Home
Tüm Kategoriler
Popular
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Nasrettin Hoca Fıkraları
+18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
Asker Fıkraları, Askerlik Fıkraları
Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
Bakkal Fıkraları
Bayburt Fıkraları
Bektaşi Fıkraları
Belaltı Fıkraları
Büyük Fıkraları
Cimri Fıkraları
Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Çorum Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Doktor Fıkraları
Dursun Fıkraları
Duvar Yazıları
Elazığ Fıkraları
Erkek Fıkraları
Erzurum Fıkraları
Evlilik Fıkraları
Fıkra Gibi Komik Olaylar
Fıkralar - Corona (Covid-19)
Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İngiliz Alman Türk
Ingiliz-alman-turk-fikralari
Kadın Erkek Fıkraları
Kadın Fıkraları
Kamyon Yazıları
Kapak Edici Fıkralar
Karadeniz Fıkraları
Karı Koca Fıkraları
Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kısa Fıkralar
Komik Hikayeler
Komik Şakalar
Komik Sözler
Köylü Fıkraları
Kurban Fıkraları
Mardin Fıkraları
Matematik Fıkraları
Meslek Fıkraları
Mühendis Fıkraları
Nam-ı Kemal Fıkraları
Öğretmen Fıkralar
Okul Fıkraları, Okul Öğrenci
Polis Fıkraları
Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
Ramazan Fıkraları
Sarhoş Fıkraları
Sarışın Fıkraları
Seçim Fıkraları
Sekreter Fıkraları
Şoför Fıkraları
Soğuk Espiriler
Spor Fıkraları
Tarih Fıkraları
Temel Fıkraları
Trakya Fıkraları
Ünlülerden Fıkralar
Български
English
Deutsch
Español
Русский
Français
Italiano
ελληνικά
Македонски
Türkçes
Українські
Portugal
Poland
Sweden
Dutch
Danish
Norwegian
Finnish
Hungarian
Romanian
Czech
Lithuanian
Latvian
Croatian
My Jokes
Edit Profile
Logout
En son şakalar
Yaşanmış Hikayeler
Evliliğinin üçüncü yılında...
Evliliğinin üçüncü yılında kocası Barry'yi motosiklet kazasında yitiren Sharon dünyaya küsmüş, hele hele aşktan elini eteğini iyice çekmiş.
Büyük bir kozmetik firmasında çalışıyor. 25 yaşındaki Sharon, çok sevdiği Barry'nin olmadığı bir hayata henüz hazır değil. Sharon:
Barry'nin ölümünden bu yana bir yıl geçti. Ancak bir türlü onu unutamadım. Acaba son saatlerini hangi duygularla geçirmişti? Neler hissetmişti? Kazadan sonra kendime "yeni yaşamıma"çabucak uyum göstermem gerek diye düşündüğümü biliyorum. Ancak bunu başardığımı söyleyemem.
Her şey anlamını yitirmiş gibi. Sanırım tekrar başka biriyle ilişki kuramayacağım. Tabii ki ciddi bir ilişkiden sözediyorum. Başka birini öpme ve onunla aşk yapma düşüncesi dayanılmaz geliyor bana. Hele hele evlenmek düşüncesişöyle uzak ki. Ancak diğer yandan da yaşamımın geri kalanını yalnız geçirme düşüncesi de korkutuyor. Şöyle yalnızım ki. Sue:
Belki de "ciddi"ilişki için daha çok erken, belki de henüz hazır değilsin. Ne dersin? Sharon: Evet Sanırımşöyle. Ancak belki de bir kez daha hiç sevmeyeceğim diye korkuyorum. Ne dersiniz? Sue: Ben bir daha sevmeyeceksin gibi bir sonucun geçerli olmasını gösteren herhangi bir şey görmüyorum. Ancak Sanırım öncelikle çözmen gereken bazı sorunlar var. Son yılda çok ağladın mı? Sharon: Hayır, pek değil. Sue: Peki nedenini biliyor musun? Sharon: Tüm yaşamınızı ağlayarak geçiremezsiniz, değil mi? Sue: Görünürde bu kötü deneyi büyük bir cesüretle karşılamışsın. Ancak endişen tekrar ilişkiye geçemeyeceğin konusunda.
Kendini serbestmiş gibi hissedemiyorsun. Çünkü içinde ifade edemediğin büyük bir üzüntü var. Ağlaman çok normal. şöyle duygularla yüklü olman da normal. Daha önce ailenden birinin ölümünü gördün mü? Sharon: Evet, babam ben 16 yaşındayken ölmüştü. Sue: Sen ve ailen yas tuttunuz mu?
