Baba sevgisini koru. O sevgiyi kesip atarsan, Allah da senin mutluluk ışığını söndürür. Hz. Muhammed (S. A. V.) Babalar gününüz kutlu olsun.
Baba, cennetin orta kapısıdır. Hz. Muhammed (S. A. V.) Babalar gününüz kutlu olsun.
Babacığım bu kutlu günde ellerinden doya doya öper babalar gününü kutlarım. Seni çok ama çok seviyorum. Evladın.
Babacığım seni çok seviyorum. İyi ki varsın, iyi ki yanımdasın, iyi ki babamsın. Babalar günün kutlu olsun.
Babam olduğun için çok mutluyum, sahip olduğum en iyi baba ve arkadaşsın. Babalar günün kutlu olsun babacım.
Ailemin reisi, büyük aşkım. Medarı iftiharım, sevgilim, herşeyim! Babalar günün kutlu olsun.
Ailemizin yıkılmaz direği babamıza sevgilerimizle. Huzur ve dert ortağım. Babalar günün kutlu olsun.
Allah seni başımızdan eksik etmesin ve varlığınla bize hep huzur ver. Babalar gününüz kutlu olsun.
Ateşin yaktığından, güneşin hareket ettiğinden, gerçeğin bir yalan olduğundan şüphelen ama benim seni sevdiğimden asla şüphelenme babacığım, babalar günün kutlu olsun.
Babam. Seni her özlediğimde anlıyorum ki, sen benim yaşamam için gerekli olan enerji kaynağımmışsın. Babalar günün kutlu olsun babacım.
Bana bir masal anlat baba. İçinde hem sen olsun, hem ben olsun, hem de annem olsun. Babalar günün kutlu olsun.
Bana güç verdin, destek verdin, her zaman ama her zaman yanımdaydın, hayat boyu bütün bunlar için sana teşekkür edebilmem imkansız. Fakat yine de deneyeceğim. Teşekkür ederim baba. Seni çok seviyorum.
Bana uçabileceğim kanatlar verdiğin için teşekkürler, sevgin ve anlayışınla hep yanımdaydın, daima sığınağımdın. Benim için ne kadar paha biçilmez bir değerde olduğunu asla unutmuyorum. Babalar Günün kutlu olsun.
Bana verdiğin sonsuz sevgiyle bütün dünyam çiçek açtı. Onları hiç soldurmadım babacığım. Babalar günün kutlu olsun.
Bana yaptığın dünyadaki en büyük iyilik bana dünyanın en iyi örneği olmandır. Babaların en iyisi, bu gün sadece senin. Babalar günün kutlu olsun.
Başımızın tacı babalarımızın yaşam boyu mutlulukları temennisi ile Babalar Gününüz kutlu olsun.
Benim yanımda olmaktan hiç bıkmayan, onca hatama karşı beni sevmeye devam eden koca yürekli insan, canım babama. Seni çok ama çok seviyorum. Babalar Günün kutlu olsun birlikte nice güzel Babalar Günümüz olsun.
Benzemez hiç bir şeye bu sevgi. Ne şiir yeter anlatmaya, ne yürek yeter bunu sığdırmaya. Babalar günün kutlu olsun babam.
Bilir misiniz babalar kızlarına ellerini uzatırsa, kızlar onu cehenneme kadar takip eder. Babalar günün kutlu olsun canım babam.
Bir adam sevdim adam gibi adam hiç bırakmayan ve son zerresine kadar seven bir adam uzatmaya gerek yok o adam benim babam. Babalar günün kutlu olsun.
Bir gün değil her gün senin günün BABAM. Babalar günün kutlu olsun.
Biricik babama sevgilerimle!. Babalar günün kutlu olsun.
Bizim bugünlere gelmemizi sağlayan ve hakkını hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz babamızın babalar günü kutlu olsun.
Bizler için dünyanın en iyi örnek insanı olan babacığım. Dualarından beni eksik etmemen dileği ile babalar gününü kutluyor, ellerinden ve yanaklarından hasretle öpüyorum.
Bizleri büyütürken omuzlarındaki ağır yükü bize hissettirmeden verdiğin zorlu mücadeleyi şimdi daha iyi anlıyorum babacığım. Şefkatli gözlerinden ışık, yüzünden gülümsemen hiç eksik olmasın. Babalar günün kutlu olsun.
Bu güzel günde seni ne kadar çok sevdiğimi bil istedim. Ben seni yılın bir günü değil, ömrümün her günü seveceğim. İyi ki varsın baba. Babalar günün kutlu olsun.
Bugün başardığım ve elde edebildiğim her şeyde senin payın var. Babalar günün kutlu olsun.
Canım babam ellerinden öper babalar gününü kutlarım. Seni çok seviyorum canım babam. Hakkını helal et, kendine de herzaman iyi bak.
Canım babam! Varlığın hep yüreğimi ısıttı, bana mutluluk ve güven verdi. Seni seviyorum iyiki varsın, Babalar günün kutlu olsun.
Çok sevdiğim canım babacığıma kucak dolusu sevgilerimi sunar, Babalar gününü kutlarım.
Derdimi, neşemi, hüznümü, mutluluğumu paylaştığım en iyi arkadaşım. Babalar günün kutlu olsun!
Dua vakti geldiğinde, ellerini Mevla'ya açtığında, bizleri de unutmaman dileği ile babalar gününü kutluyor, ellerinden öpüyorum canım babam.
Dün sana kızdıklarımı bugün ben yapıyorum baba. Çünkü aslında senin küçük bir kopyanım. Umarım senin kadar sevgi dolu olurum Babacığım.
Dün, bugün ve yarın. Daima seni sevdim, hep seveceğim. Bizim ki bitimsiz, tanrısal bir sevgi. Babacığım babalar günün kutlu olsun.
Dünyadaki çiçeklerın en güzeli güldür, güllerin en güzeli ise sen. Babalar günün kutlu olsun babacığım.
Dünyadaki en büyük varlığım. Canım babam. Bu özel günde seni ne kadar sevdiğimi söylemek istedim. Babalar günün kutlu olsun canım babam.
Dünyanın en yakışıklı babasına, seni çok seviyoruz, babalar günün kutlu olsun!
Evimizin güneşi bir tanecik babacığıma kucak dolusu sevgiyle. Canım babacığım, sen bizim herşeyimizsin. Babalar günün kutlu olsun bir tanecik babacık.
Evimizin güneşi bir tanesi olan canım babama kucak dolusu sevgi ve saygılarımla. Babacığım bir günümde değil her günümdesin. Babalar günün kutlu olsun.
Evimizin güneşi bir tanesisin canım babam, kucak dolusu sevgi ve saygılarımla kocaman öpüyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Evimizin yakışıklısı. Babamız canımız bir tanemiz. Bil ki seni her gün daha çok seviyoruz. Varlığınla gurur duyuyoruz. Sen bizim her şeyimizsin. Babalar günün kutlu olsun.
Fedakârlık, sevgi, sabır ve güzellik ne demek tarif et derlerse; babam derdim canım babam seni bir gün değil her gün çok seviyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Geceler çok uzun sabah olmuyor baş yastıkta ama uyku tutmuyor bir tıkırtı duysa hemen kalkıyor. Canım babam seni çok seviyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Gelinciklerin en sadesine papatyaların en güzel kokanına güllerin en güler yüzlüsüne babaların en sevgilisine babalar günün kutlu olsun biricik babacığım.
Gölgen yeter BABAM. Babalar Günün Kutlu Olsun.
Gözlerimdeki yaşları silendin sen Babam. yüreğimdeki kederi giderendin sen Babam.
Gül kokulu ellerinden doya doya öperim. Canım babam seni çok seviyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Hayatımızın her anında emeği bulunan babalarımızın, babalar gününü kutlar; saygılar sunarız.
Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar günün kutlu olsun.
Her sabah uyandığımda seni bulurdum yanımda canım Babam benim.
Her zaman söylemesem de, babam onu ne kadar çok sevdiğimi iyi bilir. Ve ben ne kadar karışık, saçma cümleler yazsam da hepsini anlar ve bilir. Çünkü o benim biricik babam. Babalar günün kutlu olsun babacığım.
Her zaman yanımda olduğun için teşekkür ederim sevgili babam.
Hiç bir şey üzmesin Seni, sakın ağlama, gözlerine yaş değmesin, gül yüzünden gülücükler eksik olmasın, kalbinden yerim eksilmesin, unutma Sen hep benim bir tanemsin babacığım. Babalar Günün kutlu olsun.
Huzur ve dert ortağım babalar günün kutlu olsun.
İlk adımlarımı atarken ellerimden tutuyordun. Şimdi fark ediyorum ki babacığım, ellerimi hiç bırakmamışsın. Babalar günün kutlu olsun.
İyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyen gerçek sevgin için, sana hep minnettarım babacığım. Babalar günün kutlu olsun.
Kalbi sevgi dolu, sevecen, cömert, kibar, kucağı sıcak, anlayışlı, şefkatli. Bu vasıfların tümünü taşıyan tek erkek. Ben ona baba diye sesleniyorum. Benim için dünyadaki en özel erkek! Babalar günün kutlu olsun canım babacım.
Kanından kan verdin, var ettin beni, aldın kollarına kucağına, sarıldın baba rızık temin ettin zorlukla yıllarca bana, alın teri döktün gurbetlerde yoruldun baba. Babalar günün kutlu olsun canım babam.
Karlı dağ gibisin babam. babalar günün kutlu olsun. iyiki varsın iyiki benim babamsın Kelimelerle anlatılamayan fedakârlık ve karşılıksız sevgiyi tarif et desen bana herhalde sadece “BABA” derdim. Babalar günün kutlu olsun Babam.
Koklanacak gül, açılacak gonca, yaşanacak hayat ve alınacak nefes olan sevgili babam. İkliminden tasasızlık, sevginden cesaret ve gözlerinden esaret aldığım günleri hep yaşamak isterim. Babalar gününü en içten dileklerimle kutlarım.
Kollarından daha huzurlu, daha güvenli, yüreğinden daha sıcak ülke yokmuş babacım. Babalar günün kutlu olsun.
Meğer dilimdeki ve beynimdeki en güzel kelime senin adınmış. Sana her seslenişimde ya acım diniyor ya da sevgim coşuyor. Babalar günü kutlu olsun.
Mesafeler ne kadar uzak olursa olsun sevgisini her zaman üzerimde hissettiğim dün de bugün de yarın da hep yüreğim kadar yakınımda olan babacığım seni çok seviyorum.
Minicik bir yavruydum, ben hep yanında, değişmiyordu düşüncen olsam da . yaşında, hayatla savaşı sen öğrettin bana, yanı başında, tüm zorluklara karşı korudun, beni sen baba. Babalar günün kutlu olsun canım babam.
