• Home
  • Tüm Kategoriler
  • Popular
  • Komik Resimler
  • En İyi Fıkralar
  • En son şakalar
  • Nasrettin Hoca Fıkraları
  • +18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
  • Asker fıkraları
  • Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
  • Bayburt Fıkraları
  • Bektaşi Fıkraları
  • Belaltı Fıkraları
  • Büyük Fıkraları
  • Cimri Fıkraları
  • Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
  • Çorum Fıkraları
  • Deli Fıkraları
  • Dini Fıkralar
  • Doktor Fıkraları
  • Dursun Fıkraları
  • Duvar Yazıları
  • Elazığ Fıkraları
  • Erkek Fıkraları
  • Erzurum Fıkraları
  • Evlilik Fıkraları
  • Fıkra Gibi Komik Olaylar
  • Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
  • İngiliz Alman Türk
  • Ingiliz-alman-turk-fikralari
  • Kadın Erkek Fıkraları
  • Kadın Fıkraları
  • Kamyon Yazıları
  • Kapak Edici Fıkralar
  • Karadeniz Fıkraları
  • Karı Koca Fıkraları
  • Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
  • Kısa Fıkralar
  • Komik Hikayeler
  • Komik Sözler
  • Köylü Fıkraları
  • Kurban Fıkraları
  • Mardin Fıkraları
  • Matematik Fıkraları
  • Meslek Fıkraları
  • Mühendis Fıkraları
  • Nam-ı Kemal Fıkraları
  • Okul fıkraları
  • Polisler hakkında fıkralar
  • Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
  • Ramazan Fıkraları
  • Sarhoş Fıkraları
  • Sarışın fıkraları
  • Seçim Fıkraları
  • Sekreter Fıkraları
  • Şoför Fıkraları
  • Soğuk Espiriler
  • Spor Fıkraları
  • Tarih Fıkraları
  • Temel Fıkraları
  • Trakya Fıkraları
  • Ünlülerden Fıkralar
  • Chuck Norris fıkraları
  • Futbol fıkraları
  • Kaynana fıkraları
  • Yahudiler hakkında fıkralar
Вицове за съседи Neighbours Jokes Nachbar Witze, Nachbarwitze, N... Chistes y anécdotas de Vecinos Анекдоты про Соседей Blagues de Voisins Barzellette sui vicini Αστεία για Γείτονες Комшиски Türkçe Анекдоти Про сусідів, Жарти пр... Piadas de Vizinhos Dowcipy i kawały: Sąsiadki Skämt om grannar Grappen over buren Vittigheder om naboer Vitser om Naboer Vitsit naapureista Viccek a Szomszédokról Glume cu Vecini Vtipy o Sousedích Anekdotai apie Kaimynus Joki par Kaimiņiem Vicevi o Susjedima
My Jokes Edit Profile Logout
  1. En son şakalar
  2. Komşu Fıkraları

Komşu Fıkraları

Add a joke En son şakalar En İyi Fıkralar
Padişahın biri,
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim, demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?
Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru.
Kaptı mı götürür tabii!
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!
0
0
4
Bir gün Temel kiremitleri onarırken çatıdan düşmüş. Bunu gören komşuları koşturup olay mahalline gelmişler. Temel üstünü başını temizlemeye koyulmuş. Sonrasında komşulardan biri sormuş.
- Ula uşağum nooldi? Temel:
- Valla ben de noolduğuni bilmeyrum yeni geldim da...
0
0
4
Bir bayram günü Nasreddin hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. Bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. Komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. Peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. Dayanamayıp:
- Aman hoca fazla yemeyin, yoksa içiniz yanar, deyince Hoca cevabı yapıştırır:
- Kimin içinin yandığını Allah bilir.
0
0
4

