Nasrettin Hocanın pek güzel, haşarı bir kuzusu varmış. Komşusu, ikide birde "Hoca" dermiş, "ne olur, şu kuzuyu kes de bize bir ziyafet çek" Hoca "o benim eğlencem" der, ama bir türlü dediğini yapmazmış. Adam, Hoca'ya muziplik olsun diye bir gün kuzuyu keser. Hocayı da davet edip bir ziyafet çeker, sonradan da işi anlatır. Hoca, bu duruma çok üzülür. Komşusunun bir tiftik keçisi varmış. O da onu tutup keser ve afiyetle yer. Komşusu, keçisinin kaybolduğuna yanar yakılır, her mecliste, "tüyü şöyle uzundu, boyu böyle güzeldi" diye devamlı keçisinden bahsetmeye başlar. Bir yıl geçer, her sohbette keçi bahsi bir türlü tükenmez. Nihayet bir gün her şeyden bezmiş olan Hoca, dayanamaz ve oğluna şöyle der:
- Deli gönül diyor ki, çıkar şu keçinin postunu ortaya da keçi miydi, fil miydi, görsün herkes!
Ormandan hızla kaçmaya çalışan ayıya, kaplumbağa:
- Hayrola komşu, bu telaş niye diye sorar. -ormana maliyeci gelmiş ondan kaçıyorum. _iyi de maliyeciden sana ne? -Bana ne olurmu. Bende kürk, karıda kürk, çoluk çocukta kürk… Başlamış kaplumbağa da kaçmaya. Leylek sormuş? -komşu bu telaş niye… Maliyeci gelmiş ondan kaçıyorum. Sana ne maliyeciden? -Bana ne olur mu… Bende ev, karıda ev,çoluk çocukta ev…. Leylek de başlamış kaçmaya. maymuna rastlamış. -Maymun sormuş -Komşu bu telaş niye? -Ormana maliyeci gelmiş ondan kaçıyorum.. Sna ne maliyeciden? -Bana ne olur mu.. Bende yazlık, karıda yazlık, çoluk çocukta yazlık…. Maymun durur mu, o da başlamış kaçmaya… Bir süre sonra soluk soluğa durmuş… yahu demiş Ben niye kaçıyorum…Bende göt cıbıl, karıda göt cıbıl, çoluk çocukta göt cıbıl…
İki arkadaş pazar günü golf oynarlar. Bir pazar yine golf oynamaya hazırlanırken, biri de, onlara katılmak istediğini söyler. Elemanlar birbirine baktıktan sonra adamın teklifini kabul ederler. Oyun ilerler ve elemanlar, adama ne iş yapyığını sorarlar. Adam:
- Öğrenmek istemezsiniz. Ben tetikçiyim. Tüfeğim golf çantasında ve nereye gitsem onu yanımda taşırım. İstersen bir göz at.
Biraz beklemeden sonra biri cesaretini toplayıp çantaya bakar. Gerçekten de orada, büyük bir dürbünü olan tüfek vardır. Eleman heyecanlanır ve "Vaaay! Şuna bak. Eminim ki, buradan, bu dürbünle bizim evi görebilirim" der. Bir iki saniye baktıktan sonra "Evet görebiliyorum! Hatta pencereden yatak odasını bile görebiliyorum. İşte karım… Dur bir dakika, çıplak! Yanında da kapı komşum var, o da çıplak!!!" der ve düşünmeden tetikçiye dönüp "Bir atış için kaç para istiyorsun?" diye sorar. Tetikçi.
- Her tetiği çekişim 500 milyon.
- 500 milyon!!! Çok para. Ama tamam. Senden iki atış yapmanı istiyorum. Birincisi karımın ağzına, ikincisi ise, komşumun penisine… Güzel bir ders alsın!
Tetikçi kabul eder. Tüfeği kaldırıp evi nişanlar ve beklemeye başlar. 5 dakikalık bir beklemeden sonra, eleman(golfçü)dayanamayıp neden ateş etmediğini sorar. Tetikçi, "Biraz daha bekle. İşi tek kurşunda halletmek üzeriyim" der…
Nasreddin Hoca, bir gün eşeğiyle odun getirir. Hava da сок sıcak olduğundan hem kendisi hem eseği kan ter içinde kalırlar. Hoca odunları indirir, yerleştirir. Karısına:
- Hatun, eşek сок yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
Karısıda o gün yorgun olduğundan:
- Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, der.
Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin üzerine atar.
- Olmaz! Hiç halim yok, veremem, sen ver der.
Eşeğin yemini sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır. Epeyce tartışırlar. En sonunda Hoca:
- Pekala! Öyleyse aramızda bahse tutuşalım. Kim önce konuşursa eşeğe o yem versin. Anlaştık mı? der.
Karısı teklifi kabul eder. İkisi de birer köşeye çekilirler. Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider. Hoca birşey diyemez. Aradan biraz zaman geçer. Eve bir hırsız girer. Hoca’yı görünce kaçacak olur. Ama Hoca’dan hiç ses ve tepki gelmediğini anlayınca kaçmaktan vazgeçer. Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir çuvala doldurur. Hoca’nın gözleri önünde çuvalı yüklenerek evden çıkar. Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini görür. Eşyaların yerinde yeller esmektedir. Telaşla:
- Bu ne hal? Efendi! diye çiğlik atar.
Hoca yattığı yerden doğrularak:
- Haydi bakalım Hatun, bahsi kaybettin. Eşeğin yemini sen vereceksin! der.