Namaz vakitlerinde, elimden tutup beni camiye götürdüğün çocukluk günlerim tatlı bir hayal olarak hep zihnimde canlanıyor. sağlığın ve mutluluğun için hep duacıyım. Babalar günün kutlu olsun canım babacığım.
Sabırlısın, sıcaksın, şefkatlisin, koruyucumsun, bağışlayansın. Biricik babamsın. Seni çok seviyorum. Hayatın anlamı ve tüm güzelliklerini öğreten adam, benim sevgili babam. Babalar Günün kutlu olsun.
Sen Allaha dilenen dilek, göklere uzanan ellerimsin. Sen gözümden süzülen yaş, düşüncem, hasretimsin. Sen anlatmak ısteyipte anlatamadığım, kelimelerle ifade edemediğim biricik babamsın. Babalar günün kutlu olsun.
Sen benim babamsın hayat kaynağım hayatımda inan tek dayanağım yokluğun içimi, inan yakmakta bıraksalar beni ağlayacağım. Seni çok seviyorum, uzaklardan babalar gününü kutluyorum.
Sen dünyanın en iyi babasısın. Seni çok seviyorum canım babam. Babalar günün kutlu olsun babacım.
Sen güçlü bir çınar gibisin. Arkamı ne zaman sana yaslasam sanırım ki dünyayı bile fethedebilirim. Çünkü bana hep güç veriyorsun. Babalar günün kutlu olsun.
Sen güllere özenme güller sana özensin. Üzme tatlı canını sen güllerden güzelsin. Özgürlük kadar özel güller kadar güzelsin.
Sen olmadan ben asla varolamam baba. Seni seviyorum. Babalar günün kutlu olsun canım babam.
Seni çok özledim benim güzel Babam. Varlığın ışık saçıyor dünyama. Babalar günün kutlu olsun.
Senin gibi bir babaya sahip olduğum için ne kadar şanslı olduğumu her zaman bileceğim. Seni seviyorum canım babacığım. Bugün başardığım ve elde edebildiğim her şeyde senin payın var. Babalar günün kutlu olsun.
Seninle birlikte o kadar çok şey öğrendim ki babam; karşılıksız sevmeyi, şefkati, insan sevindirmeyi ve affetmenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu. Seninle büyümekten hep mutluluk duydum babacığım iyi ki varsın, Babalar Günün kutlu olsun.
Sensiz bir babalar günü geçiriyorum ve inan bana, kendimi çok yalnız hissediyor, çok üzülüyor ve çok üşüyorum. Sen benim arkadaşım, sevincim ve ışığımsın. Babalar günün kutlu olsun baba.
Sevgili babacığım gurbet uzak olsa da sevgin o kadar yakın ki bilmelisin ellerinden öperim sevgiler. Babalar günün kutlu olsun.
Sınırsız bir sevgi, anlatılmaz bir sevgiyle beni seven babam, sana layık olmak için yaşıyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Üzerine sabır tohumu ekip sevgiyle suladığın gülünün bilmeni istediği bir şey var. Seni çok ama çok seviyorum. Babalar günün kutlu olsun.
Varlığımızın temeli, en kutsal varlıklarımızdır babalar. Onlar bir gün değil, her gün baş tacımızdır. Tüm babalarımızın babalar gününü kutlar saygılar sunarım.
Varlığıyla bana güç veren, her durumda benden desteğini eksik etmeyen babacığım, dualarında beni de unutmaman dileği ile babalar gününü kutluyor, ellerinden öpüyorum.
Varlığıyla bize güven ve huzur veren biricik babalarımızın babalar günü kutlu olsun.
Yaşantısıyla, ilkeleriyle bize hep güzel örnek olan canım babam. Senden uzakta, senin değerini şimdi daha iyi anlıyorum. Babalar Günün kutlu olsun, ellerinden öperim.
Yüreğin huzurlu, yüzün güleç, kazancın bereketli olsun canım babacığım. Babalar gününü kutluyor, ellerinden öpüyorum.
Zor zamanları kolay geçirmek için yanınızdan hiç eksik olmaması gereken ilk kişi kimdir tabi ki babamız. Babalar gününüz kutlu olsun.
Zor zamanlarımda varlığından güç alırım, saçlarımın arasında gezdirdiğin parmaklarının sıcaklığını her zaman hissettim babacığım. İyi ki Sen varsın. Babalar günün kutlu olsun.
* 1911'de Fransız terzi Franz Reichelt kendi buluşunu test etmeye karar verdi. Kendi yaptığı elbise şeklindeki paraşütle Eyfel kulesinden atladı. Ama paraşüt açılmadı.
* Avusturyalı Hans Steininger 1.4 metrelik sakalı ile meşhur olmuştu. 1567 yılında Steininger, kasabasında çıkan yangına yardıma giderken yanlışlıkla sakalına takılıp düşerek, boynu kırılarak ölmüştü.
* Amerika'da bir hayvanat bahçesinde görevli olan fil bakıcısı rutin temizliğini yaparken filin dışkısı altında kalarak can vermiştir.
* 8. yüzyılda yaşadığı düşünülen Çinli şair Li Po, Ay'ın, Yangtze Nehri'ndeki yansımasını kucaklamaya çalışırken boğularak ölmüştü.
* Hindistanlı beyzbol oyuncusu Ray Chapman bir beyzbol maçında atış sırasında öldü. 1920'de oynanan bir maçta kafasına beyzbol topu gelmesi yüzünden öldü.
* İsveç Kralı Adolf Frederick yemeği çok severdi ve bu yüzdende öldü. 1771 de 61 yaşında bir sofrada etler, ıstakozlar, çorbalar, tütsülenmiş etler, şampanya ve en sevdiği tatlıdan 14 tane yedikten sonra ölmüştü.
* Sivil savaştan sonra politikacı Clement Vallandigham çok başarılı bir avukat olarak tanınmıştı. 1871 Thomas McGehan 'in mahkemede savunmasını yaparken jüriye tabancanın pozisyonunu göstermek isterken kaza ile kendisini vurdu. Teorisi doğruydu ve müvekkili suçsuzdu ama bunu ispatlamak için yaptığı gösteride yaşamını yitirdi.
* Allan Pinkerton (1819-1884) meşhur Pinkerton detektif ajansını yaratan kişiydi. Suç tahlil teknikleri konusunda çok önemli çalışmaları vardı. Böyle bir araştırma sırasında kaptığı enfeksiyon yüzünden yürürken öldü.
* 2 Şubat 1959'da Rusya'nın Ural Dağları'nda yaşanan olay, ülkenin en ünlü çözülememiş gizemi oldu. 28 Ocak' ta Ural Politeknik Enstitüsü'nden on öğrenci kış yürüyüşü ve kısa süreli kamp için yola çıktı. Bir öğrenci kendini kötü hissedince dağda uygun bir bölgede kendini toparlayabilmek için kaldı. Diğer dokuzu ise ormanda bulundu. Terk ettikleri çadırları içeriden yırtılmış bir şekilde bulundu. İlk iki ceset ormanın içinde yalınayak ve sadece iç çamaşırları ile, sonraki üç ceset ise benzer bir durumda yakın bir yerde bulundu. Bundan iki ay sonra ise, son kurbanlar 75 metre uzaklıkta kar altında gömülü bulundu. Dört öğrencide büyük iç yaralanmalar, kırık kaburgalar ve ezilmiş kafatasları vardı. Birinin dili yoktu. Gerçek şu ki müfettişler saldırıya benzer herhangi bir bulgu bulamadı. Son dört kurbanın da başkalarına ait olduğu düşünülen ve radyasyon içeren kıyafet giydikleri belirtildi. Çığ, uzaylılar ve askeri test ölüm olaylarıyla ilgili olarak ortaya atılan teorilerden birkaçı.
* 1998'de bir Fransız oldukça karmaşık bir intihar girişiminde bulundu. Bir deniz kıyısında yüksek bir yamacın tepesine çıkıp boynuna bir ip bağladı, ipi de büyük bir kayaya bağladı. Sonra zehir içti ve kendini ateşe verdi. Uçurumdan atlarken de tabancayla kafasına ateş etti! Ama devamı daha ilginç. Çünkü kurşun onu ıskalayıp ipi kesti, böylece adam suya düştüğünde asılı kalmadı. Soğuk su yanan elbiselerini söndürmekle kalmadı aynı zamanda onu şoka sokarak yuttuğu zehri kusmasını sağladı. Sudan bir balıkçı tarafından çıkarılıp hastaneye götürülen adam orada hipotermi (vücut ısısının aşırı düşmesi)den dolayı öldü.
* Meşhur viski tadımcısı Jack Daniel 1911 de bir sabah iş yerine erken geldi. Kasasını açmak istedi fakat şifreyi hatırlayamadı. Kızgınlıkla kasaya tekme attı ve ayak başparmağı yaralandı. Buradan kaptığı enfeksiyonla da öldü.
* Bobby Leach Niagara şelalelerinden bir fıçı içinde atlayan dünyadaki ikinci kişi. Bu atlayıştan başka ölüme meydan okuyan başka girişimleri de bulunuyor. Bu kadar cesur birisinin ölümü ise oldukça ironik. Leach, bir gün bir Yeni Zelanda sokağında yürürken bir portakal kabuğuna basınca kayarak düştü ve bacağını kırdı. Öylesine kötü bir kırıktı ki bacağın kesilmesi gerekiyordu. Cesur adam bir süre sonra kırıkta oluşan hastalıklar yüzünden öldü.
* I. Dünya Savaşı sırasında alınan yenilgilerle beraber Çarlık rejiminin içine girdiği kriz derinleşir. Sarayda önemli bir etkiye sahip olan Rasputin, Çariçe Alexandra Fyodorovna aracılığıyla devlet ve ordu yönetimine karışır, uzmanların önerilerinin aksine kararlar alınmasına yol açar. Zamanla rejimdeki başarısızlıkların nedeni olarak görülür. II. Nikolay' ında sırdaşı olması, kimi çevrelerce Alman yanlısı ve vatan haini olarak damgalanır. Monarşinin devamını isteyenler arasında Rasputin'in ortadan kaldırılmasıyla beraber yönetimin düzeleceğine inananlar suikast planlamaya girişir. Suikastçilerin önde gelen ismi Prens Feliks Yusupov'dur. Sarayda verilen bir yemek davetinde Rasputin'e zehir verilir. Pastalara ve kadehine siyanürün tozlaşmış hali konulur fakat Rasputin pastaları yemesine rağmen zehirlenmeyince silahla vurulur ve öldü zannedilir; ancak Rasputin ayağa kalkarak Prens'in yakasına yapışır. Sonrasında ise bahçeye kaçarken zorlukla bir kez daha vurularak karların üzerine düşer. Buzlu bir nehire atılan Rasputin, köprüden 140 metre uzakta ölü olarak bulunduğunda otopsi yapılır. Yapılan otopsi raporuna göre Rasputin kurşunlardan değil ciğerine dolan sudan, yani boğularak ölmüştür.