Sharon: Hepimiz babamı çok severdik. Elbette çok üzüldük. Ancak duygularımızı pek açığa vurmadık. Annem çok cesurdu. Eğer üzüntüsünü belli ederse bunun bizi üzmekten başka bir sonuç vermeyeceğini düşünüyordu. Erkek kardeşim ise 12 yaşındaydı. Ve olayı tam olarak anlamıyordu. Annem sırf bizim için kendini cesur olmaya zorluyordu. Sue:
Sen de Barry'yi yitirdiğinde annen gibi cesur olman gerektiğini mi hissettin? Sharon: Evet. Ancak bunu annem kadar iyi başardığımı sanıyorum. Kendimi çaresiz hissediyorum. Anneme büyük bir umutsuzlukla doluyken nasıl bu kadar cesur görünebildiğini sormak istedim. Ancak onunla bu konu hakkında konuşamadım. Annemle gerçi çok görüşüyoruz.
Barry öldüğünden beri çoğu haftasonlarını annemle geçiriyorum. Ancak duygularımızıhakkında pek konuşmuyoruz. Ben bu konulardan annemin önünde söz etmekten özellikle kaçınıyorum. Ona kötü anılarını tekrar anımsatmak istemiyorum. Sue: Sanırım birbirinize açılmaya alışmalısınız.
Barry'nin ölümünden sonra yine aynı evde mi kalmaya devam ettiniz?
Sharon: Evet. Başka bir yere taşınmayı hiç düşünmedim. oturduğumuz daireyi evlenmeden hemen önce almıştık. Bir yıldır çıkıyorduk. Ve daireyi almak için bayağı uğraştık. balayımızı bile bu dairede geçirdik.
Başka bir yere gitmeye gücümüz yetmiyordu. Ancak balayımız çok güzeldi.
Burası bizim, sadece ikimizin yeriydi. Sue: Boş zamanlarında neler yapıyorsunuz? Sharon: Fazla boş zamanım olmuyor. Büyük bir kozmetik şirketinde müdürün özel asistanıyım. Bu nedenle çok çalışmam görekiyor.
İtiraf etmeliyim bu da benim işime geliyor. Beni meşgul ediyor. Ve üzülmeye fırsat bulamıyorum. Eve geç geliyorum. birşeyler yedikten sonra, ya biraz televizyon seyrediyor ya da duş alıyor ve yatağa gidiyorum. Daha iyi birşeyler yapmak için pek zamanım yok. Sue: Olay oldukçan sonra işe gitmemezlik ettin mi? Sharon: Birkaç gün. Daha fazla gitmemek beraber çalıştığım arkadaşlarıma karşı haksızlık olurdu. Zaten evde ne yapacaktım? Evde hep kendimi kederli hissedecektim. Ben de işe döndüm. Herkes bana karşı çok nazikti. Onlarla birlikte olmayı istiyordum. Sue: Arkadaşların sana yardımcı oldu mu? Sharon: Evet, ellerinden geldiğince. Ancak beni anlayabildiklerini sanmıyorum. Bana yeni başlangıç yaİmam gerektiğini söylüyorlar. Ancak söylemek yapmaktan daha kolay. Arkadaşlarımın çoğu evli çiftler. Beni bekaç erkeklerle tanıştırmaya çalışıyorlar. Ancak bu beni daha da kötüleştirmekten başka birşeye yaramıyor. Bilmiyorlar ki hiçbiri Barry gibi olamaz. Sue: Ya hafta sonları? Sadece anneni mi görüyorsun? Sharon: Çoğunlukla annemi görüyorum. Bazen Barry'nin ailesini de görmeye gidiyorum. Barry onların tek çocuğuydu. Barry'nin ölümü onları elbette çok etkiledi. Onları hep sevdim ve onları görmekten çok mutluyum. Onlarla Barry hakkında konuşabiliyorum. Barry'nin babası tıpkı Barry gibi. Ve bundan hoşlanıyorum. Sue: İdeal olarak nasıl yaşamak isterdin? Sharon: Sorun bu. Barry'siz bir yaşam çok zor. Kendimi başka biriyle düşünemiyorum.
