Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İnekler çayıra yayılıp otlandıktan sonra uzanıp geviş getirirken sohbete dalarlar.
- Kardeşler, bu insanoğlunun bize yaptığı iyiliklerin hakkını nasıl öderiz? Bizi yediriyor, içiriyorlar…
- Eee, biz de süt verip ödeşiyoruz ya…
Bir başkası atılıyor:
- Öyle diyorsun ama geçen bir arkadaştan duydum, bazı insanlar hemcinslerimizi kurban ediyor, derilerini yüzüp giyecek yapıyor, etimizi ızgaralarda kızartıyor, kıyma yapıp bağırsaklarımıza dolduruyor ve yiyorlarmış. Sucuk
Muymuş, kokoreç miymiş, neymiş, yapmadıkları yokmuş.
İneklerden biri isyan ediyor:
- Bırak kardeşim ya, bırak bu komplo teorilerini!..
Devekuşu bir aslanın geldiğini görünce çok korkmuş. Hemen kafasını kuma sokmuş.
Aslan devekuşunun yanına gelmiş, çevresinde bir iki tur atmış. Karnı tokmuş aslanın konuşacak arkadaş arıyormuş.
Devekuşunun arkasında durmuş. Pençesiyle devekuşunun ayağına şöyle bir dokunmuş.
“ Arkadaş, bakar mısın? Biraz sohbet edelim, canım sıkılıyor da ” diyecekmiş ki burnunun üstüne yediği tekme ile sırtüstü yere yığılmış.
Devekuşu şaşkın bir halde ne oldu, kime vurdum, diyerek kafasını kumdan çıkarmış.
Bakmış aslan boylu boyunca yatıyor. Öldüğünü zannetmiş.
Çevrede ne kadar devekuşu varsa toplayıp getirmiş.
Başlamış palavra atmaya:
“ Yok işte aslan gelip ona sataşmış. Bu da demiş ki: Bak aslan giт sonra canını yakarım. Aslan hakaret etmiş, bunu itelemiş. Bu da aslanı ayağının altına almış, çiğnemiş, yerlerde sürüklemiş. “ Diğerleri de devekuşuna katılmışlar. Atmışlar, tutmuşlar. Biz olsaydık şöyle yapardık, böyle yapardık diye.
Baygın aslan kendine gelince bakmış herkes atıp tutuyor. Bir kükremiş, yer gök inlemiş.
Bütün devekuşları kafalarını kuma sokmuş. Aslan orada fazla eğlenmemiş, kaçıp gitmiş.
Bir arslan, bir kurt ve bir tilki ava çıkarlar. Bir geyik, bir koyun ve bir de horoz avlarlar. Arslan, kurda:
- Şimdi bunları adaletle paylaştırıp sohbetimize tat ver, der.
Kurt: Ey cihân şahı, avcıların sultanı!.. Bundan kolay ne vardır... Geyik sizin, koyun benim, horoz da şu zavallı tilkinindir. Arslan, gök gürlemesini andıran bir sesle kükrer. Kurdu, kan-revan içinde yere serer. Tilkiye dönüp, tez sen üleştir, der. Tilki: Ey yiğitler ülkesinin tek hükümdarı!..
Koyun sabah kahvaltınız, geyik öğle yemeğiniz, horoz ise sultanıma çerezdir.
Arslan: Aferin sana bu adaletli taksimi kimden öğrendin?
Tilki: Şu yerde yatan kurt kardeşten öğrendim.