Iki avcı kahvede konuşuyorlarmış vede köpeklerini övüyorlarmış bitanesi benim karabaş okadar akıllıki geçenlerde ava gittim ama sıkıları evde unuttum karabaşa tüfeyin namlusunu koklattım gidip evden sıkıları getirdi diyer avcıda lafın altında kalmak istememiş ve hemen lafı almış oda birşeymi geçenlerde ailece plaja gitmiştik benim hatun bikinisinin altını evde unutmuş hemen benim çomara hatunun orasını koklattım gidip bir altkattaki komşunun penisini getirdi
0
0
4
Bir gün Ayşe annesinin yanına gider ve;
- "Anneciğim üstteki komşularımız çok fakirmişler, biliyor musun?" annesi;
- "Neden yavrum, onu da nerden çıkardın" der Ayşe;
- Çocukları 50 kuruş yutmuş ne yapacaklarını bilememişler de...
0
0
4
Kayserili Tuhafiyeci dükkanından geçimini sağlayabiliyor, bir kösede üç beş kuruş da biriktirebiliyordu.
Günün birinde sağındaki dükkan boşaldı, derken orası da tuhafiyeci oldu. Sonra solunda bir tuhafiyeci daha... Rekabet başladı, işleri kötüye gitti.
Ama sonunda bir çözüm yolu buldu :
Sağındaki komşusu, dükkanının üzerine, gerçek ucuzluk burada yazdırmıştı.
Solundaki, en büyük tuhafiye mağazası, yazılı bir bez asmıştı.
Bizimki,
Ikisinin ortasına su yazıyı koydurdu :
Mağazaya buradan girilir.
0
0
4
Çok bilmiş komşusu Nasreddin Hoca'yı sınamaya kalkmış.
- Hoca sen her şeyi bilirsin.
- Söyle bana Dünyanın merkezi neresidir? Hoca, adamın niyetini hemen anlamış:
- Tam bulunduğun yerdir, diye yapıştırmış cevabı.
- "Aman Hoca! Nasıl olur?" demiş adam. Hoca kızar gibi yapmış.
- "Adam! Sordun, söyledik. İnanmazsan alır cetveli ölçersin."
0
0
4
Keçisi yaralanan adama komşuları yaraya katran sürmesinin iyi geleceğini söylerler fakat katrana para vermek istemeyen uyanık adam bizim Hoca'nın yanına gelerek:
- "Hocam sizin nefesiniz kuvvetlidir. Bir okusanız da şu keçimin yarası iyileşse." Diye ısrar edince Hoca dayanamaz:
- "Tamam senin istediğin gibi olsun, bir şeyler okuyalım ama çabuk iyileşmesini istiyorsan benim nefesime biraz katran karıştırman lazım!"
0
0
4
Eski yıllarda komşu illerden bir yolcu Kayseri'ye gelmiş. Pastırmanın çok methini duymuş, hatta birkaç sefer de yemiş. Ancak pastırma aleyhinde çıkan dedikodulardan da oldukça rahatsızmış. Tek problemi eşek etinden pastırma satmayan bir dükkan bulup oradan almakmış. Adamcağız şüpheli bakışlarla pastırmacılar çarşısını dolaşıp dükkanları inceleyip (şurası satar, burası satmaz; şurası daha temiz, burası pasaklı vb.) düşünürken, yazı tura atmak gelmiş aklına. Atmış yazı turayı, denk gelen dükkana girmiş. Adamın şüpheli bakışlarla girip pastırmaları incelediğini anlayan Kayserili esnaf, adamın ne için bu kadar incelediğini de tahmin etmiş ve bir oyun oynamayı düşünmüş. "Buyurun" demiş esnaf.
Adam yine tedirgin:
- Pastırma alacağım da! Diye kekelemiş korkarak.
- Tabii derhal, ne kadar?
- İki yüz gram yeter. Çok severim de... Ama öbür tarafını diyememiş. (yani aman eşek eti olmasın diyecek) Kayserili anlamış vaziyeti. Parçayı tarttıktan sonra satırla kıymaya başlamış. Adam;
- Hemşehrim bu niye bu kadar zor kesiliyor öyle.
Kayserili hemen taşı gediğine oturtmuş:
- Sorma birader, bu namussuz eşek iken de böyle inattı.
0
0
4
Hoca bir gün karısına:
- "Hatun" demiş, "Şu bizim komşu, çarıkçı, Mehmet ağanın adı neydi?"
- "Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "Mehmet ağa."
0
0
4
Temel, Almanya'daki kardeşine gitmeye karar vermiş. Komşusu Dursun’un at arabası ile caddeye inip minibüsle Rize'ye gitmiş.
Oradan otobüse binip Ankara’ya gitmiş. Uçağa binmiş, Hannover'e geçmiş. Otobüse binmiş, kardeşinin evine varmış.
Bir ay kaldıktan sonra aynı yollardan geri dönmüş ve köyüne ulaşmış.
Köylüler çevresini sarmışlar;
- Bize Almanya'yı anlat. Nasıl bir yerdir?
- İyi hoş yerdir ama. Yolu çok sapadır.
0
0
4
Hırsızlıktan yakalanan iki yabacı hakim önüne çıkarılır.
Hâkim birisine sorar:
Nerede oturuyorsun?
Yabancı yarım yalamak Türkçesi ile cevap verir:
Nerede çok yorulur, orada oturur.
Hâkim diğerine sordu:
Sen nerede oturuyorsun?
Yabancı cevap verir:
Ben bunun komşusuyum
0
0
4