* "Modern dansın annesi" sayılan Isadora Duncan eşarp takmayı çok severdi. New York Times gazetesinde yazılan bir yazıda anlatıldığı şekliyle 1927 de çok hızlı bir otomobille giderken güçlü bir ipekten yapılan eşarbı rüzgar yüzünden direksiyona dolaştı. Korkunç bir güçle boğazını sıkan eşarbını viyolonselcisi ve kuaförü çıkartmaya çalışsalar da başarılı olamadılar. Araba durduktan sonra hemen ilk yardım yapılmasına rağmen bayan Duncan'ı kurtaramadılar.
* Homer ve Langley Collyer obsesyon derecesinde biriktirme hastalarıydılar. İki kardeş gazete ve bir sürü şeyi evlerinde biriktiriyorlardı. Evin koridorları, odaları, her yeri bunlarla doluydu. 1947'de evlerinde öldüler. Evlerinden 100 ton çöp çıktı. Kardeşler evde birbirlerinden 15 metre uzaklıkta bulunmuşlardı. Beslenebilmek için gazetelerin arasında tünel yapıp öyle hareket ediyorlardı.
* Jerome Irving Rodale sağlıklı yiyecek konusunda bir uzmandı. Organik tarımda bir öncüydü. Organik tarım ve bahçecilik konusunda bir dergi ve gazete çıkarıyordu. Büyük bir övünçle en az 100 yaşına yaşayacağını söylerdi. Rodale 1971'de Diск Cavett Show'da bir röportaj sırasında kalp krizi geçirip öldü. Show sırasında uyuduğunu sanan sunucu hatta şaka yaparak sıkıldınız mı diye sormuştu. Öldüğünde 72 yaşındaydı. Bu röportaj hiç yayınlanmadı.
* Christine Chubbuck televizyonda intihar eden ilk ve tek haber spikeridir. 1974 de TV programının başlamasından 8 dakika sonra sunucu depresyona girip şunları söyler. "Kanalın 40 yılında polisin son haberlerini, son kanlı cinayetleri ve renkli yaşamları aktardık. Şimdi bir tanesini daha göreceksiniz.' dedikten sonra tabancasını çıkartıp başına dayadı ve ateşledi.
* Tuvalette ölüme birçok örnek verebiliriz. Ancak Elvis Presley (1935 - 1977) bunların en meşhuru. Rock 'n Roll kralı Graceland'da bir pansiyonda tuvalette oturur vaziyette ölü bulundu. Doktorların söylediğine göre kalp krizi geçirmişti. Öldüğünde çok şişmandı ve çok fazla uyuşturucu kullanıyordu.
* Robert Williams bir robot tarafından öldürülen ilk kişidir. 1979'da Williams Ford Motor da depoda malzeme katlarına tırmanırken birden bire robotun çalışmasıyla hızlıca kafasına çarpması sonucu öldü. İkinci ölüm 1981 de Kawasaki de gerçekleşti. Kenji Urada 37 yaşında bir mühendisti. Çalışırken kırılan robotun kolu aniden dönerek Urada'ya çarptı ve ölümüne neden oldu.
* Aktör Vic Morrow Alacakaranlık kuşağı dizisinin çekimleri sırasında sette öldü. Bir helikopter patlama sahnesinde fırlayan pervane aktörün kafasını kopartarak ölümüne neden oldu. İki çocuk aktörde bu sebepten öldüler. Bu olaylardan sonra Amerika'da film setlerindeki güvenlik şartları ve kanunlar çok ağır koşullar getirilerek yenilendi.
* 1982 de 27 yaşındaki David Grundman Kaktüs reklamları için çöl bitkilerine tabancasıyla atışlar yapıyordu. Fakat bir atışı sırasında kaktüsten fırlayan bir parça ona çarparak ölümüne sebep oldu. Günümüzde bir bitki yüzünden ölen tek kişi olarak biliniyor.
* Amerikalı oyun yazarı Tennessee Williams 1983'de otel odasında şişe kapağıyla boğulmuş olarak bulundu. Bulunduğunda çok sarhoş olduğu anlaşıldı.
* 1983 de Cankurtaranlar partisi kutlamalarında sezonun ilk boğulması yaşanmış. Parti sona erdiğinde 31 yaşındaki Jerome Moody rekreasyon bölümünün havuzunda ölü bulundu. Acıdır ki cankurtaranlar cankurtaranı kurtaramadılar.
* Diск Shawn (1924-1987) bir komedyendi. Sahnede bir showu sırasında geçirdiği kalp krizi sonunda öldü. Diск Shawn politikacılar ve onların seçim kampanyaları ile dalga geçen komedi programları yapıyordu. Bir gösteri sırasında şakalarını yaparken kalp krizi geçirip sahnede bayıldı. Eve götürülen komedyen öldü.
* İngiliz 'king Kong' lakaplı güreşçi Kirk 1987 de final maçında 'Belly-Splash' yaparken yani zıplayıp rakibinin üstüne düşme hareketini denerken kalp krizi geçirdi. Maçtan önce Kirk arkadaşına bir gün öleceğini ve bu ölümün ringde olmasını umut ettiğini söylemişti.
* 1991 yılında artist Christo ve Jeanne-Claude bir instalasyonlarında binlerce büyük şemsiye kullandılar. Bu şemsiyeler sarı ve mavi renklerdeydi. Bu büyük şemsiyeler 6 metre yüksekliğinde ve 8.7 metre genişliğindeydi. İki ay hazırlıktan sonra instalasyon sergilenmeye başlandı. Sergiyi gezen yaşlı bayan, çıkan bir rüzgar yüzünden üstüne düşen şemsiyenin altında kalarak öldü.
* 1991'de 57 yaşındaki Taylandlı kadın Yooket Paen çiftliğinde yürürken bir inek pisliğine basıp düştü. Düşerken tellere tutunmaya çalışırken elektrik çarpması sonucu öldü. Kısa bir süre sonra kardeşi 52 yaşındaki Yooket Pan komşusunu olay yerine göstermek için götürdü. Fakat ne şanssızlıktır ki o da aynı yerde inek pisliğine basıp aynı şekilde elektrik çarpması sonucu öldü.
* 1999'da 67 yaşındaki Betty Stobbs İngiltere'de motorunun arkasına bir koyun aldı. Fakat koyun çok açtı. Sahibin arkasında karnını doyurmak isterken dengeleri bozuldu ve 100 metreden düşerek öldüler.
* 2006 da Avustralyalı vahşi yaşam uzmanı ve TV programcısı Steve "Timsah avcısı" Irwin kalbine saplanan bir vatoz balığı iğnesi sonucu öldü.
* Mariesa Weber iki hafta ailesinden haber alamadı. Onları yatak odasında kitaplığın altında ölü buldu.
* Marko ve Roberto de Solisa adlı iki kardeş, birbirleriyle pek iyi geçinemiyorlardı. Roberto'nun sık sık kendisiyle alay etmesine dayanamayan Marko, kardeşini, kafasına sıktığı tek kurşunla öldürdü. Buraya dek her şey normal sayılabilir. Anormal olan, Marko ile Roberto'nun yapışık ikiz olması ve aynı dolaşım sistemini paylaşması. Roberto'nun ölümünden 5 dakika sonra, kan dolaşımının durması sonucu Marko da yaşamını yitirdi. Böylece işlediği cinayet, intihara dönüşmüş oldu.
* Kamboçya'da iki asker, patlamamış mayınla futbol oynamaya kalkınca mayın patladı ve yaşamlarını kaybettiler. Olayı ilginç kılan bir başka nokta, parçalanarak can veren iki askerin, Kamboçya ordusunun en iyi mayın uzmanları olmalarıydı.
* ABD'nin Alabama eyaletinde 25 yaşındaki bir asker, tükürme alışkanlığının kurbanı oldu. Pencerenin kenarına oturarak, tükürüğünü büyük bir tencere biçimindeki sokak lambasına isabet ettirmeye çalışan asker, dengesini kaybedip 11'inci kattan düştü.
* New Hempshere eyaletinde on yaşındaki bir çocuk, kolasını çiviyle açmaya çalışırken yaşamını yitirdi. Kolanın içindeki gaz basıncıyla fırlayan çivi, çocuğun boğazına saplandı ve çocuk yaşamını yitirdi.
* Japon bilim adamları, 1971 yılında bir tepelik araziyi yangın hortumları ile bol miktarda suladılar. Amaç, toprak kayması ve yağmur fırtınası efekti yaratmaktı. Tepenin aniden çökmesi ile 4 bilim adamı ve 11 izleyici kişi hayatını kaybetti. Sonuçta bilim adamı olsanız bile tedbirli olmak gereklidir.
* 1983 yılında San Diego'da bir kadın, bir alışveriş merkezinde hırsızlık yaparken polislerce yakalandı. Polislere eğer onu bırakmazlarsa nefesini tutacağını ve kendini öldüreceğini söyleyen kadın, ölünceye kadar nefesini tutarak hayatını kaybetti.
* Allan Pinkerton, 1884 yılında bir kaldırımda yürürken kayarak dilini ısırmıştı. Bu talihsiz ısırık daha sonra enfeksiyona dönüştü ve Pinkerton'ın hayatına maloldu.
* Danimarkalı astronom Tycho Brahe, 1601 yılında düzenlenen ve çok uzun süren bir ziyafette çişini tutmak zorunda kalmıştı. (Yemeğin ortasında kalkmak çok kaba bir hareket olarak yorumlanıyordu) Mesanesi gereğinden fazla dolan Brahe, bu sebeple ortaya çıkan enfeksiyon yüzünden hayatını kaybetmişti.
* Amerika'da 1995 yılında bir kola makinesinden bedava içecek almaya çalışan adam makineden fırlayan kutu kolanın kafasına isabet etmesi sonu hayatını kaybetti.
* Arjantin Buenos Aires'te gerçekleşen ölüm olayında karısını öldürmeye çalışan adam karısını, kaldıkları otelin 23. katında aşağıya atar. Kadın aşağı düşerken elektrik tellerine takılır. Karısının ölüp ölmediğinden emin olmak isteyen adam kendisini de aşağı atar, tellere tutunamaması sonucu yere çakılarak hayata veda eder.
