Türk Havayolları İstanbul-Erzurum seferini yapan uçağın inişe doğru geçtiği sırada, Pilot anons eder:
- Sayın yolcularımız, şu an Bayburt semaları üzerinden geçiyoruz.
Birkaç dakika sonra Erzurum havalimanına iniş yapacağız, hava parçalı-bulutlu 15 dereceee ………AMAN ALLAHIM! HAY ALLAH!….. ……..” Ve anons o anda kesilir. Bütün yolcular panik halindedir. Ortalık çalkalanır. Bir kaç dakika sonra, pilot bir açıklama yapmak üzere mikrofondadır; bu geçen süre, yolcular için sanki yıllar kadar uzun sürmüştür. Pilot:
- Sayın yolcularımız, kusura bakmayın sizleri korkuttum, özür dilerim. Ama hostes yanlışlıkla üstüme bir fincan sıcak kahve döktü, canım çok yandı, pantolonun ön kısmını bir görseniz!
Arka sıralarda oturan Bayburtlu bir yolcu bağırarak:
- O da bir şey mi, sen bizim pantolonların arka kısmını bir görsen! Der.
Son sözler.....
- Lan olum Rus ruleti öyle mi oynanır dur da göstereyim.
- Teker teker gelin layn...
- Sevgilim, abin bizi böyle görse ne yapardı?
- Korkma, bu tünelden yllardr tren geçmiyor...
- Abi çevremizde fazla polis yok, teslim olmayalım, kaçalım abi...
- Geeel, geeel, sağ yap gel.
- Abi çok seri bi araba bu yaaa...
- Demek рirаnhа dedikleri şey bu. Hiho, bak Hulusi abi bıyıkları ile oynuyom bi şey olmuyo.
- O irmikleri neden aldın Nurhan, helva mı yapıcan? Niye?
- Burası Fener tribünü değil mi?
- Bah bah bah hala uzunlarla geliyo...
- Müjdemi isterim Turhan abi bi kızın daha oldu.
- Ordular ileri... Allah, allah, allah, allah...
- Kim bekler lan yeşilin yanmasını?!
- Bekle Cemşit abi ben bi dalıp çıkıcam.
- Hala karlı gösteriyor mu hanım?
- Elektrikçiye ne gerek var canım, ben hallederim.
- Gel abi burası boyu geçmiyo.
- Vakkas abi. Senin için öyle böyle diyorlar, doğru mu?
- Hihoha... Bak gelen şey köpekbalığına ne kadar da benziyor.
- Rasim abi, kafesin kapısı kapalı değil mi?
- Baba... Ben hamileyim.
- Yapma Satılmış abi, şeytan doldurur.
- Bu külüstür essahtan 200 yapıyor mu?
- Semra'cığım bak arabanın ibresi 200'ü gösteriyor.
- Ben öldükten sonra tablolarım çok para edecek Ayşegül..
- Boğaza gelip temiz hava almayı iyi akıl ettik... Çocuğum oynama şu arabanın el freniyle...
- Doktora neyin gerek yok. Beni üfürükçü Sabit hocaya götürün.
- Ohooo doktorun her dediğini yapsak açlıktan ölürüz birader. Hadi yeyin yeyin afiyet olsun...
- Ulan, biz bugüne kadar kaç bomba imha ettik be! İşimi bana mi öğretiyon, lavuk! Kes şu mavi teli!
- Sayın seyirciler! Simdi en büyük numaraya geldik. Aslanın ağzını açıp, başımı içine sokuyorum.
- Burası eskiden mayın tarlasıymış ama artık bi tane bile kalma...
- Havlayarak üzerimize geliyor, çünkü bu cinsler çok insan canlısıdır.
- Paraşütü en aşağıda ben açacağım.
- Komutanım, pimini çektikten sonra kaça kadar sayıcaktık?
- Olum bu mantarlar zehirli değil, bak ben nasıl yiyorum.
- Amma keskin virajmış yav!!
- Dikkat kaptanınız konuşuyor: Eşhedü en la ilahe illallah ... (Pilot Temel) - Önüne baksana lan! Ne çarpıyon omzuma?
- Bu kadar korkma canım! Bu yılanların hepsinin zehirleri alınmış.
- Uçağın pervanesini görüyon mu? O kadar hızlı dönüyo ki sankim dönmüyomuş gibi.
Ucakta bes kisi varmis. Pilot'un kendisi, Michael Jordan, Bill Gates, Dalai Lama ve bir hippi.
Oldukca yuksek bir irtifada urarlarken, ucagin motorlari birdenbire bozulmus ve ucak hizla dusmeye baslamis. Pilot buyuk bir telasla yolcuklarin yanina gelmis.
- "Beyler" demis "Size bir iyi bir de kotu haberim var. Kotu haber su :
- Biraz sonra yere cakilacagiz! Iyi haber ise, dort tane parasutumuz var ve biri bende!" deyip parasutu ile ucaktan atlamis.
Michael Jordan hemen ayaga firlayarak, "beyler" demis "Biliyorsunuz ben dunyanin en buyuk atletiyim ve dunyanin benim gibi insanlara ihtiyaci var" ve bir parasut kapip ucaktan atlamis. Derken, Bill Gates de hemen ayaga firlamis:
"Beyler" demis "biliyorsunuz ben de dunyanin en zeki adamiyim ve dunyanin benim gibi zeki insanlara ihtiyaci var" ve o da bir parasut kapip atlamis.
Dalai Lama ve hippi birbirlerine bakmislar. Dalai Lama "Evlat, ben oldukca verimli ve bereketli bir yasanti gecirdim, gercek aydinligi buldum. Oysa senin onunde uzun ve guzel bir hayat var. Parasutu al ve atla, kendini kurtar" demis. Hippi gulmus:
"Endiselenme dede, dunyanin en zeki adami az once benim sirt cantamla atladi!"
Dünyaca ünlü sекs araştırmaları merkezi, insanların sекs yaşamları ile meslekleri arasındaki bağlantıyı aramaya karar vermiş. Daha doğrusu, var mı, yok mu, varsa ne kadar var, o araştırılacak.
Merkezin uzmanları dünyaya dağılmış ve her çeşit meslek gurupları ile anketler yapmaya başlamışlar.
Bir ünlü uzman da Karadeniz Hava Yolları uçağına binmiş. Pilotların sекs yaşamları ile ilgili, dünyanın her ülkesinde ballandıra ballandıra öyküler anlatılır ya.
Uçak yükselirken, uzman da pilot kabinine, yani соск-pite girmiş.
Teybini pilota uzatmış:
- "Adiniz?"
- "Temel!."
- "Temel kaptan, en son ne zaman sекs yaptiniz?"
- "1993'te" demiş, Temel kaptan..
Şaşırmış uzman.
- "Vay canına" demiş. "Bu kadar uzun sекs arası, pilotların dünya çapındaki şöhretine pek uymuyor."
Temel Kaptan, uçağın uçuş yüksekliğini gösteren altimetreyi işaret etmiş uzmana.
- "Abartmayın canım. Daha topu topu 2019'da uçuyoruz"
Temel, 55 yaşına kadar canını dişine takmış çalışmıştı..
Pastacı çıraklığı ile alışdığı hayata, pastane sahibi olarak devam etmiş, yetenekleri ve becerisi sayesinde Türkiye'nin en ünlü pastanesinin sahibi olmuş, milyarlar kazanmıştı.. Bir gün karısına "Paraları mezara götürecek halimiz yok.
Kendimize yeni ve rahat bir hayat seçtim" dedi..
"Bizim oradaki hemşerilerle konuştum..
. Herseyi iyice öğrendim. Kaliforniya'ya gideceğiz.
Kazandığım para bize ömrümüzün sonuna kadar yeter..
Çocuklar da güzel üniversitelerde okurlar...
"Temel, neyi var, neyin yok sattı.
Paralarını dolara çevirdi. Bir milyon doları olmuştu.
Karısını yanına aldı. Uçağa bindi.
. Los Angeles'e uçtular birgün...
Uçsuz bucaksız Nevada çölleri üzerinde uçarken, motorda bir arıza belirdi.
Las Vegasa zorunlu iniş yapmak zorunda kaldılar.
Uçak şirketi görevlileri" Buranın en lüks otelinde, şirketimizin konuğu olarak kalacaksınız.
Yalnız bu kentin Las Vegas olduğunu unutmayın.
Kumar oynarsanız eğer, kendi hesabınıza derler.. "Kumar mı" dedi, Temel, karısına..
"Kumardan kazanmayı düsünen kafayı yemiş olmalı..
. Allah göstermesin.."
Ama bir kez şansını denemek için, rulete 500 dolarlık bir fiş atmaktan da kendini alamadı.
Arkası çorap söküğü gibi geldi.
Temel herşeyini rulet masasında biraktı.
Rulet başında nefes almadan geçirdiği saatler sırasında fena halde de sıkıştığını hissetti.
Hızla tuvalete koştu. Tuvalet kapıları otomatikti.
25 sentlik bozuk para atılınca açılıyordu.
Oysa Temel'de metelik kalmamıştı.
Sıkıntı içinde dolanırken, oradan geçen biri, avucuna bi 25 sentlik sıkıştırdı..
Bu konularda deneyimliydi.
Temelin başına gelenleri anlamıştı.
Temel"çok iyi bir insansınız.
Bu iyiliğinizi hayat boyu unutmayacağım.
Bana lütfen kartınızı verin.
Bu borcumu da size ödeyeceğim" dedi.
Kartı aldı, cebine attı..
Tuvalete döndüğünde kapıyı açık buldu.
İçeri girdi, rahatladı.. Çıktı.
. Elinde kalan 25 sentle yürürken karşısına, Tek Kollu Canavar çıktı. Parayı deliğe attı, kolu çekti ve bir şangırtı ... Alet boşaldı adeta..
Temel bir kova dolusu 25 sent kazanmıştı.
Bunlari fişe çevirdi, rulet masasına döndü..
Gerisi peri masalı..
İki saat içinde tam 2 milyon dolari olmuştu.
İki ay sonra yeni Kalifornıyalı Temel, boş oturmanın kendisine göre bir iş olmadığını farketti.
Elinden gelen tek iş pastacılıktı. Parası da vardı.
Bir pastane açtı. Pastaları öylesine tutuldu ki, önce Los Angele'e, sonra Kaliforniya'ya, sonrada tüm Amerika'ya yayıldı,Temel Pastaneleri...
Bir kaç yıl sonra, Temel, Amerika'nın en zengin adamları arasına girdi. Temel Pastaneleri'nin onuncu yılı dolayısı ile büyük bir gece düzenlendi.
Şirketin en gözde elemanları ile, ünlü konuklar bir araya geldiler. Temel yemeğin sonunda konusma yapmak için kürsüye çıktı..
Tüm başına gelenleri anlattı..
"Bütün bu başarıyı ve bu serveti bir tek kişiye borçluyum. O kişiyi bulana kadar, işte size söz veriyorum, gerekirse Amerika'daki her taşın altına bakacağım.."
Şirketin genel müdürü sordu:
"Ama Temel bey, size 25 sent borç veren adamın kartını aldığınızı söylemiştiniz...
Adı, adresi sizde olmalı zaten.."
"Bana 25 sent veren umurumda değil" dedi temel..
"Ben,tuvaletin kapısını açık bırakan adamı arıyorum!.."
Bir gece, küçük bir yolcu jeti Seattle’dan Vancouver'a sadece dört yolcu ile uçuş yapmaktaymış: Bill Gates, Michael Jordan, Dalai Lama ve bir kolej öğrencisi.
Birden bir patlama olmuş ve uçağın içi dumanla dolmuş. Kokpit kapısı açılmış, pilot dışarı fırlamış ve yolculara:
- Kötü haber. Yere çakılacağız ve sadece dört tane paraşütümüz var, demiş.
Bununla birlikte hemen bir paraşüt kapıp uçağın kapısını açmış ve aşağı atlamış. Michael Jordan ayağa fırlamış.
- Beyler, ben dünyanın en iyi sporcusuyum. Ve de dünyanın muhteşem atletlere ihtiyacı var. Bu yüzden, paraşütlerden birini ben alıyorum.
Bununla birlikte bir paraşüt alıp aşağı atmış kendini. Bill Gates ayağa kalkmış ve, - Beyler! Ben dünyanın en zeki adamıyım ve dünyanın zeki adamlara ihtiyacı var. Bu yüzden paraşütlerden birini ben alıyorum.
Bununla birlikte bir paraşüt de o almış ve engin gökyüzüne bırakıvermiş kendini. Dalai Lama yanında oturan genç delikanlıya şefkatli bir ifadeyle bakmış, - Evlat, ben uzun ve tatmin edici bir hayat yaşadım. Ben aydınlanmanın getirdiği büyük mutluluğu öğrendim. Ama, senin önünde uzun ve verimli bir hayat var evladım. Sen paraşütü al, ben uçakla aşağı gideceğim.
Bunun üzerine kolej öğrencisi sadece gülümsemiş ve:
- Buna gerek yok dostum. Dünyanın en zeki adamı benim sırt çantamı giyerek atladı.