Sakla samanı gelir zamanı.
" Şu anda gereksiz görülen bir şey, ileride gerekli olabileceği düşünülerek bir kenarda saklanmalı ve tasarruf edilmelidir. Sahip olduklarımızın değeri bilinmelidir. Gün gelir işimize yarar. "
Ayağını yorganına göre uzat.
“ Kazanç kadar harcama yapılmalıdır. Gelirinden çok harcama yapmaya kalkmamalıdır. Gelir ve giderler birbirine uyumlu olmalı, giderler gelirlere uydurulmalıdır. Tasarruf edilmelidir. "
Damlaya damla göl olur.
" Küçük birikimler bir araya gelince çok büyük miktarlara ulaşırlar. Küçük miktarların birikmesiyle büyük bir toplam sağlanır. Bu nedenle ufak tasarrufları dikkate almalı, bundan ne olacak dememelidir. "
Ak akçe kara gün içindir.
" İnsan iyi gününde parasını çarçur etmemeli, kötü gününü de düşünerek hareket etmelidir. Daha önce biriktirilen para sıkıntılı günlerde işe yarar. Bunun için tasarruf yapılmalıdır. Kısaca yerinde tasarruf, yerinde de harcama alışkanlığı kazanılmalıdır. "
Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
" Tükenmeyecek varlık yoktur. Ne denli varlıklı olunursa olunsun, bir gün bu varlığın yokluğa dönüşebileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle, sahip olunanlara güvenmemeli, eldeki malı har vurup, harman savurmamalı, tutumlu olmalıdır. "
Bol bol yiyen, bel bel bakar.
" Çokça ve geleceği düşünmeden, tasarruf etmeden harcayan, kazançsız kaldığı zaman acınacak duruma düşer. "
Çoğu zarar, azı karar.
" İyi ve kötü her şeyde belli bir ölçü vardır. Bu ölçü dışına çıkmamak her şeyde orta yolu bulmak ve tasarruflu davranmak gereklidir. "
İşten artmaz dişten artar.
" Tasarruf yapmak için aşırı harcamalar kısılmalı, bol bol yemekten sakınmalı, yemeğe fazla para harcamaktan kaçınmalıdır. Kazanç çok olsa da tutumlu davranarak tasarruf edilmeyince para biriktirilemez. "
Altını saklamak değil, kuruşu saklamak hünerdir.
" Tutumluluk değersiz görünen şeyleri değerlendirmekle olur. Tutumluluk, dağlar kadar paraları saklamak değil, kuruşları saklamanın önemli olduğudur. "
Akara kokara bakma çuvala girene bak.
" İyi, kötü, az çok deme; mal ve para biriktir. "
Dişinden tırnağından artırmak.
" Birikim yapmak için hayattan kısıtlamalara giderek tasarruf yapılabilir. "
Gençlikte taş taşı, kocalıkta ye aşı.
" Kişi gençliğinde çalışıp para biriktirmelidir ki, ihtiyarlığında çalışamadığı zaman, onunla rahat rahat geçinsin. "
Her çok, azdan olur.
" Çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir. Zenginlik ve birikim her zaman az miktar kazançlarla olur. İlk zamanlarda gözümüze az gibi görünen değerler, belli bir müddet tasarruf edilip biriktirildiklerinde işe yarar hale gelirler. "
Su akarken testiyi doldurmalı.
" Hazır kazanıyor birikim yapabiliyorsak, kenara üç beş kuruş atarak biriktirmeliyiz. Kişi, fırsattan yararlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır. "
1- Çamaşırlarınızı kalorifer petekleri üzerinde kurutmayın, bu odanın ısısını düşürür.
2- Aracınızın camları açık gitmesi size daha çok yakıt harcaması sağlar. Bunun için ihtiyacınız olmadığında camları kapatın.
3- Marketlerde çoklu ürünlerde bulunan indirimlere kanıp ihtiyacınızdan fazla ürün satın almayın.
4- Alacağınız kombi elektronik ateşlemeli olursa ısı tasarrufu sağlayabilirsiniz.
5- Gündüz evininizin perdelerini açık tutun ve lamba yakmaktan kaçının.
6- Tuvalet rezarvuarlınızın içerisine bir iki damla boya atarak su sızdırıp sızdırmadığını test edin.
7- Tuvalet rezervuarınız çok su gönderiyorsa, içine pet şişe koyarak bu miktarı düşürebilirsiniz.
8- Tencerelerinizin çapı ocağınızdan büyükse daha hızlı ısınır.
9- Elektrik süpürgenizi haftada en fazla 2 kere çalıştırın. Diğer temizlikler için gırgır ve el süpürgesi kullanabilirsiniz.
10- Çamaşır ve bulaşık makinelerinizi elektriğin indirimli olduğu gece saatlerinde çalıştırın. Bu size % 10 elektrik tasarrufu sağlar.
11- Çelik tencereler, emaye tencerelere oranla % 35 daha fazla ısı tasarrufu sağlarlar.
12- Kalorifer peteklerinin duvarla arasına ısı yansıtıcı aluminyum paneller koymak ısının dolaşımı açısından size tasarruf sağlayacaktır.
13- Yokuş aşağı inerken vitesi boşa atmak yerine ayağınızı gazdan kaldırmayı tercih edin.
14- Musluk bataryalarınızı fotoselli seçerek % 75 oranında su tasarrufu sağlamanız mümkündür.
15- Bulaşık ve çamaşır makinası satın alırken suyu ve elektriği ne kadar harcadığına dikkat edin.
16- Kombinizi seçerken evinizin metrekaresini göz önünde bulundurarak, pompasının yeterli bir kombi olmasına dikkat edin.
17- Kapı ve pencerelerinize gereken izolasyonu yaptırarak % 10'a varan ısı tasarrufu sağlayabilirsiniz.
18- Apartman içi aydınlatmalar için fotoselli lambalar seçerek gereksin enerji sarfiyatının önüne geçebilirsiniz.
19- Markete gitmeden önce mutlaka eksiklerinizi tespit edip liste oluşturun.
20- Bulaşıklarınızı elde yıkamak yerine makineyi tercih edin ve kesinlikle dolmadan çalıştırmayın. %20 elektrik ve su tasarrufu sağlar.
21- Banyolarınızı daha az basınçı suyla yaparak %15 su tasarrufu sağlayabilirsiniz.
22- Aracınızın bakımlarını düzenli yaptırarak daha az yakıt tüketimi sağlayın.
23- Tatile çıkarken evdeki bütün muslukları kontrol edin, buzdolabında bozulacak birşey yoksa elektrikleri ana sigortanızdan kesin.
24- Kışın evinizde kullanmadığınız alanları ısıtmayın ve de kapılarını kapalı tutmaya özen gösterin.
25- Evinizde kullandığınız ampullerin enerji harcama oranlarına dikkat edin. Daha çok floresan ve tasarruflu ampuller kullanmaya özen gösterin.
26- Hazır gıdalar kullanmak yerine evinizde taze gıdalar kullanarak yapmaya çalışın. Hem sağlık hem de tasarruf sağlamış olursunuz.
27- Çamaşır makinaları ortalama olarak bir çalışmada 180 litre su harcar, çamaşır makinalarınız tam dolmadan çalıştırmayın.
28- Evinize ısı yalıtım yaptırarak doğalgaz masraflarınızı %20 oranında düşürebilirsiniz.
29- Kombinizin ısıyı algılama sistemleri olup olmadığına dikkat edin. Dolap gibi kapalı yerlerin içerisinde kullanmayın.
30- Küvette banyo yapıp küveti doldurmak yerine duş almayı tercih edin. Bu size % 30 su tasarrufu sağlayacaktır.
31- Kredi kullanırken ödeyebileceğiniz en kısa vadeyi seçerek, faizi en düşüğe indirmeye çalışın.
32- Elektrikli fırınlar kullanmak yerine daha az enerji tüketen mikrodalga fırın kullanabilirsiniz.
33- Kombi en çok doğalgazı açıp kapatırken harcar, bunun için sürekli açıp kapatmak yerine en kısıkta sürekli çalıştırın.
34- Kışa girmeden radyatörlerinizin havasını kontrol edin, gerekiyorsa havalarını alın.
35- Doğalgaz sobası kullanıyorsanız, ayda bir kez temizleme ve bakım yapın.
36- Elektrik süpürgesinin torbasını sık sık değiştirerek emiş gücünü arttırın.
37- Saç kurutma makineleri ısı ürettiği için çok elektrik harcar, mümkün olduğu kadar az kullanmaya gayret edin.
38- Ütülerinizi toplu bir biçimde yapmak ayrı ayrı zamanlarda yapmaya oranla 3 kat enerji tasarrufu sağlar. Ütü ısınması esnasında çok enerji harcayan bir alettir.
39- Gece uyurken vantilatörlerinizi açık bırakmayın. Vantilatörlerde motor bulunduğu için çok elektrik tüketirler.
40- Tek kişilik yemekler yapmaktansa çok kişilik yaparak tasarruf edebilirsiniz.
41- Buzdolabından çıkardığınız donmuş gıdalarınızı mutlaka çözdükten sonra ocakta pişirin.
42- Kullanmadığınız kredi kartları ve banka kartları varsa aidatlarını ödememek için kapatın.
43- Ekmeğinizi her zaman raf ömrünü düşünerek satın alın. Gereğinden fazla ekmek alırsanız bayatlayınca çöpe gideceğini düşünün.
44- Yemekler kaynadığında ocağınızı kısın.
45- Yemeğin kapağını ocaktayken kontrol için sık sık açmayın.
46- Uygun olan yemeklerinizi daha çok düdüklü tencerede pişirin.
47- Yumurtalarınızı tencerede değil, cezvede haşlayın.
48- Ekmeklerinizi sofraya dilimlenmiş olarak koymaya dikkat edin. Kopartarak yenen ekmeklerde kalan parçalar başkası tarafından yenmeyip ziyan olabilir.
49- Bayat ekmeklerinizle kuru ekmek yemekleri yapabilirsiniz.
50- Birikimlerinizi mevduat hesapları ile değerlendirebilirsiniz.
