Dört samimi arkadaş, felekten bir gece çalmışlar, hep birlikte aynı arabada eve dönüyorlar. Trafik terörü bunların canını alıyor.
Öbür tarafta Azrail'in huzuruna çıkıyorlar, soruyor, "Türk Cehennemi'ne mi, Avrupa Cehennemi'ne mi gitmek istersiniz?"
"Fark nedir?" diye sorar bizimkiler.
Yanıt nettir. "Avrupa Cehennemi'nde her gün 1 kepçe, Türk Cehennemi'nde her gün bir kova pislik yersiniz."
"Biz Türk doğduk, Türk öldük, tabii ki Türk Cehennemi'ne gideceğiz" der bizimkiler, uyanık geçinen biri dışındakiler.
Bizimkilerin üçü Türk Cehennemi'ne, biri de Avrupa Cehennemi'ne gönderilir. Aradan epey zaman geçer. Avrup Cehennemin'deki eleman her gün 1 kepçe insan pisliği yemekten bıkmıştır. Arkadaşlarını ziyaret edip biraz moral bulmak ister. Türk Cehennemi'ne gittiğinde, bizimkiler şen şakrak, gülerek karşılar onu.
Dayanamaz, sorar, -Ben bir kepçesini hazmedemiyorken, siz her gün bir kova yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?
"Oğlum" derler "burası Türk Cehennemi, bir gün bok olur, kova olmaz, bir gün kova olur bok olmaz. 3 aydır bi bok yediğimiz yok"
Karadeniz sahilinde bir kahvede inatçilik sampiyonasi düzenlenmis. Üç müsabik ortaya çikmis, baslarindan çikan birer olayi anlatip, kahve sakinlerinden sampiyonu seçmesini istemisler.
Birinci müsabik:
"Bir aksam isten eve döndüm, kapiyi çaldim, hanim kim o dedi, kim olacak bu saatte, kapiyi baska kim çalar ki! Kizdim. Kapiyi ben çaldim, hanim israrla kim o dedi. Bu sabaha kadar böyle devam etti. Sabah oldu ise gittim."
Ikinci müsabik:
"Agriyan disimi çektirmek için disçiye gittim. Disçi hangi disin agriyor diye bana sordu. Madem koskocaman disçi, agriyan disimi o bulsun diye inat ettim. Disçi bütün dislerimi çekti. Sira agriyan disime gelince, yine agriyor demedim ve agzimdaki bu tek dis inadimdan kaldi."
Üçüncü müsabik:
"Evlendigim ilk gece hanim bana dokunma dedi. Ben de inadim tuttu.
Aradan 17 yil geçti, hala dokunmadim."
Bu arada jüri baskani "Ama senin üç tane kocaman çocugun var, nasil olur?"
Diye sorunca:
"Inadimdan onlarin bile nasil oldugunu sormadim."