• Home
  • Tüm Kategoriler
  • Popular
  • Komik Resimler
  • En İyi Fıkralar
  • En son şakalar
  • Nasrettin Hoca Fıkraları
  • +18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
  • Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
  • Bayburt Fıkraları
  • Bektaşi Fıkraları
  • Belaltı Fıkraları
  • Büyük Fıkraları
  • Cimri Fıkraları
  • Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
  • Çorum Fıkraları
  • Deli Fıkraları
  • Dini Fıkralar
  • Doktor Fıkraları
  • Dursun Fıkraları
  • Duvar Yazıları
  • Elazığ Fıkraları
  • Erkek Fıkraları
  • Erzurum Fıkraları
  • Evlilik Fıkraları
  • Fıkra Gibi Komik Olaylar
  • Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
  • İngiliz Alman Türk
  • Ingiliz-alman-turk-fikralari
  • Kadın Erkek Fıkraları
  • Kadın Fıkraları
  • Kamyon Yazıları
  • Kapak Edici Fıkralar
  • Karadeniz Fıkraları
  • Karı Koca Fıkraları
  • Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
  • Kısa Fıkralar
  • Komik Hikayeler
  • Komik Sözler
  • Köylü Fıkraları
  • Kurban Fıkraları
  • Mardin Fıkraları
  • Matematik Fıkraları
  • Meslek Fıkraları
  • Mühendis Fıkraları
  • Nam-ı Kemal Fıkraları
  • Okul fıkraları
  • Polisler hakkında fıkralar
  • Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
  • Ramazan Fıkraları
  • Sarhoş Fıkraları
  • Sarışın fıkraları
  • Savaş ve asker fıkraları
  • Seçim Fıkraları
  • Sekreter Fıkraları
  • Şoför Fıkraları
  • Soğuk Espiriler
  • Spor Fıkraları
  • Tarih Fıkraları
  • Temel Fıkraları
  • Trakya Fıkraları
  • Ünlülerden Fıkralar
  • Chuck Norris fıkraları
  • Futbol fıkraları
  • Kaynana fıkraları
  • Yahudiler hakkında fıkralar
Вицове за съседи Neighbours Jokes Nachbar Witze, Nachbarwitze, N... Chistes y anécdotas de Vecinos Анекдоты про Соседей Blagues de Voisins Barzellette sui vicini Αστεία για Γείτονες Комшиски Türkçe Анекдоти Про сусідів, Жарти пр... Piadas de Vizinhos Dowcipy i kawały: Sąsiadki Skämt om grannar Grappen over buren Vittigheder om naboer Vitser om Naboer Vitsit naapureista Viccek a Szomszédokról Glume cu Vecini Vtipy o Sousedích Anekdotai apie Kaimynus Joki par Kaimiņiem Vicevi o Susjedima
My Jokes Edit Profile Logout
  1. En son şakalar
  2. Komşu Fıkraları

Komşu Fıkraları

Add a joke En son şakalar En İyi Fıkralar
Hoca ikindi ezanını okumaya başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar:
- "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun?"
- "Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.
0
0
4
Nasreddin Hoca'nın canı bol naneli, yoğurtlu çorba istemiş. Şimdi sofraya gelse de kaşıklasam diye düşünürken kapı çalınmış.
Komşunun çocuğu elinde kâseyle gelip :
- "Babamın selâmı var. Sizden biraz naneli, yoğurtlu çorba istedi." demiş.
Hoca gülümseyerek:
- "Amma iş!" demiş. "Bizim komşular hayalimin de kokusunu alıyorlar!"
0
0
4
Nasreddin Hoca, eşeğini emanet alan komşusunun bağdan dönerken eşeğine merhametsizce davrandığını uzaktan görmüş.
Bir gün aynı komşusu, Hoca'dan gene eşeğini istemiş.
- "Biraz bekle" demiş Hoca, "bu sefer eşeğe bir danışıp geleyim."
Ahıra girmiş, az sonra geri dönüp:
- "Kusura bakma komşu!" demiş, "Eşeğe danıştım olmaz diyor. Başkasına verdiğin zaman beni hem dövüyor hem de sana sövüyorlar!" dedi.