* İtalya'da gerçekleşen bir ölüm olayında Pisa kentinde oturan Romollo Ribaldo isimli adam işsiz olduğu için intihar etmeye karar verir. 42 yaşındaki Romollo Ribaldo'ya eşi intihar etmemesi için dil döktü. İkna olan Romollo ağlamaya başladı ve elindeki silahı yere fırlattı ve kötü sürpriz! Yere düşen silah ateş aldı. Silahtan çıkan kurşun Romollo'nun eşine isabet etti ve kadın öldü.
* Khay Rahnajet isimli Iraklı bir terörist içinde bomba düzeneği olan bir paketi posta ile suikast adresine gönderdi. Paketin üzerinde yeteri kadar pul olmadığı için posta servisi paketi geri postalar. Paketi alan acemi terörist pakete bomba düzeneği kurduğunu unutarak paketi açar, bombanın patlaması sonu parçalanarak ölür.
* Eşine şaka yapmak isteyen Jake Fen isimli bir adam kendisini asmış süsü verir. Eve gelen eşi kocasının kendisini astığını görünce bayılır. Bu sırada kapıyı açık gören komşuları olan kadın içeri girer. Jake ve eşinin öldüğü zanneden kadın evi soymaya karar verir ve ne varsa toplar. Evden topladıkları ile dışarı çıkmak üzere olan kadına Jake tekme atar. Kadın cesedin canlandığını zannederek korkudan ölür.
* New York'un işlek caddelerinin birinde bir otomobil yürüyen bir yaya hafifçe çarptı. Yaya tam yerden kalkacağı sırada yoldan geçen birisi kalkmazsa sigortadan yüklü miktarda para alabileceğini söyler. Yayada yola tekrar yatar. Otomobil sürücüsü ise yayanın yerden kalktığını düşünerek gaza basar ve yaya otomobilin altında ezilerek can verir.
* Mısır'da bir çiftçilik yapan bir adam tavuklarından birinin Nil nehrine düştüğünü farkeder ve tavuğunu kurtarmak için nehre atlar. Fakat girdaba yakalanınca kıyıya dönemez ve yardım ister. Adamın yardımına yetişen oğlu başarılı olmaz ve o da girdaba kapılır. Baba oğul kurtarılmak için yardım istemeye başlarlar. Adamın karısı kızları ve diğer oğlu yardım etmek isterler fakat onlarda başarılı olmazlar. 6 kişilik aile boğularak can verir fakat tavuk kurtulur.
* Hampshire'dan Michael Toye yakın bir dostuna beyaz ispirtonun yanıcı bir madde olduğunu kanıtlamak için kendini bir bagajın içine hapsederek üstüne beyaz ispirto döktü. Şaşkın adamın bedeni bir anda alev alınca yanarak can verdi.
* Gökyüzü dalışı yapan tecrübeli hava akrobatı Ivan McGuire 1988 yılında Kuzey Carolina'da 3 bin metreden yapacağı atlayışı görüntülemek için harekete geçti. 3 bin metre yükseklikten kendini boşluğa bırakan McGuire. Kamerasını unutmamıştı ama maalesef paraşütünü unutmuştu. Doğal olarak yere çakılarak öldü.
* Kurutma makinesinin azizliğine uğrayan Ray Washbrook makinenin içine sıkışmış pamukları temizlemek için sanayi tipi kurutma makinesinin içine girdi. Yaklaşık 20 dakika 110 derece ısıda dönen zavallı adam hemen oracıkta can verdi.
* 50 yaşındaki Alex Mitchell, BBC'de yayınlanan komedi dizisine gülerken kalp krizi geçirerek öldü. 'Gülmekten öldü' deyiminin karşılığını tam olarak sergileyen Mitchell, 'Goodies' dizisinin kurbanı oldu.
* 59 yaşındaki Kaliforniyalı, havuzun drenaj borusuna kapılınca canından oldu. Havuzun boşaltım kanalındaki 300 lbs’lik çekim gücüyle bir anda neye uğradığını şaşıran talihsiz adamın ince bağırsakları dışarı fırlamış bile olabilir.
* Henri M’Bongo isimli tavuk hırsızı Kamerun’daki bir vukuatında çaldığı tavukları çiğ çiğ yemesi için zorlandı. Tavukların tüyünden ve kemiklerinden dolayı boğulan hırsız çiğ tavuktan öldü.
* Fransa’da cenaze görevlisi olan Marc Bourjade, tabutların tepesine düşmesiyle can verdi. 1982 yılında gerçekleşen olay sonrasında Bourjade’ın ölü bedeni de üzerine düşen tabutlardan birine konarak toprağa verildi.
* Hampshire’da kronik horlama sorunu yaşayan Mark Gleeson, bu kronik rahatsızlığından kurtulmak için bir gece kadın pedlerini burnuna tıkadı. Gleeson uykusunda boğularak öldü.
* Belçika’da bir hava gücü, Sudan’da yiyecek yardımı yaptığı sırada yiyecek kasalarını üç Sudanlı’nın üzerine düşürerek, 3 adamın ölmesine neden oldu. İyilik için yapılan girişim ölümle sonuçlandı.
* İran’da araba içindeki iki adam havada uçan kartalın azizliğine uğradı. Gagasındaki kobra yılanı bir anda düşünce olanlar oldu. Aracın içine düşen kobra tarafında ısırılan adamlar kartalın kurbanı oldu.
TÜRKİYE'NİN EN İLGİNÇ ÖLÜMLERİ * Erzurum'da rahatlatır düşüncesiyle müşterisine masaj yapan berber adamın boynunu aniden sağa sola çevirirken boynunu kırar ve adam oracıkta hayatını kaybeder.
* Bir işçi 600 tonluk press makinesinin arasından emeklemek suretiyle geçerek, ucundaki 2450 santigratlık fırında sigarasını yakmaya çalıştı. Mekanı Cennet olsun.
* Kurtarmaya gelen ambulans yerde yatan yaralının suratına park etti. Yaralının toprağı bol olsun.
* Midesine kaçan sineği öldürmek amacıyla ağzına sinek ilacı sıktı. Allah kalanlara akıl fikir versin.
* Adam, yolda mutlu mesut yürürken kafasına balkon düştü. Toprağı bol olsun, iyi adamdı.
* Adam, para çekmek amacıyla girdiği bankamatik gişesinde elektrik çarpması sonucu öldü.
* Nüfus sayımı nedeniyle bom boş olan otoyolda bir sayım görevlisi bariyerlere çarptı ve vefat etti.
* Kafasında mermer kırdırmaya çalışan medyatik bir karateci, travma sonucu öldü.
* Bir arabaya 11 kişi binip viyaduğe uçmak suretiyle, 11 kişi Allah'ın rahmetine kavuştu.
* Katta olmayan asansöre binmeye çalışan adam boşluğa düştü. Başımız sağ olsun.
* Balkona 50 kişi çıktılar ve sonuçta balkon çöktü. Böylece toplu ölüm gerçekleşti.
* Ormanda zehirli mantarları mangalda bir güzel közleyip afiyetle yiyen aile bir daha evine dönemedi.
* Yatağındaki tahtakurusu ve bilumum haşaratı öldürmek için yatağını ilaçladı ve aradan iki, üç dakika geçmeden aynı yatakta derin bir uykuya daldı. Sabahı getiremedi.
* Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısına kaçan taşı çıkartmak için ayağını silkeleyen adam, o sırada yoldan geçmekte olan yardımsever bir laz vatandaşın elektrik çarptığını sanması üzerine, kafasına kürek, kalas vb sert cisimlerle vurularak vefat etti.
* Trafik kazasından yaralı olan adam, kurtarıldı. Gayet sağlıklı bir şekilde olayı atlatan adam ambulansçı amcanın "yav sen bin hele film falan çekelim" demesi üzerine hastaneye gitmeye ikna edildi. Adam yolda ambulansın kaza yapması sonucu öldü. (Ambulansçı amca hala sağ) * Adam çok sıkışmıştı. İhtiyacını bir yerde gidermesi gerekiyordu. Müsait bir yerde pozisyon aldı ve icraata başladı. Nereden bilebilirdi ki işediği yerde elektrik tellerinin olduğunu.
* Aynı işyerinde biri gündüz bir gece vardiyasında olmak üzere çalışmakta olan baba, oğuldan; biri mobilette motor ile işe gitmekte diğeri ise bir başka mobilette ile eve dönmekte iken, yol üzerindeki sert bir virajda karşılaştılar ve birbirlerine selam vermek isterken çarpışıp beraberce Hakkın rahmetine kavuştular.
* Sarhoş bir şekilde tem otoyolunda seyreden bir araçtaki beş kişi radyoda çalmaya başlayan oynak bir şarkı üzerine aracı sağa çektiler ve tem'de göbek atmaya başladılar. Sonucuna katlandılar tabii. İşin ilginç yanı ise bu 5 kişiden 5'ininde ölmesi ve beşine de ayrı ayrı araçların çarpmış olması.
* Giriş katın bir kat altında olan ve üstü ahır olarak kullanılan köy kahvesinde okey oynayanlar, üstlerine, katın çökmesi sonucu inek, öküz vb. büyükbaş hayvanların düşmesi ile köy mezarlığındaki anahtar teslim çukurlarına yerleştiler.
* Eskiden anlatılan bir lunapark vakası: Parkın 2 kafadar gece bekçisi, park kapandıktan sonra, dönen salıncaklara binmeye karar vermişler. Yönetici kabinine girmişler aleti çalıştırmışlar. Makinenin ısınması için 1 dakika kadar süre gerekiyor tabii. Salıncaklara bir güzel kurulmuşlar. 1 dakikalık süre geçmiş alet çalışmaya başlamış. Ama 2 kafadar seans süresini ayarlamayı unutunca, bütün gece kusarak Hakkın rahmetine kavuşmuşlar.