51- Küçük odalar için büyük ekranlı televizyonlar tercih etmeyin. Uzaklık ve görüntü kalitesine göre kendinize en uygun ekranı bulun.
52- Elbiselerinizi ve çamaşırlarınızı ıslakken değil tamamen kuruduktan sonra ütüleyin.
53- Evinizin sıcaklığını ortalama 20 derece olarak ayarlayın.
54- Tıraş olurken ve dişlerinizi fırçalarken musluğu açık bırakmayın.
55- Sebze ve meyvelerinizi akan suda temizlemeyin.
56- Küçülen sabunları birbirine yapıştırarak kullanabilirsiniz ama yine de sıvı sabunlar kullanmayı tercih edin.
57- Gereksiz yere lamba yakmayın, yananları kapatın.
58- Kredi başvurusu yapmadan önce mutlaka ihtiyaç kredisi karşılaştırma araçlarını kullanarak taksitleri en hesaplı krediyi bulun.
59- Akıllı sayaçlar ile indirimli elektrik tarifelerinden yararlanabilirsiniz.
60- Az miktarda su ısıtacaksanız ocak yerine elektrikli ısıtıcıları tercih edebilirsiniz.
61- Yakın mesafelere yürüyerek gitmeyi tercih edin.
62- Daha çok toplu taşıma araçlarını tercih edin.
63- Tüm harcamalarınızı nakit yapmaya çalışın.
64- Özel günlerdeki harcamalarınızı kontrollü yapın.
65- Cebinizde olmayan parayı harcamaktan kaçının.
66- Evinize mobilya alırken, malzeme kalitesini ve uzun ömürlü olanları göz önünde bulundurun.
67- Uçak bileti alırken tarihi belliyse olabildiğince önceden almaya çalışın ve mutlaka uçak bileti karşılaştırması yaparak ucuz uçak bileti bulun.
68- Yatırım haberlerini ve yatırım araçlarını takip edin.
69- Elinize geçen paraları birikim için kullanmaya özen gösterin.
70- Faturalarınızı zamanında ödeyerek faiz ödemek zorunda kalmayın.
71- Aracınızı yüksek devirlerde kullanmayın. Deviri yükselterek yakıt tüketimini arttırmış olursunuz.
72- Bulaşıklarınızı, bulaşık makinesine su ile durulamadan koyun. Bulaşık deterjanları tüm lekeleri çıkartacak şekilde dizayn edilirler.
73- Buzdolabınızın kapağının iyice kapandığından emin olun. Kapağını açık tutmaktan kaçının.
74- Buzdolabınızı, ocak fırın gibi ısı üreten aletlerden uzağa yerleştirin.
75- Tatilinizi yaparken otellerin özelliklerini karşılaştırarak bütçenize en uygun otel seçenekleri üzerine yoğunlaşın.
76- Çamaşırlarınızı kurutma makinası yerine asarak kurutmaya çalışın.
77- Bilgisayar, televizyon ve oyun konsolu gibi aletler kapalı olsalar dahi fişten çekilmedikleri için elektrik harcarlar. Bunları düğmelerinden kapatmak veya fişlerini çekmek yılda 600 TL kazanç sağlayabilir.
78- Özel olarak sunulan ve tanıtım amaçlı, kampanyalı tatil paketlerini değerlendirmeye çalışın.
79- Tatil için erken rezervasyon fırsatlarını kullanmaya çalışın.
80- Daha az harcama yapacağınız ama farklı bir deneyim olabilecek gemiler ve teknelerdeki turları değerlendirin.
81- Araçlarınızı satın alırken küçük silindir hacimli ve daha az yakıt tüketen çevreci araçları tercih edin.
82- Aynı güçte olan araçların arasında en hafifi en az yakıt tüketenidir, tercih etmeye çalışın.
83- Evinizin internet bağlantısını kotası yüksek paketler seçmekyerine, size en uygun adsl tarifesi araştırması yaparak seçin.
84- Arabanızın motorunu rolantide çalıştırmak daha fazla yakıt tüketimine yol açar, bekleme durumlarında kontağınızı kapatın.
85- Yeni teknoloji araçlarda aracın ısınması için uzun süre beklemeye gerek yoktur, araç çalışmasından 15 saniye sonra gitmeye hazırdır.
86- Aracınızla ani ve süratli kalkışlar yapmaktan kaçının.
87- Aracınızı yüksek süratlerde kullanmak yerine trafik kurallarına uygun ortalama hızlarda kullanmak büyük yakıt tasarrufu sağlar.
88- Viteslerinizi atarken devir aralığını kaçırmayın, düzenli vites değiştirmek yakıt tasarrufu sağlayacaktır.
89- Lüzumsuz yere aşırı fren yapmak da tüketimi arttıracağı için gereken durumlarda fren yapın.
90- Gerekmediği durumlarda şerit değiştirip zikzak yapmayın.
91- Lastiklerinizin hafasını sık sık kontrol edin, eğer havaları yeterli değilse yakıt sarfiyatı artacaktır.
92- GSM tarifenizi seçerken ihtiyaçlarınız doğrultusunda kendinize en uygun gsm hattını seçin.
93- Aracınızın yağı ve suyunu kontrol ederek olması gereken seviyelerde tutmaya çalışın. Aksi taktirde artan sürtünme ile yakıt kullanımı da artar.
94- Bankacılık için, daha çok online bankacılık hizmetlerinden yararlanmaya çalışın, hem para hem de zaman tasarrufu sağlayabilirsiniz.
95- Kağıt havlu, tuvalet bezi ve çocuk bezi gibi toptan alınabilecek ve bozulmayan ihtiyaçlarınızı toplu almaya çalışın.
96- Ev aletlerinizin garanti sözleşmelerini uzun tutun gerekirse uzun oranları alın.
97- Aracınız ve eviniz için sigorta seçerken, kulaktan dolma bilgilere inanmak yerine sigorta karşılaştırması yaparak karlı çıkın.
98- Aracınıza mutlaka kasko yaptırın, çalınma ve kaza yapma durumlarındaki yüksek maliyetlerden kurtulun.
99 - Finansal kararlarınız için uzmanlara danışmaktan çekinmeyin.
100 - Eğer bu yazıyı faydalı bulduysanız Facebook ve Twitter üzerinden paylaşarak, arkadaşlarınızı da bilgilendirin.
* Asansörlere ayna konmasının birincil sebebi, kravatınızı ya da saçınızı düzeltin diye değil; kapıyı açınca kabinin yerinde olduğunu görün diyedir.
* Noel Baba'nın kıyafeti aslında yeşildir. Ancak bir kola markası bunu kırmızı beyaz olarak dünyaya sunmustur.
* Maymunlar her yıl uçak kazalarından daha fazla insan ölümüne neden oluyor.
* Kutup αyılαrı sıcαk ve nemli bir ortαmdα kαlırlαrsα kürklerinin rengi yeşile döner.
* Göktürkler ekşiyen yoğurdun ekşiliğini azaltmak için üzerine su döktüklerinde tesadüfen ayranı keşfetmişlerdir.
* Fillerin rengi aslında gri değil tam olarak kızıl-toprak rengidir. Gri görünümlerinin sebebi vakit geçirmeyi sevdikleri çamurlu sulardan çıkınca üzerlerindeki suyun kurumasıdır.
* Uzun süre haşlanan yumurta uzun zamanda öğütüleceği için vücudun harcadığı enerji miktarı yumurtadan daha fazladır. Haşlanmış yumurta bu yüzden çok iyi bir diyet yemeğidir.
* Değerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.
* Einstein 9 yaşından sonra akıcı konuşmaya başladı. Aile onda zihin geriliği olduğunu bile düşündü.
* Elma, soğan ve patatesin tadı aynıdır. Fark sadece tamamen kokularından kaynaklanır. Aslında hepsi tatlıdır.
* Salatalığın yüzde 96'sı sudur.
* Bal bozulmayan tek gıdadır.
* En parlak cisim olan ayın ışığının bize ulaşması 1,3 saniye sürüyor.
* Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat uzundur.
* Dünyanın en hızlı büyüyen bitkisi Bambu bir günde 90 cm. kadar uzuyor.
* Dünyanın en çok sатаn telefonu iPhone değil Nokia'nın 2003 yılında satışa çıkardığı ve 250 milyon sатаn Nokia 1100'dur.
* Alışveriş arabaları ve sepetleri daha çok şey satın almanız için büyük yapılmıştır. Yapılan deneyler boyutu iki katına çıkarınca tüketimin yüzde 19 arttığını ortaya koymuştur.
* Ak-47 (Kalaşnikof) makinalı tüfeği 1947 yapımıdır; buna rağmen bir çok modern silahtan daha yüksek kullanım ve hasar puanına sahiptir.
* Soğan doğrarken sakız çiğnenirse göz yaşarması önlenir.
* Jackie Chan dünyadaki bütün dövüş sporlarında dünya şampiyonu olmuştur.
* İnsan saçı, üç kilo ağırlık kaldırabilecek esnekliktedir.
* Ölüm anında dokunma ve görme hissinden sonra duyma yetisini kaybedilir. Kalp durduktan sonra ortalama 2 dk boyunca sesler algılanabilir.
* İnsomnia (uykusuzluk) şikayetiyle doktora başvuranların IQ değerlerinin normalden daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
* İnsanlar uykusunda koku alamaz. Yani, uykunuzda kucağınıza kokarca koysalar sarılıp uyursunuz.
* Oltayla tutulan balıklar, ağ ve torlarla tutulan balıklar gibi saatlerce acı çekmediğinden daha lezzetlidir.
* Niagara şelalesinden düşüp hayatta kalabilen ilk insan olan Bobby Leach, evinde portakal kabuğuna basarak düşmüş ve iç kanamadan ölmüştür * Çakmak kibritten önce üretilmiştir.
* Dünyanın en sadık canlısı denziatıdır. Eşi öldükten kısa bir süre sonra o da ölür.
* Bir salkım üzümden 2 şer 2 şer kopardığınızda en son her zaman 1 adet kalır.
* İnsan yılda en az 1460 rüya görür.
* Çabuk kızaran insanların daha tutkulu aşıklar olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.
* Dünyada insanlara en çok verilen isim Muhammed'dir.
* Yıldız kayması diye adlandırılan şey atmosfere girdiğinde yanmaya başlayan küçük göktaşlarıdır.
* Cep telefonuyla konuşurken yürüyorsanız, yanınızdan biri geçtiğinde yere bakma eğilimine girersiniz.
* Google Earth programıyla Dünya'nın her yerini görüntüleyerek gezebilirsiniz. Ancak insanların % 95'i sadece kendi evine bakıyor.
* Anadolu ve Orta Asya'da, gelinin üzerine şans ve mutluluk getirmesi için darı atma geleneği vardır. "Darısı Başına" sözü buradan gelmektedir.
* Yorgunluk sadece fiziksel değil, duygusal olarak da yaşanır. Yani karşınızdaki sizi ne kadar çok severse sevsin bir süre sonra yorulacaktır.
* Ördeğin sesi yankı yapmaz.
* En büyük kuş yumurtası devekuşunundur. 15 - 20 santimetre uzunluğunda ve ortalama 1.7 kilogram ağırlığındadır. Kaynatılarak pişirilmesi 40 dakika sürer.
* En zeki hayvanlardan biri olarak kabul gören kargalar, tıpkı insanlar gibi yaşlı ebeveynlerini yıllar sonra gidip ziyaret ederler.
* 1 kuruş maliyetinin 1,92 kuruş olması sebebiyle tedavülden kalkmıştır.
* Sinekler ellerini ovuşturup kafalarından geçirme hareketini, uçarken yapışan molekülleri temizlemek için yaparlar.
* İngiliz ölçü birimindeki 1 inç in İngiltere kraliçesi 1. Elizabeth 'in el baş parmağının ucundan ilk eklem yerine kadar olan uzunluğun cm cinsinden değeridir. (2,54 cm) * Uyurken, TV izlerken olduğundan iki kat daha fazla kalori harcarız.
* Bir kilo limonda bir kilo çilekten daha fazla şeker vardır.
* Süleymaniye camiinin 4 minaresi olmasının sebebi, Kanuni'nin İstanbul'un fethinden sonraki dördüncü padişah olmasıdır. Bu dört minaredeki on şerefe de Kanuni'nin Osmanlı'nın onuncu padişahı olmasının bir işaretidir.
* Başkan John F. Kennedy, yirmi dakikada dört gazete okuyabilirdi.
* Dünyanın en genç üniversite öğrencisi Ganesh Sittampalamdır.. Sittampalam üniversiteye başladığında daha 11,5 yaşındaydı.
* Atakama çölüne 400 seneden beri yağmur yağmamaktadır. Yağan yağmur da havada buharlaştığından yere düşmemektedir.
* Develerin 3 tane kaşı vardır.
* Yunuslar bir gözü açık uyurlar.
* Bir sineğin hızı saatte 8 km. Dir.
* Zürafanın dili 35 cm. kadardır.
* Bir insanın su ve yemek olmadan yaşayabildiği en uzun süre 18 gündür.
* Istakozların kanı mavi renktedir.
* Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.
* Fil zıplayamayan tek memelidir.
* Sığırların 4 tane midesi vardır.
* Kangurular geri-geri yürüyemezler.
* Erman Kunter, 1988 yılında Fenerbahçe formasıyla Hilalspor karşısında 153 sayı atarak rekor kırarken, ilk yarıda da attığı 81 sayıyla bir devrede en fazla sayı üreten basketçi olarak da tarihe geçti.
* Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
* Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler.
* Fare, bir deveden bile daha uzun süre susuz kalabilir.
* Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar.
* Zürafanın ses telleri yoktur.
* Zebralar beyaz üzerine siyah çizgilidir.
* Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
* Ünlü Arap şairi Kahire üniversitesi profesörü Şeyh Muhammed Abdul İbrahim 150 yaşında vefat etmiştir. 105 sene bekar yaşamış. 105 yaşında evlendikten sonra 5 çocuğu olmuştur.
* 2600 kadar kurbağa cinsi var.
* Yetişkin bir ayı at kadar hızlı koşabilir.
* Sadece domuzlar güneşten yanabilir.
* Deniz kobrası dünyanın en zehirli yılanıdır.
* Bir karıncanın koku alma yeteneği en az bir köpeğinki kadar gelişmiştir.
* Hayvanların en büyüğü mavi balinadır. (uzunluğu 33 m., ağırlığı 190 t.) * Sadece dişi sivrisinekler ısırır.
* Bir devekuşunun gözü beyninden büyüktür.
* Deve deniz suyu içebileceği gibi bir defada 250 litre su da içebilir.
* Osmanlı sultanlarının ve bazı alimlerin başlarındaki kavukların, kefenlerinden oluştuğunu, sık sık ölümü hatırlayıp ona göre karar verdiklerini, ayrıca öldükleri zaman hemen başlarındaki kefenle defnedildiklerini * Karınca kendi ağırlığının 50 katını taşıyabilir.
* Çekirgenin kulağı dizindedir.
* Yeryüzünün en sıcak yeri Afrikada El-Ezize bölgesidir. (Gölgede 58 derece) * Yeryüzünün en soğuk yeri Antarktika’da Vostok (Rusya) bölgesidir. (- 88.3 derece) * Uzaya ilk defa 12.04.1961 tarihinde Yuri Gagarin uçtu.
* İlk defa aya 21.07.1969 tarihinde Neil Armstrong ayak bastı.
* Eski Romada şişeden hazırlanmış kaplar altın ve gümüşden daha değerli sayılırlardı.
* Dünyada en eski üniversitesi 989 yılındaki Mısırın El-Ezher üniversitesidir.
* İlk yeraltı tüneli 1 km. uzunluğundadır ve bundan 4 bin yıl önce Irak'ta Fırat nehrinin altından geçmiştir.
* Paraguay dünyanın en yağışlı bölgesidir. Bölgede yağmur neredeyse ara vermez.
* Dünyada 2000'e yakın halk ve 3000 e yakın dil var.
* Paristeki Versailles Sarayının 1300 odası vardır ve hiç tuvaleti yoktur.
* Tarih boyu yapılmış savaşların en uzunu İngiltere ile Fransa arasında olmuştur. Bu savaş 115 sene(1338-1453) sürmüştür.
* İnsanın saçında 102 bine yakın, derisinde ise 20 bine yakın kıl olur. Kıllar her gün 0.35-0.40 mm. uzar.
* İngiltereli Thomas Korne 207 sene yaşamıştır.
* Dünyanın en uzun ömürlü insanı Çinli Li Ching-Yuen 256 sene yaşamıştır. (1680-1933) * Bir köstebek sadece bir gecede 90 m. tünel kazabilir.
* Bir hamam böceği kafası koptuktan sonra açlıktan ölmeden 9 gün yasayabilir.
* Hindistan'ın ücra ve fakir bir köyünde yaşayan Dashrath Manjhi, en yakın doktorun 70 kilometre uzakta olması yüzünden, doktor geç geldiği için karısını kaybeder. O da 1960 yılında eline kazmasını alarak, aradaki yolu 40km kadar kısaltacak bir yol yapmaya başlar. Tam 22 yıl sonra 110 metre uzunluğunda, ve 9 metre genişliğinde yolu tamamlar.
* Pasifik'te küçük bir ada ülke olan Tuvalı her yıl hiçbir şey yapmadan 4 Milyon Dolar Kazanıyor! Bunun sebebi ülkenin kısaltmasının TV olması ve . Tv uzantılı alan adlarının satışından elde edilen gelirlerden pay almaları!
* Radyoloji biliminin kurucusu ve radyoaktiviteyi keşfeden Marie Curie'nin çalışma notları, hala aşırı derecede radyoaktiftir. Bu yüzden özel izin, ve özel kıyafetlerle görülebilir.
* 1800'lerin ortasına kadar Istakoz, fakir yemeğiydi. Eskiden, en fakirler ve köleler ıstakozla beslenirmiş. Fare yemekle eş değer tutuluyormuş. Şimdiyse en sosyete yemeklerden..
* Berlin Duvarı yıkıldı ama, hala uzaydan bakınca Doğu Almanya ve Batı Almanya çok net bir şekilde fark edilebiliyor.. Sebebi, iki tarafta aydınlatma için farklı tarz ampullerin kullanılması!
* Titanik batmadan tam 14 yıl önce kitabı yazılmıştır. 1898 yılında yazılan kitabın adı Titan'ın Enkazı..  Evet ilk dikkat çeken benzerlik kitapta batan geminin adının Titan olması, gerçekte de Titanic olması. Ama sadece bununla kalmıyor! 1- Tita nic için batmaz deniliyordu, kitapta Titan için de aynı ifadeler kullanılıyor. 2- İkisinin de kapasitesi 3000 kişi. 3- Titanic 14 Nisan 1912'de Kuzey Atlantik'in 400 mil açıklarında buzdağına çarparak batıyor. Kitapta anlatılan Titan da, tamamen aynı şekilde, bir Nisan akşamı, Atlantik'in 400 mil açıklarında buzdağına çarparak batıyor !!! Kitabın yazarı kazadan sonra, bu kitabın fikri bana rüyamda geldi demiş..
* Rusya Pluto'dan daha büyüktür. Pluto: 16.650.000 kilometrekare / Rusya: 17.075.000 kilometrekare * Dünya'nın En Yüksek Noktası Everest'te 3G Çeker! Everest parkurundaki 5200 metre yükseklikte bulunan ilk kamp alanına kurulan baz istasyonu sayesinde tüm Everest tırmanışı esnasında cep telefonunuz çeker.  İsveçmerkezli mobil operatör firması TeliaSonera'nın sahip olduğu Ncell (Nepal'in Mobil Operatörü) kurmuş baz istasyonunu..
* Gravity filminin bütçesi 100 Milyon Dolarken, Hindistan Mars Uydusu projesinin toplam bütçesi 73 Milyon Dolardır.
* Normal kutu kola suda batarken, kutu diyet kola batmaz..
* Pasifik okyanusundaki bir adanın içindeki gölün içindeki adanın içindeki gölün içinde bir ada daha vardır.
* Paraguay bayrağı dünyadaki önü ve arkası farklı olan tek bayraktır. Ortadaki logo önde değişik, arkada değişiktir.
* Süper Mario oyunundaki bulutlarla çalılar aynı şekillere sahiptir. Bulutlar beyaz, çalılar yeşile boyanmıştır.
* Aşırı sessizlik sizi delirtebilir. Dünyanın en sessiz yeri, Orfield Laboratuarlarındaki yankı odası.  Ses dalgalarının %99.99'unu absorbe edebilen yapısı ile insanları gerçekten çok ilginç bir şekilde etkiliyor. O kadar sessiz ki, kendinizi duymaya başlıyorsunuz. Kalp atışınız, midenizden gelen sesler, nefes alış verişiniz, hatta kanınızın pompalanmasının ve akışının sesi.  Yeteri kadar vakit geçiren denekler, dengelerini kaybedip halisünasyon görmeye başlamışlar. 45 dakikadan fazla dayanansa olmamış.
* Dubai'deki Burj Khalifa gökdeleni o kadar yüksektir ki, Güneş'in doğuş ve batışını 2'şer kez izleyebilirsiniz. Burj Khalifa'nın tepesindeyeken o kadar yüksektesinizdir ki, Dünya'nın yuvarlaklığını bile farkedebilirsiniz.  Tepedeyken Güneş'in doğduğunu gördüğünüz anda hemen asansörle en alta inerseniz, havanın aslında hala karanlık olduğunu ve Güneş'in doğmadığını görebilir, tekrar deniz üstünden doğuşunu izleyebilirsiniz.
* Venüs'te 1 Gün, 1 Yıldan Daha Uzundur. Venüs'ün kendi etrafında 1 tur dönmesi Dünya zaman ölçüsüyle tam 243 gün sürer.  Güneş etrafında 1 tur dönmesi ise 224.7 gün.
* Bir kavanoz balı 3000 yıl saklayabilirsiniz.
* Tüm Internet 540 Milyar Trilyon (10 Üzeri 21) Elektron ile birbirine bağlı. Toplam ağırlıkları yaklaşık 1 çilek kadar..
* İskambildeki papazlardan sadece kupa papazının bıyığı yoktur.
* Pablo Escobar'ın uyuşturucu karteli o kadar büyüktü ki, her yıl 2500 dolarlık paket lastiği alınırdı.. Paraları tutmak için.
* Dünyada 4300’den fazla ve birbirinden farklı din vardır.
* Karaoke kelimesi Japonca kara ve orkestra kelimelerinin kısaltılmasıdır. Kara ise Japonca’da boş anlamına gelir.
* Her iki kişiden 1 tanesi en son ne zaman telefonundan ayrı kaldığını hatırlayamıyor.
* İnsanların 3’te 2’si denize çiş yaptıklarını itiraf ediyorlar. Peki denize çiş yapmak zararlı mıdır? İdrarın, yüzde 95’i sudur, bunun dışında sodyum, klorür içerir, yani sofra tuzunun içeriklerir ki bunlar zaten denizsuyunda olan maddelerdir. İdrarın deniz suyunda olmayan tek içeriği üredir. Bilim adamlarıan göre üre deniz bitkileri için besleyici bile olmaktadır.
* Dünyada köken, dil, ırk gözetmeksizin bütün yeni doğan bebekler 440 hz yüksekliğinde ve “la” notasıyla ağlar.
* 60 yaşın üzerindeki her 4 kişiden 1’inin hiç dişi yoktur.
* Dünyadaki Facebook kullanıcılarının 189 milyonu (ülke nüfusumuzun 80 milyon civarlarında olduğunu hatırlatayım) Facebook’u yalnızca telefon uygulaması olarak biliyor ve yalnızca telefondan kullanıyor.
* Türk erkeklerinin boy ortalaması 1,72, kilo ortalaması ise 75,8 kilogramdır.
* Türk kadınlarının boy ortalaması ise 1,61, kilo ortalaması ise 66,9 kilogramdır.
* Develer hiç su içmeden 3 ay boyunca çölde yaşayabilirler.
* İnsanların saçları neden beyazlar biliyor musunuz? Çünkü aslında her insanın saçı zaten beyazdır fakat saç kökünden salgılanan bir pigment saçınıza renk verir. Bu pigmentin üretimi yaşınız ilerledikçe durur ve böylece saçlarınız doğal, beyaz rekli haline döner.
* Haşlanmış yumurta besin değerleri yüksek olsa bile sindirimi de bu ölçüde enerji yakıcı olduğu için iyi bir diyet yiyeceğidir.
* Karabasan yani uyku felci hakkında bilimsel olarak çok fazla veri olmaması ilginç bir konu olmakla birlikte, bazı ekstrem kaabasanların süreleri 4-5 saati bulabilmektedir.
* Kaptan korsanların kullandıkları tek göz bandının amacı, karanlık yerlere girildiğinde karanlığa alışma süresini ortadan kaldırmak içindir.
* Denizin 10 metre derinine indiğinizde kanınız yeşil görünür. Çünkü bu seviyeden sonra kırmızı ışık dalgası bulunmaz.
* General Douglas Mac Arthur'un Batı Cephesine atanmak için yaptığı iki başvuru da reddedilmiş. Ama yılmak bilmeyen Mac Arthur üçüncü kez başvurmuş ve böylelikle tarih kitaplarına geçmeyi başarmış.
* Basketbol yıldızı Michael Jordan lisedeyken basketbol takımından atılmış.
* Winston Churchill altıncı sınıftayken sınıfta kalmış. İngiltere Başbakanı olduğunda ise, tam 62 yaşındaymış. Başbakan olduktan sonra çok kez geri adım atmak zorunda kalmış ve büyük yenilgiler yaşamış. Yaşamının en büyük başarılarını emekli olduktan sonra elde etmiş.
* Ünlü opera sanatçısı Enrico Caruso'nun anne babası, oğullarının hep mühendis olmalarını istemişler. Caruso'nun müzik öğretmeni ise, onun sesinin hiç iyi olmadığını ve şarkı söylemesinin olanaksız olduğunu söylemiş.
* Albert Einstein 4 yaşına kadar konuşamamış. Okumayı ise yedi yaşında öğrenebilmiş. Öğretmeni Einstein'ı tanımlarken şu ifadeleri kullanmış:
"Kafası çok yavaş çalışıyor. Üstelik çok asosyal ve aptalca düşlerin peşinde bir serseri. "Okuldan atıldığı için de Zürih Politeknik Okuluna kabul edilmemiş.
* Louis Pasteur üniversitedeyken vasat bir öğrenciymiş ve kimya dersinden aldığı ortalama not ise, 22 üzerinden 15'miş.
* Blue Book Mankenlik Ajansı'nın yöneticisi olan Emmeline Snively 1944 yılında Norma Jean Baker'e (Marilyn Monroe), "Bence sen ya sekreterlik yap ya da evlen; bu işi başaramazsın" demiş.
* Decca plak şirketi, ünlü İngiliz rock grubu Beatles ile çalışmayı reddettiğinde şöyle bir açıklama yapmış:
"Tarzlarından hiç hoşlanmadık. Onlardan çok daha iyi gruplar var."
* Grand Ole Opry'nin menajeri Jimmy Danny 1954 yılında ilk performansından sonra Elvis Presley'i işten kovmuş. Presley'e ise şunları söylemiş:
"Hiçbir işe yaramazsın, oğlum. Sen giт kamyon sürücülüğüne dön!"
* Alexander Graham Веll 1876 yılında telefonu icat ettiğinde, kimse telefonu kullanmak istememiş. Başkan Rutherford Hayes ise bu konuda şunları dile getirmiş:
"Çok gülünç bir buluş. Böyle bir aleti kim kullanır ki?"
* Thomas Edison elektrik ampulünü icat ettiği zaman, ampulü çalışır hale getirebilmek için 2000'in üzerinde deney yapmak zorunda kalmış. Bir gazeteci kendisine bu kadar başarısızlığa uğradıktan sonra neler hissettiğini sorunca, onu şöyle yanıtlamış:
"Hiç başarısızlığa uğramadım ki. Ben elektik ampulünü icat ettim ve bu icat sadece 2000 aşamalı bir süreçti. "
* İşitme kaybı geçen yıllarla giderek artan Ludvig Van Beethoven, 46 yaşında tamamen sağır olmuş. Ancak, en büyük bestelerini - bu besteler arasında beş önemli senfoni vardır - yaşamının son yıllarında yapmış.