Annemin babamın ölümünden sonra neden bir daha evlenmediğini merak etmişimdir. Gerçi babamı yitirdiğinde benim Barry'i yitirdiğim yaştan daha yaşlıydı. Ancak hala çok çekiciydi. Şimdi onun neden tekrar evlenmediğini anlayabiliyorum. Bir bebeğim olmadığı için gerçekten büyük bir pişmanlık duyuyorum. Hep istedik. Ama çok gençtik. Ve önümüzde çocuk sahibi olmak için uzun yıllar olduğunu düşünüyorduk. Eğer bir bebeğim olsaydı, ondan bir parçam olmuş olacaktı. Ancak insan gençken kendini sanki ölümsüz sanıyor. Sue: Barry neden özel biriydi? Sharon: O sevdiğim tek erkekti. Önceden birkaç erkek arkadaşım olmuştu. Ancak Barry benim tüm yaşamımdı. Bazen onun ölümünde benim de suçum varmış gibi hissediyorum. Sue: Barry'nin ölümünden neden kendini suçluyorsun?
Sharon: Barry ne zamandır bir motosiklet almak istiyordu. Ben de iş arkaşdaşlarımdan birinin motosikletini sattığını ona söyledim. Bunu söylemeseydim belki de Barry hala hayatta olacaktı. Ve hala akşamları evde beni bekliyor olacaktı. Bu beni kahrediyor. Sue: şöylesi bir olayı yaşayanlar genellikle "ah olmasaydı" diyerek kendilerini suçlarlar.
Ancak tabii ki gerçekte şöyle bir suçluluk duygusu mantıksızdır. Şimdi biraz zor bir soru soracağım. Öldükten sonra Barry'nin bedenini gördün mü? Sharon: Hayır. Ne ben ne de ailesi buna daynamadı. Amcam onu teşhis etti. Sonraları keşke onu son bir kez görüp " Elveda" diyebilseydim diye hayıflandığım oldu. ÖZETLE SUE GOODERHEM:
"Sharon çok sevdiği Barry'nin kaybıyla unufak olmuştu. Acısını bu denli arttaran nedenlerden biri de, babasının ölümünde de kederini dışa vurİmamaktı. Birlikte birçok seans yaptık. Şimdi kendisine yeniden aşık olabiçecek cesüreti buluyor"
"Toğlum ölüm olayına bir tabu gibi yaklaşır. Her şey hakkında konuşulabilir. Ancak bu konuda konuşmak pek iyi karşılanmaz. Barry'nin ki gibi ani ve kötü bir yokoluştu. Sharon, bu ölümü kabullenmekte gerçekten büyük zorluklar çekti. Uzun süren bir hastalık, kişiyi ölüme hazırlaması için zaman verir. Ama ani ölüm bir şansı vermez. Üç adımda ölüm. Sevdiğini yitiren kişinin duygusal yaşamı üç aşamada farklılıklar gösterir. Öncelikle ölümü kabul etme durumunda kalır. O artık yoktur.
İkincisi büyük bir üzüntü: Gözyaşları, öfke ve suçluluk duygusu. Ve üçüncüsü olarak yeni bir kimlik arayışı: Onsuz yeni bir yaşama başlamak.
Bu aşamalar sevilenin ölümü ya da bir ilişkinin bitiminden sonra yaşanan duygulardır. Ve sağlıklı bir başlangıç için bu aşamalardan geçilir. Sharon'a Barry'nin bedenini öldükten sonra görüp görmediğini sordum. Çünkü görseydi, bu ona gerçeği kabullemede yardımcı olacaktı.
Anlaşılan nedenlerle akrabalar cesedi yaralar içinde görmekten çekinirler. Ancak ceset onların görebileceği gibi hazırlanırsa girmelerinde bir sakınca yoktur. Ölü bedeni görmek psikolojik açıdan faydalıdır. Aksi takdirde her an geri dönebileceği takıntısından kurtulmak zor olur. Sharon da Barry'inn öldüğünü tam anlamıyla kabullenmiş değildi. Kedeşöyle yaşamak Sharon üzüntüsüne ifade etmekten büyük aranda kaçınıyor. Çünkü kendisini annesi gibi cesur daaranmak zorunda hissediyor. Bu nedenle anneşöyle duyguları hakkında konuşmuyor.
Öte yandan arkadaşları da ona bu konuda pek yardımcı olmuyor. Oysa sorunlarını çözmeden cesur bir yüz takınmanın pek faydası yok. Kendisini Barry'nin motosiklet almasına ön ayak olduğu için suçlu hissediyor.
