Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
Dort kaplumbaga piknige cikmaya karar veriyorlar. Erzaklari hazirlayip yola koyuluyorlar. Bir yil, iki yil, bes, on yil derken 30 yil sonra piknik yerine variyorlar.
Hemen erzaklari cikariyorlar, gazozlar,yiyecekler, hersey ortaya cikiyor.
Gazozlar da sise gazoz. Ve acacak YOK!
Tek cozum, birinin eve gidip acacagi alip getirmesi. Dogal olarak en genc kaplumbagayi seciyorlar.
Genc eleman:
- Giderim, ama bir sartim var., der ve ekler.
- Buradaki yiyeceklerin hicbirine ben gelinceye kadar dokunulmayacak.
Digerleri de bunu kabul eder. Elemanimiz yola cikar. Aradan bir, iki, on, yirmi yil geger.
Bu arada yasli kaplumbagalardan birisi fenalasir. Ölmek uzeredir. Arkadaslari ne yapsa faydasiz. Kaplumbaga’nin son dilegi olup olmadigini sorarlar. O da:
- Gerci genc kaplumbagaya soz verdik ama, suradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?, der.
Digerleri de kiramaz ve:
- Elbette!,diyerek, sarmalardan birini verirler. Tam agzina atacagi sirada genc kaplumbaga calilarin arasindan firlar ve:
- Gitmiyorum iste, gitmiyorum!
Aslan kralin cani fena halde sikiliyormus..
Veziri tilkiyi cagirmis yanina..
"Bir sey dusun de nesemizi bulalim" demis..
"Ormandaki patikada duralim. Karsimizi ilk cikani dovelim" demis tilki..
"Dovelim de durup dururken adam dovulur mu?" demis aslan..
"O kolay" demis tilki.. "Senin niye sapkan yok, deriz ve doveriz..
Orman ahalisinin Ertekin gibi gezecek hali yok ya.."
Az sonra seke sek tavsan cikmis ortaya..
"Gel bakiim buraya" diye kukremis aslan.. "Senin niye sapkan yok?.."
"Aman aslan kralim, ne sapkasi" demeye kalmamis, patakuta girismisler, aslanla tilki..
Ayagi da eglenmisler..
Ertesi gun gene ayni patikanin yaninda beklemisler..
Gene tavsan ama bu defa ziplayamiyor, topalliyor..
"Vay niye sapkan yok?.." Patakuta..
Ucuncu gun aslan kralin adalet damarlari kabarmis..
"Yahu her gun sapkan yok diye adam dovemeyiz ki..
Bir baska sebep bul, vezir tilki" demis..
"Buldum" demis tilki.. "Ilk karsimiza cikani sigara almaya gonderelim.
Ya filtreli alacaktir, ya filtresiz..
Biz de niye otekini almadin diye gene doveriz.."
Gitmisler patikaya baslamislar beklemeye..
Kismet gene tavsan..
Yuzu gozu bagli, koltuk degnegi ile bu kez..
"Giт bize sigara al" demis aslan kral..
Tavsan aksaya aksaya giderken, tilki ile aslan birbirlerinin gozlerinin icine bakip keyifle gulmusler..
Tam bu sirada tavsan donup bagirmis oteden..
"Afedersiniz, filtreli mi olsun, filtresiz mi?.."
"Gel ulan buraya" diye ofke ile kukremis aslan..
"Senin niye sapkan yok bakiim!.."
Yazın karınca gece gündüz, durmaksızın çalışırken; ağustos böceği vur patlasın çal oynasın, şarkılarla, türkülerle, eğlenerek geçirmiş tüm zamanını… Nihayetinde kış gelmiş… Karınca sıcacık evinde, kışın yiyeceğini biriktirmiş olmanın gururuyla evinde keyif sürerken; bir gün aniden kapısı çalınmış. Gelen ağustos böceğiymiş… – Eee, demiş karınca. Yaz boyunca vur patlasın çal oynasın eğlendin. Oysa ki ben kışı düşünüp çalışıp çabalayıp, alnımın teriyle yiyeceğimi biriktirdim. Şimdi sen benden bir parça yemek isteyeceksin öyle mi?
Ağustos böceği:
- Hayır dostum, sen beni tamamen yanlış anladın! demiş. Şimdi ben yazın saz çalarken, ayıptır söylemesi biraz para yaptım. Hatta meşhur oldum, şimdi Avrupa turnesine çıkıyorum. Gelirken bir hediye de sana alayım istedim. “Özellikle istediğin bir şey var mı?” diye sormaya geldim.
Karınca bir bakmış ki ağustos böceğinin hiç de aç bir hali yok. Giyimi kuşamı yerinde, kolunda kızlar, az ilerde de kocaman bir limuzin şoförü ile onu bekliyor.
Karınca:
- Yok, dostum ne isteyeyim? demiş. Canının sağlığı… Yalnız; Fransa’ya uğrayacak olursan, Paris’te La Fontaine diye bir adam varmış. Yazar… Eğer onu görecek olursan benim için yüzüne bir tükür olur mu?