Çiftçi dursun’un oğlu temel, sebze dolu kamyonetiyle giderken kaza yapmış…
Kamyonet ters dönmüş, bütün sebzeler yerlere yayılmış…
Temel kamyoneti nasıl çevireceğini düşünürken, civardaki evlerden olayı gören bir yaşlı adam seslenmiş:
- Evladım yazık bu güneşin altında daha fazla yorulma, gel sana yiyecek birşeyler ikram edeyim…
Temel:
- Sağolun rahatsız etmeyeyim demiş, hem babam kızar…
Adam ısrar etmiş:
- Ooo hadi, gel iki lokma bir şeyler ye ki gücünü topla… hadi gel…
Temel :
- Peki tamam, ama inan ki babam çok kızacak, demiş ve gitmiş…
Adam temel’in karnını bir güzel doyurmuş… sonra temel birkaç saat uzanıp dinlenmiş…
Derken gitme vakti gelmiş ve adama, çok teşekkür ederim, karnım doydu, dinlendim… şimdi çok daha iyiyim… ama babam gerçekten bana çok kızacak, demiş…
Adam ona gülümsemiş:
- Yapmaa, birkaç saat geç döndün diye kızacak ne var?… hem sahi, baban nerede?…
Temel cevap vermiş:
- Kamyonetin altında…
Dursun, imam nikahlı 4 karısıyla tek göz gecekonduda yaşamaktadır. arkadaşı temel’le karısı bir akşam ziyaretine gelir. karadenizlinin karadenizliye her daim ikramı, bir kaç kilo hamsi yapılır. yenilir, içilir sohbet edilir. vakit hayli geç olunca, dursun temel’i bırakmaz. yeriniz vardı, yoktu, olurdu, olmazdı derken temel ve karısı için de birer yer yatağı açar dursun.
Hanımları bir yolunu bulup sitem ederler dursun’a. "ula dursun zaten yerimiz yok. ev tek oda. hem hani bu akşam hepimizle halvet edecektin?"
Dursun da der ki "sırayla, bir saat arayla gidip dolabın kapısını açın. ben dolabın ışığında döşeğinizi bulup sizi memnun ederim"
Sabah olmuş, dursun bütün hatunlarıyla aynı yöntemle sevişmiştir. temel de uyanır bi süre sonra.
- Uşağım, nasıl rahat uyuyabildin mi?
- Sorma dursun. balık çok tuzlu geldi. acaip susadım. sabaha kadar yandım kavruldum.
- E uşağım dolapta su vardı. kalkıp içseydin.
- Ula nasıl kalkayım? dolabın kapısını açanı s*ktin!..