Padişahın biri,
- Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim, demiş.
Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
- Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü.
- Bunun neresi yalan?
Kuş kartaldır, Arslan da kuzu kadar minik bir yavru.
Kaptı mı götürür tabii!
- Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
- Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
- Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
- Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
- Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen borcunu öde!
Bir yabancı konuk olur Hoca ya;
Ama nezaket bu ya,
Tutar bir de tavşan hediye eder:
Çoban armağanı çam sakızı der.
Hoca bir güzel pişirir tavşanı.
Akşam olur, gelir yemek zamanı;
Orta yere bakır sini kurulur,
Hep birden etrafına oturulur.
Hoca hem yer, hem sohbet eder.
Ertesi gün misafir kalkar gider.
Bir içinde de pek kaynaşılır.
Arkasından başka bir konuk gelir;
Tavşan getirenin komşusuyum der.
Hoca bu adamı da buyur eder.
Tavşanın suyuna bir çorba yapar;
Adam çorbayı yer, ağzını kapar.
O konuk da gider, gelir başkası:
Tavşan getirenin bir akrabası.
Gittikçe sıklaşır bu misafirler;
Fakat Hoca'nın canına tak eder.
Tavşansa tavşan, der, anladık ama,
Bu kadar da yük olunmaz adama.
Komşular gidip gidip gelmededir;
Bir sefer tam beş kişi birden gelir.
Hoca bu konukları da karşılar;
Adamlar şöyle derler Hoca ya:
Hani tavşan getiren vardı ya,
Komşunun komşusuyuz biz onun.
Hoca: Ya! der, buyurun!
Akşam olur, sofra kurulur yine;
Bir tas konur sofranın üzerine:
Kuyu suyu ile dolu bir koca tas.
Konuklar bu, işten bir şey anlamaz.
İçlerinden biri tasa eğilir;
Sorar: Hocam bu nedir?
Hoca hemen doğrulur:
Bu der, tavşanın suyunun suyudur.