Home
Tüm Kategoriler
Popular
Komik Resimler
En İyi Fıkralar
En son şakalar
Nasrettin Hoca Fıkraları
+18 Fıkralar, Yaran artı 18 fıkralar
Asker Fıkraları, Askerlik Fıkraları
Avcı Fıkraları, Avcılık Fıkraları
Bakkal Fıkraları
Bayburt Fıkraları
Bektaşi Fıkraları
Belaltı Fıkraları
Büyük Fıkraları
Cimri Fıkraları
Çocuk Fıkraları, Çocuksu Fıkralar
Çorum Fıkraları
Deli Fıkraları
Dini Fıkralar
Doktor Fıkraları
Dursun Fıkraları
Duvar Yazıları
Elazığ Fıkraları
Erkek Fıkraları
Erzurum Fıkraları
Evlilik Fıkraları
Fıkra Gibi Komik Olaylar
Fıkralar - Corona (Covid-19)
Hayvan Fıkraları, Hayvanlar Alemi
İngiliz Alman Türk
Ingiliz-alman-turk-fikralari
Kadın Erkek Fıkraları
Kadın Fıkraları
Kamyon Yazıları
Kapak Edici Fıkralar
Karadeniz Fıkraları
Karı Koca Fıkraları
Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kısa Fıkralar
Komik Hikayeler
Komik Şakalar
Komik Sözler
Köylü Fıkraları
Kurban Fıkraları
Mardin Fıkraları
Matematik Fıkraları
Meslek Fıkraları
Mühendis Fıkraları
Nam-ı Kemal Fıkraları
Öğretmen Fıkralar
Okul Fıkraları, Okul Öğrenci
Polis Fıkraları
Politika Fıkraları, Politik Fıkralar
Ramazan Fıkraları
Sarhoş Fıkraları
Sarışın Fıkraları
Seçim Fıkraları
Sekreter Fıkraları
Şoför Fıkraları
Soğuk Espiriler
Spor Fıkraları
Tarih Fıkraları
Temel Fıkraları
Trakya Fıkraları
Ünlülerden Fıkralar
Български
English
Deutsch
Español
Русский
Français
Italiano
ελληνικά
Македонски
Türkçes
Українські
Portugal
Poland
Sweden
Dutch
Danish
Norwegian
Finnish
Hungarian
Romanian
Czech
Lithuanian
Latvian
Croatian
My Jokes
Edit Profile
Logout
En son şakalar
Kapak Edici Fıkralar
Kapak Edici Fıkralar
Add a joke
En son şakalar
En İyi Fıkralar
Fatih Sultan Mehmet, çocukluğunda biraz yaramazlık yapınca, babası olan 2. Murat Han:
- Ne kadar yaramaz bir çocuksun, senden adam olmaz diye çıkışır.
0
0
4
Adamın biri bir rüya görür ve sabah kalktığında işe gider ve patronuna anlatmaya başlar;
- “ARİF bey ikimizde aynı yolcu uçağında seyir halindeyken ikimizde yuvarlanıp uçaktan düşüyoruz. Siz bal çukuruna ben ise bok çukuruna düşüyorum”,
Patron hemen atılarak.
- “O kadar olacak tabi ki sen bir işçi parçasısın ben ise patronum”
Adam hiç istifini bozmadan devam etmiş “Fakat ilginç yanı da bu ya, ikimizde birbirimizi yalayarak temizliyoruz”
0
0
4
Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugoya okuduktan sonra:
- Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz?
Victor Hugo:
- Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu.
1
0
4
Şair Nefibir toplantıda konuşurken, düşmanlarından biri içeri girmiş, fakat herkese selam verdiği halde kendisine:
- Merhaba canım! demiş.
Nefi durur mu? Hemen cevabı yapıştırmış:
- Derhal çıkıyorum.
0
0
4
Yahya Kemâl, dostlarından birine:
- Bu akşam yemeği benimle yer misin? Diye sorunca, arkadaşı:
- Hay hay! Der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!
Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:
- İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.
0
0
4
Şahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim'e:
- Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum, dediğinde, Ahmet Haşim, onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek şöyle demiş:
- Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır?
0
0
4
Dostlarından biri, Fransız kralı 15. Lui'ye:
- Majesteleri, demiş. Akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre, herkes böyle bir vergiyi seve seve öder.
Kral, alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir, cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık, sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
0
0
4
Mevlana Hazretleri, talebelerinin biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bundan ibret alsa.
Mevlana, tebessüm ederek karşılık verir:
- Aralarına bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
0
0
4
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu olay bana ders olsun, demiş.
0
0
4
Hristiyan din adamlarından biri, Ülkemize gelerek küçük bir çocuktan kendisine o şehirdeki kiliseyi göstermesini ister. Kiliseye ulaştıklarında, papaz:
- Aferin çocuğum, der. Yarın buraya gel de, sana cennetin yolunu göstereyim.
Çocuk, papazın niyetini sezerek:
- Siz, kilisenin yolunu dahi bilmiyorsunuz, diye cevap verir. Cennetin yolunu nasıl bileceksiniz ki?
0
0
4
Nasreddin Hoca'nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir.
Üçü de birbirinden oburdur. Hoca ne yemek çıkarırsa silip süpürürler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlar.
