin ya kendi sehirlisi ya da komsu Mardinden olduklarini söyler. Vel hasil diger iddia sahipleri de dünyanin herhangi bir degisik ucunda kendi hemserilerine rastlandigini söyleyince en son olarak Temel söz alir. Herkes Temel’e söyleyebilecek bir yer kalmadigi imasiyla müstehzi bir tavirla bakarken :
Temel :
- "Apollo’nun söförlerinden Amerikali Nail’i tanir misunuz?" diye sorar.
- "Amerikali Nail’i mi? Kimdir o?"
Temel :
- "Hani tiger iki arkatuasi ile Ay’a kiden Nail?"
- "Haaa.. suna Neil Amrstrong desene.." derler.
Temel :
- "Evet,Nail Amrsitorink."
- "Eeee…Ne olmus Amrstrong’a?"
Temel :
- "iste o Ay’a ilk adumini atar atmaz pir te pakmis ki, pizum Rizelu emice çameye yardim toplayi!…"
0
0
4
Temel ve arkadaşı, Almanya'da otabanda, hız sınırını aşarak yol almaktadırlar. Birden yoldan çıkıp yokuştan aşağı ağaçlar arasında paldır küldür inmeye başlarlar.
Arkada oturan Recep Temel'e seslenir:
- "Ne oldi hemşerum?"
Temel:
- "Önüme köpek çiktu da"
Recep:
- "Ezüp geçeydun da"
Temel:
- "Benda ona uğraşayrum da".
0
0
4
Ξενόγλωσσος Παπαγάλος
The singing parrot
Един човек си купил папагал
Един мъж си купил папагал и му вързал два конеца:
Nel giardino di un convento due suore trovano un pappagallo ferito e decidono di prendersene cura
A parrot was in a pet shop with a string attached to each leg when a man walked in looking to buy a pet. A shopkeeper came over and started to try and sell him a dog when the man noticed the parrot. He asked what the strings were for and the shopkeeper replied
Man decides to buy a pet
In einer Tierhandlung. Der Kunde kann sich nicht entschließen. "Aber hier habe ich etwas Besonderes"
Na loja de animais tinha um papagaio poliglota à venda por mil reais. Um dia um homem se interessou
Un type achète un perroquet. Le vendeur lui dit : Il est bilingue (français/anglais). Ah oui ? Et comment on choisit la langue ? Très simple : il a un fil à chaque patte. Vous tirez sur le fil de gauche
Eine Frau geht ins Zoogeschäft und möchte einen besonderen Papagei. Zoohändler: "Dann nehmen Sie den hier
Llega una señora a una tienda de mascotas y le pregunta al vendedor: Señor
C'est une blonde qui va dans une animalerie et qui demande: -Combien coûte cette boule de poils ? Le marchand répond: -200 euros -200 euros pour une vulgaire boule de poils
Ekspeditøren i dyrebutikken: - Dette er en meget flott papegøye frue. Fruen: - Kan den snakke? Ekspeditøren: - Ja
Um cara chamou um amigo para ver seu papagaio: -olha samuel
Llega un plomero a un convento a realizar un trabajo de fontanería
padre onorio foi a feira comprar um papagaio
Een vrome vrouw is heel trots op haar papegaai en kan het niet laten om er in de kerk mee te pronken. Ze zegt tegen de pastoor: "Als je aan zijn rechterpoot trekt
Um elemento esta vendendo um papagaio no centro da cidade
Eine Frau geht in den Tierladen und will sich einen Papagei kaufen. Auf einmal sieht sie das der eine Papagei zwei Schnüre an den Beinen hat. Frau: Wieso hat der Papagei zwei Scnüre an den Füßen?...
Bir gün birisi papağanını satmak istiyormuş. Bunun için onu bir satıcıya götürmüş. Papağanı oradaki kafeslerden birine koyup satılmasını bekliyormuş. Bir ara bir müşteri gelmiş ve papağanın...
Uma senhora entrou em uma avicultura e viu um papagaio com uma correntinha em cada pé. Muito curiosa
Magda gaat elke week naar de kerk. Op een dag komt ze met haar papegaai op bezoek bij meneer pastoor en zegt: “Kijk eens wat ik mijn papegaai heb geleerd! Als je aan zijn rechterpoot trekt
Egy nő bemegy az állatkereskedésbe. Meglát egy 38000 Ft-os papagájt
Un om intra la un pet shop si vede intr-o colivie un papagal legat cu doua sfori. Il intreaba pe vanzator: - Nu va suparati
Estava o vendedor mostrando as qualidades do papagaio à cliente: — Se levanto a asa direita
En la tienda de mascotas
O dono do papagaio disse para seu amigo com muito orgunho de seu papagaio se ele levantar a perna direita ele fala Inglês. Se levantar a perna esquerda ele fala Espanhol o seu amigo fala _ E ele...
Der var en gang en mand der ville have en papegøje
C'est une blonde à l'animalerie qio va voir les perroquets. Le monsieur qui conseille lui dit : - Si vous lui tirez sur la patte droite il dira bonjour. Si vous lui tirez sur la patte gauche il...
Un tip se duce sa-si cumpere un papagal de la un magazin. Intra el
Juquinha foi a loja de papagaios e o vendedor veio logo correndo e gritando - Juquinhaaa !!! Aqui temos um papagaio especial pra voce. quando voce levanta a perna direita dele ele fala espanhol
Um homm ia comprar um papagaio em uma loja de animais e o lojista falou: Chegou na hora certa temos um papagaio que fala ois idiomas. Se você levantar a pata direita dele ele fala em inglês e se...
'Prachtige papegaai
Een meneer komt in de dierenwinkel Hij ziet een papegaai. Hij vraagt aan de verkoper : kan die papegaai ook praten? De verkoper zegt : ja als je aan z'n linkerpootje trekt zegt hij:goedemorgen!
Egy nő elmegy a kisállat-kereskedésbe
Een oude vrouw komt bij de dierenwinkel en is eigenlijk op zoek naar een bijzonder dier. De verkoper leid haar naar een prachtige papagaai. Hier zegt hij heb ik een heel bijzonder exemplaar
Bir hayvan sergisinde, papağanın sahibi sergiyi gezmeye gelen çocuklara papaganının özelliklerini anlatıyormuş. Benim papağanımın sağ ayağını çekersen ingilizce, sol ayağını çekersen almanca konuşur diye anlatırken, oradaki çocuklardan birisi atılmış "iki ayağını birden çekersek ne olur"demiş. Papağan sahibinden önce cevabı yapıştırmış "düşerim o zaman salak"
0
0
4
Erzurumlu kadının kocası ölür ve kadın ağıt yakmaya başlar:
- “ingilizce bülirdiii, almanca bülirdiii, fıransızca bülirdii, arapça bülirdiii.”
Kaynı hemen araya girer:
- “Yence niye yalan söylirsen hiçbirinide bülmirdi.”
- “Ey hee! Bülmirdi, bülmirdi amma isdese öyrenirdi.”
0
0
4
Bir ingiliz, bir alman,bir de Nam-ı Kemal uçağa binmişler. Bunlar aralarında annemize nasıl mektup yazarız diye iddialaşmışlar.
İngiliz:
Uçak denizde giderken mektubu şişenin içine koyup fırlatmış. Şişe karaya varıp anama varacak demiş.
Alman: Mektubu uçak yapmış birisi bulur anama götürür diye.
Sıra Namık Kemal’e gelmiş:
O sırada Türkiye’den geçiyorlarmış, ellerini yumruk yapıp mektubu içine sarıp sallamış. “bu kime gider bu kime?”
“Anana gider anana.”
0
0
4
Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa