Fiat fabrikasında çalışan bir işçi… O zamanki Sovyet lideri Krusçev resmi bir ziyaret için İtalya’ya gelmiş. Programda Fiat tesisleri de var. Fabrikanın tezgahları arasında dolaşırken Carlo’ya rastlamış. Herkesin gözü önünde ”Vay Carlo…” diye sarılıp kucaklaşmış. Orada ayak üstü sohbet etmişler. Tüm protokol bu dostluktan şaşkın… Konuk gittikten sonra patron Carlo’yu çağırıp, Krusçev’i nereden tanıdığını sormuş.. Carlo “Hiiç” demiş. ”Ben eskiden komünisttim… 1 Mayıs kutlamaları için parti beni Moskova’ya göndermişti. Orada tanışmıştım..” Olay unutulmuş. Üç beş ay sonra bu kez Amerika başkanı Nixon gelmiş İtalya’ya. Yine aynı program ve fabrika ziyareti. Tezgahların arasında ”Vay Carlo.. Vay Nixon..” muhabbeti… İyice meraklanan patron ziyaretten sonra Carlo’yu yine çağırtmış. Soru da cevap da aynı; ”Bir ara Amerika’ya göç etmeye kalkıştım. New York’ta başım polisle belaya girdi.. Bu Nixon o zaman çiçeği burnunda bir avukattı. Beni o savunmuştu..” Olay bu kadarla kalsa iyi.. İki ay sonra Fransa başkanı De Gaulle ziyaretinde de aynı manzara yaşanınca Patron Agnelli derin bunalımlara girmiş. Kendisini tanıyan yok. Yanında çalışan Carlo’nun uluslararası çevresi var.
- De Gaulle’ü nereden tanıyorsun?
- Nazilere karşı Paris’te yeraltı savaşı yapıyorduk… Özel kuryesiydim..
- Sen herkesi tanır mısın?
- Evet, hemen hemen… Patron iyice hırslanmış..
- Neredeyse Papa da arkadaşım diyeceksin..
Carlo gülmüş.. ”Tabii. Yakın arkadaşımdır..” Çıldırma noktasına gelen Agnelli haykırmış :
- İspatla… İspatlayamazsan kovarım…
Carlo :
- Tamam, bu pazar ayininde Vatikan meydanında olun. Papa balkondan halkı takdis ederken ben yanında olacağım.. Patron pazarı iple çekmiş. Vatikan’da Papayı bekleyen kalabalığın arasına karışıp beklemeye başlamış. Bir süre sonra Papa balkona çıkmış. Yanında Carlo… Kalabalığa bakıp, patronunu bulmaya çalışıyor. O sırada bir kargaşa olmuş. Biri bayılmış. Carlo bayılanın kendi patronu olduğunu görünce Papaya ”Bana müsaade” deyip meydana koşmuş. Agnelli yerde yatıyor. Bir iki kişi de ayıltmaya çalışıyor. Carlo çevresindekilere, ”Bu benim patronumdur; ne oldu?” diye sorunca biri cevap vermiş :
- Siz Papa ile balkona çıktığınızda bunun önünde iki Japon turist vardı. Japonlardan biri senin patronuna döndü.
“Şu sağdaki bizim Carlo, ama yanındaki kim?” diye sorunca seninki düşüp bayıldı
Oldukça geniş bir araziye yayılmış 18 delikli bir kulüpte golf oynayan
Adam, kaçıncı delikte olduğunu şaşırmış.. az ilerisinde oynayan bir
Kadın görmüş. ona doğru yürümüş..
‘kaçıncı delikte oynadığımı şaşırdım da’ demiş..
‘ben 7’nci delikte oynuyorum’ demiş kadın. ‘siz benden bir delik geride
Olduğunuza göre, 6’da olmalısınız ..’
Adam teşekkür edip oyununa dönmüş.. bir süre sonra, gene oynadığı yeri
Şaşırmış. kadın az ilerisinde.. ona koşmuş gene.
‘ben 14’üncü delikte oynuyorum’ demiş kadın.. ‘siz benden bir delik
Geride olduğunuza göre, 13’tesiniz ..’
Adam oyununu bitirince kulübün barına gitmiş. bakmış kadın barın ucunda
Oturuyor. yanındaki tabureye oturmuş,
‘teşekkür ederim tekrar’ demiş. ‘size bir içki ısmarlayabilir miyim?..
Laf lafi, laf kapıyı açarken, adam kadına
‘ne iş yaparsınız?’ demiş..
‘ben satış şefiyim’ demis, kadın..
‘ne tesadüf, ben de satış şefiyim’ demiş adam ve sormuş.. ‘ne
Satıyorsunuz?..’
‘söylersem gülersiniz demiş, kadın.. söz vermiş adam gülmeyeceğine..
‘orkid satıyorum ben’ demiş, kadın.. der demez adam öyle bir gülmeye
Baslamış ki, tabureden düşmüş, yerde gülmeye devam etmiş, tepinerek..
Kadın ‘söylemiştim güleceğinizi… siz de söz vermiştiniz , oysa’
Demiş, hafif öfkeli..
‘yok’ demiş adam.. ‘yok.. size gülmüyorum. ben de tuvalet kağıdı
Satıyorum ve sizden hala bir delik gerideyim…
Dört arkadaş barda muhabbete dalmistir. İçlerinden biri tuvalete gider. Üç arkadaş sohbetlerine devam ederler.
Birinci adam oglundan söz eder, "Benim oglan araba yikamakla ise basladi. Bir baltaya sap olamayacagindan korkuyordum ama bir gün arabasini yikadigi adamlardan biri ona is teklif etmis. Sonra iyi bir araba saticisi oldu. Hatta o kadar iyi para kazandi ki geçenlerde bir arkadasinin dogum gününde ona Mercedes aldi !"
Ikinci adam da mevzuya girer, "Benim oglum da biraz problemliydi. Büyük bir emlak sirketinde çalisirken inanilmaz bir is kapti ve ondan sonra ilerledi acayip zengin oldu. Çalistigi sirketi de satin aldi. Bir arkadasinin dogum gününde ona bir ev bile hediye etti."
Digerlerini dinleyen üçüncü adam da heyecanla söz alir, "Aynen benimki de öyle. Ise bir borsa sirketinde temizlik elemani olarak basladi. Bir gün kendi kendine hesaplar yaparken patron tarafindan fark edilince broker oldu ve büyük basarilarla inanilmaz bir servete sahip oldu. Üstelik de en iyi arkadasina bir milyon dolarlik hisse senedi armagan etti !"
Bu sirada dördüncü adam tuvaletten çikmis ve sohbete katilmistir. Digerleri ona çocuklarindan bahsettiklerini söyleyince adam içini çekerek konusmaya baslar,
"Ehh…benim oglumun bir hayal kirikligi oldugunu itiraf etmeliyim. Dogru düzgün bir iste dikis tutturamadi, berber çirakligi falan yapti, eroine bulasti. Derken onun yoldan çikmis oldugunu fark ettim, maalesef homoseksüelmis ! Çok çok üzüldüm. Bir sürü erkekle birlikte oldugunu duydum."
Adam, gülümsemeye çalisarak konusmasina devam eder, "Ama ise iyi tarafindan bakmaya çalisiyorum. Geçen dogum gününde bu homoseksüel arkadaslari ona bir Mercedes, bir ev ve bir milyon dolarlik hisse senedi hediye etmisler !"