0
0
4

Bir yabancı konuk olur Hoca ya;
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir de tavşan hediye eder:
Çoban armağanı çam sakızı der.
Hoca bir güzel pişirir tavşanı.
Akşam olur, gelir yemek zamanı;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer, hem sohbet eder.
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir içinde de pek kaynaşılır.
Arkasından başka bir konuk gelir;
Tavşan getirenin komşusuyum der.
Hoca bu adamı da buyur eder.
Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar.
O konuk da gider, gelir başkası:
Tavşan getirenin bir akrabası.
Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca'nın canına tak eder.
Tavşansa tavşan, der, anladık ama,
Bu kadar da yük olunmaz adama.
Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar şöyle derler Hoca ya:
Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşunun komşusuyuz biz onun.
Hoca: Ya! der, buyurun!
Akşam olur, sofra kurulur yine;
Bir tas konur sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu, işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: Hocam bu nedir?
Hoca hemen doğrulur:
Bu der, tavşanın suyunun suyudur.
0
0
4
Bir gün Nasreddin Hoca evinde otururken komşularından biri telaşla kapıyı çalmış:
- Aman Hoca, bizim evde karımla baldızım fena halde kapıştılar, saç saça, baş başa dövüşüp duruyorlar. Bir türlü ayıramadım. Yetiş, yardım et!
Hoca sormuş:
- Kavga neden çıktı? Yaş meselesinden mi?
- "Hayır" demiş komşusu, "başka bir konu yüzünden"
Hoca elini şöyle bir sallayıp eklemiş:
- Öyleyse hiç telaşlanma evladım, yüreğini serin тuт. Şimdiye kadar iki kız kardeş barışmışlardır bile!
0
0
4
Nasreddin Hoca'nın komşusunun hanımı hamileymiş. Gece sancısı tutmuş. Komşu hanımlar koşuşmuşlar. Ebe'yi çağırmış almış getirmişler.
Biraz sonra ebe hanım içerden seslenmiş;
- "Bir oğlunuz oldu!"
Adam sevinmiş.
Az sonra ebe yine seslenmiş;
- "Bir de kızınız oldu!"
Adam biraz şaşırmış.
- "Aman Hocam, biz bu kış kıyamette ikizlere nasıl bakacağız?" derken, Ebe hanım.
- "Bir kızınız daha oldu" diye seslenince, Nasreddin Hoca:
- "Aman ebe hanım, çabuk mumu söndür. Işığı gören dışarı fırlıyor. Yandı zaten bu gariban!" demiş.
0
0
4
Günün birinde komşu köyden Ahmet adında biri elinde hediye bir tavukla çıkagelir ve o akşam Hocanın evinde misafir olur. Bir hafta sonra Ahmet'in arkadaşı olduğunu söyleyen bir başka kişi yine gelir ve Hoca onu da evinde bir gece en güzel şekilde ağırlar. Bir zaman sonra Ahmet'in arkadaşının arkadaşı olduğunu söyleyen biri daha gelir, Hoca onu da sofraya oturtur ve önüne bir kase sıcak su koyar. Bu işe şaşan adama Hoca tebessümle:
- "Bu Ahmet'in tavuğunun suyunun suyu" der.
Ekmek ve Kar
Kahvede bir masa sohbetinde yeni yemekler bulma fikri ortaya atıldı. Hoca bunu sonuna kadar dikkatlice dinledi ve gayri ihtiyari:
- "Ben de bir defa kar ile ekmek yemeğini hazırlamıştım, ama o benim bile hoşuma gitmedi", demiş.
0
0
4
Nasreddin Hoca?nın çocukluğunda annesi komşuya soğan istemeye gönderir. Nasreddin komşunun kapısına gelince içeriden gelen konuşmaları duyar. Kapıyı çaldığı anda konuşmalar kesilir. Biraz bekler, fakat kapıyı açan olmaz. İkinci defa daha kuvvetlice çalar. İçerden kulağına gülüşme sesleri gelir. Bu duruma canı sıkılır. Evine döner. Annesine, komşu gezmeye gitmiş, der. Akşam yemeğinde soğansız, lezzetsiz çorbayı içerler.