Eğer biraz konu hakkında daha akılcı düşünürse Barry'nin istedikten sonra başka bir yerden motosiklet satın alabileceğini anlayabilir. Öte yandan, ağlayabilmek, duygularını kontrol altında tutmadan açığa vurabilmek için birini onu cesüretlendirmesini bekliyor. Duygularını içine atmadan bunları biriyle paylaşmayı denemek sorunun büyük bir bölümünü çözecektir. Çünkü bastırılmış duygular ciddi bir depresyon nedeni olabilir. Gelecek var mı? Sharon'un acısını daha zorlu ve derin yapan nedenlerden biri de kaybetmeyi ilk kez yaşadığı babasının ölümünde de kederini tam anlamıyla dışa vuramadığındandır. Birkaç seans sonunda Sharon geleceğe daha olumlu bir yaklaşım içine girdi. Hatta kendisini yeni bir ilişkiye görebiçecek ve aşık olabiçecek kadar serbest bile hissedebilirdi. Barry'i asla unutamayacak. Ve unutmayı da istemiyor.
Ancak onun için artık şu olasılık geçerlidir: Yeni bir evde, yeni bir erkekle, yeni bir yaşam.
0
0
4
Önceki Sayfa
Yaşanmış Hikayeler
Sonraki Sayfa
Büyük bir kozmetik firmasında çalışıyor. 25 yaşındaki Sharon, çok sevdiği Barry'nin olmadığı bir hayata henüz hazır değil. Sharon:
Barry'nin ölümünden bu yana bir yıl geçti. Ancak bir türlü onu unutamadım. Acaba son saatlerini hangi duygularla geçirmişti? Neler hissetmişti? Kazadan sonra kendime "yeni yaşamıma"çabucak uyum göstermem gerek diye düşündüğümü biliyorum. Ancak bunu başardığımı söyleyemem.
Her şey anlamını yitirmiş gibi. Sanırım tekrar başka biriyle ilişki kuramayacağım. Tabii ki ciddi bir ilişkiden sözediyorum. Başka birini öpme ve onunla aşk yapma düşüncesi dayanılmaz geliyor bana. Hele hele evlenmek düşüncesişöyle uzak ki. Ancak diğer yandan da yaşamımın geri kalanını yalnız geçirme düşüncesi de korkutuyor. Şöyle yalnızım ki. Sue:
Belki de "ciddi"ilişki için daha çok erken, belki de henüz hazır değilsin. Ne dersin? Sharon: Evet Sanırımşöyle. Ancak belki de bir kez daha hiç sevmeyeceğim diye korkuyorum. Ne dersiniz? Sue: Ben bir daha sevmeyeceksin gibi bir sonucun geçerli olmasını gösteren herhangi bir şey görmüyorum. Ancak Sanırım öncelikle çözmen gereken bazı sorunlar var. Son yılda çok ağladın mı? Sharon: Hayır, pek değil. Sue: Peki nedenini biliyor musun? Sharon: Tüm yaşamınızı ağlayarak geçiremezsiniz, değil mi? Sue: Görünürde bu kötü deneyi büyük bir cesüretle karşılamışsın. Ancak endişen tekrar ilişkiye geçemeyeceğin konusunda.
Kendini serbestmiş gibi hissedemiyorsun. Çünkü içinde ifade edemediğin büyük bir üzüntü var. Ağlaman çok normal. şöyle duygularla yüklü olman da normal. Daha önce ailenden birinin ölümünü gördün mü? Sharon: Evet, babam ben 16 yaşındayken ölmüştü. Sue: Sen ve ailen yas tuttunuz mu?
Sharon: Hepimiz babamı çok severdik. Elbette çok üzüldük. Ancak duygularımızı pek açığa vurmadık. Annem çok cesurdu. Eğer üzüntüsünü belli ederse bunun bizi üzmekten başka bir sonuç vermeyeceğini düşünüyordu. Erkek kardeşim ise 12 yaşındaydı. Ve olayı tam olarak anlamıyordu. Annem sırf bizim için kendini cesur olmaya zorluyordu. Sue:
Sen de Barry'yi yitirdiğinde annen gibi cesur olman gerektiğini mi hissettin? Sharon: Evet. Ancak bunu annem kadar iyi başardığımı sanıyorum. Kendimi çaresiz hissediyorum. Anneme büyük bir umutsuzlukla doluyken nasıl bu kadar cesur görünebildiğini sormak istedim. Ancak onunla bu konu hakkında konuşamadım. Annemle gerçi çok görüşüyoruz.