DİĞER İLGİNÇ ÖLÜMLERİ * New Orleans'ta, kimse boğulmadan geçirilen bir sezon sonucunda can kurtaranların verdiği partide boğularak ölmek: Jerome Moody, 1985 * Eyfel Kulesi'nden paltosunu paraşüt olarak kullanarak atlayıp ölmek: Franz Reichelt, 1911 * Sandalyeye bağlanmış 47 roket ile kendisini uzaya fırlatmaya çalışırken ölmek: Wаng Hu, 16. Yüzyıl * Çatıdan düşen ineğin altında kalarak ölmek: Joao Maria de Souza, 2013 * Vücuduna çorba enjekte ederek ölmek: Ilda Vitor Maciel, 2012 * Hamamböceği yeme yarışmasında çok fazla hamamböceği yiyerek ölmek: Edward Archbold, 2012 * Ayağına bıçak bağladığı dövüş horozunu kamerayla kaydederken bıçaklanıp ölmek: Jose Luis Ochoa, 2011 * Yere değecek kadar uzun olan sakallarına basarak boynunu kırıp ölmek: Hans Steininger, 1567 * Kendisini sonsuz yaşama ulaştıracağı düşüncesiyle cıva haplarını içerek ölmek: Çin'in ilk imparatoru Qin Shi Huang, M. Ö. 210 * Hayranların yolladığı hediyelerin altında kalarak boğulup ölmek: Atina meclis üyesi Draco, M. Ö. 620 * Sizi oynayan kişinin kalp krizi geçirdiğiniz anı canlandırmasını izlerken kalp krizi geçirerek ölmek: Gareth Jones, 1958 * 1 tonluk fabrika robotunun kolunun kafasına düşmesi sonucu robotların öldürdüğü ilk insan olarak ölmek: Robert Williams, 1979 * Kör bir adamın evine doldurduğu ıvır zıvır sonucu çıkış kapısını bulamaması sonucu açlıktan ölmesi: Homer Collyer, 1947 * Kendi tahta ayağı ile dövülerek öldürülmek: Sör Arthur Aston, 1649 * Atının üzerinde düşmanının kesik başını etrafa gösterirken, kesik baştaki bir dişin kendisine batması sonucu oluşan enfeksiyondan ölmek: Sigurd Eysteinsson, 1892 * Şerefine verilen ziyafette çok fazla yiyerek ölmek: Julian Offray de La Mettrie, 1751 * Savaş gazisi olduğunu kutlamak için ateşlenen top mermisinin altında ezilerek ölmek: John Kendrick, 1794 * Maktulün kendisini nasıl vurduğunu jüriye göstermek isterken kendi kendini öldürmek: Clement Vallandigham, 1871 * Evcil maymun tarafından ısırılma sonucunda ölmek: Yunanistan Kralı I. Aleksandros, 1920 * Kendi adını mezar taşında okuduktan sonra şok olup ölmek: Marcus Garvey, 1940 * Kazayla bir füzeyi kendine doğru ateşleyerek ölmek: HMS Trinidad savaş gemisi.
* Segway'ı icat edip, onunla uçurumdan aşağıya düşerek ölmek: Jimi Heselden, 2010 * Ofis camının kırılmaz olduğunu ispatlamak için bedeniyle cama vurma sonucu camın kırılmasıyla aşağıya düşüp ölmek: Gary Goy, 1993 * Aşırı dozda havuç suyundan ölmek: Basil Brown, 1974
* Kim bekleyecek lan şimdi yeşil ışığın yanmasını.
* Elektrikçiye ne gerek var canım, ben şimdi hallederim.
* Bana bişey olmaz.
* Hanım, bi kibrit yak da bakalım bu ne kokusuymuş.
* Tamam artık, yüzmeyi öğrendiğime göre yalnız yüzebilirim, sen biraz güneşlen.
* Suyun derinliği önemli değil, asıl iş, atlamasını bilmek.
* Bak şimdi nasıl balıklama atlıycam.
* Gönder, gönder ben tutarım.
* Ay ! ne cici; ısırır mı?
* Geel, geel, sağ yap geel!
* Yapma abi, şeytan doldurur.
* Yav bu prizde elektrik var mı?
* Aabi, acaip seri bu araba yaa.
* Lan eşşek şakası yapmayın bee.
* Kocan eve erken dönmez değil mi sevgilim.
* Hala karlı mı gösteriyor hanım.
* Aaa! Nevzat bak abim geliyor.
* Hocam ne olur son bir soru daha sorun.
* ALLAH, ALLAH ! Bu tuttuğum da ne?
* Bekle beni, bir dalıp çıkacağım.
* Beyefendi biraz kayabilir misiniz acaba?
* Abiii, FORMAT /U ne demek?
* Abi, seninki aradı, “bi kızı götürcekmiş” dedim.
* Ablaa, babama söyledim, bana da senin balonlarından alcak.
* Abii, Müjgan geldi, ona sünnet resimlerini gösterdim.
* Bak babama söölerim haa.
* 20 kg. ağırlık yeter mi?
* Şu mağarada ne var?
* 100 m. Ye dalarım, bişi olmaz.
* Hava bugün ne güzel.
* Aaa ne güzel balık!
* Şu tıpa ne işe yarıyor abi?
* Çapayı almadık mı?
* Burnu dalgaya mı verecektik?
* Şu koya girdik mi tamam.
* Ben şu iki motorun arasından geçerim. (far ışığında) * Bak şimdi ibreyi sona dayandırcam.
* Kaç basıyorum acaba.
* Demek daha önce motora binmedin. Atla arkama biraz dolaşalım.
* Virajda hangi tarafa yatacaktık?
* Bunun önü nasıl kalkıyo?
* Motor bozuldu, sen beni şu iple çek.
* Nihaaaa köprü! (250 basarken) * Bak Sadık’çığım seninle ilgili bir dedikodu duydum ama önce sana sorayım dedim. Sahi senin Kontrgerilla ile ilişkin var mı?
* Doğalgazın ülkemize hayırlı olmasını diliyor ve doğalgaz ile çalışan ilk ocağı huzurlarınızda yakıyorum.
* Korkma hanım bu saatte kapımızı kim çalacak. Tanıdık biridir.
* Gerdeğe girmeden önce sana açıklamak istediğim bir şey var Sinan.
* Postanede bana ait bir koli varmış onu almaya geldim.
* Müjdemi isterim Turhan abi. Bir kızın daha oldu.
* O irmikleri neden aldın Nurhan? Helva mı yapacaksın? Niçin?
* Hayatımda hiç bu kadar güzel bir yemek yememiştim.
* Yalan söylüyorsam şuracıkta öliim.
* Yaw şuna bak, ne kadar gerçekci bir oyun.
* Rasim abi, kafesin kapısı kapalı, değil mi?
* Karıcığım, son günlerde biraz kilo aldın galiba?
* Abi bu yeni aldığım modem için paratoner taktık, bişey olmaz.
* Ben kırmızı yanmadan sarı ışıkta geçerim.
* Gel abi burası boyu geçmiyo.
* help help borgkkkkkggggggz help help (hehe turiz karı bize el sallıyo) * Aya bak aya! Kamyon farı gibi.
* Yaklaşırsanz atlarımm.
* Korkma ben attığımı vururum.
* Baba. Ben hamileyim.
* Olum beş taş çaldım, ruhun bile duymadı.
* Evladım beni karşıdan karşıya geçirir misin?
* Bakın çocuklar, bu deney seti, kapağı açılınca güvenlik önlemi olaraktan elektriği keser.
* Ey ruuh. Geldiyseeeen.
* Yaw Ruhi abi burası galiba Fener tribunu diil yaw.
* Moha agam soninda devlet babo köyümüza el attı. Bah uçahlarla hediye atıyolar.
* Bak olm hani akşamlar HARLEM`de dolaşılmazdı, mis gibi dolaş.
* Yaw karıcım koskoca TİTANİK bu hiç batar mı.
* Çavuş bu fitilin uzunluğu ne kadardı?
* Uff anam hepsi senin mi?
* Bah bah bah hala uzunlarla geliyo...
* Canikom, bu etin tadı sana da biraz garip gelmedi mi?
* Ordular ileri... Allah, Allah, Allah, Allah...
* Ben denedim korkmayın.
* Vakkas Abi. Senin için öyle böyle diyorlar, doğru mu?
* Hihoha... Bak gelen şey köpek balığına ne kadar da benziyor.
* Hilmi abi sırtımı kütletir misin?
* Sözünü geri alman için sana beş dakika veriyorum.
* Bu külüstür essahtan 200 yapıyor mu?
* Ben bunu bilir bunu söylerim refik. Tren yolculuğu en güvenilir yolculuktur.
* Arkamda duracağına gel de uçurumun manzarasına bak kocacığım.
* Semracığım bak, arabanın ibresi 200'ü gösteriyor.
* Valla bak sarhoş bile olmadım bacanak. Gel bir büyük daha devirelim sonra yola çıkarız.
* Abi bu dolu mu?
* Türk'e bişi olmaz lan.
* Şu kamyonun altı gölge lan, yatalım altına serinleyelim.
* Amirim yeşil kabloyu kesmiyecek miydik? - Kes ulan maviyi. Bana mı öğretiyon bomba imhayı.
* Usta sigortaları kapatayım mı? - Ne sigorta kapatması olm, burdan çarpacak elektrik anca biraz gıdıklar.
* Yok efendim neymiş, siyanürle altın aramanın zararı yokmuş. - Yok tabi, içerim ben siyanürlü suyu.
* Olm yavas giт lan biraz! - Ulen amma korkak adamsın be!...
* Şu şişenin içindeki kırmızı renkli sıvı likör olmalı.
* Bombaaa!!! - Nerde?
* Tanıştırayım, erkek arkadaşım.
* Baba ben bu gece erkek arkadaşımda kalacağım.
* Kim demiş kırmızı ışıkta geçilmez diye..
* Hacı gel sevaba gireriz hem, ayıralım şu sarhoşları..
* Tamam artık yüzmeyi öğrendiğime göre yalnız yüzebilirim, sen biraz güneşlen.
* Çık çık yol boş.
* Bu çocuk senden değil.
* Bi baksana bilader...
* Sakin olun lan en kötü ne olabilir ki.
* Kar lastiğine ne gerek var ki. ben zaten usta şoförüm * Allah Allah, bu ne düğmesi öyle.
* Abi bir mantar tava yaptım, parmaklarını yersin valla.
* Ne, alnımın üstünde kırmızı bir nokta mı var?
* Önünü görmeden sollama, evine acı haber yollama.
* Gönlünde yer yoksa bana güzelim, Fark etmez, ben ayakta da giderim.
* Arabanın dizeli, sevdim seni köylü güzeli.
* Miras değil, alın teri.
* Rampada geçme beni, inişte üzerim seni.
* Selektör yapmanıza gerek yok. Zamanı gelince hepinize yol vereceğim.
* Şoför dediler, kız vermediler.
* Ben seni İstanbul boğazında değil, Ankara'nın ayazında sevdim.
* Biz kimseyi yolda bırakmadık, onlar müsait bir yerde indiler.
* Yaklaşma toz olursun, geçme pişman olursun.
* YoIIɑrı yɑvɑşçɑ geçerim, hɑyɑIinIe yɑnɑrım bebeğim.
* Ya olduğun gibi görün, ya da gözüme görünme.
* Zor yola, kolay insanlarla çıkılmaz.
* Ya seninle, ya sensiz * Ya sev, ya terket * YoIu çekmez kɑhrım, seninIe kɑtIɑnırım.
