Hoca, çocukken bir sabah annesi, onu yanına çağırmış...
Hoca, çocukken bir sabah annesi, onu yanına çağırmış :
“Oğlum, biz komşularla göl kıyısında çamaşır yıkayacağız.
Bugünlerde hırsızlar çoğaldı. Sen burada kal da eve kapıya sahip ol, aman evladım, göreyim seni!” demiş.
Annesi gittikten bir süre sonra komşulardan biri gelerek :
“Annene söyle, akşama size geleceğiz.” demiş.
Küçük Nasreddin, ne etsin de bu haberi annesine ulaştırsın?..
Düşünmüş, taşınmış, sonra kapıyı yerinden söktüğü gibi sırtlanmış ve göl kenarına varmış.
Annesi bu hali görünce şaşırakalmış...
“Ne oluyoruz, yaptığın nedir senin?” diye bağırmış.
O da şu cevabı vermiş. “Sen bana ‘Kapıya sahip ol!’ demedin mi?
Ben de oldum işte! Hem senin isteğini yerine getirdim, hem de komşunun!..”
Hoca ve oğlu bir keresinde bir yolculuğa çıkarlar. Hoca oğlunun eşeğe binmesini ve kendisininde yürümesini tercih eder. Yolda birileriyle karşılaşırlar,-Bakın şu sağlıklı, genç çocuğa! Bugünün gençliği. yaşlılarına hiç saygıları yok. Kendisi eşeğe binmiş ve garip babası yürüyor! derler.
Bu insanların yanından geçince, çocuk kendinden utanmış hisseder ve kendisinin yürümesi, babasının da eşeğe binmesi üzerine ısrar eder. Böylece, Hoca eşekle giderken, cocuk da yanında yürür. Kisa bir sure sonra baska insanlara rastlarlar, -Şuna bak! Babası eşekle giderken, şu gariban çocuk yürüyor. derlerBu insanları geçtikten sonra, Hoca oğluna -En iyi yapılacak sey, ikimizin de yürümesi. der... Kısa bir yol aldıktan sonra, yine başkalarına rastlarlar,-şu aptallara bakın. Bu sıcak güneş altında ikisi de yürüyor, hiç biri de eseğe binmiyor! Hoca oğluna döner ve-Iste bu insanlarin fikirlerinden kurtulmanin ne kadar zor oldugunu gösterir, der.