Bir köylü, Erzurum'dan trenle İstanbul'a gidecektir. Karısı yol azığı olarak çantasına kete, çörek, peynir, yumurta gibi yiyecekler yerleştirmiştir.
Adam trene biner ve yerini bulur. Kompartımanda kibar bir efendiyle birlikte yolculuk edecekler. Selamlaşıp şuradan buradan konuşarak birbirlerine ısınırlar. Öğle saatinde köylü çantasını açar, yiyeceklerini çıkararak arkadaşına:
- "Bey, bizim karı bir şeyler yapmış, hele buyur beraber yiyelim." diyerek ikramda bulunur.
Arkadaşı:
- "Teşekkür ederim ben yiyemem, sen buyur." diye cevap verir.
Adam:
- "Bey, sen hiç tandır ketesi, civil peynir yedin mi? Gel, buyur." diye ısrar eder.
Bunun üzerine arkadaşı:
- "Yiyemem ağa, benim ülserim var." der.
Adam:
- "Bey Allah ziyade etsin, hele sen buyur. Evvela bunları yiyelim, akşama da senin ülseri yeriz." der.
Adamın biri tıraş olmak için berbere gider. Berber kalabalıktır ve sıra vardır. Oturmuş beklerken, kendisinden önceki birinin, sakal tıraşı olmak için koltuğa oturduğunu görür. Berber suyu, sabunu hazırlarken adam itiraz eder ve:
- "Ben susuz ve sabunsuz tıraş olacağım" der.
Berber ve orada bulunanlar hayret içinde kalırlar. Bunun üzerine berber usturayı eline alıp adamı tıraş eder. Bir yandan da takdirini belirtmekten kaçınmaz ve adama:
- "Nerelisin?" diye sorar.
Adam da:
- "Erzurumluyum" der.
Tıraş bitip de adam çıkınca, berber arkasından konuşur ve:
- "Vay be arkadaş. Ne babayiğit, ne cesaretli adammış. Helal olsun, susuz sabunsuz tıraş oldu. Tam bir dadaş. Bravo doğrusu! Ben ömrümde böyle birini daha görmedim." der.
Biraz sonra başka bir Erzurumlu daha koltuğa oturur ve:
- "Sakal tıraşı olacağım" der.
Berber yine suyu sabunu hazırlarken, genç eliyle:
- "Istemez" diye işaret yapar.
Berber şaşkındır:
- "Abi yoksa siz de mi Erzurumlu'sunuz?" diye sorar.
Genç başıyla tasdik eder. Berber biraz sonra usturayı adamın yüzünde kaydırınca, hafif hafif kan akmaya, yaralar oluşmaya başlar. Ömründe hiç sabunsuz tıraş olmamış gencin yüzünden kanlar damlamaya başlar. Genç şiddetli acı çekmektedir. Ama erkekliğe laf ettirmemek için de dişini sıkmaktadır. Ancak adam, en sonunda acılara dayanamaz ve berbere yalvarırcasına:
- "Ağabey sen sabunu sür, sabunu. Ben Erzurum’un içinden değil, köyündenim." der.