Kayseri Fıkraları, Kayserili Fıkraları
Kayseri’nin gönül insanı Cemil Baba merhum, sabahları çarşıyı boydan boya gezermiş. Esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlar, bu konuda da birbirleriyle yarışırlarmış. O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş. Cemil Babaya esnafın bu ilgisini yadırgamış. Cemil Babanın kılık kıyafetine bakmış, beğenmemiş. Kirlide keramet mi olur demiş. Yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Babayı görmezlikten gelmiş.:
- Şu kirliye herkes Cemil Baba deyip ayağa kalkıyor:diye de esnafı ayıplamış. O gece adam rüya görmüş. Rüyada dört kişi adamı tuttukları gibi, bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve “atalım mı aşağı” diye de adamı minareden sallandırıyorlarmış. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Korkudan ölecekmiş neredeyse. Sabahleyin kan ter içinde uyanmış, güç bela dükkanını açmış. Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor. Hemen koşup sarılmış::
- Buyur baba bir çay, bir soğukluk ikram edeyim. Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan::
- Minareyi görmeseydin, aklın başına gelmezdi le? demiş.
Kayserili, iş yerine eleman alacakmış. İşe başvuran gençleri kendisi imtihan ediyormuş.
Soru hep aynı:
- 12, 12 daha kaç eder? Herkes sorunun cevabını kafadan hemen söylüyormuş ama Kayserili kimseyi işe almıyormuş. Akıllı bir genç, Kayserili tüccarın arkadaşını bulmuş ve bu durumu anlatmış. Arkadaşı:
- Tamam, sana aynı soruyu sorunca hemen kağıt kalem iste, toplamayı yap göster, o zaman seni işe alır, bu işteki kerameti de kendisi sana söyler, demiş. Delikanlı, tüccarın yanına varmış. Soru yine aynı soru. Delikanlı hemen kağıdı kalemi almış, toplamayı kağıda yazmış, sonucu göstermiş. Kayserili:
- İşe alındın, aradığım adam sensin demiş. Delikanlıya sebebini de hemen açıklamış:
- Unutma, bir şeyi alırken de satarken de, hesaplarken de her zaman yaz! Akıl unutur, defter unutmaz.