Barry öldüğünden beri çoğu haftasonlarını annemle geçiriyorum. Ancak duygularımızıhakkında pek konuşmuyoruz. Ben bu konulardan annemin önünde söz etmekten özellikle kaçınıyorum. Ona kötü anılarını tekrar anımsatmak istemiyorum. Sue: Sanırım birbirinize açılmaya alışmalısınız.
Barry'nin ölümünden sonra yine aynı evde mi kalmaya devam ettiniz?
Sharon: Evet. Başka bir yere taşınmayı hiç düşünmedim. oturduğumuz daireyi evlenmeden hemen önce almıştık. Bir yıldır çıkıyorduk. Ve daireyi almak için bayağı uğraştık. balayımızı bile bu dairede geçirdik.
Başka bir yere gitmeye gücümüz yetmiyordu. Ancak balayımız çok güzeldi.
Burası bizim, sadece ikimizin yeriydi. Sue: Boş zamanlarında neler yapıyorsunuz? Sharon: Fazla boş zamanım olmuyor. Büyük bir kozmetik şirketinde müdürün özel asistanıyım. Bu nedenle çok çalışmam görekiyor.
İtiraf etmeliyim bu da benim işime geliyor. Beni meşgul ediyor. Ve üzülmeye fırsat bulamıyorum. Eve geç geliyorum. birşeyler yedikten sonra, ya biraz televizyon seyrediyor ya da duş alıyor ve yatağa gidiyorum. Daha iyi birşeyler yapmak için pek zamanım yok. Sue: Olay oldukçan sonra işe gitmemezlik ettin mi? Sharon: Birkaç gün. Daha fazla gitmemek beraber çalıştığım arkadaşlarıma karşı haksızlık olurdu. Zaten evde ne yapacaktım? Evde hep kendimi kederli hissedecektim. Ben de işe döndüm. Herkes bana karşı çok nazikti. Onlarla birlikte olmayı istiyordum. Sue: Arkadaşların sana yardımcı oldu mu? Sharon: Evet, ellerinden geldiğince. Ancak beni anlayabildiklerini sanmıyorum. Bana yeni başlangıç yaİmam gerektiğini söylüyorlar. Ancak söylemek yapmaktan daha kolay. Arkadaşlarımın çoğu evli çiftler. Beni bekaç erkeklerle tanıştırmaya çalışıyorlar. Ancak bu beni daha da kötüleştirmekten başka birşeye yaramıyor. Bilmiyorlar ki hiçbiri Barry gibi olamaz. Sue: Ya hafta sonları? Sadece anneni mi görüyorsun? Sharon: Çoğunlukla annemi görüyorum. Bazen Barry'nin ailesini de görmeye gidiyorum. Barry onların tek çocuğuydu. Barry'nin ölümü onları elbette çok etkiledi. Onları hep sevdim ve onları görmekten çok mutluyum. Onlarla Barry hakkında konuşabiliyorum. Barry'nin babası tıpkı Barry gibi. Ve bundan hoşlanıyorum. Sue: İdeal olarak nasıl yaşamak isterdin? Sharon: Sorun bu. Barry'siz bir yaşam çok zor. Kendimi başka biriyle düşünemiyorum.
Annemin babamın ölümünden sonra neden bir daha evlenmediğini merak etmişimdir. Gerçi babamı yitirdiğinde benim Barry'i yitirdiğim yaştan daha yaşlıydı. Ancak hala çok çekiciydi. Şimdi onun neden tekrar evlenmediğini anlayabiliyorum. Bir bebeğim olmadığı için gerçekten büyük bir pişmanlık duyuyorum. Hep istedik. Ama çok gençtik. Ve önümüzde çocuk sahibi olmak için uzun yıllar olduğunu düşünüyorduk. Eğer bir bebeğim olsaydı, ondan bir parçam olmuş olacaktı. Ancak insan gençken kendini sanki ölümsüz sanıyor. Sue: Barry neden özel biriydi? Sharon: O sevdiğim tek erkekti. Önceden birkaç erkek arkadaşım olmuştu. Ancak Barry benim tüm yaşamımdı. Bazen onun ölümünde benim de suçum varmış gibi hissediyorum. Sue: Barry'nin ölümünden neden kendini suçluyorsun?
Sharon: Barry ne zamandır bir motosiklet almak istiyordu. Ben de iş arkaşdaşlarımdan birinin motosikletini sattığını ona söyledim. Bunu söylemeseydim belki de Barry hala hayatta olacaktı. Ve hala akşamları evde beni bekliyor olacaktı. Bu beni kahrediyor. Sue: şöylesi bir olayı yaşayanlar genellikle "ah olmasaydı" diyerek kendilerini suçlarlar.