* Sen gökyüzünde doğan güneş, ben yollarda çilekeş.
* Yollar doç’un bastır koçum.
* İlerde güzel günler göreceğiz demişlerdi, daha ne kadar gideceğiz.
* Bir sabah uykusuna doyamadım, bir de sana.
* Yüreğin de bileğin kadar kuvvetliyse gel.
* Çürüyüp gitse de vermeycem.
* Babam sağolsun.
* Vur kalbime hançeri, yüreğim parçalansın. Fazla derine inme, çünkü orada sen varsın.
* Şehir içi Hattıyım, Sana Bağlıyım.
* Bana, unut beni diyorsun. Mademki unutmak o kadar kolay, sen onu unut ve bana dön.
* Liselim * Minibüsümün plakası, Alemin Delikanlısı.
* My other car is porsche * bana tek sen değil, herkes hasta.
* Tek rakibimiz, Türk Hava Yolları.
* SoIIɑdın dɑ ne oIdu? Hɑyɑtın mı kurtuIdu?
* Aşk çekenin, yol gidenin!
* Lütfen sürücü hatalarını yüz yüze görüşelim.
* Ya geç karşıma ez beni, ya geç kenara izle beni.
* İstedim vermediler, sen şoförsun dediler.
* Sevmek suçsa, idamımı isterim.
* Özendiğiniz hayatı, yaşamakla meşgulüm.
* Demir gibi kollarım, hiç affetmem sollarım.
* Azrail bile ayağıma gelecekse, sen neyin tribindesin.
* Dün gece görmüşler seni, dağıtmışsın şanzımanı freni.
* Dağlar kurdun, yollar fordun.
* Kızı kolda, fordu yolda severim.
* Arkadaşın çok olur ama, zor gününde yok olur.
* Seni seviyorum diyen dillere değil, senin için ağlayan gözlere inan.
* Dillere düşeceğiz seninle.
* Doktor değiliz ama hastamız çok.
* Mecburum geçmeye * Seni ne zaman unutacağımı sorma, ne zaman öleceğimi bilmiyorum.
* Seni asil insanların basit sevgileriyle değil, basit insanların asil sevgileriyle sevdim.
* Kurbanda kesilir koç, yollara yakışır doç.
* Benim için ağlama, gözlerinden olursun.
* Gözlerin güzel ama, bakmasını bilmiyorsun.
* Sevene can feda, sevmeyene elveda.
* gözlerim yolun bekçisi, kalbim bekler durakta seni.
* Gecelerin yargıcı * Şov yapma.
* İmkansız aşk bitti, acı hayat devam ediyor.
* Dünya delikanlı olsaydı, yuvarlak olmazdı.
* Kızları da alsalar askere, vallahi istemem tezkere.
* Minibüs Şöförüyüz Alemde, Severiz yamuk Olmaz Bizde!
* Minibüs Yolların, Bu Delikanlı Senin Bebeğim.
* Rampaların atmacası.
* Sattım koç, aldım doç.
* Usul geç, şöför uyanmasın.
* Unutma, unuttum demek da bir hatırlamadır.
* Sarı çıyan * Bu kamyondan ürk, içindeki Türk.
* Unutmak zor, anlatmak ise imkansız. Çünkü sen unutuldukça hatırlanan, anlattıkça bitmeyensin.
* Dar geliyorsun artık dar, başkent olsan neye yarar.
* Küçümseme kimseyi, nokta da küçüktür. Ama bitirir cümleyi.
* Şoförün hatasını toprak örter.
* Hayatımı yazsam, duble yol olur.
* Alem bana, ben sana hastayım.
* Vitesi beşe, kafayı sana taktım.
* Son Durak Geldi herkez indi, Bir Sen inemedin kalbimden Güzelim.
* Şöförüm Sevmişim Seni, Dinlerim hergün Ferdi'yi.
* Kargalar sürüyle, kartallar yalnız takılır.
* Aşka hürmet et, fakat eğilme.
* Misafir çocuğu gibiydin. Geldin, dağıttın, gittin.
* Son imparator * İnci tanem * şehir içinde toz duman yollar, kalbim seninle Atar.
* Tedbir senin, takdir Allah'ın.
* Sen başkasın.
* Kasko yok, muska var.
* Kafamı zamanında nasıl dağıttıysam, bir daha toparlamayı başaramadım.
* Müşteri Bekler yolda, Hızır Gibi yetişirim Durağa.
* Allahın verdiği gaza basılır.
* Uzaktan seveceğim, haberin olmayacak.
* Dünya dert şampiyonu.
* Sollama beni, sollarım seni! Hadi, hayırlı yolculuklar abi.
* Seviyorum, sanma ki aşkım yetimdir. Yalvarmam asla, aşkım asaletimdir.
* Kurtlar sofrası * Aşka merakım ezelden, sen sadece bahaneydin.
* Nescafe bile üçü bir arada, ben hala yanlızım.
* Bir sana, bir gece uykusuna hasretim.
* Senin baban yalancı!
* Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım.
* İstɑnbuI kɑzɑn, ben kepçe oImuşum yoIIɑrdɑ.
* Karayollarında öleceğime, yar kollarında öleyim.
* Çilemse çekerim, kaderimse gülerim.
* Büyüyünce TIR olcam.
* Bɑnɑ derin derin bɑkmɑ güzeIim, son durɑk, iniceksin.
* Sırılsıklam * Sen hangi mevsimin yağmurusun?
* Kuzu kurdun, yol Ford’un.
* Gamzelim * Seninle Yolculuk Güzel.
* Başarı boş duranın değil, koşturanın hakkıdır.
* Gözlerinin hastasıyım, bu yolların ustasıyım.
* En asil intikam affetmektir.
* Ahlarla kaybettin, keşkelerle arayacaksın.
* Gaz, fren, şanzıman; halim duman!
* Durɑktɑ moIɑ, içerim bir sigɑrɑ.
* Hızdan zevk alan, hastaneden sevk alır.
* Demirde pas yolda as. Darılma ford, sen de bas.
* Bu dünyada 2 kör tanıdım: Biri beni görmeyen sen, İkincisi ise senden başkasını görmeyen ben.
* Ovada yeşil ot, rampada mavi ford.
* Ölüme gidelim dedin de, mazot mu yok dedik.
* Çekemeyen anten taksın. Hatalarımız aramızda kalsın.
* Maşallah * Sarsıldım ama yıkılmadım.
* Güvendiğim dağlara kar yağdıranlar, hazırlanın kaymaya geliyorum.
* Sana gelmediğim gün, mazota gittiğim gündür gülüm.
* Sollama beni, mahçup ederim seni!
* Kamyoncu dediler, kız vermediler * DurɑkIɑrdɑ hɑyɑIin, şɑrkıIɑrdɑ seni dinIerim.
* Kamyonum çeker 10 ton, gönlüm çeker Paris Hilton.
* Dünya dikenli bir hayat, sevenlerde mi kabahat?
* Öyle bir gecede gel ki, unutmak ve unutulmak mümkün olmasın.
* Aşkın bana hız verir, yağmur çamur vız gelir.
* Hatunlar geçer teker teker. Ah şu kamyon, benden neler çeker.
* İster kıro de ister maganda, ama paranın kralı bende.
* Şeker tatlı olabilir, senin kadar değil. Herkes seni sevebilir, benim kadar değil.
* Ela gözlümün nazına, hastayım fordun ara gazına.
* Hayvan açken, insan tokken kudurur.
* Ölürüm sana * Senin gözlerin varsa, benim sözlerim var.
* İnat etme gökyüzü, benim kadar ağlayamazsın.
* Beni takip etme güzelim, ben de yanlış yoldayım.
* Dikiz ɑynɑmdɑ kɑIdı gözIerin güzeIim.
* O gözlerin var ya! Benim olacaksın delikanlıca.
* Önüne gelene sellektör yapma cici kız, akün biter vurdurmaya mahkum olursun.
* Sağlam şoför kalmaz rampada, Müslüm Baba sığmaz ipod’a.
* Ömur biter, yollar bitmez.
* O şimdi asker * Kızlar bana bakar, ben ise yola.
* Sensiz olmuyor.
* Toz kaldırma.
* Aşıksan vur saza, şöförsen bas gaza.
* Geceler seni düşündüğüm kadar uzun olsaydı, dünya bir daha güneş yüzü görmezdi.
* minibüsüm süper gider yolda, herkez Kullanışıma Hasta.
* Hayal Gözlüm * Bu dünyada sakın sevme, seversen ihanet etme, ihanet edenleri ise asla affetme!
* Sürüşüme yollar, duruşuma kızlar hasta.
* Kıskananlar çatlasın.
* Duruşuma kızlar, gidişime yollar hasta.
* Karşılıksız sevenler * Memleket nire?
* Sol şeritlerin şahıyım, yolların padişahıyım.
* Güzelin nazına, Ford'un ara gazına hastayım.
* Dünyada man, ahirette iman.
* Bana öyle melun melun bakma güzelim, biliyorum birazdan sen de ineceksin.
* Sevdim Birkere Seni, Şöförüm üzmem Seni.
* Bu dünyayı güzel olduğu için değil, içinde sen olduğun için seviyorum.
* Rahmetli de sollardı.
* Şehir içi Benim Hattım, uzak Dur pataklarım.
* Hatasız dost arama, yalnız kalırsın.
* Aklın ben de kalmasın.
* Alırsın Ford, olursun Lord.
* Biri, kibrit. Diğeri, mum. Yakanda biter. Yananda biter.
* Taksitle aldık.
* Gece Kuşu * Adımı avcuna yaz, hatırladıkça yalarsın.
* Sahip olduğum herşeydin, herşeyimi alıp gittin.
* Duanla doğmadım ki, bedduanla öleyim.
* Varlığımda kıymetimi bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim.
* Uzaktan severim, ruhun bile duymaz.
* Sevenler ölmez.
* Huzur islamda.
* Benden sana bir akıl, aklın varsa tek takıl.
* Gidişime yollar, bakışıma kızlar hasta.
İstanbul'da üniversitede okuyan genç kız Ankara'daki babasına telefon etmiş:
- "Baba, merhaba Ben Lale."
- "Ooooo güzel kızım benim. Nasılsın bakalım?"
- "Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla."
- "Hayırdır? Bir sorun mu var?"
Kız ağlamaya başlar. Babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir:
- "Ne oldu kızım? anlatsana."
- "Murat evi terk etti. Boşanmak istiyormuş."
- "Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?"
- "Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya, ben onunla evlendim."
- "İyi halt ettin, zilli. Neyse, artık yapacak bir şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın."