* Bence dünya pazarında ancak 5 bilgisayara yer var. "(Thomas J Watson, IBM, Yönetim Kurulu Başkanı. ) * Telefon denen bu aletin o kadar çok eksiği var ki, ona bir iletişim aracı demek ciddiyetten uzaktır. Bu aletin bizce hiçbir değeri yoktur. (Western Union dahili memorandum, 1876) * Aktörlerin konuşmalarını kim duymak ister ki?" (H. M. Warner, Warner Brothers, 1927) * Onların soundunu sevmiyoruz, zaten gitar müziğinin de modası geçiyor. "(1962 de the Beatles'ı reddeden Decca Kayıt Şirketi. ) * Biz de Atari firmasına gittik ve, ‘Hey, bizim harika bir şeyimiz var, sizin bazı parçalarınızı bile imal edebiliriz. Bize parasal kaynak olmaya ne dersiniz? Ya da onu size verelim. Biz sadece onu yapmak istiyoruz. Maaşımızı ödeyin, sizin için çalışalım.' ‘Hayır', dediler. Sonrada Hewlett - Packart'a gittik. Onlar da, ‘Hey, size ihtiyacımız yok. Siz daha üniversiteyi bile bitirmemişsiniz, ' dediler. "(Apple Computer Inc. kurucusu Steve Jobs, Steve Wozniak'la birlikte tasarladıkları kişisel bilgisayarı, Atari and H-P'ye götürdüklerinde) * Petrol çıkarmak için kuyu açmak mı? Yani toprağı delip petrol aramaktan mı söz ediyorsun? Sen delisin!" (Edwin L. Drake 1859'da bazı kuyu açıcılara iş teklifi götürdüğünde, onlar ona bu cevabı vermişlerdi. ) * Gelecekteki bilimsel ilerlemeler ne olursa olsun, insanlık Ay'a asla ulaşamayacaktır." (Dr. Lee De Forest, vakum tüpünün kaşifi ve televizyonun babası. ) * Keşfedilebilecek her şey keşfedilmiş bulunuyor. "(Charles H. Duell, commissioner, U. S. Office of Patents, 1899) * Lokomotiflerin posta arabalarından iki kat daha hızlı gidebileceği hakkında beslenen kanaatten daha saçma ne olabilir?" (The Quarterly Review, England (March 1825) * Ameliyatlarda acının dindirilmesi aptalca bir hayaldir. Onu aramaya çalışmak saçmalıktır. Ameliyatlardaki bıçak ve acı hastaların zihninde ebediyen birlikte yaşayacak iki kelimedir." (Dr. Alfred Velpeau (1839) French surgeon) * İnsanların Ay'a seyahat edebileceklerini düşünmek, fırtınalı Kuzey Atlantik Okyanusunu buharlı gemiler kullanarak geçebileceklerini düşünmek gibidir. " (Dr. Dionysus Lardner (1838) Professor of Natural Philosophy and Astronomy, University College, London) * Ay'a roket göndermek gibi aptalca bir fikir, habis uzmanlaşmanın düşünceye karşı kapıları sımsıkı kapalı hücrelerde çalışan bilimcileri hangi saçma noktalara götürebileceğinin bir örneğidir." (A. W. Bickerton (1926) Professor of Physics and Chemistry, Canterbury College, New Zealand) * Paris sergisi kapanınca elektrik ışığı da sönecek ve artık ondan hiç söz edilmeyecek. "(Erasmus Wilson (1878) Professor at Oxford University) * İyi bilgilenmiş kimseler bilirler ki, sesi teller üzerinden nakletmek imkansızdır, bu mümkün olsa bile böyle bir şeyin pratik bir değeri olamaz. "(Editorial in the Boston Post 1865) * Geçen yıl hiç bir radikal gelişme ortaya çıkmamış olmasından anlaşılıyor ki otomobil gelişiminin son noktasına pratik olarak ulaşmıştır. "(Scientific American, Jan. 2, 1909) * Havadan hafif ve uçabilen makineler imkansızdır. "(Lord Kelvin, ca. 1895, Biritish mathematician and physicist) * Radyonun geleceği yoktur. "(Lord Kelvin, ca. 1897) * Televizyon teorik ve teknik olarak mümkün olsa bile ben onun ticari ve finansal bakımdan imkansız olduğunu ve geliştirilmesi için çok fazla zaman harcamamak gerektiğini düşünüyorum. "(Lee DeForest, 1926 American radio Pioneer) * ENIAC'ın üstündeki hesap makinesi 19,000 vakum tüpüyle donatıldığına ve 30 ton geldiğine göre, gelecekteki bilgisayarlarda belki de sadece 1,000 vakum tüpü bulunabilir ve onlar 1,5 ton ağırlığında filan olabilir."(Popular Mechanics, March 1949) * Herkesin evinde bir bilgisayar bulunmasının gereği yok. "(Ken Olson, 1977, President, Digital Equipment Corp. ) * Nükleer enerjinin bir gün elde edilebileceğine dair en ufak bir gösterge bile bulunmuyor. Bu, atomu istediğimiz gibi parçalayabileceğimiz anlamına gelirdi. "(Albert Einstein, 1932)

1. Duygusal tepkiler kadınların beyninde hem sağ hem de sol yarım kürede oluşuyor. Erkeklerde ise bu merkezler sadece sol yarım kürede bulunuyor. Erkeklerin duygularını ifade ederken zorlanmasının en önemli nedeni de bu farktan kaynaklanıyor.
2. Kadınlar tatlı ve ekşiye karşı daha duyarlıdır. Erkekler ise tuzlu maddelere daha çok ihtiyaç duyarlar.
3. Kekemelik erkeklerde daha sık rastlanan bir sorun. Aynı zamanda kadınlar yabancı bir dili erkeklere göre daha kolay öğrenebiliyor ve ana dillerini daha rahat kullanıyor.
4. Kadınların işitme duyuları erkeklere göre daha gelişmiştir. Ses tonundaki ufak değişiklikleri dahi kolaylıkla ayırt edebiliyorlar.
5. Erkeklerde beynin sağ ve sol yarım küreleri arasındaki bilgi akışını sağlayan kısım kadınlarınkine göre daha küçüktür. Bu da beynin duygusal tarafı yani sol lob ile mantıksal tarafı yani sağ lob arasındaki bilgi alışverişini kısıtlıyor. Bu neden erkekler bir durum karşısında beyinlerinin yalnızca bir lobunu kullanmayı tercih ediyorlar. Ya sadece mantıklı ya da tamamen duygusal kararlar veriyorlar. Kadınlar ise karşılaştıkları durumlar karşısında beyinlerinin her iki tarafını da kullanabiliyorlar. Hem mantık hem de duygusal bakışla daha dengeli çözümler bulabiliyorlar.
6. Erkeklerde uzay şekil işlemcisi daha geniş yer kaplıyor. Makine, inşaat ve mühendislik gibi alanlarda daha fazla erkeğin bulunmasının sebebi budur.
7. Kadın beyninde dil işlemcisi daha gelişmiştir. Bu nedenle kız çocukları daha erken konuşmaya başlıyor ve konuşmak, sohbet etmek arzusu erkeklere göre daha fazla.
8. Erkek beyni kadın beynine göre 10 kat daha fazla testesteron hormonu salgılıyor hatta bu oran ergenlik döneminde 20 katına kadar çıkıyor . Bu hormon sayesinde insanlar daha hareketli, saldırgan ve gürültücü oluyor.
9. Kadın beyninde serotonin oranı daha fazladır. Bu durum kadınların daha kontrollü olmalarına neden olur.
10. Kadınlarda konuşma yeteneklerini yönlendiren merkez beynin sol tarafında bulunur . Erkeklerde ise bu merkezler beynin ön ve arka kısımlarında dağılmış konumda bulunurlar. Bu nedenle kadınların konuşma yetenekleri daha gelişmiştir.
"Güzele bakmak sevaptır."      "Güzel bakmak sevaptır."
"Göz var nizam var."     "Göz var izan var." (İzan: anlayış, anlama yeteneği) "Eşek hoşaftan ne anlar."     "Eşek hoş laftan ne anlar."
"Aptala malum olurmuş."     "Abdala malum olurmuş." (Abdal: derviş) "Saatler olsun."     "Sıhhatler olsun." (Sıhhat: sağlık) "Su uyur düşman uyumaz."     "Sü uyur düşman uyumaz." (Sü: asker) "Kısa kes aydın havası olsun."     "Kısa kes aydın abası olsun." (Aba: bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır.) "Su küçüğün söz büyüğün."     "Sus küçüğün söz büyüğün."
"Elinin körü."     "Ölünün kûru" biçimindedir. (Kûr: mezar) "Sıfırı tüketmek."     "Zafiri tüketmek." (Zafir: soluk) "Azimle sıçan duvarı deler."     "Azimli sıçan duvarı deler." (Sıçan: fare) "Geçti Bolu’nun pazarı sür eşeği Niğde'ye."     "Geçti Bor'un pazarı sür eşeği Niğde'ye." (Bor: Niğde'nin ilçesi) "Fukaranın düşkünü beyaz giyer kış günü."      "Zürefânın düşkünü beyaz giyer kış günü." (Zürafa: zarif kelimesinin çoğuludur. (şık, gösterişli giyimliler)) "Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz."     "Ane gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz."  (Ane: Bağdat’ta bir uçurumun adı. Yar : Uçurum.) "Altı kaval üstü şişhane."     "Altı kaval, üstü şeşhane." (Kaval: namlu, mermiyi nereye atacağı çok da kestirilemeyen düz bir borudur. Şeşhane: mermiyi atış ekseni etrafında döndürerek çok daha hassas nişan almayı sağlayan altı yivli namludur.) "Haydan gelen huya gider."     "Hayy'dan gelen Hu'ya gider." (Hayy: Ezelî ve Ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan, anlamlarına gelen Allah’ın isimlerinden biridir. Hu: "O" anlamına gelir. Sufi literatürde sıklıkla Allah’ı kastetmek için kullanılır. Yani atasözü Allah’tan gelenin Allah’a döneceğini anlatır. Kısaca her şey gelip geçicidir.)
* Kadınlar ağlar. Ancak tek başına bir köşeye çekilip de yalnız ağlamaz. Kadınlar sadece sevdiği erkek duyabilecekse ağlar.
* Bütün kadınlar kesin bir cevabı olmayan konularda soru sormakta müthiş ustadır. Maksat, siz kendinizi sürekli suçlu hissedin.
* Kadınlar asla sır saklayamaz. Daha doğrusu, kadınlar için bir sırrı en yakın üç arkadaşlarına söylemek, sırrı açık etmek kapsamına girmez. Bu mantıkla hepsi en yakın arkadaşlarına söylediklerinden sonunda sırrı bilmeyen kalmaz.
* Kadınlar telefona cevap vermeyi sevmez, uzun uzun çalsa dahi rahatsız olmadan açmayabilirler. Lakin telefonda en uzun konuşmaları yapanlar yine onlardır.
* Kadın yatağa yatmadan evvel saçını tarayan tek yaratıktır.
* Kestirme yola sapıldığında her kadına bir "kaybolacağız" korkusu gelir.
* İstisnasız her kadın vermesi gereken bir-iki kilo olduğunu düşünür.
* Kadınlar durup dururken eve bir buket çiçekle gelen kocadan şüphelenir.
* Kadınlar tuvaletin kapağını küçük bir hareketle indirmek yerine tuvaletten salona kadar yürür, kocasına söylenir ve tuvalete geri döner.
* Erkek konuşurken kadın lafın ortasından konuşmaya dalar ve devam eder. Aynı şeyi erkek yapacak olsa kıyamet kopar.
* Düğünlerde kadın kadına dans edenleri görünce kimsenin aklına bir şey gelmez. Erkekler için durum aynı değildir.