Bu sırada odaya Hoca'nın oğlu girer. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
- Aman ne güzel çocuk. Adı ne bunun? Diye sorarlar. Hoca:
- Adı Farzdır, der.
Mollalar şaşırıp birbirlerine bakarlar:
- Bu ne biçim isim Hoca Efendi? Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık derler. Hoca hemen taşı gediğine koyar:
- Ya sünnet diyeyim de onu da mı yiyesiniz?
0
0
4
Üç papaz, Akşehir'e hoca merhum ile tanışmaya ve bazı sorular sormaya geldiler. Bir meydan yerine toplanarak konuşacaklardı. Papazlar ve kalabalık halk topluluğu meydan yerini doldurmuştu.
Papazlar sorularını sormaya başladılar.
Birinci papaz:
- Dünyanın ortası neresi? diye sordu.
Hoca eşeğin ön ayaklarının olduğu yeri gösterdi:
- İşte dünyanın ortası burasıdır, dedi. Papaz itiraz etmek istedi:
- Ne biliyorsun orası olduğunu? diye sorunca, Hoca Nasreddin:
- İnanmazsan ölçebilirsin, dedi.
- Kendisinden gayet emindi. Acaba dünyanın yuvarlak olduğunu ta o zaman tahmin etmiş miydi? Çünkü dünya yuvarlak olduğuna göre her yer dünyanın ortası olabilir. fıkraoku. Com
İkinci papaz sordu sorusunu:
- Gök yüzünde kaç tane yıldız var hoca efendi?.
- Hoca cevap verdi:
- Eşeğin sırtında ne kadar kıl varsa o kadar da yıldız var. Papaz itiraz etti:
- Olur mu canım nereden belli doğru söylediğin? deyince, Hoca cevabı yapıştırdı:
- İnanmıyorsan sayabilirsin!...
O da verecek cevap bulamadı tabii. Sıra geldi üçüncü papaza:
- Benim sakalımda ne kadar kıl var? dedi.
- Eşeğin kuyruğunda ne kadar varsa senin sakalında da o kadar kıl var.
Papaz yine itiraz etti:
- Ne malûm aynı olduğu? deyince,
Hoca gayet kestirme bir yol buldu:
- Alırız cımbızı elimize, bir eşeğin kuyruğundan, bir senin sakalından çekeriz. Evvelâ hangisi biterse belki de "o azdır. Eğer denk gelmezse ben dâvayı kaybetmiş sayılırım, dedi.
Papazın işine gelmedi sakalını yoldurmak:
- Haklısın hoca efendi! demek zorunda kaldı.
Bu konuşmalar papazların çok hoşuna gitmişti. Çünkü onlar beklemedikleri bir cevapla karşılaşmışlardı. Hocanın böyle zeki ve kestirme cevaplarına hayran kaldılar.
0
0
4
Dört üniversite öğrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kaçırırlar, sınav ertesinde hocalarını yakalayıp, zar zor bindikleri arabanın lastiği patladığı için sınavı kaçırdıklarına ikna ederler.
Kadın, yalvarmalarına dayanamayarak, bu dört arkadaşa sınavı 3 gün sonra yapacağını söyler.
0
0
4
Üzerindeki kıyafet ve davranışlarından köyden geldiği belli olan bir adam, son dakikada yetiştiği trene binmiş. Bindiği vagon dolu olduğu için oturacak yer bulamamış. Diğer vagonları da tek tek dolaşmış, hepsi dolu.
Tam umudunu kestiği sırada vagonlardan birinin boş olduğunu görmüş ve "milletvekillerine aittir" yazısını da fark etmeden, girip oturmuş. Biraz sonra, biri gelmiş ve adama çıkışmış;
0
0
4
Çok değerli olan kütüphanesini millete vakfeden Koca Ragıp Paşa, onların bakımı için tanıdıklarından birini memur tayin eder.
Bir gün ansızın kütüphanesini ziyarete giden Paşa, etrafı ve kitapları toz, toprak içinde bulunca canı çok sıkılır ve belli etmemeye çalışarak:
- Seni tebrik ederim yavrum, der. Gerçekten de gerçekten de emniyetli bir adammışsın. Teslim edilen şeylere hiç el sürmemişsin, âferin!
0
0
4
Yahya Kemal bir yokuşu çıkıncaya kadar nefes nefese kalır. Yokuşun sonundaki lokantadan bir garson seslenir:
- Buyurun beyim ne alırsınız?
Yahya Kemal tebessümle:
- Evlat, müsaade edersen bir nefes alacağım.
0
0
4
Amerikalı iş adamı, bir Çinli'ye alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
0
0
4
Bir gün küçük çocuğun birisi parkta bir bankın üzerinde oturmuş şekerlerini yiyormuş, yaşlı adamın birisi gelmiş çocuğun yanına oturmuş:
- Bak evladım bu kadar şeker yersen bütün dişlerin dökülür.
Çocuk:
- Bak amca benim dedem yüz on yaşına
Kadar yaşadı, demiş.
- Yaa deden de mi çok şeker yiyordu?
- Hayır amca, her şeye burnunu sokmuyordu...
0
0
4
Önceki Sayfa
Sonraki Sayfa