Erzurumlu bir aile, çocuklarını meslek öğrensin, eve katkıda bulunsun diye tepsi ustasının yanına çırak olarak verir. Çocuk iki gün işe gittikten sonra üçüncü gün gitmez. Bunu gören ninesi merakla:
- "Oğul niye işe gitmedin? Hasta mısın, yoksa ustan bir şey mi dedi?" diye sorar.
Çocuk rahat bir şekilde cevap verir:
- "Yok nine, ben o işi öğrendim" der.
Ninesi nasıl olduğunu sorunca da çocuk anlatır. Yaşlı kadın ikna olur. Aradan birkaç gün geçince ustası yeni çırağını merak eder:
- "Acaba ne oldu, gidip sorayım" diye yola çıkar.
Evin kapısını çalınca karşısına çocuğun ninesi çıkar. Usta çırağı sorunca ninesi söze başlar:
- "Oğlum, bizim uşak tepsi yapmayı öğrenmiş. Bana da anlattı, ben de öğrendim. Gerçekten çok kolaymış" deyince usta şaşırır:
- "Nine, hele bana da bir anlat bakalım çocuk nasıl öğrenmiş?" diye sorar.
Nine torunundan öğrendiklerini ustaya nakleder:
- "Vallahi, oğul diyor ki, sacı dövüyorsun dövüyorsun ediyorsun yassı, etrafını çevirip ediyorsun tepsi. İşte bu kadar kolay."
Usta bunu duyunca hem şaşırır, hem kızarak cevap verir:
- "Vay it oğlu it, kendi öğrendiği yetmemiş, bir de ninesine öğretmiş."
Meşhur Yunanlı Hatip Demostenes, bir gün Atina'daki bir toplantıda konuşmak için kürsüye çıktığında, ahali aralarında konuşmayı bırakıp gürültüyü kesmedi. Bunun üzerine Demostenes halka hitaben şöyle dedi:
"Size yalnızca iki cümlecik söyleyeceğim. "
Sözünü tamamlar tamamlamaz da, bir fıkra anlatmaya başladı:
"Vakşöyle bir Atinalı bir yere gitmek için bir eşek kiralamış. Eşeğini kiraya veren adam da aynı yere gideceği için beraberce yola koyulmuşlar. Tam yarı yola geldiklerinde bir sıcak basmış. Dinlenmek için mola vermek zorunda kalmışlar. fakat ortalıkta hiç gölgelik bir yer yokmuş. Eşeğin asıl sahibi hemen eşeğin gölgesine sığınmış. Bunu gören öteki adam hiddetlenmiş: ‘Oraya oturmak benim hakkım' demiş. ‘Niçin?' ‘Çünkü eşeğini kiraladım ben!. ' ‘Ama ben eşeğin gölgesini kiraya vermedim ki!' Derken aralarında muazzam bir kavga çıkmış. "
Demostenes, sözün burasına gelince, hemen kürsüden indi. Halkın:
"Sonra ne olmuş, anlatsana?"
Diye bağırması üzerine, tekrar kürsüye çıktı:
" Ey ahali, " dedi. "Sizin iyiliğiniz için bir lâf edeyim dedim, dinlemediniz. Ama bir eşeğin gölgesini nasıl da merak ediyorsunuz. "Onun bu sözleri orada bulunanları fena halde utandırdı ve bu sayede Demostenes, kendisini şimdi dikkatle dinleyenlere güzel bir konuşma yaptı.
Mizah ve sporu bir araya getirmek için Hasankale biçilmiş kaftandır. Teyo'ya göreş tutturmak onun çıkmazlarına hınzırca gülmek hasankalede zaman zaman bir halk eğlencesine dönüşür. İşte şöyle bir eğlence için Teyo Pehlivana uygun bir yerde tebliğ ederler:
- Dadaş, Yeni bir pehlivan töremiş, "teyo ne ki ben onu bir barmağımnan yıkarım" diyormuş - Biz de "Ola teyoya nasıl bele dersen, haydı Cuma namazından sıra millet bahçasındaki çayırlığa dedik"Teyo ne desin - Ola ey demişsiz" gün saat gelir çayırlığa çıkılır, Hasankalanın bütün teyo tiryakileri ordadır, bir şamata bir gürültü içinde göreş başlar, ve başlaması ile birlikte, genç teyoyu bohçalayarak altına alır. Herkes söz birliği halinde - Olmadı, ısınmadan da yıkma yıkılma mı olur. Isınsınlar yeniden tutsunlar. Bu itiraz üzerine İkinci defa tutuşulur, yine teyo pehlivanın sırtı yerdedir. Ama seyircilere bu sonucu kabul ettirmek ne mümkün. - Canım çim ıslah, teyonun ayağı kaydı, bu sayılmaz, yeniden tutsunlar göreceksiz. Böylece üçüncü tutuşma olur. genç bu sefer göstere göstere Teyoyu altına alır, sırtını yere yapıştırdıktan sonra da göbeğinin üstüne çıkar oturur. - tamam mı pehlivan? Teyo - İlk sefer de tamamdı ama bu kavatlar inanmirlar - İyi, iyi değmeyin ohusun!