* Karısının göz ucuyla bir başka adama baktığını yakalayabilmiş erkek yoktur. Oysa kadınlar erkeklerini başka kadına baktığı an saniyesinde yakalarlar.
* Kadının dondurmayı nasıl yediğine bakarak karakter testi yapabilirsiniz.
* Evde saatlerce kendi giyimiyle ilgilenen kadın, sokağa çıktığında saatlerce başka kadınların elbiseleriyle ilgilenir.
* Kadınlar asla haksız değildir. En haksız olduğu konuda bile "Kendime göre nedenlerim var" der.
* Tabiatta kadınlara karşı son sözü söyleyebilecek tek bir doğal yapı vardır: Yankı!
* Kadınlar kendilerine neler verildiğine değil, onlar için nelerden vazgeçildiğine bakar.
* Kritiklere başlayan kadın, kritik bir yaşa gelmiş demektir.
* Kadın elinizi tuttuğu anda bile bilin ki eninde sonunda tepenize çıkacaktır.
* Dünyanın en güzel kadını olduklarını bütün erkeklerin idrak etmesini isterler. Kendileri henüz üç dört yaşlarındayken bunu idrak etmişlerdir.
* Bütün erkekleri baştan çıkarmak isterler. Çevrelerinde baştan çıkmamış tek erkek kalmayıncaya kadar harekata devam ederler. Ha, karşılık verirler vermezler, o başka mesele.
* Kendilerinden başka bütün kadınların yeryüzünden yok olmasını isterler. Hadi fazla abartmış olmayayım, anneleri ve Feriştah'a benzemesi şartıyla bir arkadaşları kalabilir.
* Her daim kavga etmek isterler. Eee haklılar, insan havasız susuz yaşayabilir mi?
* Kocalarının zengin, yakışıklı, kültürlü, başarılı, dürüst, güvenilir, sadık ve kılıbık olmasını isterler. Bu kadar meziyet kafi. Adamın kafasına kakılacak birkaç eksiklik olmalı.
* Anlaşılmaz olmayı, aynı zamanda da anlaşılmayı isterler. Anlayan varsa beri gelsin!
* Bütün kadınlar tarafından kıskanılmak isterler. Zaten bütün kadınlar bütün kadınları kıskandıklarından lüzumsuz bir istek.
* Eğer ilişki bitecekse bitiren tarafın kendileri olmasını isterler. Olurlar da. Aksi durumda ne yapar ne eder tekrar bir araya gelir, "terk etme" eylemini gerçekleştirirler.
* 24 saat alışveriş etmek isterler. Aslında bu çok önemli bir husus. Kadınların yarısı yokluktan, öteki yarısı dükkanlar 24 saat açık olmadığından bu isteğini gerçekleştiremez. Hal böyle olunca, gelsin bunalım.
* Dünyanın merkezi olmak isterler. Cesareti olan erkek varsa başka merkezler icat etsin. Hiç olmazsa "Pişman olma" duygusunu tatmış olur.
* Otuzlu yaşlarda kalmak isterler. Nitekim de kalırlar.
Genç bir yönetici, yeni Jaguar marka arabası içinde kurulmuş, biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle, dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce, hemen fren yaptı ama aracı durana kadar geçen mesafede, yola çocuk fırlamadı. Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir taş çarptı. Adam hızlıca gaza yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri gitti.
Sinirlenmiş olan genç adam, arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş bir arabanın gövdesine sıkıştırdı. Bunu yaparken de bağırıyordu:
- "Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor? O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o taşın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir sürü para ödemek zorunda kalacağım. Neden yaptın bunu?"
Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi:
- "Lütfen amca, lütfen kızmayın. Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim. Taşı attım, çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar durmadı."
Çocuk, gözlerinden akan yaşları elinin tersiyle silerek, park etmiş bir aracın arkasına işaret etti:
- "Abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum."
Çocuğun şimdi hıçkırıklardan, omuzları sarsılıyordu ve şaşırmış olan adama sordu:
- "Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardım edebilir misiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır."
Genç yönetici, ne diyeceğini bilemez halde,  boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı. Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp, tekerlekli sandalyesine oturttu. Cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkarıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam, abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı. Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi. Arabanın yan kapısında, taşın bıraktığı iz derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiç bir zaman tamir ettirmedi. Oradaki izi, şu mesajı unutmamak için sakladı:
- "Hiç bir zaman yaşamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin taş atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme.
Tanrı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa, bize taş fırlatmak zorunda kalır. Fısıltıyı dinle veya taşı bekle. Seçim senin."
Allah eşeği yarattı ve ona dedi ki:
- "Sen bir eşeksin. Sabahtan akşama kadar yorulmadan çalışacaksın ve ağır yükleri sırtında taşıyacaksın. Ot yiyeceksin, az akıllı olacaksın ve 50 yıl yaşayacaksın."
Eşek:
- "50 sene böyle bir hayat için çok çok fazla, lütfen bana 30 yıldan fazla verme." dedi ve öyle oldu. Sonra Allah köpeği yarattı ve ona dedi ki:
- "Sen bir köpeksin. İnsanların mallarını koruyacaksın, onların en yakın dostu olacaksın. insanlardan geriye kalan artıkları yiyeceksin ve 25 yıl yaşayacaksın."
Köpek:
- "Allah'ım, 25 yıl böyle yaşamak çok fazla. Bana 10 yıl ver yeter." dedi ve öyle oldu.
Daha sonra Allah maymunu yarattı ve dedi ki:
- "Sen bir maymunsun. Ağaçtan ağaca salınacak ve bir aptal gibi davranacaksın. İnsanları eğlendireceksin ve 20 yıl yaşayacaksın." Maymun:
- "20 sene dünyanın palyaçosu olarak yaşamak çok fazla. Bana 10 seneden fazla verme." dedi ve öyle oldu.
En sonunda Allah erkeği yarattı ve ona dedi ki:
- "Sen erkeksin, dünyada yaşayacak tek rasyonel düşünen canlı sen olacaksın. Diğer yaratılmışlara zekanı kullanarak hükmedeceksin. Dünyayı yöneteceksin ve 20 yıl yaşayacaksın."
Erkek:
- "Allah'ım erkek olmak için 20 yıl yetmez. Lütfen bana eşekten artan 20 yılı, köpekten artan 15 yılı ve maymunun 10 yılını da ver." dedi.
Allah bunu kabul etti ve erkek 20 yıl erkek olarak yaşadı, sonra evlendi ve 20 sene eşek olarak sabahtan akşama kadar çalıştı ve ağır yükleri taşıdı. Sonra çocukları oldu ve 15 yıl köpek gibi yaşadı, evi korudu, aileden artanları yedi.
Sonra ilerleyen yaşında 10 yıl maymun olarak yaşadı, aptal gibi davrandı ve torunlarını eğlendirdi. Bugüne kadar hep böyle geldi.
Ülkenin batısındaki küçük bir mahallenin bir sokağının neredeyse tamamı ressamlardan oluşmaktaydı. Bu mahallede, üç katlı bodur bir tuğla yığınının tepesinde iki kız arkadaşın stüdyoları bulunmaktaydı. Alt katlarında ise yaşlı bir ressam otururdu. Günlerden bir gün genç kızın arkadaşları zatürreye yakalandı. genç kız günden güne eriyordu. Bir gün, arkadaşı resim yaparken o da yatağında pencereden dışarı bakıyor ve sayıyordu. Geriye doğru sayıyordu:
- "On iki" dedi. Biraz sonra da:
- "On bir", arkasından:
- "On", sonra:
- "Dokuz"; daha sonra, hemen birbiri ardına:
* "sekiz ve yedi."
Arkadaşı merakla dışarı baktı:
- "Sayılacak ne vardı acaba?" diye düşündü. Görünürde sadece kasvetli, bomboş bir avlu ile altı yedi metre ötedeki tuğla evin çıplak duvarı vardı. Budaklı köklerinden çürümüş, yaşlı mı yaşlı bir asma, tuğla duvarın yarı boyuna kadar tırmanmıştı. Dönüp arkadaşına:
- "Neyin var?" diye sordu. Hasta kız fısıltı halinde:
- "Altı" dedi ve devam etti:
- "Artık hızla düşüyorlar. Üç gün önce neredeyse yüz tane vardı. Saymaktan başım ağrıyordu. Ama şimdi kolaylaştı. İşte biri daha gitti. Topu topu beş tane kaldı şimdi." Arkadaşı:
- "Beş tane ne?" diye sordu. Arkadaşı:
- "Yapraklar, asmanın yaprakları. Sonuncusu da düşünce, bende mutlaka gideceğim. Hissediyorum bunu."Arkadaşı ona:
- "Saçmalama" deyip içmesi için çorba götürdü. fakat o:
- "İşte bir tane daha gidiyor. Hayır, çorba falan istemiyorum. Bununla geriye dört tane kaldı. Hava kararmadan sonuncusunun da düştüğünü görmek istiyorum. Ondan sonra bende gideceğim. " diyerek cevap verdi. genç kız uykuya daldığında arkadaşı da alt kattaki yaşlı ressamı ziyarete gitti. Bu sırada yaprak olayını da anlattı yaşlı ressama. Yukarı çıktığında arkadaşı uyuyordu. Ertesi sabah hasta kız hemen arkadaşına perdeyi açmasını söyledi. Ama hayret! Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen upuzun gece boyunca aralıksız yağan yağmur ve şiddetli esen rüzgardan sonra, bir asma yaprağı hala yerinde duruyordu. Sapına yakın tarafları hala koyu yeşil kalmakla birlikte, testere ağzı gibi tırtıllı kenarlarına ölümün ve çürümenin sarı rengi gelmiş olan yaprak, yerden altı yedi metre yükseklikteki bir dala yiğitçe asılmış duruyordu. Hasta kız:
- "Bu sonuncusu" dedi.