Ancak tabii ki gerçekte şöyle bir suçluluk duygusu mantıksızdır. Şimdi biraz zor bir soru soracağım. Öldükten sonra Barry'nin bedenini gördün mü? Sharon: Hayır. Ne ben ne de ailesi buna daynamadı. Amcam onu teşhis etti. Sonraları keşke onu son bir kez görüp " Elveda" diyebilseydim diye hayıflandığım oldu. ÖZETLE SUE GOODERHEM:
"Sharon çok sevdiği Barry'nin kaybıyla unufak olmuştu. Acısını bu denli arttaran nedenlerden biri de, babasının ölümünde de kederini dışa vurİmamaktı. Birlikte birçok seans yaptık. Şimdi kendisine yeniden aşık olabiçecek cesüreti buluyor"
"Toğlum ölüm olayına bir tabu gibi yaklaşır. Her şey hakkında konuşulabilir. Ancak bu konuda konuşmak pek iyi karşılanmaz. Barry'nin ki gibi ani ve kötü bir yokoluştu. Sharon, bu ölümü kabullenmekte gerçekten büyük zorluklar çekti. Uzun süren bir hastalık, kişiyi ölüme hazırlaması için zaman verir. Ama ani ölüm bir şansı vermez. Üç adımda ölüm. Sevdiğini yitiren kişinin duygusal yaşamı üç aşamada farklılıklar gösterir. Öncelikle ölümü kabul etme durumunda kalır. O artık yoktur.
İkincisi büyük bir üzüntü: Gözyaşları, öfke ve suçluluk duygusu. Ve üçüncüsü olarak yeni bir kimlik arayışı: Onsuz yeni bir yaşama başlamak.
Bu aşamalar sevilenin ölümü ya da bir ilişkinin bitiminden sonra yaşanan duygulardır. Ve sağlıklı bir başlangıç için bu aşamalardan geçilir. Sharon'a Barry'nin bedenini öldükten sonra görüp görmediğini sordum. Çünkü görseydi, bu ona gerçeği kabullemede yardımcı olacaktı.
Anlaşılan nedenlerle akrabalar cesedi yaralar içinde görmekten çekinirler. Ancak ceset onların görebileceği gibi hazırlanırsa girmelerinde bir sakınca yoktur. Ölü bedeni görmek psikolojik açıdan faydalıdır. Aksi takdirde her an geri dönebileceği takıntısından kurtulmak zor olur. Sharon da Barry'inn öldüğünü tam anlamıyla kabullenmiş değildi. Kedeşöyle yaşamak Sharon üzüntüsüne ifade etmekten büyük aranda kaçınıyor. Çünkü kendisini annesi gibi cesur daaranmak zorunda hissediyor. Bu nedenle anneşöyle duyguları hakkında konuşmuyor.
Öte yandan arkadaşları da ona bu konuda pek yardımcı olmuyor. Oysa sorunlarını çözmeden cesur bir yüz takınmanın pek faydası yok. Kendisini Barry'nin motosiklet almasına ön ayak olduğu için suçlu hissediyor.
Eğer biraz konu hakkında daha akılcı düşünürse Barry'nin istedikten sonra başka bir yerden motosiklet satın alabileceğini anlayabilir. Öte yandan, ağlayabilmek, duygularını kontrol altında tutmadan açığa vurabilmek için birini onu cesüretlendirmesini bekliyor. Duygularını içine atmadan bunları biriyle paylaşmayı denemek sorunun büyük bir bölümünü çözecektir. Çünkü bastırılmış duygular ciddi bir depresyon nedeni olabilir. Gelecek var mı? Sharon'un acısını daha zorlu ve derin yapan nedenlerden biri de kaybetmeyi ilk kez yaşadığı babasının ölümünde de kederini tam anlamıyla dışa vuramadığındandır. Birkaç seans sonunda Sharon geleceğe daha olumlu bir yaklaşım içine girdi. Hatta kendisini yeni bir ilişkiye görebiçecek ve aşık olabiçecek kadar serbest bile hissedebilirdi. Barry'i asla unutamayacak. Ve unutmayı da istemiyor.
Ancak onun için artık şu olasılık geçerlidir: Yeni bir evde, yeni bir erkekle, yeni bir yaşam.