İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider.
Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar:
- "Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?"
O da kendini üstün göstermek için "Bırak şunu, eşeğin tekidir", cevabını verir. Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar:
- "Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?" Bu softa da öteki gibi "Bırak şunu, öküzden farkı yoktur", cevabını verir.
Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar:
- "Bunlar ne erenler?"
Bektaşi gülerek cevap verir:
- "Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?"
Bir köyde yagmur duasina çikarlar. Bektasi de istemeye istemeye bunlara uyar, cemaatin arkasi sira giderken, eline geçirdigi bir agaç dalini, kendi tarlasinin bir kösesine saplayarak, basini yukari kaldirip, söylenir:
- Bizim tarla da iste burasi...
Rastlanti bu ya, yagmur duasi yapilir yapilmaz, bulutlar kendini gösterir. Kara bir bulutun kendi tarlasi üzerine gittigini gören Bektasi sevinçle kosar. Bir de ne görsün, ceviz büyüklügünde dolu, bütün ürünü berbat etmemis mi? O vakit basini yukari kaldirir; söyle söyler;
- Kabahat sende degil, sana tarlayi gösteren pezevenkte!...
Adam o eczane senin bu eczane benim yana yakıla en büyük boy prezervatif arıyormuş ve fakat aradığını bir türlü bulamamış. son bir kez şansını denemek için eczanenin birinden içeri girmiş ve eczacı kadına "hanfendi, iyi günler" demiş, "en büyük boy prezervatif istiyorum".
Kadıncağız da elindeki en büyük boy prezervatifi adama uzatmış. adam "kat'iyyen olmaz hanfendi, bu çok küçük gelir, daha büyüğü yok mu?"
Diye sormuş. eczacı da "maalesef bu en büyük boy. bundan daha büyüğü üretilmiyor" diyerek arka taraftaki kapıyı işaret edip, "ama siz yine de içeri girip bir deneyin isterseniz" demiş.
Neyse, adam içeri girmiş, aradan 10 dakika geçmiş adam yok, 20 dakika geçmiş adam gene yok, alla allaaa, 45 dakika geçmiş ı ıh azizim adam sır...
Eczacı kadın iyiden iyiye meraklanıp "öldü mü, kaldı mı bu adam" deyip, kapıyı açmış ki ne görsün. adam prezervatifi kafasına geçirmeye çalışıyor!
"Aaa beyfendi delirdiniz mi, ne yapıyorsunuz öyle!?" diye sormuş. adam da "prezervatifi giymeye çalışıyorum, akşama maskeli balo var da, babamın ziki kıyafetiyle gideceğim." demiş. bunu duyan kadın sinirden küplere binmiş ve eline sert bi cisim geçirip adamın kafaya çotaaaa diye vurmuş. adamın kafa boydan boya yarılıp kanamaya başlamış. ardından da masanın üzerindeki pedlerden birini alıp adamın kafasına laaap diye yerleştirmiş ve "hah şimdi oldu", demiş "artık babanın ziki gibi değil ama ananın a.. I
Kılığında gidersin!"
Afrika'da, çok geri kalmış olan bir köye gelen bir papaz, yerlileri eğitmeye çalışıyormuş. Her sabah insanların iyilik yapmalarını, birbirlerine karsı iyi davranmalarını vaaz ederken, öğleden sonraları da kabilenin reisine, İngilizce öğretmeye çalışırmış.
Bir gün papaz yanına kabile reisini alıp dolaşmaya başlamış. Bu arada gördükleri şeylerin ingilizcelerini de söyleyerek şefin İngilizce bilgisini arttırmaya çalışıyormuş.
Bir kayanın önünde papaz "Kaya" demiş, şef de "Kaya" diye tekrar etmiş. Bir göle gelmişler, papaz "Göl" demiş, şef de "Göl" deyince Papaz sevinip "Aferin" demiş. Biraz sonra çalılıkların arasında sevişmenin son aşamasında olan bir çifte rastlamışlar.
Papaz: biraz kızarmış ve yutkunarak,
"Bisiklete binmek" demiş.
Yerlilerin şefi oynaşanlara söyle bir bakmış ve tüfeği ile ateş ederek her ikisini de öldürmüş. Papaz şaşkınlık içinde bağırmış "Ne yapıyorsun, bunca zamandır sizi medenileştirmek için uğraşıyorum, insanlara karşı iyi davranmanızın lâzım olduğunu, bunu tanrının istediğini anlatıyorum. Şu yaptığın ise bak!
Şef parmağı ile ölü kadını göstermiş,
"Ama bisiklet benim bisiklet"