- "Geceleyin mutlaka düşer diye düşünmüştüm. Rüzgarı duydum. Bu gün düşecektir, o düştüğü an ben de öleceğim. "
Ağır ağır geçen gün sona erdiğinde onlar, alaca karanlıkta bile, asma yaprağının duvarın önünde sapına tutunmakta olduğunu görebiliyordu. Derken şiddetli yağmur tekrar başladı. Hava yeteri kadar aydınlanır aydınlanmaz, genç kız hemen perdenin açılmasını istedi. Asma yaprağı hala yerindeydi. Genç kız, yattığı yerden uzun uzun yaprağı seyretti. Sonra arkadaşına seslendi:
- "Münasebetsizlik ettim. Benim ne kötü bir insan olduğumu göstermek istercesine, bir kuvvet o son yaprağı orada tuttu. Ölümü istemek günahtır. Şimdi bana biraz çorba verebilirsin" dedi. Akşam üstü gelen doktor ayrılırken:
- "Şimdi bir alt kattaki hastaya bakmam gerekiyor. Yaşlı bir ressammış sanırım. O da zatürre. Yaşlı adam çok ağır bir durumda, kurtulma umudu yok ama daha rahat eder diye bugün hastaneye kaldırılıyor" dedi. Ertesi gün doktor:
- "Tehlikeyi atlattınız, siz kazandınız" dedi. O gün öğleden sonra arkadaşı, iyice iyileşmiş olan arkadaşına alt kattaki yaşlı adamı anlattı. Yaşlı adam iki gün hastanede yattıktan sonra ölmüş. Hastalandığı günün sabahı kapıcı onu, odasında sancıdan kıvranırken bulmuş. Ayakkabıları, elbisesi baştan aşağı sırılsıklam, her yanı buz gibi bir haldeymiş. Öyle korkunç bir gecede nereye çıktığına akıl sır erdirememişti kimse. Sonra, hala yanık duran gemici feneri, yerinden sürüklene sürüklene çıkarılmış bir portatif merdiven, bir de üstünde birbirine karışmış sarı, yeşil boyalarla bir palet ve sağa sola saçılmış bir kaç fırça bulmuşlar. O zaman o son yaprağın sırrı da çözüldü. Rüzgar estiği zaman bile yerinden oynamayan yaprak, Yaşlı ressamın şaheseriydi. Yaşlı ressam, son yaprağın düştüğü gece oraya bir yaprak resmi yapıp yapıştırmıştı.
Sokrat bilgiyi saklaması sebebiyle saygıdeğer bir ün yapmıştı. Bir gün bir tanıdığı, büyük filozofa, bir arkadaşı hakkında ona dedi ki:
- "Bir Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?" Sokrat:
- "Bir dakika bekle. Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor."
- "Üçlü Filtre?"
- "Doğru" diye devam etti Sokrat.
- "Benimle arkadaşım hakkında konuşmaya başlamadan önce, bir süre durup ne söyleyeceğini filtre etmek, iyi bir fikir olabilir. Bu ona 3 filtre testi dememin sebebi."
- "Birinci filtre -Gerçek Filtresi-"
- "Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam anlamıyla gerçek olduğundan emin misin?"
- "Hayır." dedi adam.
- "Aslında bunu sadece duydum ve ...."
- "Tamam" dedi Sokrat.
- "Öyleyse, sen bunun gerçekten doğru olup olmadığını bilmiyorsun."
- "Şimdi ikinci filtreyi deneyelim, -İyilik Filtresini.-"
- "Arkadaşım hakkında bana söylemek üzere olduğun şey iyi bir şey mi ?"
- "Hayır, tam tersi..."
- "Öyleyse," diye devam etti Sokrat.
- "Onun hakkında bana kötü bir şey söylemek istiyorsun ve bunun doğru olduğundan emin değilsin. Fakat yine de testi geçebilirsin, çünkü geriye bir filtre daha kaldı."
- "-İşe yararlılık filtresi-"
- "Bana arkadaşım hakkında söyleyeceğin şey benim işime yarar mı?"
- "Hayır, gerçekten değil."
- "İyi" diye tamamladı Sokrat.
- "Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar, faydalı değilse bana niye söyleyesin ki ?"
Bu davranış Sokrat’ın iyi bir filozof olmasının ve büyük itibar, saygı görmesinin sebebiydi.
1. Beni şımartmayın. Her istediğimin yerine getirilmemesi gerektiğini çok iyi biliyorum, sadece sizi test ediyorum!
2. Bana karşı disiplinli, katı olmaktan korkmayın. Ben bunu tercih ederim, kendimi emniyette, güvende hissediyorum.
3. Kötü alışkanlıklar edinmeme müsaade etmeyin. Bunların erken dönemlerde teşhis edilip önlenmesi hususunda sizlere güveniyorum.
4. Olduğumdan da küçük hissetmemi asla sağlamayın. Bu benim sadece daha da fazla aptalca hareket etmemi sağlar!
5. Elinden geliyorsa beni lütfen başka insanların önünde düzeltmeye çalışma. Eğer benimle özel baş başa ve yavaşça konuşursan çok daha fazla etkili olacak.
6. Hatalarımın günah olduğunu hissettirmeye çalışma bana. Bu benim değerlerimi sarsıyor.
7. Beni olacaklardan/sonuçlardan koruma. Bazen acı çekerek öğrenmem gerekiyor.
8. "Senden nefret ediyorum" dediğimde üzülme. Bazen nefret ettiğim sen değilsin; beni yönlendirmek için kullandığın gücün.
9. Küçük hastalıklarıma fazla üzülme. Bazen bunlarla istediğim, ihtiyacım olan ilgiyi buluyorum çevremde, sende.
10. Şikayet etme, söylenme. Söylenirsen, kendimi sanki sağırmışım gibi korumam gerekecek.
11. Kendimi arzu ettiğim kadar iyi ifade edemediğimi unutmayın. İşte bu yüzden her zaman doğru olamıyor söylediklerim, yaptıklarım.
12. Soru sorduğumda geçiştirmeyin, cevabı ertelemeyin. Eğer böyle yaparsanız, artık soru sormadığımı göreceksiniz ve cevapları, istediğim bilgileri başka yerden arayacağım.
13. Tutarsız olmayın. Bu benim aklımı tamamen karıştırır ve size güvenimi kaybetmeme neden olur.
14. Korkularımın aptalca olduğunu söylemeyin. Bana korkularım korkunç şekilde gerçekler ve anlamaya çalışırsan beni sakinleştirebilir, güvenimi kazanmama yardımcı olabilirsin.
15. Kendinin mükemmel veya hep başarılı olduğunu bana devamlı söyleme, hatırlatma bile. Çünkü senin bunların hiçbiri olmadığını anladığımda bu bana çok büyük şok olur.
16. Benden özür dilemenin senin asla yapmayacağın bir iş olduğunu sakın düşünme. Dürüstçe özür dilemen benim sana sürpriz ve beklenmedik şekilde yakınlaşmamı, ısınmamı sağlayacak.
17. Denemeyi, yeni şeyleri öğrenmeyi, anlamayı, keşfetmeyi çok sevdiğimi asla unutma. Onsuz olamam, alış.
18. Ne kadar çabuk büyüdüğümü unutma. Bana ayak uydurman çok zor olmalı, lütfen dene.
19. Çok fazla sevgi ve anlayış olmadan büyüyüp gelişemiyeceğimi lütfen unutma, ama bunları sana söylemem gerekmiyor, öyle değil mi?
20. Lütfen sağlıklı ol ve spor, egzersiz yap. Sana ihtiyacım var.
Küçük çocuk, deniz kenarında gördüğü yassı bir taşın güzelliğine hayran olmuştu. Mutlaka bir mücevherdi bulduğu. Şekli de bir insan kalbi gibiydi. Üstelik de parıl parıl parlamaktaydı. Çocuk, taşı avuçlayıp evine koştu ve onu büyük bir heyecanla babasına uzattı. Adam, yavrusunun soğuktan morarmış avucundaki taşın, birbirine sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir çakmak taşı olduğunu hemen anladı. Fakat bunu ona söyleyemedi. Küçük çocuk, rüyalarını süsleyen bisiklete kavuşmak için elindeki taşı satmak istiyor ve o paranın bir bölümüyle bir de top alacağına inanıyordu. Fakat babası buna yanaşmıyordu. Çocuk, işin kendisine düştüğünü anladığında, tatilde simit sattığı çarşıya gitti. Kuyumcu vitrinleri, göz kamaştıran ışıkların aydınlattığı altın kolyelerle doluydu. Bir de, elindeki taşın çok daha küçük olanlarıyla süslenen pahalı yüzüklerle. Çocuk, en gösterişli mağazayı gözüne kestirdikten sonra, bir süre vitrin önünde bekledi. İçeride, dükkan sahibi olduğu anlaşılan bir adam vardı. Müşteri olarak da, kürk mantolu bir hanım. Küçük çocuk, biraz sonra içeri girdi. Ve cebinden çıkardığı taşı dükkan sahibine uzatarak:
- "Bu pırlantayı deniz kenarında buldum efendim. Eğer isterseniz size satarım" dedi. Adam, taşa uzaktan bir göz atıp:
- "O sadece basit bir çakmak taşı, bütün sahil o taşlarla doludur" dedi.
- "Hayır, isterseniz ıslatın. Ne kadar parladığını göreceksiniz." diye atıldı küçük çocuk. Dükkan sahibi, zengin müşterisini kaçırmaktan korkuyor ve çocuğu kolundan tutup atmayı planlıyordu. Kadın, onun niyetini sezmişti. Çocuğun taşına yakından bakıp:
- "Tam istediğim şey! Onu bana satar mısın?" diye gülümsedi. Küçük çocuk, taşının gerçek değerini anlayan biriyle karşılaşmış olmaktan son derece mutluydu. Kadının cebine doldurduğu paralar ise, aklını başından almıştı. Defalarca teşekkür ettikten sonra, koşarak uzaklaştı. Kadın, elindeki taşı kuyumcuya vererek ona bir zincir takmasını istedi. Belli ki, mücevher gibi taşıyacaktı. dükkan sahibi, yapmış olduğu ikazı anlamadığı için, kadının aldandığını düşünüyordu. Bu yüzden de:
- "Söylemiştim ama tekrar edeyim. Satın aldığınız şey basit bir taştır." dedi. Kadın, önce pırlanta kolyesine, daha sonra da yüzüğüne bakarak:
- "Zannetmiyorum! O taş bence bunlardan çok değerli. Çünkü küçük bir çocuğun ümidini taşıyor" dedi.