Aradan birkaç gün geçer. Nasreddin?in evde yalnız olduğu bir gün kapı çalınır. Nasreddin kapıyı açar. Gelen komşunun oğludur.
Komşunun oğlu: ? Arkadaşım nasılsın? Evde yemek pişiriyorlar. Aksilik bu ya tuz kalmamış.
Tuz istemeye geldim ? demiş.
Nasreddin: ? Geçen günlerde size soğan istemeye gelmiştim. Kapıyı bile açmadınız. Üstelik
Bir de gülüyordunuz. En çok da senin sesin duyuluyordu. Biz o akşam çorbaya sizin
Gülüşlerinizi doğradık. Pek lezzetli oldu. Şimdi sen benden tuz isteme. Tuzun yerine şu
Kahkahaları yemeğe karıştırın. Tadı tuzu yerine gelir ? der ve hah hah ha diye güler.
0
0
4
Hoca yer altında bir ahır yapmak hevesine kapılmış. Toprağı kaza kaza her şeyden habersiz bir halde komşunun ahırına geçmiş. Bir sürü öküz görünce koşa koşa karısının yanına gitmiş.
- "Hanım, hanım!" diye bağırmış.
- Müjdemi isterim! Eski zamandan kalma bir ahır ve birçok öküz buldum.
0
0
4
Adamın birinin erkek köpeği varmış,dişi köpeği olan komşusuna demişki köpeğine sahip çık benim köpek s.. Mesin onu. Adamda demişki sen merak etme ben çözümünü buldum bir şey olmaz. Ne diye sormuş erkek köpeğin sahibi,adamda demişki köpeğin götüne benzin sürdüm koklayan köpek bir şey yapamıyor. Günlerden birgün adam benzini sürmeyi unutmuş. Erkek köpek dişiyi öyle bir s.. Mişki köpek bağını mağını kopararak kaçmış. Eve gelen adam köpeğini göremeyince komşusuna sorar. Komşu köpeğimi gördün mü?erkek köpeğin sahibi de derki senin köpeğin benzini bitti vurdura vurdura gidiyordu ordan aşağıyaa.
0
0
4
Bir gün Nasrettin hoca eşeğini kaybetmiş.
Hem eşeğini arıyor, hem de şükür ediyormuş.
Hocayı işiten bir komşusu sormuş.
- Hocam eşeğin kayboldu, niye şükür ediyorsun ki?
Nasrettin hoca demiş ki;
- Ya eşeğin üstünde ben olsaydım, kayıplara karışsaydım...
0
0
4
Yirmi bir pare top atıldığını duyan Temel bunun sebebini sormuş:
Komşu devlet başkanı geldi de onun için, demişler.
- Şu işe bak,demiş Temel. Bizim zamanımızda tek atışta vururlardı.
0
0
4

- Temel bey, dairelerimiz aynı genişliktedir. Sen evi duvar kâğıdıyla kaplattın? Ben de evi dekore edeceğim de. Ne kâdar duvar kağıdı aldın?
- On yedi top aldum.
Komşu da duvar kâğıdını alır, evi kaplatır, ama epeyce de kâğıt elinde kalır.
- Yahu Temel, ben de on yedi top aldım ama, yedi top arttı!
- Eyi, benum da o kadar artmıştı!
0
0
4
Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye başlayınca iş başa düşmüş. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komsularından biri sormuş :
- Niçin yanan eve girip çıkıyorsun. Dışarı hiç bir şey getirmiyorsun?, diye.
- Kayinvalidem içeride!, demiş, adam. Arada bir girip çeviriyorum..!
