Adamın biri, California'da bir kumsalda yürürken, ayağı eski bir lambaya takılmış. Adam lambayı kumların içinden çıkarmış ve ovalamış. Bir süre sonra, lambadan Cin çıkmış. Adam çok şaşırmış.
Cin adama demiş:
- "Tamam, beni lambadan kurtardın ama bu ay içindeki dördüncü çıkarılışım ve bu işten sıkılmaya başladım. Bu yüzden, üç dileği unut. Sadece bir dilek hakkın var."
Adam oturmuş ve bir süre düşündükten sonra Cin'e demiş:
- "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok kötü tutar. Benim için Hawaii'ye bir köprü yap. Böylece arabayla oraya gidebileyim."
Cin gülmüş ve demiş:
- "Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün. Köprünün ayakları nasıl Pasifik'in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Olmaz, başka bir dilek düşün."
Adam:
- "Tamam" demiş ve güzel bir dilek düşünmeye başlamış.
En sonunda Cin'e dileğini söylemiş:
- "Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum. Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, bir şey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini, onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum."
Bunun üzerine Cin demiş:
- "Köprü iki şeritli mi olsun, dört şeritli mi?"
8 Mart Dünya kadınlar gününde, Dünya Kadın Örgütü toplanmış. Kongreye bir çok ülkeden kadın katılmış. Kadınlar konuşmuşlar, dertleşmişler ve:
- "Kadınları kimse ezemez. Herkes eşittir." demişler. Söz dönüp dolaşıp eve dönünce ne yapacaklarına gelmiş ve:
- "Eve gidince kocalarımıza resti çekeceğiz. Artık ev işlerini kendileri yapsınlar. Bundan sonra kendimizi ezdirmeyeceğiz, kocalarımızın isteklerini yerine getirmeyeceğiz." demişler. Sonuçlarını da gelecek sene tekrar buluşup değerlendirmek üzere kongreyi bitirmişler.
Aradan 1 sene geçmiş. Tekrar toplanmışlar. Sonuçları değerlendirmeye başlamışlar. Önce İtalyan kadın söz almış:
- "Eve ilk gittiğimde kocam benden yemek yapmamı istedi, ben de bundan sonra yemek yapmayacağımı kendisinin yemek yapması gerektiğini söyledim.
Birinci gün bir şey göremedim, İkinci gün kendisine yemek yaptı, Üçüncü gün bana da yemek yaptı.
O günden beri evde yemeği kocam yapıyor."
Sıra Alman kadına gelmiş:
- "İlk gün eve gittim. Kocam benden elbiselerini yıkamamı istedi. Ben de ona bundan sonra temiz elbise giymek istiyorsa kendisinin yıkayacağını söyledim.
Birinci gün bir şey göremedim, İkinci gün kendi elbiselerini yıkadı, Üçüncü gün benimkileri de yıkadı.
O günden beri evdeki bütün elbiseleri kocam yıkıyor."
Sıra bizim Türk kadına gelmiş:
- "İlk gün eve gittim. Kocam bulaşıkları yıkamamı istedi. Ben de ona bundan sonra temiz tabakta yemek yemek istiyorsa bulaşıkları yıkaması gerektiğini söyledim.
Birinci gün bir şey göremedim, İkinci gün bir şey göremedim, Üçüncü gün gözümün birisi azıcık açıldı da görmeye başladım."