- "Boşanalım ama, benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış."
- "Püüh. Rezil. Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?"
- "Ama babacığım O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını."
- "Peki olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı öğleden sonra bankaya gidip çekersin. Sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları."
- "Sağol baba. Eeee, şey, bir de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var."
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
- "Kürtaj mı? Bir de hamile mi kaldın o çocuktan sen?"
- "Aslında ondan değil. Zenci bir çocuk vardı. Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya."
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır:
- "Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allah'ım nedir bu başımıza gelenler. Okulu bitirir bitirmez Ankara'ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını."
- "İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü."
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürür:
- "Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli? Eh ulan sen hele bir gel buraya ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmayacağım sana. İlk isteyenle de evlendireceğim."
- "O iş zor be baba biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar. Pek iyi bir rapor sunacağımı zannetmiyorum ben."
- "Allah'ım, çıldıracağım. Bir de cinsel hastalıklar haaa. Kesin o zencidendir."
- "Çok pis arkadaşları vardı. Bilmem artık hangisinden kapmışımdır."
Güm diye bir ses duyulur. Adam kısa bir süre için kendinden geçmiştir, ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır:
- "Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek. Adresini ver bakayım."
- "Mahmutpaşa Karakolu'ndayım. Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında."
- "Karakol mu? Bir de karakola mı düştün layyynnn? Ne yaptın?"
- "Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy'de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım."
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar:
- "Babacığım sakın üzülme, bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım."
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır:
- "Canın sağ olsun be güzelim, boş veeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlı canın sağ olsun senin."
Yeni Gelin:
- "Böööööüüü çok acıoooooooooooo" Yeni Damat:
- "Eee yavrum ben sana dedim ama dimi, güneş kremi sür diye. Bir de şemsiyeyi kapattırdın, tam oldu."
Yeni Gelin:
- "Hah bir de sen azarla ben bilerek yaptım sanki"
Yeni Damat:
- "Güneşin yaktığı yüzyıllardır bilinen bir gerçekken sen nasıl bilmeden yapmış olabiliyorsun? diye düşünesim var ama."
Yeni Gelin:
- "Böööüü bir de bana salak muamelesi yap. Evet evet, hem salak, hem ıstakozum bir de azarla"
Yeni Damat:
- "Düşünesim var dedim, ama bak sırf bu yüzden düşünmüyorum."
Yeni Gelin:
- "Ne demek o?"
Yeni Damat:
- "Hiç bişi demek diil. Yoğurt mu sürsek acaba yaa"
Yeni Gelin:
- "Ya ben dalga geçme diyorum o hala yoğurt dio bana yaaaaaaaa"
Yeni Damat:
- "Acısını alırdı ama. Ben demedim bişi tamam"
Yeni Gelin:
- "Ya yardım etcene bana, orda beni salak yerine koyup dalga geçion ama sen yaaaaa, insan evliliğinin ilk günlerinde bari bu kadar vurdumduymaz olmaz yanee öhühüüü"
Yeni Damat:
- "Ben sana o şemsiye açık dursun dedim mi?"
Yeni Gelin:
- "Dedin evet. Ama o zaman nası bronzlaşcaktım"
Yeni Damat:
- "İyi de piştin şimdi de bronzlaşmadın ki. Ama hata bende senin üç kuruşluk aklına uydum da kapattım o şemsiyeyi. Gerçi orda da böyle nasırına basmışlar gibi ağlamanın etkisi olmadı değil ama neyse."
Yeni Gelin:
- "Böööüüöö telefonunu ver"
Yeni Damat:
- "Naapcan doktor mu çağırcan ehehehe"
Yeni Gelin:
- "Annemi arıcam seni şikayet etcem. Görsün o çok sevdiği damadını. kızın burada piliç çevirme olmuş hala dalga geçio dicem"
Yeni Gelin:
- "Aneeeeeeeeeeeemmmmmmm"
Anne:
- "Kızıııııııım nooldu niye ağlıyosun sen?"
Yeni Gelin:
- "Anneeeeeeee ben piştim burada, kızardı her yerim, senin bu damadın benle ilgilencene geçmiş karşıma dalga geçio az önce de üstüne yoğurt sürelim dedi banaaaaaaaaaa bi de salak dediiiiiiiiiii"
Anne :
- "Kızım yoğurt alırdı acısını ondan demiştir ver bakim sen onu telefona"
Yeni Damat:
- "Efendim anne"
Anne:
- "Nooldu evladım orda nasıl piştiniz o kadar"
Yeni Damat:
- "Ben pişmedim anne Nehir pişti. 40 derece sıcakta bronzlaşamıcam diye şemsiyeyi kapattırıp güneş kremi sürmeyi reddedince haliyle birazcık kızarıyo insan."
Anne:
- "Eee oğlum bilmez o, söyleseydin ya yanarsın diye"
Yeni Damat:
- "Söyledim de anne dinlio mu senin kızın. Bütün sahili ayağa kaldırdı ağlaya ağlaya, ben onun bronzlaşmasını kıskanıyomuşum."
Anne (fısıldayarak):
- "Elleme bırak kıvransın o zaman orda"
Yeni Damat (fısıldayarak):
- "Anne ben bırakıcam da uyutmuyo ki zırıl zırıl"
Yeni Gelin:
- "Böööööüüü çok acıoooooooooooo aşkkkkkıııımmmmmm"
Anne (fısıldayarak):
- "Pamuk tıka sen kulaklarına oğlum ağlar ağlar susar o birazdan."
* Adam basmış, karısı soprano.
* Adam donmuş, karısı fanila.
* Adam gülmüş, karısı lale.
* Adam karısına "inek" demiş, birlikte aşağı inmişler.
* Adam satmış, karısı RTL.
* Adamın biri yemek yemeğe bayılıyormuş, yemiş bayılmış.
* Adamın biri tuvalete atlamış, niye? Çünkü kendini bi bok zannediyormuş.
* Adamın biri tuvalete sıçmış, karısı da baloya gidememiş.
* Adamın biri hakkını aramış meşgul çıkmış.
* Adamın biri sinemaya gider. Filmin yarısı biter ve 10 dk. ara yazar. Adam arar arar ama bir şey bulamaz.
* Adamın biri varmış, İkinci dönem düzeltmiş.
* Adamın birinin kafası kızmış, vücudu erkek.
* Adamın canı sıkılmış, gevşetememişler.
* Adamın gözü dalmış, burnu yaprak.
* Allah bana 'Yürü Ya Kulum' dedi. -Arabayı sattım.
* Arkadaşlar telefonlar dinleniyormuş. -İyi iyi, dinlensinler, zaten çok yorulmuşlardı.
* Arkeologlar arka bahçede kazı yapıyorlarmış, -Kaz ölmüş.
* Bağırsak kurtları bağırsakta yaşarlar, bağırmasak ta.
* Bana yamuk yapma! -Ama kare, çember falan yapabilirsin.
* Bebeğin tekine TIR çarpmış ama ölmemiş, neden? -Bezi bariyerliymiş.
* Bebeğiniz oldu gözünüz aydın, kulaklarınız Manisa.
* Ben her şeyi düşünürüm, Demek ki ben tefalim.
* Benetton -Sen etme.
* Biliyor musun, sen yüzme bilmesen ve denize girsen bile batmazsın. Çünkü tipin kayık.
* Bir adam yatmış, karısı feribot.
* Bir adam ağzına yay sokuyormuş? neden? Çünkü Yayla lezzet testi yapıyormuş.
* Bir adam çölde kalmış ve çayı çok severmiş, Çay bulmuş içmemiş, neden? -Çünkü, Ülkersiz bir çay saati düşünülemez.
* Bir adam karısını dövüyormuş, kapı çalmış karısını dövmeyi bırakmış neden? -Eşek sudan gelmiş.
* Bir adamın metresi varmış, karısının santimetresi.
* Bir gökdelenin üzerinde kırmızı bir ışık yanıp sönüyormuş neden? -Çünkü binanın şarjı bitiyormuş.
* Bol keseden atmış, -Dar keseden eşek.
* Bozuk paran var mı? -Var -İyi, ver de tamire götürüyüm.
* Bu tartı neden tartmıyor? Kim buraya anti tartar diş macunu sürdü?
* Büyüyünce ne olacaksın oğlum? - Traş olucam baba.
* Can bedenden çıkmayınca ne olur? -Diğer derslerinden geri kalır.
* Can neden boğazdan gelir? -Can Emirgan'da oturduğu için.
* Canı gördün mü? - Hangi Canı? - Patlıcanı.
* Çok iyi göbek atan kazana ne denir? -İyi oynayan kazansın.
* Elektrik sandalyesinde oturan idam mahkumu son isteğinde ne istemiş? -Çok korkuyorum elimi tutar mısın?
* Eli olmayan babaya ne denir? -No-el baba.
* Emaye tencere desene. - Emaye tencere - No, you are not a tencere.
* En hızlı sayı hangisidir? -10 -Niye? -Onun arabası var.
* Fatih Sultan Mehmet tahta çıkınca ne yapmış? tahtayı yerine çaktırmış.
* Geçen gün bir taksi çevirdim, hala dönüyor!
* Hakan şükür maçta sakatlanınca onu kim taşır? Hakan taşıyan * Her yerim tutuldu bir kulaklarım tutulmadı. O zaman bende onu kiraya veririm!
* Hi-men bankaya gidip kimin adına hesap açtırır? Gölgelerin gücü adına.
* İki Laz, yoldan aldıkları iki kadını eve götürmüşler. Yatmadan önce kadınlar:
- Önceden söyleyelim! Biz Dönmeyiz! - Dönmezseniz dönmeyin! Ev bizim!
* Jilet SEN SOR, -Ben söyleyim.
* Kaptan pilotunuz konuşuyor, çıkarın beni bu kaptan.
* Karınca bir zencinin koluna düşmüş ne demiş? -Karakola düştüm.
* Medyum Memiş kaç kardeştir? Dört kardeş. Small Memiş, Medium Memiş, Large Memiş, Xlarge Memiş.
* Mevlana niye dönüyormuş? Çünkü elinde çift okey varmış.
* Ne diyon? -Celine Dion * Noel babanın niye hiç eli yoktur? Çünkü NO-EL baba * Oğlumun adını mafya koydum, artık bir mafya babasıyım!
* Okula erken gittim komutanken döndüm.
* Rıdvan'ın bir büyüğü nedir? -Rıdtwo * Saatin çalışıyor mu? -Evet. -Benim kine de iş bulsana.
* Sen terlemişsindir, -Sana terlik getiriyim.
* Seni görünce gözlerim dolar, kulaklarım mark.
* Sinüs 60, kosinüs tutmuş.
