Ali 3. sınıfa giden zeki bir çocuktur. Bir günöğretmeni Ali'ye "SİYASET" nedir diye sorar. Ali düşünür amao çocuk aklıyla cevap veremez. Eve gider kitaplara bakar amahiçbirşey anlayamaz. O da babasına sormaya karar verir.
- Baba, Siyaset nedir?
Baba düşünür. Ali'ye uygun bir yolla anlatmak ister.
- Bu evde parayı getiren kim oğlum?
Sen...
- Ben kapitalist rejimim. Peki parayı alıp bizim yiyecekiçecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılayan kim?
- Annem...
- O da hükümet. Peki küçük kardeşinle kim ilgileniyor?
- Dadım...
- Dadın işçi, kardeşin gelecek, sen de halksın o zaman.
Ali herşeyi notalır ve uyur..
Gece garip seslerle uyanır. Bir de bakar kikardeşi ağlıyor. Yanına gidince altına pislediğini anlar. Hemenannesini kaldırmaya gider. Ama ne yaparsa yapsın annekalkmaz. Bu arada salondan gelen sesleri merak eder ve salona gider.
Babasıyla dadısını uygunsuz yakalıyan Alinin ağzından aynenşu kelimeler dökülür:
- Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, hükümet uyuyor, gelecek b*k içinde, halk ne yapsın...

Adamın biri her gün akşam meyhaneye gelip, sarhoş olana kadar içki içiyor hesabını ödeyip.
- Ah şu flüt, deyip öyle gidiyormuş.
Bu durum aylarca aynı şekilde devam etmiş. Meyhanenin sahibi artık dayanamamış, Bir gün adamdan müsaade isteyip masasına oturmuş.
- Özür dilerim beyefendi, rahatsız etmek istemem ama merakımı hoş görün size bir şey sormak istiyorum.
- Buyurun sorun.
- Meyhanemize aylardır istinasız her akşam geliyorsunuz, mekan sahibi olarak teşekkür ederim iyi bir müşterisiniz. Fakat neden her akşam hesabı ödeyip giderken ‘Ah şu flüt’ diyorsunuz, çok merak ettim...
Deyince adam derin bir ahhhhhh ahh... çekmiş ve anlatmaya başlamış.
- Bundan seneler önce bizim orkestramız vardı, bende bu orkestranın flütçüsüydüm. Bir konser vermek için bir ülkeye gittik. Konserimizi çok beğendiler, alkışladılar, çiçek attılar, oda yetmedi herkesin müzik aletinin içine altın doldurdular. Benimki ufacık bir flüt içine hiçbir şey sığmadı, davulcu filan herkes köşeyi döndü, hepsi de orkestrayı bıraktılar. Ben bağrıma taş bastım hiç bir şey söylemedim, paradan daha önemli şeyler vardı çünkü, yeni bir orkestra kurdum, yetiştirdim ve konser vermek için başka bir ülkeye gittik, orada da konserimizi çok beğendiler, elleri şişene kadar alkışladılar oda yetmedi herkesin müzik aletinin içine değerli taşlar, paralar doldurdular benimkisi ufacık bir flüt yine hiç bir şey sığmadı. Yine sesimi çıkarmadım bağrıma taş bastım. Neyse yeni bir orkestra daha kurdum eğittim ve konser için başka bir ülkeye gittik. O ülkenin müzik tarzı çok farklıymış. Konserimizi hiç beğenmediler. Yuhaladılar, çürük domates attılar, bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de sahneyi işgal edip müzik aletini bilmem nerelerimize ittirmeye çalıştılar...
Konuşmasını kesip kısa bir sessizlikten sonra,
- Arkadaş, yine ben şanssızdım...