Usa ordusu afrikanın balta girmemiş ormanlarına gider.
Fıkra bu ya amaç hiçbir yerde bulunmayan bir maymun türünü silah zoruyla yakalamaktır.
Cia, fbi, sas komandoları, sniperlar dahil hiçbir kuvvet maymunları yakalayamaz.
Yapacak tek bir şey kalmıştır. usta avcı karadenizli temelden yardım istemek.
Hemen trabzona fax çekilir.
Durumun ehemmiyetini kavrayan temel, dededen kalma tek kırmayı ve uyuz köpeği kaptığı gibi ilk uçakla afrikanın yolunu tutar.
Tanklar uçaklar toplar askerler hepsi tek sıra halinde önlerinde komutanları efsane avcı temeli beklerler.
Temel ormana girer maymunlara bakar. komutanlar merak içerisinde bizim bunca teknoloji ile bir türlü yakalayamadığımız
Maymunları bu nasıl yakalayacak hem de bir uyuz it ve bir tek kırma tüfek ile diye düşünüp dururlar.
Temel ağacı sallar. maymun dalda, köpek aşağıda bekliyor. ağacı bir sallar maymun düşmez. bir daha sallar
Maymun düşer gibi olur. bir kez daha sallar maymun yere düşer. sotede bekleyen uyuz it hemen maymunun dübüre yanaşır.
Tak tak tak tak . maymun bayılır. askerler hemen hayvanı çuvala koyarlar.
Ileride bir ağaç daha. hemen temel ağaca yaklaşır. ağacı sallar maymun düşmez tekrar sallar düşmez. yine sallar maymun yere
Düşer. uyuz it hemen tak tak tak tak tak. işini bitirir. maymun bayılır. anında çuvala.
Komutanlar şaşkın gözlerle izlerler. herif tek kurşun bile harcamadan maymunları topluyor.
Bir ağaca daha yaklaşır. temel ağacı sallar maymun düşmez tekrar sallar yine düşmez . bir daha bir daha bir daha. yok maymun düşmüyor.
Komutana yaklaşır. efendim şu tüfeği bide şu kurşunu alın. ben ağaca çıkacağım. maymunu düşürmeye çalışacağım. eğer
Maymun düşerse sorun yok. ama olur da ben düşersem gözünüzü bile kırpmadan köpeği vurun.

Adamın biri Afrika’da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek; bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış karşıdan bir leopar geliyor ve belli ki günlük yiyeceğini arıyor. “Şimdi başım dertte” diye düşünmüş minik köpek.
Etrafına bakmış, yerde kemik parçaları görmüş. Hemen arkasını leoaparın geldiği yöne dönerek kemikleri yemeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmaya başlamış:
- Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Acaba etrafta bundan bir tane daha var mıdır?
Bunu duyan leopar bir anlık duraksamanın ardından en yakındaki ağaca tırmanarak dalların arasına saklanmış. “Tam zamanında kurtuldum, yoksa bu köpeğe yem olacaktım” diye düşünmüş.
Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki bir maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak leopardan kurtulacağını düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar köpeğin yaptıklarına çok sinirlenmiş ve maymuna “Atla sırtıma, gidip şunu yakalayalım” demiş.
Ancak, minik köpek sırtında maymunla yaklaşan leoparı görünce neler olduğunu anlamış. Ne yapacağını düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş. Bunun yerine arkasını leopar ve maymunun geldiği yöne dönerek kemikleri yemeye devam etmiş ve kendi kendine şöyle demiş:
- Bu aptal maymunda nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim, hala haber yok.
Kıssadan hisse:
Diplomasi böyle bir şey işte. Yapabiliyorsan; hızlı düşün, sakin ol, güçlü görün, düşmanını kendi silahı ile yen!