* Size bir kıllık yapayım; İçine kıllarınızı koyarsınız.
* Tartı neden tartmamış? -Çünkü üzerinde anti-tartar diş macunu varmış.
* Tem otoyoluna muz düşerse ne olur? -Temmuz * Temel arabasıyla dağ başında giderken benzini bitmiş. Bari beni benzinciye kadar idare etsin diye depoya işemeye başlamış. Yoldan geçen bir adam merak içinde sormuş:
- Abi bu senin yaptığın normal mi? -Hayır demiş Temel 'Kurşunsuz'.
* Tomi'nin annesi kimdir? -Anatomi * Tükenmez kaleminin yayını versene. -Napacıksın? -Yayla lezzet testi.
* Viyana kuşatması neden bitmiş? -Etrafta atacak kuş kalmadığı için.
* Volkswagen Passat, Şahsi oynama.
* Yeni bir kitap çıkmış, ismi "Nasıl parasız mutlu olunur?" Fiyatı on milyon.
* Yeni mi aldın? - Neyi? - Babayı.
* Yerin kulağı var benim de kulağım var. -Ben yer miyim ? Hayır yemem.
* Yıkanan Ton'a ne denir? Washington!
Bir gün, Nasrettin Hoca, oğlunu okulundan almaya, eşekle gelmiş. Okuldan sonra, oğluyla beraber eşeğin üzerinde, evin yolunu tutmuşlar. Yolda giderlerken, bir grup insan önlerine çıkmış. İçlerinden birisi, Hoca'ya seslenmiş:
- "Hoca ayıp değil mi, eşeğe iki kişi binmişsiniz. Eşek o kadar yükü nasıl taşısın?"
Bunun üzerine Hoca da, oğlunu eşekten indirmiş ve yola devam etmişler. Hoca eşek üzerinde, oğlu yay olarak giderken, bir adam seslenmiş:
- "Ayıp Hoca, ayıp. Küçücük çocuk yürütülür mü hiç?"
Hoca bu kez, çocuğu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümeye başlamış. Aradan biraz zaman geçince, başka bir adam Hoca'nın oğluna seslenmiş:
- "Bu zamane çocukları böyle işte. İhtiyar babaları yürür, kendileri eşeğe biner."
Bu söz, çocuğun çok ağrına gitmiş ve eşekten inmiş. Bu kez ikisi birden yayan yürümeye başlamış. Bir süre sonra, Hoca ve oğlunu yürürken gören gevezenin birisi seslenmiş:
- "Enayilere bak, eşek boş gidiyor, bunlar yayan."
Bunun üzerine Nasrettin Hoca, oğluna dönüp demiş:
- "Görüyorsun ya oğlum, elalemin ağzı torba değil ki büzesin."
Hoca öğrencilere:
- "Pazar günü saat 2'de sınav yapacağım herkes okulda olacak." der.
Öğrenciler:
- "Ya hocam olur mu hiç zaten bir pazarımız var onu da siz yemeyin." derler.
Ama nafile hoca hiçbirini dinlemez ve ekler:
- "Gelmeyen sınıfta kalır."
Pazar günü gelir çatar. Saat 2 kimsecikler yok, 2 dakika sonra bir öğrenci içeri girer:
- "Hocam geç mi kaldım?" der.
Hoca:
- "Oğlum ne oldu, niye geç kaldın?" diye sorunca da:
- "Hocam malumunuz günlerden pazar, kızla buluştum. Tam biz işi koyultmuşuz ki, pat kızın babası gelmez mi? Konuştuk, konuştuk, babası bizim ciddi olduğumuzu anlayınca yatıştı. Sonra ben bir baktım geç kalıyorum, kızın babası hemen arabanın anahtarını verdi. Bende atladım arabaya geliyorum, tak yarı yolda araba bozuldu. Baktım ki oradaki bir adam at kiralıyor, hemen kiraladım. Tam okulun köşesine geldim at öldü, ben de atı orada bıraktım geldim."
Hoca öğrencinin anlattıklarına pek inanmaz ama:
- "Geç yerine otur" der.
O yerine otururken bir öğrenci daha gelir.
Hoca ona da:
- "Nerede kaldın?" diye sorar.
Bu öğrenci de ilk öğrencinin anlattığının aynısını anlatır.
Hoca bu öğrenciye de:
- "Geç otur" der ve bu aynı şekilde 19. öğrenciye kadar sürer. Son olarak bir öğrenci daha soluk soluğa içeri girer.
Bu kez hoca:
- "Dur nereden geldiğini ben anlatayım" der.
- "Malum günlerden pazar kızla buluştun."
- "Evet hocam."
- "Kızın babası sizi yakaladı, ama ciddi olduğunuzu görünce affetti."
- "Evet hocam."
- "Sonra okula geç kalınca da arabasının anahtarını sana verdi, sen de geç kalmamak için gaza bastın ama araba bozuldu."
- "Hayır hocam."
- "Hayır mı?"
- "Hayır, bundan sonrasını ben anlatayım. Bastım gaza tam okulun köşesine geldim, bir de ne göreyim bir at ölüsü, bir at ölüsü."
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla Sohbet ediyor:
- "Nerelisin?" gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı. Yanına çağırdı ve merakla sordu:
- "Adın ne senin evladım?" dedi.
- "Ali, komutanım" dedi.
- "Nerelisin?"
- "Tokatlıyım, komutanım. Tokat’ın Zile kazasındanım"
- "Peki evladım,bu kafanın hali ne?
Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?"
- "Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum."
- "Peki" dedi üsteğmen.
- "Gidebilirsin Kınalı Ali."
O günden sonra Ali’nin adı Kınalı Ali oldu.
Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı.
Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi:
- "Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum.
Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?"
Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi:
- "Sen söyle biz yazalım" dediler.
Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu:
- "Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin."
Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra:
- "Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir" tümcesi ile bitiriyordu.
Tam zarf kapatılırken Ali:
- "İki üç satır daha ekleteceğim” diyerek mektubun sonuna şunları yazdırdı:
- "Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet’e gelecek, O'nu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burada onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım."
Gelibolu’da savaş giderek şiddetleniyordu. İngilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer birer, sonraları beşer beşer, onar onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu.
Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali’nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah’a dua ediyordu.
Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler. Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile bile, bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı.
Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye, hayır bile bile ölüme gidiyorlardı.
O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali’nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali’ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine, komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu:
- "Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim.
Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. Şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum ha. Sen sakın bizi düşünme."
Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra:
- "Şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu.
Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali’nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası:
- "Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin.
Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler.
Bizde üç işe kına yakarlar;
1 – Gelinlik kiza, gitsin ailesine, çocuklarina kurban olsun diye, 2 – kurbanlik koça, allah’a kurban olsun diye, 3 – askere giden yiğitlerimize, vatana kurban olsun diye.
Gözlerinden öper, selam ederim. Allah’a emanet olun."
Ali’nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu.
(Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)
Hakan Özkahya, inşaat teknikeriydi.
İşsizdi. Sivaslıydı Hakan. Bekardı. 30 yaşındaydı. Para kazanıp bir hayat kurması gerekiyordu. Bir gün tesisat teknikerliği işi buldu.
- "Nerede?" diye sordu.
- "Sibirya'da" dediler.
Rusya'nın en doğusunda, buzlar üzerine kurulmuş Anadir'de ihale alan bir Türk firmasında çalışacaktı. Kabul etti. Anadir'de çalışma koşulları çok ağırdı. Isı - 40 dereceydi. Kış 9 ay sürüyor, 3 ay gece olmuyordu. Rus işçiler haftada 6 gün, günde 8 saat çalışarak 1000 dolar alırken, Türk işçiler o para için haftada 7 gün, günde 14 saat çalışmak zorundaydı. Ayda sadece 1 gün izin vardı. Yılmadı, çalıştı. Tekniker olarak işçilerden daha fazla kazanıyor, ayda 1500 dolar biriktirebiliyordu. Ama Sibirya'da, soğukta oksijensizlikten ciğerler büyüyor, ciddi sağlık sorunları baş gösteriyordu.
2 yılın sonunda Türkiye'ye döndü. Sivas'ta iş kurmak istiyordu. Olmadı. Biriktirdiği paranın bir kısmı hasta olan annesiyle babasının tedavisine gitti. O da İstanbul'a yerleşmeye karar verdi.
Orada bir ev alacak, iş bulacak ve aile kuracaktı. Lakin biriktirdiği para, İstanbul'da ev almaya da yetmedi. İş de yoktu. Yine bir gurbet işi bulabildi Hakan. Afganistan'daki Amerikan askeri kampında iş alan bir Türk şirketi eleman arıyordu. Bavulu toplayıp bu kez Afgan yollarına düştü. Kutuplardan çöllere savrulmuştu. Herat'ta kuruluydu şantiye.
Koşullar felaketti. Çalışanlar sobasız hangarlarda yerde yatıyordu.
Yetersiz besleniyor, üşüyorlardı. Ayda 700 dolar içindi bunca eziyet. 3 ayın sonunda tedavi için izin aldı Hakan. En ucuz hava yolu şirketinden Türkiye'ye kestirdi biletini. Uçağı geçen hafta Herat'tan havalandı.
Kâbil'e yaklaşırken 104 yolcusuyla düştü. Hakan'ın cesedi Kâbil'in doğusundaki bir karlı dağda bulundu. Okuyup "Vah vah" deyip geçtiğimiz haberlerin arkasında yürek burkan insan hikayeleri gizli. Sadece insan hikayeleri de değil; "döviz geliyor" diye gurbette işçilerinin denetimsiz, sefil şartlarda çalışmasına göz yuman bir ülkenin, ucuz işçilik sayesinde ihale alıp hiç gidip görmediği coğrafyalarda çalışanlarını köle gibi çalıştıran şirket patronlarının, ucuza daha çok adam taşıyabilmek için bakım harcamalarından kısan "uçan tabutlar"ın, bu uçak firmalarını ve işçileri perişan eden şirketleri uyarmayan elçiliklerin, kendi canları pahasına kazanılmış başarı haberlerinde hiç adları geçmeyip ancak kazada can verdiklerinde haber olabilen, kurtulduğunda ise kazandığını sağlık harcamalarına döken "Allah'a emanet" yüz binlerce işçinin, mühendisin, teknisyenin ve Anadolu'da onları bekleyen acılı yüreklerin de hikayesi bu.
Bu ülkenin çocukları, yaban elde karın tokluğuna çalışan işçiler, ırkçılar tarafından linç edilmiş gurbetçiler, savaş bölgesinde katledilmiş kamyoncular, dönüş uçağında, ikinci sınıf yolcu olmaktan ne zaman kurtulacak?