Havacılık ve uçak fıkraları
İki Türk Fransa'ya geyik avına gitmiş. Av da av yani... Deniz uçağıyla
Bir krater gölüne inecekler, dağlarda avlanacaklar sonra dönecekler...
Şimdi onlara katılalım...
Pilot: Beyler göle indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu göle
Sizi almak üzere iniyorum. Ancak şunu peşin peşin söyleyeyim, adam
Başı bir geyik taşıma hakkınız var. Deniz uçağı daha fazlasını
Kaldırmıyor.
Bizimkiler: Tamam, biz zaten seri avı düşünüyor değiliz, asıl kafamız
Dağılsın diye buradayız.
Pilot: Harika, iyi avlar. Rastgele!
***
Bir hafta sonra deniz uçağı göle iner... Pilot bir bakar ki... Bizimkilerin
Yanında, adam başı iki geyik!
Pilot: Bravo da, adam başı tek geyik demiştik. Bu uçak, bu ağırlığı
Taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Beyler bakın! Burası Avrupa Birliği, her şeyin bir kuralı var.
Nizam var intizam var! Dört geyikle binerseniz bu uçak havalanamaz.
Bizimkiler: Havalanır havalanır.
Pilot: Olmaz!
Bizimkiler: Geçen yılki pilot havalandı ama...
Pilot: Havalandı mı? Dört geyikle mi? Buradan mı?
Bizimkiler: Evet tastamam öyle. Geçen yılki pilot, dört geyikle
Havalandı!
Pilot: Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa böyle
Bir şey yapıyor olacağım ama kanıma girdiniz. Hadi yükleyin geyikleri,
Binin, bağlayın kemerlerinizi, kalkalım.
***
Pilot gazı verir... Deniz uçağı göl üzerinde süratlenir... Süratlenir...
Kızaklar sudan kesilir ama uçak bir türlü ağırlığı kaldırıp
Yükselemez.... Ve sonuçta burun üstü ormanın içine çakılır, bin
Parçaya ayrılır. Şans eseri kimsenin burnu kanamadan herkes
Kurtulur. Ormanda, yarı baygın, paramparça olmuş uçağın yanında,
Bizim avcılardan biri kendine gelir, kafayı kaldırır... Arkadaşı da
Gözlerini açmıştır...
Gözlerini açan sorar:
- Len Ahmet, neredeyiz biz?
Bizimki şöyle bir etrafa bakar...
- Hemen hemen.... Geçen yıl düştüğümüz yerin 200 metre kadar
Gerisinde!
Daha önce uçakla hiç mi hiç seyahat etmeyen bir Trabzonlu, şirketi tarafından verilen görev için uçakla İstanbula gidiyor. İlk uçuşunda bazı izlenimler edinen Trabzonlu, yine uçakla geriye dönerken, pilotun kalkış sırasındaki uyarısı üzerine, hostes ve hostların, belli yerlere oturarak kemerlerini bağladığını görür.
Pilotun, iniş ve kalkışlarda hep aynı uyarıyı yaptığını ve her defasında hostes ve hostların aynı yerlere oturduğunu gören Trabzonlu, dayanamayıp, hemen yakınında oturan hosta, kısık bir sesle,
- Uçağın iniş ve kalkışlarda dengede olması için mi buralara oturuyorsunuz?, diye sorar.
Kahkaha atmaktan kendini alamayan host, hem güvenlik açısından hem de acil çıkışlarda belli görevleri olduğu için bu noktalara oturduklarını uzun uzun Trabzonluya anlatmak zorunda kalır.