0
0
4
Günün birinde Nasrettin Hoca komşu köye gitmiş. Köye geldiğinde büyük bir heyecan varmış. Köylüler ona bir tilkinin bir çok tavuğu, kazı, ördeği ve hindiyi yediğini anlatmışlar. Köylüler tilkiyi yakalamış, intikam almak için de hayvanı basit bir şekilde değil, aksine işkence yaparak öldürmek istemişler. Hocaya sormuşlar:
- Hoca, bize öğüt verir misin? Hoca cevap vermiş:
- Evet, tabii arkadaşlar. Siz her şeyi bana bırakın. Köylülerde Hocaya güvenmişler. Hoca paltosunu ve kavuğunu çıkarıp her ikisini de tilkiye giydirmiş. Daha sonra tilkiyi salıvermiş. Köylüler Hocaya sormuşlar:
- Neden böyle yaptın? Hoca cevap vermiş:
- Korkmayın, ahali! Tilkiyi gören herkes onu imam zannedecek. Böylece o birkaç gün aç kalacak.
0
0
4
Komşu kasabaya hamama giden Nasrettin Hocayı tanımayan hamamcı Hocanın sade kıyafetine bakıp pek itibar etmez. Eski bir havluyla pörsümüş bir sabun verir fakat Hoca çıkışta giyimine göre hiç beklenmeyecek şekilde hamamcıya ve çalışanlarının her birinin eline birer altın sayınca hepsi şaşırır. Ertesi hafta yine gelen Hocaya pek itibar ederler, en güzel havlulardan ve parfümlü sabunlardan verirler. Bir güzel yıkarlar, keselerler, masaj yaparlar fakat Hoca çıkışta geçen hafta aldıkları gibi altın geleceği için avucu kaşınarak bekleyen sadece hamamcıya değeri düşük bir bakır para vererek:
- "Geçen hafta verdiğim altınlar bu haftaki ücrettir, bu bakır para ise geçen haftanın" der.
0
0
4
Komşu köyde birinden alacağı olan Hoca ne kadar bastırdıysa da bir türlü parasını alamaz. Tekrar evinin yolunu tutan Hoca oldukça yorulmuş bir o kadar da acıkmıştır. Az sonra bir fırının önüne yaklaşan Hoca yeni pişmiş ekmeklerin kokusunu da duyunca açlığı ikiye katlanmış. Ama işe bak ki kesede tek kuruş yok ekmek almaya. Derken fırına girmiş bir bakmış etrafta kimsecikler yok. Utanarak bir ekmeği aldığı gibi oradan sıvışmış. İleride çökmüş bir ağacın altına ve başlamış yalvarmaya: Ey büyük Allah'ım senin merhametin sonsuzdur, ne kadar aç olduğumu sen daha iyi biliyorsun hata ettim bir günaha girdim, affet beni... Fırıncıya olan borcumu da alacaklı olduğum adamın hesabına ekle.
0
0
4
Bir devirde Nasrettin Hoca büyük bir para sıkıntısına düşmüş. Ne yapsın? Başlamış gece gündüz evinde yüksek sesle dua etmeye:
- "Yarabbim, bana yüz altın ver! Doksan dokuz olursa asla kabul etmem..." Onun durmadan böyle dua ettiğini duyan zengin bir komşusu merak etmiş. Yanına doksan dokuz altın alarak görünmeden Hocanın damına çıkmış. Tam Hoca aynı duayı sayıklarken başlamış bacasından teker teker altınları atmaya. Hoca, bacasından altın yağmaya başladığını görünce, Allah'ın nihayet duasını kabul ettiğine inanarak koşmuş. Başlamış altınları toplamaya... Bir taraftan da sayarmış. Altınların sayısı doksan dokuz olunca:
- "Buna da şükür Allah'ım! Varsın doksan dokuz olsun! Diyerek altınları cebine indirmiş." Bacanın tepesinde bu işin sonunu bekleyen zengin komşu hemen telaşlanmış. Yukarıdan seslenmiş:
- "Hoca! Hoca! Hani altınlar doksan dokuz olursa kabul etmeyecektin! Oldu mu ya!" Hoca pişkin bir tavırla şöyle cevap verir:
- "Doksan dokuz altını veren Allah, elbette birini de verir."
0
0
4
  • Önceki Sayfa
  • Sonraki Sayfa

Privacy and Policy Contact Us