Bir gün, bir kozada küçük bir delik açıldı. Bir adam, bedenini bu küçücük delikten çıkarmaya çalışan kelebeği saatlerce seyretti. Sonra, kelebek sanki daha fazla ilerlemek istemiyormuş gibi durdu. Sanki, ilerleyebileceği kadar ilerlemişti ve artık daha fazla ilerleyemiyordu.
Ve adam, kelebeğe yardım etmeye karar verdi. Eline bir makas aldı ve kozayı keserek deliği büyüttü.
Kelebek kolayca dışarı çıktı. Fakat bedeni kocaman, kanatları kuru ve buruşuktu.
Adam, kelebeği izlemeye devam etti. Çünkü zamanla kanatlarının büyüyüp bedenini taşıyabilecek kadar genişleyebileceğini umut ediyordu. Fakat bu olmadı!
Gerçekte, kelebek ömrünün geri kalanını o kocaman bedeni ve kuru, buruşuk kanatları ile etrafta sürünerek geçirdi.  Uçmayı hiç başaramadı.
Adamın bu aceleci iyiliği içinde anlayamadığı, bu kısıtlayıcı kozanın ve kelebeğin o küçücük delikten dışarı çıkmak için verdiği mücadelenin, kelebek için gerekli olduğuydu. Çünkü bu, Allah'ın, yaşam sıvısının kelebeğin bedeninden kanatlarına doğru akmasını sağlamak için yarattığı yoldu. Böylece kelebek kozadan kurtulduğu anda uçmaya hazır olabilecekti.
Bazen mücadeleler, hayatımızda tam olarak gerek duyduğumuz şeylerdir. Eğer Allah, hayatımıza hiçbir engelle karşılaşmadan devam etmemize izin verseydi sakat kalırdık. Şimdi ve daha sonra olabileceğimiz kadar güçlü olmazdık.
Güç istedim... Ve Allah, beni güçlü yapmak için karşıma zorluklar çıkardı.
Bilgelik istedim... Ve Allah bana çözmek için sorunlar verdi.
Zenginlik istedim... Ve Allah çalışmak için bana beyin ve güçlü kaslar verdi.
Cesaret istedim... Ve Allah üstesinden gelmem için bana tehlike verdi.
Sevgi istedim... Ve Allah yardım etmem için Sorunlu insanlar verdi.
İyilik istedim... Ve Allah bana fırsatlar verdi.
İstediğim hiçbir şeyi elde edemedim, fakat ihtiyacım olan her şeyi elde ettim.
Sevgi ve saygının, kendine güvenin, sempatik olmanın, korkuyu azaltmanın, kolay iletişim kurmanın yolu gülümsemekten geçer. Öfkeli insanlar hem çevreye, hem de kendilerine zarar verir. Kendine güvenemeyen insan kolay iletişim kuramaz. Gergin ortam aynı zamanda başarıyı azaltır. İletişimde en önemli unsurun güvendir ve güven ise insana gülümsemekle başlar. Kuşku insanları birbirinden uzaklaştırır. Yanlış anlamalar başlar. İnsanlara gülümsemek için kişinin kendine güvenmesi gerekir. Güvenle rahatlama sağlanır. Rahat insan daha kolay iletişim kurar. Stresi yenmenin en iyi yolu gülmektir.
Araştırmacıların bulgularına göre gülmek vücudu rahatlatır, beyni sakinleştirir, insanlara zevk ve umut verir, insanların sorunlarını ve acılarını unutturur. Gülmek zevktir, vücut ve ruh için sağlıklıdır. Bir atasözüyle; "En iyi ilaç gülmektir."
Bir Alman atasözüyle de:
"Gülmek hayatın şekeridir."
* Başarıyı olumlu yönde etkiler.
* Çevreye ve kendine güven artırır.
* Kolay iletişim kurulmasını sağlar.
* Öfke, gerginlik ve korku gibi duyguları azaltır.
* Gülümsemek, neşelenmek, elem duygusunu azaltırken, umut duygusunun yeşermesine, kişinin başka kişilerle ilişki kurmasına da aracı olur.
* İyileştirme, sakinleştirme, umutlandırma gibi özel güçleriyle gülmek, fiziksel ve duygusal sorunların hafiflemesi için önemli bir kaynak.
* Gülmek, insanın bir yandan kendini iyi hissetmesini sağlarken, diğer yandan insana olumlu, iyimser bir bakış açısı da kazandırır. Umutlanma ve sorunlara çözüm bulabilme gücü ve cesareti de verir.
* Karşılıklı gülebilmek, ilişkinin güçlenmesini sağlarken olumlu duyguları tetikler ve duygusal bağın sağlamlaşmasına yol açar. Birbirimize gülümsediğimiz zaman aramızda bir bağ oluşur ve bu bağ yaşamın zor anlarında, umutsuzluğa düştüğümüz zamanlarda önemli bir destek güç olarak yanımızdadır.
* Gülmektir, acı, yas, tükenmişlik gibi duyguların paylaşımına yardımcı olurken, insana yeterlilik duygusunu kazandırır. Eğlenme, canlılık ve keyfi de içinde barındırır.
* Gülebilme yetisi ya da becerisi yaşamı sadece keyifli hale getirmez, aynı zamanda sorun çözme, başkalarıyla ilişki kurma ve yaratıcılığın gelişimine yardımcıdır.
İlk fıkrayı anlattığınız veya dinlediğiniz anı hatırlıyor musunuz? İlk defa neye veya kime güldüğünüzü?Güldüren bir kişi olmak kararını verdikten sonra benim yaptığımı yapın! Çünkü ben de uzmanların söylediklerini yaptım!
İlk kural: "Ne kadar gülmece dinleseniz, fıkra kitabı okusanız, güldürü programları veya Kemal Sunal filmleri seyretseniz denemeden ve uygulamadan güldüren bir kişi olamazsınız!"
* Gülmenizi tetikleyen fıkra, karikatür, atasözleri, ve bunun gibi şeyleri toplayın biriktirin arşivleyin.
* İnternet’ten günlük fıkra gönderen sitelerin listelerine katılın.
* Sizi güldüren okuduğunuz veya karşılaştığınız olayları kaydedeceğiniz bir günlüğünüz olsun.
* Birlikteliğin anahtarlarından bir tanesi, “gülmek”, “merhaba” demek ise, bir başka deyişle ilişkiyi keyifle başlatmak ve dostlukları pekiştirmenin bir yoluysa birbirimizden bu davranışı esirgemeyelim, gülmeyi, merhaba demeyi özel günlere ya da anlara bırakmayalım, saklamayalım.
Bir öneri:
Ömrünü ikiye katlamak istiyorsan, yediğinin yarısı kadar ye, uyuduğunun iki katı uyu, üç kat daha fazla su iç ve dört kat daha fazla gül... Uzmanlara göre gülme; "Her insanda doğuşta var olan bir özelliktir. bir deyişle de "Vücudun ötüşüdür."
Gülmenin faydaları:
* Bağışıklık ve sindirim sistemini çalıştırır ve güçlendirir.
* Vücudun üst kısmındaki tüm kaslar gevşetip aerobik yaptırır, sinirlerin ve organların egzersiz yapmasını sağlar.
* Vücudun doğal mutluluk hapı olan endorfin hormonu salgılanmasını sağlar.
* Kendine güveni sağlar.
* İletişim aracıdır.
* Pozitif duyguları öne çıkarır.
* Bir kahkaha bir kilo pirzolanın yanı sıra, bir kutu ilaca da bedeldir.
* Keyif veren bir gülme, günlük yaşantımıza mutlu, olumlu duygularla başlama, sıkıntı, acı ve hatta çatışmaların ilacıdır.
* Gülebilme bize yaşamın bir başka yüzü olduğunu anımsatarak acıya katlanma eşiğimizi, gücümüzü arttırır.
Bir dünya hayal edin ki, tüm insanlar, gülmece (mizah) kabiliyetli olsun ve ağlamaktan çok gülsünler, surat asmaktan çok gülümsesinler! Böyle bir dünyanın olabilmesi için gülenler kadar güldürenlere de ihtiyaç vardır. Peki, siz hiç eş dostunuzu veya toplum önünde konuşurken insanları güldürmeyi denediniz mi?
"Bir adım bin fikirden daha iyidir" deyişine uygun: "Size sevdiğim bir fıkrayı anlatsam!"
Demedikçe başarılı olunmaz. Bunun için de uğraş ve çaba gerekli. Bunun için de araştırmacıları dinleyelim ve yapılması gerekenleri listeleyelim:
* Gülmece (Mizah) dergilerine abone olun ve gülmece (mizah) ve fıkra kitapları, görüntü bantları alın. Böylece bir gülmece (mizah) arşivi veya kitaplığı oluşturun.
* Her gün en az bir defa içten gülün, bunun için başkalarını güldürmeniz gerekebilir; çünkü güldüren insan daha candan güler.
* Yaşadığınız güldürücü olayları, eş dostla paylaşmaya gayret edin. Duyduğunuz veya okuduğunuz güzel bir fıkrayı, eş dosta anlatın.
* İş yerlerinde de hep ciddi olunması gerekmez. Gülmeceyi (Mizahı) iş yerine de taşıyın. Kahve molalarında, dedikodu yerine biri birinizi güldürmeyi seçin. Kahve yerine fıkra arası verin!
* Eleştiri ve şikayetlerinizi gülmeceyle (mizahla) ve gülümseyerek yapmaya gayret edin.
* Gülmece (Mizah) kabiliyeti olanlarla arkadaşlık yapın.
* Kendinize gülmeyi öğrenin.
* Sıkıntılı ve hoş olmayan durumlarda bile gülünecek bir şey bulmaya çalışın.
* Gülmeceyi (Mizahı) kendiniz de yaratabilirsiniz. Deneyin.
* Sözcük (kelime) oyunları ve taklitler de insanları güldürür. Deneyin.
* Günlük yaşantımıza bilerek, bilinçli olarak, daha fazla merhaba, biraz neşe ve gülme katarsak yakın ilişkide olduğumuz kişilerle aramızda çok daha sağlıklı birliktelikler oluşabilir.