- Anne sınavdan 90 aldım.
- Komşunun kızı 100 almış.
- Anne komşunun kızı annesinden 200 TL almış.
- Yav çocuğum bize ne elalemden. Bizi ilgilendirmez.
0
0
4
Hoca ikindi ezanını okumaya başlamış. O sırada bazı komşuları evlerinin önlerinde birbirleriyle konuşuyorlar, sanki ezan sesini duymuyor gibi davranıyorlarmış. Aslında O komşular camiye de pek sık gelmiyorlarmış. Hoca sesini biraz daha yükseltmiş, amma bakmış ki fark eden bir şey yok. O tarafa doğru koşmaya ve koşarken de ezanı okumaya devam etmiş.
O komşulardan birkaç kişi Hoca'ya bir şey olduğunu düşünerek yanına koşuşup sormuşlar:
- "Ne oldu Hoca Efendi, niçin koşarak ezan okuyorsun?"
- "Sesimin nerelere kadar gittiğini merak ettim de; arkasından koşuyorum" demiş.
0
0
4
Nasreddin Hoca'nın canı bol naneli, yoğurtlu çorba istemiş. Şimdi sofraya gelse de kaşıklasam diye düşünürken kapı çalınmış.
Komşunun çocuğu elinde kâseyle gelip :
- "Babamın selâmı var. Sizden biraz naneli, yoğurtlu çorba istedi." demiş.
Hoca gülümseyerek:
- "Amma iş!" demiş. "Bizim komşular hayalimin de kokusunu alıyorlar!"
0
0
4
Nasreddin Hoca, eşeğini emanet alan komşusunun bağdan dönerken eşeğine merhametsizce davrandığını uzaktan görmüş.
Bir gün aynı komşusu, Hoca'dan gene eşeğini istemiş.
- "Biraz bekle" demiş Hoca, "bu sefer eşeğe bir danışıp geleyim."
Ahıra girmiş, az sonra geri dönüp:
- "Kusura bakma komşu!" demiş, "Eşeğe danıştım olmaz diyor. Başkasına verdiğin zaman beni hem dövüyor hem de sana sövüyorlar!" dedi.
0
0
4
Eski yılların birinde kıtlık zamanında Hoca'yı çarşıda ekmek yiyerek giderken görenler :
- "Hoca efendi, herkesin gözü önünde böyle ekmek yemek ayıp değil midir?" demişler.
- "Komşusu açken bol bol tıkınmanın gizlisi ayıp olmazsa açıkta yapılanı ne diye ayıp olsun" demiş Hoca,
" Komşusu açken tok yatmak, ya her zaman , her yerde ayıptır, ya da hiç ayıp değildir."
0
0
4
Bir yabancı konuk olur Hoca ya;
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir de tavşan hediye eder:
Çoban armağanı çam sakızı der.
Hoca bir güzel pişirir tavşanı.
Akşam olur, gelir yemek zamanı;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer, hem sohbet eder.
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir içinde de pek kaynaşılır.
Arkasından başka bir konuk gelir;
Tavşan getirenin komşusuyum der.
Hoca bu adamı da buyur eder.
Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar.
O konuk da gider, gelir başkası:
Tavşan getirenin bir akrabası.
Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca'nın canına tak eder.
Tavşansa tavşan, der, anladık ama,
Bu kadar da yük olunmaz adama.
Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar şöyle derler Hoca ya:
Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşunun komşusuyuz biz onun.
Hoca: Ya! der, buyurun!
Akşam olur, sofra kurulur yine;
Bir tas konur sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu, işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: Hocam bu nedir?
Hoca hemen doğrulur:
Bu der, tavşanın suyunun suyudur.
0
0
4
  • Önceki Sayfa
  • Sonraki Sayfa

Privacy and Policy Contact Us